Türk'ün ve Cumhuriyet'in Düşmanlarıyla Savaşmaya Hazırız…
Binlerce yıldır bu Anadolu’da biz Türklerin yaşadığı doğrudur… Asya ve yakın Asya, Ortadoğu ve Yakın Doğu dediğiniz nedir ki, komşu… ETİ- HİTİT Anadolu demek, HİTİT Pers demek, Babil demek, Babil; Irak, Pers; İran, hepsini alın koyun bir araya, hepsi “TÜRK” demek “ANADOLU” demek, KAFKAS” demek, BALKAN” demek, İran, Irak, Suriye, bütün Ortadoğu demek, hatta eski dünya demek, saymayın yeni Amerika’yı, Türk demek, insanlık ve uygarlık demek…
Nasıl başardık bu işi(Resim 1):
Önce Malazgirt, Bizans Ordularını yendik, Yıl; 26 Ağustos 1071…
Nasıl başardık bu işi(Resim 2):
Sonra Bizans Krallığını yendik, yıl; 1453…
Nasıl başardık bu işi(Resim 3):
Ve sonra üç kıtaya yayıldık; Afrika, Asya ve Avrupa, yıllar; 1071-1699…
Peki ya sonra? Okuyunuz Karlofça’yı, yıl 1699, ilk kez toprak kaybettik… Yine kaybettik, yine kaybettik ve Anadolu’ya kadar çekildik, peki ya sonra(resim 4):
Haçlı, Bizans, ne derseniz deyin, hepsi bir oldu bize saldırdı ve nihayetinde Çanakkale’ye kadar geldiler, yıl 1915… Çanakkale geçilmiş olsaydı, Anadolu ve biz Türkler tarihin sayfalarına gömülüp gitmiştik… Ama savaştık, canımız ve kanımızla bedel ödeyip yendik… Haçlı, Bizans, ne derseniz deyin, yine geldiler ve saldırdılar 1916’da, Mısır’a, Filistin’e, Gazze’ye, Basra’ya, Musul ve Kerkük’e… Gazze ve Kut’ül Ammare geçilmiş olsaydı, Anadolu ve biz Türkler yine tarihin sayfalarına gömülüp gitmiştik… Ama yine savaştık, canımız ve kanımızla bedel ödeyip yine düşmanlarımızı yendik…
1918 dediler, 30 Ekim dediler, Mondros dediler, ateşkes dediler, inandık, kandık ve “yeter” dedik, “bu Anadolu bize yeter” dedik ama bırakmadılar… 1918’in Mondros’unda İstanbul’a girdiler… 1919’un Mayıs’ında İzmir’i işgal ettiler ve bizi öldürdüler… Yıl 1920 olduğunda Anadolu yanıyordu; işgal ettiler, yaktılar, yıktılar, öldürdüler ama biz Türkler yılmadık, yine savaştık… Baktılar ki silahla, savaşla, öldürmekle “Biz Türkler” yok olmuyor, dediler ki “gelin bir anlaşma yapalım, adı “SEVR” olsun ve Anadolu paylaşılsın! Kabul etmedik ve yine savaştık, bakın şu dünya tarihine giren şu savaşa(resim 5):
Bakın, Allah Aşkına bakın şu haritaya, dünya tarihinde böyle bir savaş yok hiç, bizim yaptığımızdan başka; bir çift çarık, bir çift çorap ve bir çift fanila, bir lokma ekmek, bir lokma, bazen bulamadığımız bir lokma ekmekle yine savaştık… Savaştık, savaştık… Kime karşı? Kim diyorsanız; ister Hıristiyan deyin, ister Roma deyin, ister Bizans deyin, ister Haçlı deyin, hepsine karşı savaştık ve yendik… Yendik ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduk… 29 Ekim 1923, yani bu günden tam 88 yıl önce(resim 6):
Şimdi, ister Hükümet olun, ister Muhalefet, ister AKP olun, ister MHP ile CHP, isterse diğer siyasi partiler, kim olursanız olun, bu Türk Tarihi değişmez! Türkiye Cumhuriyeti demek; en aşağı yedi bin yıllık tarih, kültür ve uygarlık demektir… Türkiye Cumhuriyeti demek; Türk Milleti, Türk Bayrağı, Türk Ordusu demektir…
Anadolu ve Cumhuriyet demek; Türk demektir Türk! Türk olmaz ise Anadolu olmaz, Cumhuriyet olmaz, Ordu olmaz, Hükümet olmaz, Muhalefet olmaz!
Türk demek; yedi bin yıllık dünya tarihinin ortak paydası, Anadolu, Balkan, Kafkas, Hazar, Yakın Asya, Asya, Avrupa, Afrika ve nihayetinde eski dünya coğrafyası, insanlığın başlangıcı, kültürü, tarihi, son insanlık âleminin Peygamberi ve insanlık âleminin son dini demektir…
Türk ve atası Atatürk olmaz ise, AKP de olmaz, diğerleri de hiç olmaz!
Eğer ki bizi, biz bu vatanın sahiplerini, biz Anadolu’nun, Trakya’nın sahiplerini, biz insanlık uygarlığının sahiplerini yok sayıp, Atatürk’ü yok sayıp bir Anayasa yapmaya kalkarlarsa, hazır olun, bir çarık, bir çorap ve fanila ile hazır olun…
Hazır olun… Egemenlik kayıtsız şartsız bizimdir, onlar vekil, biz asil ve asıl, egemenlik bizimdir, biz Türk Milleti’nindir… Hazır olun, çıkacağız meydana ve Türk Bayrağı, Türk Ordusu, Türk Vatanı, Türk Milleti ve binlerce yıldır uğruna savaşılan Anadolu ve Trakya için var olduğumuzu ve hep var olacağımızı göstereceğiz…
Biz bu uğurda zaten doğuştan kararlıyız, bu kesin, açık ve net… Biz bu uğurda Türk’ün ve Cumhuriyet’in düşmanlarıyla savaşmaya hazırız… Gün yakındır… Çok yakın… Hazır olun…
Erdal SARIZEYBEK, 31 Ekim 2011
erdalsarizeybek@gmail.com