Türkiye'de Ortak Doku Parçalanırken
Asya ve Avrupa tarihi Türkler olmadan yazılamaz diyen namuslu Batılı Tarihçiler varken, bizdeki emperyalizmin yerli işbirlikçileri kafaları bulandırmaya çalışmaktadır.
Türk Milleti’nin Fransız, Alman, İngiliz, Rus, Çin milletinin meydana gelişi gibi tarihsel bir süreç sonucudur.
Türk Milleti; Türk kurucu unsurunun, diğer Müslüman unsurlarla kurduğu sosyolojik, kültürel bir yapıdır. Irkçılıkla bir alakası yoktur. Selçuklu ve Osmanlı tarihlerinin evriminin eseridir. Anadolu insanına bir aidiyet duygusu vermede bu tarih çizgisi esastır.
Her devletin içinde birbirine her yönden benzemeyen yurttaşlar vardır. Ve her zaman olacaktır. Evli çiftlerin arasında bile benzeşmeyen yanların bulunması doğal sayılır. Öyle ki yaşamları sabah yediklerinden, akşam yatağa giriş biçimine kadar ortak yönleri sayesinde evlilikleri sürüp gitmektedir.
Ortak yönlerle, farklılıklar birlikte yaşar. Ancak bu farklılıkları olduğundan fazla büyütmek kişisel düzeyde bir hastalıktır. Bu kişisel düzeyde olduğu gibi küçük veya büyük kümeler, yani halklar arasında da olabilir. Bu daha çok biz diyenlerle onları ayırmaya çalışan bir anlayıştır.
Ruh bilimci Sigmund Freud bu biz-onlar yabancılaşmasına Küçük Farklılıklar Narsizmi diye bilimsel bir ad koymuştur. Narsizmin sözlük anlamı kendine hayran olmadır. Başka bir deyişle başkalarından farklı olan küçük yanlarını abartmak ve onlara bir çeşit aşık olmaktır. Freud, bu eğilimi farklılık ve düşmanlık duygularının temeli diye tanımlamıştır.
Freud bu tanımıyla toplumsal rahatsızlığa bir ad koymuştur. Oysa, Jonathan Swift aynı konuyu daha çok çocukların okuduğu Gülliver'in Seyahatleri kitabında Liliput ve Blefuscu adındaki iki devletin aralarındaki çok uzun süren savaşın sebebi olarak tanımlamıştır. Kitapta, bu savaşın nedeni şu anlaşmazlığa bağlanmıştır:
"Yumurta neresinden kırılmalı? Sivri ucundan mı yoksa daha yassı olan gerisinden mi?" Bu yüzden çıkan ve aylarca süren savaşta büyük felaketler yaşanır. Bu romanda da belirtilmeye çalışıldığı gibi; çatışan iki küme saçma bir görüşü göz ardı etmek yerine, bu uğurda kan dökmeyi tercih etmektedir.
Yakın ve uzak tarihte bu saçmalıkların çıkarttığı birçok savaş vardır. Latin katolikleri İsa'nın çarmıha gerilmesinin sembolü olarak göğüslerinde haç biçiminde istavroz çıkartırlarken ellerini önce sola sonra sağa götürürler. Bizans katolikleri ise önce sağa sonra sola götürürler ki küçük' farklılık buradadır. Ama bu yüzden savaşmışlardır.
Küçük farklılık narsizmine bir çok örnek verilebilir. Aynı dili konuşup aynı dinden olan Araplar, peygamberin en yakın 4 arkadaşından Ömer, Osman ve Ali’yi ve torunlarını katlettiler. Abbasiler iktidara gelince Emevi liderlerini mezarlarında çıkararak vahşice cezalandırdılar.
Afrika’da Hutiler ve Tutsiler arasındaki fark ise sivri ve yassı burun şeklinin abartılmasından başka bir şey değildi.
Pakistan İslam Cumhuriyetinde Müslüman doğu Bengalliler kendilerine ayırım yapıldığını iddia ettiler. Daha sonraki süreçte bu bölge 1971 'de Bangladeş'i kurdu.
Hindistan'da Gucareti ve Mahastıran kadınları her ikisi de Hindu’dur ve iki ayrı ama birbirine yakın dil konuşurlar. Genel görünümleri de aynıdır. Ancak, birinciler sari denilen giysilerini sağ omuzdan diğerleri sol omuzdan geçirirler. Ama yine de bu küçük farklılığı çok önemserler. Yine; Sikhler, çok uzun saç ve sakallarıyla diğer Hindulardan farklılıklarım ortaya çıkartarak Hindistan'da ayaklanır. Hindular Sikhli kıyımıma girişir. Bunun sonucunda, Sikhler tanınmamak için saçlarını ve sakallarını kesmek zorunda kalır..
Atlantik kıyısındaki Fas ve Moritanya'dan, Hint Okyanusu kıyısındaki Somali ve Umman'a kadar Arap toplumlarını- birbirine bağlayan Arapça dilidir.
Irak’ta; Talabani ve Barzani aşiretleri birbirini kendi dillerinde konuşarak anlamazken, aralarında ortak dil olarak Arapçayı kullanıyorlar.
Türkiye’de hangi Kürtçe?
Zazaca, Kırmançca, Bohtanice, Solhanice, Dimilli lehçeleri ve yine kendi içlerinde ağızlar varken kim hangi dil eğitimi verecek?
İslam dini eğitimde verilecekmiş? Kim hangi dini anlatacak?
Arapçı İslam mı? İlahi mesaja dayalı İslam mı, Ilımlıcıların İslam’ı mı?
Hıristiyan ve Musevilerle birleştirilerek sunulan Diyalogcuların İslam’ı mı?
Çalma çırpmanın, yalan söylemenin doğal görüldüğü Münafıklar İslam’ı mı?
İnsanları bölen birbirine düşüren katlettiren linç ettiren Fasıkların İslam’ı mı?
Çarpık düşünceli tiplerin; anladığı, algıladığı, yaşam felsefesi yaptığı İslam çeşitleri ortada.
Akıl, bilim teknoloji, paylaşım, adalet, sosyal refah kavramları anlam ifade ediyor mu?
Günün Sözü: Düşüncesi sakat olan insanın, kin nefret ve öfke içinde olması kaçınılmazdır.
Hon. Prof. Dr. Nurullah AYDIN, 6 Mayıs 2012
na741954@gmail.com