Türk Ve Cumhuriyet Düşmanları
Osmanlı tarihinde ilk Kürt isyanını çıkaran kişinin bir Nakşî Kürt Ağası olduğunu biliyor muydunuz?
Botan Emiri Bedirhan Bey, yıl 1846… İsyan bastırıldı ama asmadı Osmanlı Bedirhan Bey’î, sürgüne gönderdi, madalyalarını geri aldı, itibarsızlaştırdı…
Peki, ikinci Kürt isyanını çıkartanın da yine bir Nakşî Kürt Şeyhi olduğunu biliyor muydunuz?
Nehrili (Şemdinli) Şeyh Ubeydullah, yıl 1880… İsyan bastırıldı ama asmadı Osmanlı Şeyh Ubeydullah’ı, sürgüne gönderdi, maaş bağladı, etkisizleştirdi…
Peki ya 1908’de Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti’ni, 1918’de Kürt Teali Cemiyeti’ni kuranların, bu iki Nakşî Kürt feodal ağasının çocukları olduğunu? Bedirhan Bey oğlu Emin Ali Bedirhan ile Şeyh Ubeydullah oğlu Halid-i Nakşi Kürt Seyit Abdulkadir…
Biz Yunanlılarla İnönü’de savaşırken, bu ikili Koçgiri isyanını tertipledi, yıl 1921. Koçgiri Türkmen aşiretini kışkırttılar devlete ve Cumhuriyet’e karşı. İki cephede savaşmak zorunda kaldık, bir yanda Yunan, bir yanda isyancılar, çok şehit verdik bu yüzden… Cumhuriyet sabretti, yine asmadı bunları ama durmadılar. Durmadılar, 1924’te, Halid-i Nakşi Kürt Barzaniyle bir olup Hıristiyan Nasturileri bu kez kışkırttılar, Hakkari’de isyana kalkıştılar ve Şemdinli’de bir jandarma taburumuzu basıp askerlerimizi şehit ettiler.
Bu da yetmedi 1925’te Şeyh Sait isyanını çıkardılar, onların yüzünden Kerkük ile Musul’u kaybettik. Cumhuriyet idaresi astı bu kez bunları, hem Seyit Abdulkadir’i, hem de Şeyh Sait’i, ikisi de Halid-i Nakşi Kürt ağaları bunların, günümüzdeki Atatürk düşmanlığı ile Cumhuriyet düşmanlığı belki de buradan geliyor…
Yine de durmadı bunlar, torunları, çocukları devreye girdi, Türk’e ve Cumhuriyet’e karşı Ermenilerle işbirliği yaptılar, Hoybun Örgütü’nü kurdular, yıl 1927. Ağrı isyanının ardında onlar var, Yüzbaşı İhsan Nuri. Tunceli isyanının da ardında onlar var, Baytar Nuri …
Iraklı Nakşibendi Halifesi Halid-i Bağdadi’nin Nakşî Kürt ağaları bunlar...
Gümüşhanevi Tekkesi, bu tarikatın Türkiye’deki dört kolundan biri. Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Recai Kutan, Ömer Dinçer, Bülent Arınç, Kemal Unakıtan, Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül gibi onlarca siyasi isim bu tekkeye bağlı… Bunların akıllarının erebildiği tek şey, Atatürk’ü yani biz Türkleri ve Cumhuriyet’i ve de Türk Ordusu’nu din düşmanı gibi gösterip halkı kışkırtmak, başka becerileri yok bunların.
Bunlar Mekke Şerifi Hüseyin’den, Şerif Hüseyin de İngilizlerden öğrenmiş bu kışkırtıcılığı,din üzerinden siyaseti ve ticareti. İngiliz altınlarını gören Şerif Hüseyin Osmanlı Halifesi’ni satmıştı. Satmakla kalmamış, bu din tüccarı Medine’deki Türk Askeri’ni aç bırakmıştı. Bu yetmemiş, İngilizlerden güç alıp Türk askerine saldırmıştı. Bu da yetmemiş, bildiri dağıtıp halkı Türk askerine düşman etmeye kalkışmıştı.
İşte Şerif Hüseyin’in dağıttığı bildiriden notlar, yıl 1916:
“…İttihadçılar, İslam'ın beş şartından biri olan oruç tutmayı da ortadan kaldırmak istediler.
Mekke'de, Medine'de ve Şam'da bulunan askerlere Ramazan ayında oruç tutmamaları emredildi…
… Mekkeliler'in hayatlarına ve şereflerine karşı yapılan saldırıları protesto maksadıyla düzenledikleri bir gösteride, İttihadçı bir kumandanın emriyle halkın üzerine ve Kábe'ye top ateşi açıldı. Kutsal Hacer-i Esved'in bir ve üç metre ilerisine iki mermi düştü. Kábe'nin örtüsü, bu mermiler yüzünden alev aldı. Vaziyeti gören halk ateşi söndürmek için Kábe'nin üzerine tırmanmaya çalıştığı sırada askerler topları yeniden ateşlediler ve masum halktan birçok kişi şehid oldu. Halk günler boyu Harem-i Şerif'e giremedi ve Kábe'de namaz kılınamadı….
… Orada açtığı bir gece kulübünde Şam'ın önde gelen ailelerinin kızlarını hizmetkár gibi kullandırıyor. Skandallarla dolu bu içkili umumhanede toplu seks partileri düzenleniyor ve Paşa subaylarına kendisine refakat etmelerini emrediyor. Verilen demeçlerde dini ve milli duygularımıza hakaretler ediliyor.
… Cemal Paşa'nın bu davranışları İslam dinine, Türk ve Arap ádetlerine saygısızlığın tam bir örneğini oluşturuyor. İşte bu yüzden, İslam dünyasındaki bütün kardeşlerimi bu yıkıcı,bozguncu, aptal ve alçak kişilere itaat etmemeye çağırıyorum. Allah'a itaat etmeyenlere itaat edilmez!...”
Alın bunu, 1925’e taşıyın, işte Şeyh Sait’in 1925 isyanı öncesi dağıttığı bildiri:
“… Dilinizi dininizi, mülkiyetinizi yok eden ve kendi kendine, açıkça dinsiz cumhuriyet diye ortaya çıkan kudurmuş harisin oyuncağı ve sizin ananınıza esaret zinciri takmaya çalışan kansız ve halsiz adamlara inanmayınız. Ve onların yalanlarına inanmayınız. Yedi asırlık bir saltanatı ve kutsal halifeliğin koruyucuları olan Osmanlı hanedanını çırılçıplak yabancı ülkelere kovan Ankara, pek yakında Kürt ırkının mallarına, namus ve servetine aç kurtlar gibi saldıracaktır.”
…. Dindar Türk neferleri din kardeşlerine kurşun atmıyor, teslim oluyorlar. Dinine bağlı Türk ahalisi, fikren ve kalben sizinle beraberdir... Zapt edeceğiniz Türk topları, Türk tüfenkleri,Türk mühimmatı, size kâfidir. Rehberiniz Muhammed, yardımcınız Allah'tır….
Alın şimdi bunları 2011’e taşıyın, bakın Türk Ordusu hakkında yapılan alçakça iftiralara:
“…Fatih Camii’ni bombalayacaklardı…
…Türban takanları fişlemişler…
…Namaz kılanı Ordu’dan atıyorlar…
…Ramazan’da oruç bile tutturmuyorlar…
…Millete ihanet planı… binlerce kişiyi hapse atacaklarmış…”
Tarih tekerrür ediyor…
Dün Türk’e ve Cumhuriyet’e düşmanlık yapanlar yine sahnede, şimdi kendileri yok, çocukları ve torunları devrede…
Bakınız Abdullah Gül’e, Ne Mutlu Türk’üm demiyor ya da diyemiyor…
Bakınız Recep Tayyip Erdoğan’a, Ne Mutlu Türk’üm diyemiyor, milletin adını bile söylemiyor,üstüne üstlük “Türk olmaktan gocunmuyorsanız kendinize Türk diyebilirsiniz” diyerek Türk’e saygısızlık yapmaya dahi cüret edebiliyor…
Bakınız Bülent Arınç’a, Türk yok, Ne Mutlu Türk yok, ben Türk’üm yok…
Bugün Anadolu’da yine bir isyan ateşi yakılıyor ve ardında yine onlar var, çocukları, torunları, müritleri var, parola onlar için Çarçella…
Erdal SARIZEYBEK, 10 Mart 2011