TÜRKİYE ‘GAZZE’Sİ
Lafı dolandırmadan söyleyelim; Türkiye’nin güneyinde yeni bir ‘Gazze’ doğuyor.
Terör koridoru, Kürt koridoru ya da her ne adla adlandırılsa adlandırılsın bu bölge, yani Türkiye’nin güneyinde 1300 km uzunluğunda 30km derinliğinde bir ‘Türkiye Gazzesi’ oluşmaya başlamıştır.
Hulusi Kalkan’ı, Yaşar Pençe’si ya da Metin Kilidi gibi tumturaklı adlandırmalarla, işbu bölgede yollar ve binalar, kısaca anlamsız ama belli bir ‘kör strateji’ doğrultusunda önemli ‘kamu harcamaları’ yapılmaktadır.
Baştan bir özelliğimi anımsatmak isterim.
Bilmediğim konularda konuşup yazmayı sevmem.
Nitekim burada, nerede ne kadar asker var, ne kadar yol yapılmış, ne kadar karakol yapılmış ve niye yapılmış olduğu konusunda bilgi verecek değilim.
Çünkü ben bilmiyorum.
İktidar’daki üç-beş kişiden başkasının bildiğini de sanmıyorum.
Zaten televizyonlara çıkan emekli askerler de bilmediklerini söylüyorlar.
Ama, yandaş basının ‘her şeyi bilen gazetecileri’, milletin gözünün içine bakarak haritalar, şekil ve şemalar aracılığıyla tonla ‘palavra’ atmaktan çekinmiyorlar.
Hangi tepenin başında hangi çadırda ne olup ne bitmiş ‘maşallah’, sanki oradaymışçasına anlatıp duruyorlar.
Belki sorulsa, ‘resmî kaynaklar’dan bilgi aldıklarını söyleyecekler.
Eğer ‘resmî kaynaklar’a bakılıyorsa, o ‘bilgi’lerin tümü, enflasyon rakamları, işsizlik rakamları, Merkez Bankası rakamları, net hata ve noksan rakamları ve hatta seçmen sayısı rakamları ve seçimlerdeki geçerli oy rakamları kadar güvenilirdir diyeceğim.
AKP Genel Başkanı ve AKP’lilerin ‘beyan ettikleri’ mal varlığı rakamları gibidir de denilebilir.
Dolayısıyla benim inanmam ‘olanak ve olasılık’ dışıdır.
Kaldı ki ben ‘rakam vermek’ yerine, bir öngörüde bulunmak istiyorum.
Ve, yaklaşık (1300x30=) 40 000 km²’de, yani İsrail ‘Gazze’sinin tam yüz katı büyüklüğünde yeni bir ‘Türkiye Gazze’si yaratılmak isteniyor diyorum.
‘Bilinçli’ midir yoksa ‘bilinçsiz’ mi tartışacak değilim.
Ancak aklı başında olan çoğu kişi, bu ‘bataklık’tan kırk-elli yıldan önce çıkılamayacağı konusunda görüş birliğindedir.
Ekonomide uzun dönemli yatırımlar için en çok yirmi yıl öngörülmektedir.
Şimdi önünüzde en az kırk yıllık bir zaman dilimi varsa, çekinmeden yatırım yapabilirsiniz demektir.
YSE, yeni önce yol/su/elektrik ve ardından güvenlik vb yatırımlar yapılabilir.
Bu yatırımlar ‘rantabl’ mıdır diye sorulmaması da cabası.
Kimin parasıyla yapıyorsunuz demek ayıptır ama, arada sırada beş-on askerin cenazesinin gelmesi kimi sorunlar yaratabilir.
Ona da ‘şehit edebiyatı’yla yanıt vermiş olmakla kalmaz, üstelik ‘proje’nize destek bile bulabilirsiniz.
Kimse bana bu askerler ‘sınır güvenliğimiz’ için oradaydı demeye kalkmasın!
Eğer bu sınırlar ‘güvenli’ idiyse, son on yılda on milyon insan nasıl Türkiye’ye geçti diye sorarım.
Ve eğer sınır ‘namus’ idiyse, bu Kalkan Hulusi ile Pençe Yaşar’ın namusları sorgulanmaz mı diye ekleyebilirim.
Bu yazıyı yazmak için Google’dan öğrendiğim Metin Gürak’ın ise bu ikisinden geri kalmayacağını da eklemek isterim.
Dr Recep’le ‘el ve gönül birliğiyle’ İsrail’inkinin tam yüz kat büyüklüğünde yeni bir ‘Türkiye Gazzse’si yaratmak yolunda tam gaz ilerlemekteler.
Açlık, yokluk, kan, gözyaşı ile birlikte ‘kirli kâr’lar ve insanlık dışı ‘etnik ve dinsel gruplaşmalar’ bataklığı yaratmak için bu kadar çaba harcamaya şaşırmamak elde değil.
Orada yaşayanların ise ‘bu işte’ zerre sorumlulukları yok aslında.
Kimi ‘kaçak terörist’ ile onlardan geri kalmayan ‘yerel yöneticiler’in bu işe ‘çanak tutma’larının kurbanlarıdırlar.
Bir bilgisiz ve bilinçsiz ‘strateji’nin sonucudur olanlar.
Bugün ‘İsrail Gazzesi’ndeki her olaya baktığımda Türkiye’nin tam yüz kat daha fazlasını yaşayacağını görüyorum.
Efendim, orası şöyle burası böyle diye karşı çıkacaklara son söyleyeceğim ise, ‘yaşayarak göreceksiniz’ olacaktır.
Oysa bir ay değil, bir gün değil ama bir saat önce bu ‘kör strateji’den dönülmesi gerekiyor.
Nasıl dönüleceğine ise artık, kusura kalmaz iseler, stratejistler karar versin diyelim.
Ama asla ve kata ne Hulusi ve Yaşar’a ve ne de Bahçeli, Akşener, Küpçü Mustafa’nın insafına bırakılmamak koşuluyla…