Türk siyasetinin artistleri
Önce okyanusun bu yanı. Bu yazıya oturduğum saatlerde ABD Başkanı Trump, ülkenin üç büyük TV şebekesinden “primetime” yani en pahalı saatte bir konuşma yapacağını ve bunun canlı yayınlanmasını istemişti. Amerikan televizyonları bizimkilere hiç benzemediğinden orada Başkan ve siyasetçiler canı istediği zaman televizyonlarda yer bulamaz. Bazen Başkanların konuşmalarına haber değeri olmadığı gerekçesiyle yer verilmez.
Bakalım Trump ABD Kongresi ile zıtlaşmasında ne kadar taviz verecek göreceğiz. Demokratlar duvar için para vermeyeceklerini söylüyor. Federal devlet daireleri 3 haftadır kapalı. Bunun faturası tüm siyasetçilere çıkacağını biliyor Kongre’dekiler. Ama Trump’ın devlet deneyimi olmadığı için de inatla benim dediğim olacak diye ter ter tepiniyor. Sizlerde Benzin ve Mazot litre fiyatları artarken, burada galon yani dört litre fiyatı 2 doların altına düştü.
Gelelim bizim siyasete. Türk Siyasetinde nedense dış politika güdümünde bir kıvraklık bir dansözlük ve artistlik görülüyor. Bir kere artık içerde kendisinden olmayan basın kalmadığına inanan iktidar ve partilileri kendi söylediklerinin doğru söylediği varsayımı ile mangalda kül bırakmıyor. Türkiye yıllarca önce yazdığım gibi devlet olma özelliğini kaybedip aşiret, cemaat veya ümmet olma yoluna girdiği uyarısında bulunmuştum.
Bakın benim tahminlerimi neler doğruluyor? Mesela sondan başlarsak ABD Başkanı Trump’ın ulusal Güvenlik danışmanı Bolton ile görüşen kişi Türk ulusal güvenlik danışmanı mıdır? Hayır, Külliye’nin sözcüsü Arap asıllı İbrahim Kalın’dır. İyi de bu kişi ne zaman ulusal güvenlik danışmanı görevine getirildi? ABD’de yıllarca kuşkulu ilişkiler içinde olan bu kişiye ne zaman Türkiye’nin ulusal güvenlik konular teslim edildi?
Yani neye benziyor bu iş biliyor musunuz? Bizim Genel Kurmay Başkanı veya MİT Başkanı Hakan Fidan gidiyor Washington’da Trump’un basın danışmanı ve sözcüsü Heather Nauert ile görüşüp dönüyor. Oldu mu yani? Yapılan görüşme bundan başka bir şey değil. Ayrıca bizim yetkililerin yaptıkları açıklamalar. Anında karşı taraf tarafından yalanlanıyor. İnsan utanç duyar diyeceğim ama bizde böyle bir duygu olmadığı kanıtlandı.
Mesela bu görüşmede tutarsızlıklar neler? Birincisi daha Amerikalı yetkililer gelmeden açıklandı. Amerikalılar, Reisin Trump’a Suriyeli Kürtler konusunda söz verdiğini açıkladı. Öyleyse bu Kürtler konusunda Ankara ve öteki seçim bölgelerinde atılan mangalda kül bırakmayan naralar niye? Belli ki iç siyasete tribünlere. En acısı da adı milliyetçi olan bir payanda liderinde bu palavraların peşinde koşması. Yazık.
Amerikalı yetkililer ne dedi gelmeden? “Biz Suriye’deki Kürt müttefiklerimizi yalnız bırakmayız. Türkiye’nin bu Kürtlere saldırmasına izin vermeyiz”. Buradan belli değil mi ABD’nin bizim Suriye topraklarında bir operasyon yapmamıza izin vermeyeceği. Peki, bu açıklamalar ardından bölgede neler oluyor farkında mısınız? Ha birde bizim yalaka takımı ABD Ulusal Güvenlik danışmanına Reisin randevu vermediğini ileri sürdü. Ancak hem Bolton hem de Külliye böyle bir talep olmadığını açıklarken, buna karşılık Reisin Kalın’ı arayarak Bolton ile ne konuştun diye sorduğu da ortaya çıktı.
Peki, Türkiye’nin kuzey Suriye operasyonu ne kadar gerçekçi? Ben gerçekleşeceğini pek sanmam. Önce Suriye birliklerini Kuzeye kaydırmaya başladı. Ruslar askeri polisini Membiç’e soktu. Arap Birliği Suriye’yi yeniden aralarında görmek istediğini bildirdi. Mısır Suriye’ye yeniden Arap Birliğine dönüş için hazırlık yapmasını istedi. Şimdi bizim siyasetçilerin Şam’da namaz kılma niyetinin üzerine soğuk su içilmesi gerektiği gerçeği ortaya çıkıyor.
Ekonomik cephe bir orta oyunu gibi. Damat her şey bizim istediğimiz gibi gelişiyor derken, dolar gene değer kazanıp, benzin, mazot ve gaz pahalandı. Köprü geçişlerini ve sebze meyve fiyatlarını artık yazmıyorum. Reis kendine yüzde 28 zam yaparken tebaasına yüzde onu bile çok gördü. Ekonomik çöküş sürüyor. Ama iktidarda bu çöküşü önleyecek herhangi bir önlem görülmüyor. Rahvan bir şekilde emilmeye devam ediyoruz.
Bu arada bizim Reisi andıran konuşmasıyla ABD Başkanı Trump halka seslendi Hala duvar da duvar diye tepiniyor. Konuşma sonrası başkanın söylediklerinin ne kadarı gerçek şeklinde yapılan değerlendirmede, uyuşturucunun sınırdan kaçırıldığı teröristlerin sınırdan girdiği gibi iddialarının yüzde 85 doğru olmadığı ileri sürüldü. Uyuşturucunun yasal sınır kapılarından teröristlerinde daha çok Kanada sınırından Amerika'ya girdiği vurgulandı. Bu açıklamalara demokratların yanıtı daha sade ve uzlaşmacıydı. Devleti kapama gibi konularda şantaj yapılmamasını öteki konularda oturup konuşulacağı söylendi. Yani kibarca Trump yalancılıkla suçlandı. Göreceğiz.
Bu arada Külliye’nin küllerinden aynı Kabataş ve Gezi olaylarında olduğu gibi Cadı avı da devam ediyor. Herkesi hakaret etti diye dava edenlerin bu haksız suçlamaları konusunda cezalandırılmaması da insanı korkutuyor.
Savaş SÜZAL, 9 Ocak 2019