Türkçe, Vatandan da Mukaddestir
Türk Hava Yolları’na kayıtlı uçakların gövdesinde “Türkish Airways” yazıyor olmasından utanç duymuyorsak, bırakın yeni bir kültür hamlesi başlatarak yeni bir Türk medeniyeti yaratmayı, azami gayret göstererek muhafaza etmeye çalıştığımız millî müktesebat ve vatan dahil millî mukaddeslerimizi dahi muhafaza edemeyiz!
Edemeyiz, çünkü millî mevcudiyetin temeli dildir!
Dilimizi kaybedersek milliyetimizi de devletimizi de istiklâl ve istikbâlimizi de kaybederiz!
Birkaç kez yazdım, çok önemli gördüğüm için bir kere daha tekrar etmek istiyorum:
Türkçe’nin ricat ettiği topraklarda Türk Ordusunun tutunmasına imkân ve ihtimal yoktur! Yani eğer bir toprak parçasında Türkçe konuşulmuyorsa, o topak parçası vatan değildir! Öyle ise dil, vatandan da mukaddestir.
Fakat bütün bu çarpıcı gerçeklere rağmen, nasıl yozlaşmış, çürümüş ve kokuşmuş bir ortama sürüklendiğimizi arzetmek için ifade etmeliyim ki, saçlarım bembeyaz oldu ama ben Sağlık Bakanlığı’na bağlı cankurtaranların üzerindeki “ambulance” sözcüğünü değiştiremedim!
Hani “hicran yarasından da derin bir yara” derler ya, o yara, herhâlde bu yara olmalı.
Türklüğü önemsemedikleri, Türklükle iftihar etmedikleri ve esasen Türk soyunun evlâtları olmadıkları için bizim siyasetçilerimiz de bilimadamı, edebiyatçı veya gazetecilerimiz de ellerin dilini ezberlediler ama bir benim dilimi öğrenemediler!
Bunları şunun için yazıyorum:
Kim karalayıp eline tutuşturdu ise, 5. Uluslararası Türk Dili Kurultayı’nda bir konuşma yapan Recep Tayyip diyor ki;
“-Bizi millet yapan unsurların en önemlilerinden biri dilimizdir. Türkçe kültürümüzün önemli bir parçası, aslî unsurudur. Kültürümüzü diğer kuşaklara aktaracak yegâne kaynak da anadilimiz Türkçe’dir.”
Eğer Recep Tayyip Başbakanlığa tahsis edilen uçağın üzerinde bir namus lekesi gibi yüzümüzü kızartan “Republic of Turkey” yazısını sildirdikten sonra salona gelip, bu konuşmayı yapsaydı sözlerine itimat ve itibar ederdik.
Hem bu sebeple, ayrıca yabancı tâbelalardan herhangi bir rahatsızlık duymadığı için, hem de yabancı dille eğitimden şikâyetçi olmadığı için sözlerine itimat ve itibar edemiyoruz.
Biliyoruz ki, yabancı dille eğitim, bir sömürgeleştirme ve asimilasyon siyasetidir. Önce Romalılar’ın Keltler’e tatbik ettiği bu siyaseti, daha sonra ingilizler irlandalıara, ruslar da Türkistan Türkleri’ne uygulamışlardır. Şimdi Anadolu Türkleri’nin çocukları, yani bizim çocuklarımız kendi vatanlarında, kendi bayraklarının altında kendi okullarında dillerinden de kültürlerinden de koparılıp ecnebileştiriliyor!
Hem efendim, kürtçenin yayın ve eğitim dili olmasını kabul eden bir zatın Türkçe adına endişe duyması esasen mümkün değildir. Türkçe adına konuşmaya hakkı yoktur!
Korkarım ki, önümüzdeki yıl tedavüle çıkacak olan Yeni Türk Lirası’nın üzerine, Türkiye Cumhuriyeti yerine “Republic of Turkey yazmaktan sıkılmayacaklardır!”
Necdet SEVİNÇ, 23 Eylül 2004