Türkiye Büyük Millet Meclisi

Tarih olan olayları burda paylaşabilir, yorumlayabilir ve öğrenebilirsiniz

Türkiye Büyük Millet Meclisi

İletigönderen Türk-Kan » Sal Şub 27, 2007 22:52

[font="Trebuchet MS"]TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ[/font]


[font="Microsoft Sans Serif"]TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NİN KURULUŞU

İstanbul'un işgalinden üç gün sonra, Atatürk ünlü 19 Mart 1920 tarihli bildiriyi yayımladı. Bildiride,"olağanüstü yetkiler taşıyan bir Meclisin Ankara'da toplanacağı, Meclis'e katılacak üyelerin nasıl seçilecekleri, seçilerin engeç onbeş gün içinde yapılması gereği, kesin ve kararlı ifadelerle yer alıyordu.

Ayrıca, dağılan Meclis-i Mebusan'ın üyeleri de Ankara'daki Meclis'e katılabileceklerdi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş temelleri Ankara'daki bu ilk tarihi binada atıldı. Birinci Meclis Binası, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın yönetim yeri olarak pek çok tartışma ve millî kararlara sahne oldu: Bu yapı bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak, ilk yılların anılarını sergiliyor.

İllerde seçilen temsilciler ve Meclis-i Mebusan'ın bir kısım üyeleri Ankara'ya geldiler.

Ankara'nın o günkü şartları içinde Meclis'in toplanabileceği elverişli bir bina yok gibiydi. Sonunda, İkinci Meşrutiyet döneminde, İttihat ve Terakki Cemiyeti kulübü olarak yapılmış tek katlı bir bina uygun görüldü. Eksik kalmış yapı tamamlandı, okullardan toplanan ve halkın katkısıyla sağlanan eşyalarla donatıldı.

Hazırlıklar tamamlanınca, Atatürk 21 Nisan'da yayınladığı ikinci bir bildiri ile, Meclis'in 23 Nisan günü toplanacağını ve açılış töreninin nasıl yapılacağını duyurdu.

23 Nisan 1920 Cuma sabahı erken saatlerde, Ankara'da bulunan herkes Meclis Binası çevresinde toplandı.
Halk, kendi kaderine sahip çıkmanın coşkusu içindeydi. Hacı Bayram Camii'nde kılınan öğle namazından sonra, Meclis binası girişinde gözleri yaşartan muhteşem bir tören yapıldı. Saat 13.45'de, Ankara'ya gelebilen 115 milletvekili Meclis salonunda toplandı.

Resim

Parlamento geleneklerine göre, en yaşlı üye olan Sinop Milletvekili Şerif Bey (1845), Başkanlık kürsüsüne çıktı ve aşağıdaki konuşmayı yaparak Meclis'in ilk toplantısını açtı.

Burada Bulunan Saygıdeğer İnsanlar,
Istanbul'un geçici kaydiyle yabancı kuvvetler tarafından işgal olunduğu ve bütün temelleri ile halifelik makamının ve hükümet merkezinin bağımsızlığının yok edildiği hepimizce bilinmektedir. Bu duruma baş eğmek, milletimizin, teklif olunan yabancı köleliğini kabul etmesi demektir. Ancak tam bağımsızlık ile yaşamak için kesin olarak kararlı bulunan ve ezelden beri hür ve başına buyruk yaşamış olan milletimiz, kölelik durumunu son derece ve kesinlikle reddetmiş ve hemen vekillerini toplamaya başlıyarak Yüksek Meclisimizi meydana getirmiştir.

Bu Yüksek Meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla ve Allah'ın yardımıyla milletimizin iç ve dış tam bağımsızlık içinde alın yazısının sorumluluğunu doğrudan doğruya yüklenip, kendi kendisini yönetmeye başladığını bütün dünyaya ilan ederek, Büyük Millet Meclisi'ni açıyorum.


Bu açış konuşmasında, millî egemenliğe dayalı yeni Türk parlamentosunun adı da "Büyük Millet Meclisi" olarak konulmuştu. Bu ad herkesçe benimsedi. Daha sonra Atatürk'ün tüm konuşmalarında yer aldığı şekliyle ve ilk kez 8 Şubat 1921 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesinde de yazılı olarak, "Türkiye Büyük Millet Meclisi" (TBMM) adı kalıcılık kazandı.

TBMM, 24 Nisan 1920 günü yaptığı ikinci toplantısında Mustafa Kemal Paşa'yı (Atatürk), başkanlığa seçti. Mustafa Kemal Paşa, kendi öncülüğünde kurulan TBMM'nin başkanlığını Cumhurbaşkanı seçildiği gün olan 29 Ekim 1923 tarihine kadar sürdürdü.

TBMM, açılışından iki gün sonra, sadece yasama değil, yürütme gücüne de sahip olacak hukukî ve siyasî yapısını düzenleme çalışmalarına başladı. Bu düzenlemeler, TBMM'nin tam bir güçler birliği ilkesini benimsediğini göstermişti.

2 Mayıs 1920'de Bakanlar Kurulunun seçilmesi hakkındaki yasa çıkarıldı. 11 Bakandan oluşan "Meclis Hükümeti", 5 Mayıs'da TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlığında ilk toplantısını yaptı.

TBMM'nin açılışı ile birlikte, millî egemenliğe dayalı yeni Türk Devleti doğmuş oluyordu. Birinci TBMM'nin iki temel hedefi, kesin zaferi kazanmak ve yeni devletin otoritesini güçlendirmek, kalıcılığını gerçekleştirmekti. Öncelikle, ülke topraklarının yabancı işgalinden kurtarılması gerekiyordu.[/font]

[img]http://www.tbmm.gov.tr/galeri/bina1_ic05.jpg[/img]

SAVAŞ VE BARIŞ

3 Aralık 1920'de Ermenistan Cumhuriyeti ile imzalanan Gümrü Barış Andlaşması, TBMM'nin yaptığı ilk uluslararası andlaşmaydı. Böylece Doğu cephesi kapandı. 16 Mart 1921'de imzalanan Moskova Andlaşması ile Rusya, yeni Türk Devletini ve Misak-ı Millî ilkelerini tanıdı. 6-11 Ocak 1921'de Birinci İnönü, 23-31 Mart 1921'de İkinci İnönü ve 13 Eylül 1921'de Sakarya Zaferleri sonucunda, 20 Ekim 1921'de imzalanan Ankara Andlaşması ile Fransızlar savaştan çekildi. Aynı yılın sonunda İtalyanlar da TBMM hükümetiyle işbirliğine giriştiler. 1922 yılında, Yunanistan ve İngiltere dışında, TBMM, tüm ülkelerle iyi ilişkiler içindeydi,TBMM Orduları, 26 Ağustos 1922'de Büyük Zaferi kazandılar. 9 Eylül'de İzmir kurtarıldı.

18 Eylül'de ise Anadolu'da hiçbir yabancı askerî güç kalmamıştı. Yeni Türk Devleti'nin bu başarıları karşısında İngiltere de dahil olmak üzere İtilaf Devletleri ile 11 Ekim 1922'de Mudanya Mütarekesi imzalandı. Doğu Trakya kurtuldu. İtilaf Devletleri, 27 Ekim'de Lozan'da barış görüşmelerinin yapılmasını kararlaştırdılar. Uzun süren görüşmeler sonunda 24 Temmuz 1923'de imzalanan Lozan Barış Andlaşması 24 Ağustos 1923'de TBMM'de onaylandı. Yeni Türk Devleti, askerî, siyasî ve ekonomik özgürlüğüne kavuştu.


1921 ANAYASASI

TBMM'nin yaptığı ilk Anayasanın görüşmeleri, 19 Kasım 1920'de başladı ve 20 Ocak 1921 günü yapılan
oylamayla kabul edildi. Böylece millî egemenlik ilkesine dayalı ilk Anayasa yürürlüğe girdi.

1921 Anayasası 23 maddeden oluşan oldukça kısa bir metindi. İlk dokuz maddesi devletin dayandığı temel
ilkeleri sayıyordu.

Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu, yasama ve yürütme yetkilerinin milletin tek ve gerçek temsilcisi olan TBMM'de toplandığı esasları, halka dayalı devlet ve güçler birliği ilkelerini en kesin ve açık biçimde ifade ediyordu Ancak, 1921 Anayasasında, Devlet başkanının bulunmayışı, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin düzenlenmeyişi, yargı ile ilgili hükümlerin olmayışı önemli eksikliklerdi.

[img]http://www.tbmm.gov.tr/galeri/bina1_dis04.jpg[/img]

CUMHURİYETİN İLANI

1921 Anayasası'nın getirdiği millî egemenlik ilkesi ile padişah iradesi ortaya bir çelişki çıkardı. Saltanat makamı boşlukta kalmıştı. 1 Kasım 1922'de TBMM aldığı kararla saltanatı kaldırdı. Padişahlık lağvedilmiş, kişisel egemenlik hukuken tarihe karışmıştı. Bu kararın doğal sonucu, Cumhuriyet rejiminin kurulması olacaktı.

13 Ekim 1923'de Ankara'nın başkent olması kararı alındı.

29 Ekim 1923'de Atatürk ve arkadaşlarının, Anayasanın bazı maddelerini değiştiren teklifi TBMM'de alkışlarla ve oybirliği ile kabul edildi.

Anayasanın birinci maddesinde, "Türkiye Devletinin hükümet biçimi, Cumhuriyettir" hükmü yer aldı. Aynı günün gecesi, Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanlığına seçildi.

Saltanatın kaldırılması ve cumhuriyetin. ilanı ile, sistem içinde varlığını sürdüren "Halifelik" de gereksiz ve işlevsiz bir duruma gelmişti. 3 Mart 1924'de Urfa Milletvekili Şeyh Saffet Efendi ve arkadaşlarının verdikleri kanun teklifi TBMM'de kabul edilerek, hilafet kaldırıldı, halifelik de tarihe karıştı.

[img]http://www.tbmm.gov.tr/galeri/bina2_dis03.JPG[/img]

1924 ANAYASASI

TBMM'nin 1921 tarihli ilk anayasası sadece 3 yıl yürürlükte kalabildi. Gelişmelerin gerisinde kalmış ve önemli eksiklikleri vardı, yetersizdi. Bütünüyle bir yeni anayasa hazırlıklarına girişildi. Cumhuriyet döneminin anayasası, 20 Nisan 1924'de TBMM'de büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Yeni anayasa, cumhuriyet rejimi içinde güçler birliği esasına dayandırıldı.105 maddeden oluşmuştu.1924 Anayasası, Türk siyasî yaşamının gelişmesinde önemli rol oynadı. Siyasî partilerin kurulmasına ve dolayısıyla demokrasiye açıktı. Klasik hak ve özgürlüklere yer veriyordu. Ancak, bunların korunmasına ilişkin düzenlemeler yine yoktu. Ayrıca, ekonomik ve sosyal haklar da Anayasada bulunmuyordu. Bu konuda tek güvence, egemenliğin sadece TBMM tarafından kullanılmasıydı. TBMM'nin üstünlüğü, tıpkı 1921 Anayasasında olduğu gibi sarsılmaz bir durumdaydı.

Yasaların, Anayasaya aykırılığını önleyecek, denetleyecek mekanizmalar bulunmuyordu.

1928, 1934 ve 1937 yıllarında yapılan değişikliklerle 1924 Anayasasına başka bazı temel ilkeler getirildi.10 Nisan 1928 değişikliği, Devlete laik bir karakter verdi. 5 Aralık 1934 tarihli değişiklikle, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tam olarak tanındı. 5 Şubat 1937 değişikliği ise, Devletin "cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkilapçı" niteliklerini belirliyordu.

1924 Anayasası eksiklik ve değişiklikleri ile, Türk Anayasa tarihinin en uzun ömürlü metni oldu. Tam ve kesintisiz olarak, 36 yıl yürürlükte kaldı.

ÇOK PARTİLİ DÖNEME GEÇİŞ

Cumhuriyetin ilanından önce yeni Türk Devletinin ilk siyasî partisi "Halk Partisi" adı altında (daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi adını aldı) 23 Ekim 1923'de resmen kurulmuştu. Başkanlığına da Mustafa Kemal Atatürk seçilmişti.1945 yılına kadar siyasî parti kurma denemeleri ne yazık ki başarılı olamadı.

Resim

İkinci Dünya Savaşının bitiminden sonra çok partili yaşama geçme eğilimi güç kazandı. Bu dönemin ilk siyasî partisi 18 Temmuz 1945'de "Millî Kalkınma Partisi" oldu. Daha sonra da 7 Ocak 1946'da "Demokrat Parti" kuruldu.

14 Mayıs 1950'de yapılan seçim sonucunda, 487 milletvekilliğinin 397'sini kazanan Demokrat Parti, 24 yıl kesintisiz iktidarda kalan Cumhuriyet Halk Partisinin yerine iktidara geldi. Demokrat Parti iktidarı, 27 Mayıs 1960'da yapılan askerî darbe ile sona erdi.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde birden fazla partinin katıldığı ilk seçim ise, 21 Temmuz 1946 tarihinde yapıldı. Bu seçimle birlikte çok partili hayat kısa sürede benimsendi.1950 yılına kadar ülkede 25 siyasî parti daha kuruldu.

1961 ANAYASASI

27 Mayıs ihtilali ile ülke yönetimine el koyan askerî güç, yeni bir anayasa yapmak için "Kurucu Meclis" oluşturdu. Bir yıl içinde hazırlanan yeni anayasa, 9 Temmuz 1961'de halk oyuna sunuldu. Seçmenlerin yüzde 81'inin katıldığı oylamada, yeni anayasa yüzde 61,5 "Evet" oyu ile kabul edildi.

Böylece Türk tarihinde, ilk kez bir kurucu meclis anayasa hazırlamış ve bu anayasa halkoyu ile kabul edilmişti.

1961 Anayasası uzun ve ayrıntılı bir metindi. Önemli yenilikler getiriyordu. Millet egemenliğinin "yetkili organlar eliyle kullanılacağı" hükmü ile ılımlı bir kuvvetler ayrılığı prensibi yer aldı.

Yasama ve denetim yetkisi TBMM; yürütme Meclisin içinden çıkmakla birlikte ayrı bir organ olarak Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu; yargı yetkisi ise bağımsız mahkemelerce yerine getirilecekti.

Önemli değişikliklerden biri de, TBMM'nin "Millet Meclisi" ve "Cumhuriyet Senatosu"ndan oluşan "çift meclisli" bir yapıdan kurulması idi. Ayrıca, yasaların Anayasaya aykırı olup olmadığını tespit etmek üzere "Anayasa Mahkemesi" kurularak, yargısal denetime ağırlık verildi.

Temel hak ve özgürlükler, o güne kadar hiç bir Türk anayasasında görülmemiş biçimde ayrıntılı olarak düzenleniyordu. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmalarına da sınırlar konuluyordu. Anayasa ayrıca Devlete pek çok sosyal ödevler yüklüyordu.

1961 Anayasası, 1971 yılındaki değişiklikleriyle birlikte 1980'de yapılan ikinci bir askerî darbeye kadar yürürlükte kaldı.

1982 ANAYASASI

1961 Anayasasının uzun ve ayrıntılı hükümleriyle kurulan mekanizmalar iyi işleyemedi. Egemenliğin çeşitli organlar arasında bölünmesi nedeniyle, kurumlar arasında uyumlu çalışma ortamı sağlanamıyordu. Siyasî ve sosyal istikrarsızlık, bunalımlara yol açtı. Sonuçta, ülke 12 Eylül 1980'de ikinci bir askerî darbeyle karşılaştı. Anayasa askıya alındı, siyasî partiler kapatıldı. Siyaset adamlarının büyük bir bölümüne siyasî yasaklar getirildi.

Yönetime el koyan askerî güç,1960'da olduğu gibi yeni bir anayasa için "Kurucu Meclis" oluşturdu. İki yıl içinde yeni anayasa hazırlandı ve 7 Kasım 1982'de halk oyuna sunuldu. Oylamaya katılma oranı yüzde 91.27 idi. Sonuçta,1982 Anayasası geçerli oyların yüzde 91.37 "Evet" oyu ile kabul edildi.

Böylece Türk tarihinde bir anayasa ikinci kez doğrudan doğruya halkın oyu ile kabul edilmişti.

1982 Anayasası ile getirilen en büyük yenilik, tek Meclis sistemine, yani Cumhuriyet geleneğine geri dönülmesiydi. Yürütme biraz daha güçlendirildi. Özgürlüklerin sınırlandırılması konusunda yeni ve daha keskin ölçüler getirildi. Özerk kuruluşlara yeni statüler verildi. Bunlar dışında,1982 Anayasası büyük bölümüyle 1961 Anayasasına benzemektedir.

1982 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra, ilk milletvekili seçimi, daha önce kapatılmış bulunan siyasî partilerin dışında, yeni kurulan Milliyetçi Demokrasi Partisi, Halkçı Parti ve Anavatan Partisinin katılmasıyla, 6 Kasım 1983'de yapıldı. Demokratik süreç yeniden başlamıştı.

20 Ekim 1991'de yapılan Milletvekili Genel Seçimleri ise, serbestçe kurulmuş çok sayıda siyasî parti ve daha önce siyaset yapma hakları ellerinden alınmış, tüm siyaset adamlarının yeniden özgürlüklerine kavuşmalarıyla gerçekleşti. Parlamenter demokrasi tüm gerekleriyle işlerliğe kavuştu.


- - - - - - - - - - - - -

[font="Trebuchet MS"]PARLAMENTO BİNALARI[/font]

TARİHÇE

Bugünkü TBMM binası, 23 Nisan 1920'de millî egemenlik ilkesine dayalı olarak kurulan Türk parlamentosunun üçüncü binasıdır.

Millî parlamentonun ilk toplantısını yaptığı Ankara'nın Ulus semtinde yeralan binanın yapımına 1915 yılında mimar Hasip Bey tarafından başlanmıştır. Atatürk'ün 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelişinden sonra, yapının Meclis binası olarak kullanılmasma karar verilmiştir. Binanın Meclis toplantısına uygun bir duruma getirilmesi için gerekli onarım ve düzenleme görevi birinci dönem Bursa Milletvekili Necati Bey'e verilmiştir.

BİRİNCİ MECLİS BİNASI

[img]http://www.tbmm.gov.tr/galeri/bina1_dis01.jpg[/img]

İlk Parlamento binası, 22X43 metre boyutlarında, bodrum üzerine tek katlı, bir büyükçe toplantı salonu ile küçüklü büyüklü 9 odalı taş yapıdır. Dış cepheler, kemerler, geniş saçaklar ve iki balkonla zenginlik ve derinlik kazandırılmıştır.

Devletin kuruluşu ve Kurtuluş Savaşı'nın tüm askerî ve siyasî kararların alındığı, Cumhuriyetin ilan edildiği bu çok elverişsiz, küçük bina, 18 Ekim 1924 tarihine, kadar kullanılmıştır.

Bu tarihi bina bugün "Kurtuluş Savaşı Müzesi" olarak ziyaretlere açıktır.

İKİNCİ MECLİS BİNASI

[img]http://www.tbmm.gov.tr/galeri/bina2_dis02.jpg[/img]

TBMM'nin ikinci binasının yapımına, 1923 yılında mimar Vedat Bey (1873-1942) tarafından başlanmış ve kısa zamanda tamamlanarak 18 Ekim 1924'de kullanıma açılmıştır. İkinci bina da aynı semtte ve ilk parlamento binasına yaklaşık 100 metre uzaklıktadır.

Bodrum kat üzerine iki katlı olan yapının iç bölümleri, ortadaki Genel Kurulu toplantı salonunun üç kenarına dizilmişlerdir. Üst kattaki tavanlar Osmanlı bezeme motifleriyle süslenmiştir.

Büyük toplantı salonunda, dinleyici locaları yer almakta ve yıldız motifleri ile süslü ahşap panolar bulunmaktadır.

Dış cephelerde ise, taçkapı, kemerler, saçaklar ve yer yer çini süslemeler bulunmaktadır.

Cumhuriyetin ilk yıllardan itibaren, Türk siyasî tarihinin önemli gelişmelerinin yaşandığı ikinci TBMM Binası, 36 yıl kullanılmıştır. Bu bina da bugün, "Cumhuriyet Müzesi" olarak varlığını sürdürmektedir.

BUGÜNKÜ PARLAMENTO BİNASI

Resim Resim Resim

TBMM'nin halen çalışmalarını sürdürdüğü üçüncü binasının mimarı, 1938'de açılan proje yarışmasını kazanan Avusturyalı mimar Prof. Clemens Holzmeister (1886-1983)'dir. Prof. Holzmeister aynı zamanda başkent Ankara'daki pek çok Devlet yapılarının da mimarıydı.

TBMM, 11 Ocak 1937'de çıkardığı bir yasayla, "Türkiye Cumhuriyetinin varlığını, yirminci asrın mimarî özelliklerine uygun ve bir abide niteliğinde "yeni bir parlamento binasının yapımı için proje yarışması açmayı kararlaştırdı.

14 projenin katıldığı yarışma 28 Ocak 1938'de sona erdi ve jüri birinciliğe değer üç proje seçti. Sonuçta, Atatürk'ün de beğendiği Clemens Holzmeister'in projesinin uygulanmasına karar verildi. Binanın inşaatına 26 Ekim 1939'da dönemin Meclis Başkanı Abdülhalik Renda (1881-1948)'nın attığı temelle başlandı.

Binanın yapımında zaman zaman parasal kaynak bulunmasında büyük zorluklar çekildi, bu arada İkinci Dünya Savaşının da başlaması daha büyük sıkıntılara yol açtı. Bu nedenlerle, yapım çalışmalarına aralıklarla devam edilebildi.

1957'den sonra yapımı hızlandırılan yeni Meclis Binası, 6 Ocak 1961'de hizmete açıldı.

475 521 metrekarelik bir arazi içinde bulunan Meclis ana binasının yerleşim alanı 19 372 metrekaredir. Faydalı iç mekanlar itibariyle toplam hacmi ise, 56 775 metrekaredir. 5 katlı olan binanın ön cephe uzunluğu 248 metredir. TBMM binasının mimarî özellikleri ve genel yapısı, Türkiye Cumhuriyetinin gücünü ve ölümsüzlüğünü simgeleyecek biçimde, ağır başlı, sağlam ve dayanıklı nitelikte tasarımlanmıştır.

Tüm mekanlarda, anıtsal, dengeli ve üç boyutlu bir düzenleme ele alınmıştır. Yapının tam ortasında ve arazinin en yüksek noktasında, büyük topantı salonlarının olduğu merdivenli ve sütunlu girişi ile ana kütle yer almaktadır.

Ön cephede biribirine paralel iki sıra halinde yanlara uzanan kanatlar ve bu kanatları birleştiren köprüler bulunmaktadır.

Meclis kampusüne girişler sağ ve solda Atatürk Bulvarı ve Dikmen Caddesi üzerindeki iki ana kapıdan yapılmaktadır.



ANA BİNA

Resim

Ana Binanın ön cephesindeki orta alanda Şeref Girişi, köprü kanatlar altında 1 ve 2 numaralı, arka cephede ise 3 ve 4 numaralı giriş kapıları yer almaktadır.

Anıtsal nitelik taşıyan Şeref Girişinden, iç taraftaki Şeref Holüne beş büyük bronz kapıyla geçilmektedir. Buradan iki iç bahçenin bulunduğu mermer salon ve sütunlu galerilere girilmektedir.

Resim

Milletvekillerinin kulis yerleri olan bu galerilerin çevrelediği orta mekanda ise, Genel Kurul Toplantı Salonu bulunmaktadır. Toplantı salonunda üyeler için 640 ve dinleyici localarında 980 olmak üzere toplam 1620 oturma yeri vardır. Başkanlık kürsüsüne göre sol taraftaki localarda Cumhurbaşkanlığı ve resmî yöneticiler için ayrılan bölümler, sağda ise kordiplomatik locası yer almaktadır. Kürsünün karşı tarafındaki ilk loca basın mensuplarına, bu locanın üstündeki localar dinleyici vatandaşlara ayrılmıştır.

Genel Kuruldaki görüşmeler kapalı devre televizyon sistemi ile salon dışından izlenebilmektedir. Binada, Genel Kurul Salonun dışında siyasî parti grupları için ayrılmış 176,415 ve 700 kişilik üç büyük toplantı salonu ile ayrıca 44 salon ve 352 küçüklü büyüklü oda bulunmaktadır.

Resim

Binanın iki yanından uzanan köprü geçişlerle bağlanmış iki kanat bölümden birinde, TBMM Başkanlık makamı ve çalışma büroları ile Başkanlık Divanı üyelerinin odaları; diğer uç bölümde ise, iç içe üç büyük salondan oluşan TBMM Tören Salonu yer almaktadır.

Ana Bina içinde Genel Kurul salonunun dışında siyasî partilere ayrılmış yönetim büroları, komisyonların toplantı salonları, Meclis Kütüphanesi, bilgisayar merkezi, arşiv, basın ve lostra salonları, PTT, havayolları ve demiryolları bilet satış gişeleri ile Genel Sekreterlik ve bağlı hizmet birimleri bulunmaktadır.

PARLAMENTER BÜROLARI VE DİĞER HİZMET BİNALARI

Meclis Ana Binasının arka tarafından milletvekilleri için ayrılan Halkla İlişkiler Binası, kapalı otopark ve garaj, cami, personel binası, basımevi, sağlık merkezi, ısıtma merkezi, açık spor tesisleri, çiçek serası ile güvenlik hizmetleri gibi bina ve alanlar bulunmaktadır. Milletvekillerinin çalışma büroları ile, bazı hizmet birimlerinin de bulunduğu Halkla İlişkiler Binası 25 Ocak 1984 tarihinde hizmete açılmıştır.

Resim

14 000 metrekarelik bu bina 4 katlıdır. Bir üst köprü geçişi ile biribirine bağlı iki ayrı bloktan oluşmaktadır.

Ayrıca, kapalı otoparka ve Ana Binaya geçiş için alt geçit bulunmaktadır.

Binanın her katında 18'er odalı 6 banko yer almaktadır. Bir bloktaki toplam oda sayısı 432'dir, ayrıca 20 ve 40 kişilik toplantı salonları vardır.




[font="Palatino Linotype"]T.B.M.M. GENEL AĞ SAYFALARINDAN DERLENMİŞ BIR ALINTIDIR.

tesekkürler AlpeR
[/font]
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Türk Tarihi

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x