Türkiye Cumhuriyeti'ni Korumanın İlk Esasları
Ben Türkiye Cumhuriyeti’ni korumaya yönelik bir programın, Büyük Nutuk’tan çıkarılabileceğine inanıyorum. Büyük Nutuk’un bize çizdiği yol haritasını, Nutuk’un başlangıç bölümlerinin ışığında daha önceki bir makalemde ["Büyük Nutuk"tur Yol Haritamız] sunmuştum. Bu yazımda ise, uygulanacak bir programın ilk esaslarını adı geçen makalemden yararlanarak ana çizgileriyle belirlemeye çalıştım.
Sunuş planım şöyle: Sorunlar, hedef, araçlar.
Sorunlar
a) Türkiye Cumhuriyeti, hızla sürüklenmekte olduğu bir tuzakta yok edilmek isteniyor.
Sanki bundan 90 yıl öncesinin koşullarına dönmekte. Hesapsız kitapsız getirilen, Amerikan dayatması “Truva atı” demokrasi rejimi; ülkemizi, adım adım Atatürkçülükten uzaklaştırarak bir uçurumun kenarına kadar getirmiş bulunmakta.
Yeniden Mütareke dönemindeyiz, sanki. Hükümet teslimiyetçi, güçsüz ve sinik… Hattâ Vatanın bütünlüğüne karşı, milletin bağımsızlığına karşı tavırlar sergileyebiliyor.
Ordu etkisizleştirilme yolunda. Her tarafta yabancılar…, sömürge müfettişleri, casus örgütler, nüfuz ajanları, misyonerler, Batı ile bağlantılı sivil toplum örgütleri...
Bir azınlık fetişizmidir almış yürümüş… “Türküm” diyen hâkir görülüyor, sindiriliyor. Ülkenin dört bir yanında, Medya’da, TV kanallarında etniklik, azınlık ve Hıristiyanlık propagandası almış yürümüş. Dış Ermeniler yine harekete geçmiş. Türk toprakları üzerinde hak iddia ediyorlar. Yunanistan Pontus devleti projesini yeniden diriltmiş. Ortalık millî varlığa ve millî bütünlüğe düşman kuruluşlardan geçilmiyor.
Yurtseverler kurtuluş çareleri arıyor.
b) Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikede...
Bütün belirtiler Batının o aynı, ezelî planına işaret ediyor: Türkiye’nin parçalanması!... Vatanı bir bütün olmaktan çıkarmak, bölmek istiyorlar. Yine iç düşmanların, “dahilî bedhahlar”ın işbirliğiyle...
Türkiye için en büyük tehlike Çirkin Batıdır; Avrupa Birliği... Amerika Birleşik Devletleri...
Bir işgal karşısındayız yine. Ancak bu işgal topla tüfekle değil, politik ve ekonomik silahlarla yapılıyor: Borçlandırma ile, özelleştirme ile, yabancı sermaye ile, yabancıya toprak satışı ile, azınlık hakları talepleriyle yapılıyor.
Batı etniklik silahıyla bölüyor bizi. Amerika kendi himayesinde bir kukla Kürt devleti kurma yolunda.
Yine bir iç ihanet var: Avrupa Birliği mandası isteniyor, Amerikan uşaklığı isteniyor.
Yıllardır sürdürülen propagandanın bir ürünü olarak, ülkede Avrupa Birliği (AB) bağlılığı âdeta bir putperestliğe dönüşmüş. AB dışında bir kurtuluş yolu akla bile gelmiyor.
Bölücüsü, mürtecisi, işbirlikçi sermayesiyle “dahilî bedhahlar” AB ve ABD’nin himayesinde her türlü hâinliği yapıyor.
Hedef
Ana Hedef “Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyeti’ni korumak”tır.
Türkiye Cumhuriyeti, egemenliğini hiçbir kuruluşla paylaşmadan, tam bağımsız bir devlet olarak kalmalıdır. Eksik olan, böyle bir kararı uygulamaya koyacak olandır!
Günümüzün saltanatı olan Yeni Sömürgeciliğe karşı, Emperyalizmin bedhah işbirlikçilerine karşı ayaklanmalıdır. Ulusal akım bütün vatanı bir elektrik ağı gibi sarmalıdır.
Ulusal Kurul’un ilk hedefi şudur: Millî iradeye dayalı bir Millet Meclisi, gücünü millî iradeden alacak bir hükümet!...
Avrupa Birliği ile ilişkiler dondurulmalı, ABD ile ilişkiler gözden geçirilmelidir. Amerika’nın Kürt devleti kurma girişimi mutlaka başarısızlığa uğratılmalıdır.
Araçlar
Yol Haritası “Büyük Nutuk”tur. Parola, “Ya istiklal ya ölüm”dür.
a) Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Dayanılacak tek güç Millî Kuvvetler’dir, kurulacak bir Millî Meclis’dir. Yine bir Erzurum Kongresi’ne, onun ilke ve kararlarına ihtiyaç vardır. Bu amaçla Türk Milleti’nin bütün güçleri tek bir merkezde toplanıp örgütlenmelidir. Böyle bir “ulusal kurul” (milli heyet) oluşturulmadıkça, bu kurul en etkili şekilde çalışmadıkça bütün çabalar boşa gider.
Ulusal Kurul mutlaka milletin gücüne dayanmalıdır. Bütün yurtta tek bir millî teşkilat kurulmalıdır. Bu teşkilat kökleştirilmelidir. Ordunun desteği sağlanmalıdır.
Görüşleri ne denli farklı olursa olsun, “Ana Hedef”i benimsemiş bütün yurtseverler bir araya getirilmeli, kenetlenmeli, aralarında işbirliği sağlanmalıdır.
b) Halk uyarılmalı, O ezici ağırlığıyla dâvâya ortak edilmelidir.
Halk aydınlatılmalı, büyüyen tehlikeden haberdar edilmelidir. Halka, bugünkü gelişmelerin gelecekte hangi tehlikelere yol açacağı anlatılmalıdır.
Yurt çapında toplantılar ve gösteriler düzenlenmelidir. Bir ulusal gazete, ulusal bir TV kanalı kurulmalıdır.
c) Avrupa Birliği (AB) ya da ABD uyduluğuna karşı kesin tavır alınmalıdır.
Batıdan, ABD’den, onların yerli işbirlikçilerinden korkmamak gerekir.
Batıya haklarımızın bilincinde olduğumuzu ve onları çiğnetmemeye kararlı olduğumuz açıkça gösterilmelidir. Ulusalcı cephe bu bilinci canlandırmalı ve güçlendirmelidir, Milleti de o şekilde davranmaya yönlendirmelidir. Halkın AB dayatmaları ve ABD tehditleri karşısında, yeteri kadar tepki göstermesi sağlanmalıdır.
Bizden olup da AB, ABD himayesi isteyen, yabancıların propagandasını yapan, onların dâvâsı için çalışan kişiler deşifre edilmeli; ne oldukları, hangi hâince tertipler içinde bulundukları halka anlatmalıdır.
d) Büyük işlerin başarılması mutlaka bir başkanın varlığını gerektirir.
Başkan daha atanmadan, başkandır. Yüksek karakterli, sağlam düşüncelidir. Durumdan görev çıkarır. Ortaya açıkça çıkar. Milletin haklarını ilan eder. Milleti kendi sesine ortak eder. Parolası “ya istiklal ya ölüm”dür. Daha başlarken, işin sonunu görür. Çünkü planlayıcıdır. Toplayıcı ve birleştiricidir. Ülkenin aydınlarıyla kaynaşır, onlarla iletişim kurar. Zorlukların üzerine cesaretle yürür.
Başkan’ın üç önemli görevi vardır: En başta geleni millî teşkilat düşüncesini yaymak ve benimsetmektir. Diğerleri halkı uyanık hale getirmek, ülkenin etkili güçleriyle bağlantı kurmaktır. Faaliyetleri milletin birliğini temsil eden bir heyet adına yürütür. Sorumluluğu paylaşır ve dağıtır. Uygulamayı safhalara ayırır, hedefe adım adım yürür.
Başkan önce mevcut bütün yurtsever örgütleri bir araya getirip birleştirmeli, sonra millî teşkilatı vatanın en ücra noktalarına kadar genişletmelidir.
***
Türkiye Cumhuriyeti’ni korumanın ilk esasları şimdilik bunlardır.
Prof. Dr. Cihan DURA, 2006