Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

ARI, TESEV, Açık Toplum Vakfı, HYD, Genç Siviller, GTP, SODEV, Bianet, STGM, TÜSEV, MAZLUMDER, STEP, LGBTT, Barış ve Kardeşlik Forumu, Türk Demokrasi Vakfı, LDP, Küresel BAK vesaire...

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Pzt Oca 25, 2010 2:07

Eşkıya Dostu TKMM


Resim

Yeni yılda eski talep: DEMOKRASİ

Anayasa Mahkemesi’nin 11 Aralık günü açıkladığı DTP’nin kapatılması ve bazı üyelerine siyasi yasak getirilmesi kararınedeniyle Türkiye küçük Millet Meclisleri (TkMM) mutfağının Ocak ayı toplantılarına önerdiği konu, “DTP, Parti Kapatma ve Anayasa Mahkemesi” oldu. 26 ilde hazırlıkları sürdürülen TkMM toplantılarında da bu konu ele alındı.

2 Ocak’ta Batman toplantısıyla başlayan Ocak ayı TkMM toplantıları sırasıyla 8 Ocak tarihinde Kocaeli, Bursa ve Erdoğan Aydın’ın moderatörlüğünde Sakarya toplantısıyla sürdü.

9 Ocak tarihinde ise Adana, Ağrı, Elazığ, Eskişehir, Hakkari, Iğdır, İzmir, Mardin, Şanlıurfa, Van; Alper Görmüş’ün katılımıyla Adıyaman, Mehmet Elkatmış’ın katılımıyla Bingöl, Mahmut Alınak’ın katılımıyla Diyarbakır, Nabi İnal’ın katılımıyla Hatay, Osman Can’ın katılımıyla Kayseri, Sedat Yurttaş’ın katılımıyla Malatya, Abdurrahman Dilipak’ın katılımıyla Muğla, Şanar Yurdatapan’ın katılımıyla Muş, ve Prof. Dr. Levent Köker’in katılımıyla Ankara’da yapıldı.

TkMM’lerin, büyük oranda tamamladığı Ocak ayı toplantılarında en çok dile getirilen görüş, siyasi partilerin kapatılmaması için demokratik bir anayasanın gerektiği oldu. Gerçek demokrasilerde siyasi partilerin kapatılmasının çok istisnai durumlarda olabileceğini dile getiren konuşmacılar, demokrasiye ulaşma amacıyla hazırlanacak bir anayasanın bütün bu aksaklıkların önleyebileceğine dikkat çektiler.

İllerdeki toplantıların özetlerinden çıkan sonuç; toplumun anayasa değişikliğine istekli ve hazır olduğu.

İlk kez yapılan İstanbul küçük Millet Meclisi’ne katılan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, Anayasa’nın bugüne kadar birçok maddesinin değiştirildiği ve örgüsünün iyice bozulduğunudile getirirken yeni bir anayasanın gerekliliğini vurguladı. Anayasayı değiştirecek kurumun en yetkili konumunda bulunan Kuzu, bu konuda mecliste yapılan çalışmaların bilim insanlarından tepki görmesinden yakındı.

Anayasa değişikliği konusunda somut önerisini dile getiren Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, sivil toplumun Anayasa değişikliğine ilişkin üzerine düşeni, 12 Eylül askeri rejiminin cumhurbaşkanının görevden ayrıldığı günden bugüne kadar yeterince yaptığını vurguladı. “Ancak asıl üzerlerine görev düşen siyasiler, Anayasanın değiştirilmesi konusunda irade göstermedi” diyen Prof. Kaboğlu, partilerin kapatılması konusunda da “Partilerin kapatılması hukuki ikiyüzlülüktür” diye görüşünü açıkladı.

Kapatılmış partilerden tanıklar olarak Ankara’da RP ve FP adına Prof. Dr. Mustafa Kamalak ile TİP ve DTP adına Naci Kutlay; İstanbul’da da MNP ve MSP üyesi Hasan Aksay ile CHP’li Murtaza Çelikel’in toplantılara katılması deneyim aktarılması açısından iyi oldu.


Ocak ayı TkMM’leri

Bir iki istisna dışında tamamlanan TkMM’lerin tutanakları sitemizde bu hafta sonu yer alacak. Bu tutanaklar TESEV tarafından bir hafta içinde incelenecek ve hazırlanacak Ortak Payda Raporu da 27 Ocak Çarşamba günü TBMM’de düzenlenecek basın toplantısıyla açıklanacak.





TkMM'ler 'Parti Kapatmaları' ele aldı

Türkiye küçük Millet Meclisleri, hafta sonu tamamladığı Ocak ayı toplantılarında “DTP, Parti Kapatma ve Anayasa Mahkemesi” konusunu ele aldı. 24 ilde gerçekleştirilen toplantılarda siyasi partilerin kapatılmaması için demokratik bir anayasanın gerektiği görüşü ön plana çıktı.

Türkiye küçük Millet Meclisleri’nin (TkMM) hafta sonu yaptığı toplantılara katılanlar, partilerin kapatılmaması için yeni ve demokratik anayasa gerektiğini dile getirdiler. TkMM’ler, hafta sonu aralarında İstanbul’un da bulunduğu 24 ilde düzenlediği toplantılarda Anayasa Mahkemesi’nin Demokrat Türkiye Partisi’ni kapatmasıyla yeniden gündeme gelen partilerin kapatılması konusunu ele aldı.

2 Ocak’ta Batman toplantısıyla başlayan Ocak ayı TkMM toplantıları sırasıyla 8 Ocak tarihinde Kocaeli, Bursa ve Erdoğan Aydın’ın moderatörlüğünde Sakarya toplantısıyla sürdü.

9 Ocak tarihinde ise Adana, Alper Görmüş’ün katılımıyla Adıyaman, Ağrı, Mehmet Elkatmış’ın katılımıyla Bingöl, Mahmut Alınak’ın katılımıyla Diyarbakır, Elazığ, Eskişehir, Hakkari, Nabi İnal’ın katılımıyla Hatay, Iğdır, İzmir, Osman Can’ın katılımıyla Kayseri, Sedat Yurttaş’ın katılımıyla Malatya, Mardin, Abdurrahman Dilipak’ın katılımıyla Muğla, Şanar Yurdatapan’ın katılımıyla Muş, Şanlıurfa, Van ve Prof. Dr. Levent Köker’in katılımıyla Ankara’da yapıldı.

İstanbul’da ilk toplantı geniş katılımlı

İlk toplantısını gerçekleştiren İstanbul TkMM ise 10 Ocak’ta Gürkan Zengin’in kolaylaştırıcı olduğu toplantısını gerçekleştirdi. “DTP, Parti Kapatma ve Anayasa Mahkemesi” konusundaki toplantı, üyesi veya yöneticisi olduğu partiler kapatılan Hasan Aksay ile Murtaza Çelikel’in konuşmalarıyla ayrı bir renk kazandı.


İstanbul kMM’nin ilk toplantısına Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve Barış ve Demokrasi Partisi İstanbul Milletvekili Ufuk Uras ile toplantının ev sahipliğini üstlenen Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan hazır bulundu.


Parlamento dışından Hak ve Özgürlükler Partisi Genel Başkan Yardımcısı Azad Sağnıç, İşçi Kardeşliği Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Cemil Ozansü, Liberal Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Feyza Geçmen, Saadet Partisi Genel İdare Kurul Üyesi Mukadder Başeğmez, Yeşiller Partisi Eşsözcüsü Hüseyin Güngör ile Sivil Toplum Kuruluşları’ndan hukuk, basın kurumları ile akademisyenler, politika ve hak temelli dernekler ve girişimler görüşlerini dile getirdi.

Ankara küçük Millet Meclisi, Prof. Dr. Levent Köker’in kolaylaştırıcı olduğu toplantısında, Ak Parti adına TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, BDP adına Hamit Geylani, SP adına Prof. Dr. Mustafa Kamalak, TP adına Tahsin Türkçapar ve 10 Aralık Hareketi adına Kamil Ateşoğulları katıldı.


Kapatılmış partilerden tanıklar olarak RP ve FP adına Prof. Dr. Mustafa Kamalak ile TİP ve DTP adına Naci Kutlay yaşadıklarını anlattı.


AKP'nin 'anayasa paketi' netleşiyor

Anayasa değişikliklerinde referandum süresini 120’den 45 güne indirmek için kanun teklifi hazırlayan AKP’nin düşündüğü ‘anayasa paketi’nin ayrıntıları netleşmeye başladı. Pakette ‘askere sivil yargı’ düzenlemesinin Anayasal güvenceye kavuşturulması, kadına pozitif ayrımcılık, parti kapatmanın zorlaştırılması, kamu denetçiliği, Türkiye milletvekilliğiyle Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısının değiştirilmesi gibi düzenlemeler yer alıyor.

Referandum teklifi’ni Meclise sunan AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ’la Adalet Bakanı Sadullah Ergin Anayasa değişikliği planladıklarını doğrularken, çalışmaların gelecek aydan itibaren başlatılacağı belirtiliyor.

Bozdağ’ın Meclis’e sunduğu referandum teklifinin tartışması sürürken Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye referandumlara alışsın” diyerek ‘kısmi bir değişiklikten’ söz etmesi AKP’yi hareketlendirdi. AKP’nin hedefi, önce referandum süresini 120’den 45 güne indiren yasayı çıkarmak, ardından da Anayasa değişikliklerini gündeme getirmek. Referandum teklifi Meclis Anayasa Komisyonu’nda ele alınacak. Teklif Meclis’te kabul edilince bir Anayasa değişiklik paketi gündeme taşınacak.

Ergin: Böyle bir çalışma var

CNNTürk’e konuşan Adalet Bakanı Sadullah Ergin de Anayasa değişikliği ile ilgili soruya, şu yanıtı verdi: “Böyle bir çalışma var. İçeriği, kapsamı önümüzdeki günlerde şekillenir. Çalışmalar beş yıldır süren bir şey. Anayasada baştan aşağı bir çalışma yapmak istiyoruz ancak ihtiyaç duyulan konularda olduğunu söylüyorum çalışmaların.

Radikal’e konuşan AKP’li Bozdağ, ise muhalefetle uzlaşarak Anayasa değişikliği gerçekleştirmek istediklerini söyledi. Bozdağ, “Uzlaşmayı bulmak için çalışacağız. Ama uzlaşma olmadığı zaman da Anayasa tıkanmayı aşacak başka mekanizmaları zaten öngörmüştür” dedi. Bozdağ, ‘Anayasa konusunda çalışma var’ sözlerineyse “Bu konuda daha önce yaptığımız çalışmalardan söz ettim” diyerek açıklık getirmeye çalıştı.

AKP’nin seçimden önce gündeme getirmeyi planladığı pakette şunların yer alması bekleniyor:

    Askerlere sivil yargı: CHP’nin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne götürdüğü, askerlere sivil yargı yolunu açan yasal değişikliğin Anayasa’nın 145. maddesine taşınması gündemde.

    Pozitif ayrımcılık: Anayasa’nın ‘Kanun önünde eşitlik’ başlıklı 10. maddesinin “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” şeklindeki ikinci fıkrasına, “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olamaz” cümlesi eklenecek. Böylece ‘kadına yönelik pozitif ayrımcılık’ Anayasa’ya girecek. Aynı maddeye ayrıca, yaşlılar, çocuklular ve özürlülerle ilgili de pozitif ayrımcılık yapılacağına ilişkin fıkra eklenecek.

    İnsan haysiyeti: ‘Temel hak ve hürriyetlerin niteliği’ başlıklı 12. maddeye “İnsan haysiyetine dokunulamaz” hükmü eklenerek, yasalar ve idarenin eylemlerine yeni sınır getirilecek. Buna göre, yasalar, mahkeme kararları insan onurunu zedeleyemeyecek. Gözaltında onur zedeleyici davranışların karşılığı anayasal suç olacak.

    Kişisel veriler: ‘Kişi hürriyeti ve güvenliği’ başlıklı 19. maddeye, kişisel verilerin korunmasına ilişkin hüküm eklenecek. Buna göre, kişisel bilgiler, ancak kişinin açık rızasına veya kanunla öngörülen bir sebebe dayalı olarak kullanılabilecek. Kişi kendi hakkındaki bilgilerin amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenebilecek.

    Yurtdışı yasağı: ‘Yerleşme ve seyahat hürriyeti’ başlıklı 23. maddeye, “Yurtdışı yasakları ancak mahkeme kararıyla verilebilir” hükmü eklenecek. Böylece, özellikle vergi cezalarında kişilere yurtdışı yasağının önüne geçilmiş olacak.

    Kamu denetçiliği: Anayasa’nın ‘hakların korunmasıyla’ ilgili bölümüne Kamu Denetçiliği Kurumu’na ilişkin madde eklenecek. Bu kurum, vatandaşla kamu kurumları arasındaki sorunlarda ‘ombudsmanlık’ rolü üstlenecek.

    Parti kapatma: ‘Siyasi partilerin uyacakları esaslar’ başlıklı 69. maddeye parti kapatmaları Venedik Kriterleri çerçevesinde zorlaştıran hükümler konulacak. Bu düzenlemeyle, şiddet ve teröre bulaşmadığı sürece partiler kapatılamayacak. Dava açma usulü de değişecek. Dava açılması Meclis’in veya bir kurulun onayına bağlı olacak.

    Türkiye milletvekilliği: Seçim barajı yine yüzde 10 olarak kalacak. Ancak, 550 milletvekilliğinden 100’ü, partilerin aldıkları oy oranına göre dağıtılacak. Böylelikle küçük partilerin TBMM’ye temsilci göndermesi sağlanacak.

    Kişisel başvuru: Anayasa Mahkemesi’ne kişisel başvuru hakkı sağlanacak. AİHS hükümleri çerçevesinde temel hak ve özgürlüklere ilişkin kişisel başvurular yapılabilecek.

    Yüksek yargının yapısı: HSYK ile Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değişecek. Anayasa Mahkemesi’nde üye sayısının 11’den 21’e yükseltilmesi, 12 üyenin TBMM tarafından seçilmesi, Anayasa Mahkemesi’nin iki daireden oluşturulması; HSYK’da da üye sayısı 21’e çıkarılması, üyerin geniş tabanlı temsil esasına göre seçilmesi, kararlara yargı yolunun açılması gibi konular tartışılıyor.

    Memura grev hakkı: Memurlara grev de dahil sendikal hakların verilmesi düşünülüyor.



DTP kapatmayı AİHM'ye taşıdı

Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan Demokratik Toplum Partisi kapatma kararına karşı AİHM’ne başvurdu. DTP başvurusunda Anayasa Mahkemesi'nin tarafsız olmadığı savunularak, 12 Eylül Anayasası sorgulanıyor.


Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan Demokratik Toplum Partisi (DTP) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu. Eski DTP, AİHM'de Anayasa Mahkemesi'nin "tarafsız bir mahkeme olmadığını" savunarak, 12 Eylül Anayasası'nı sorgulatacak.

Başvuru dilekçesi, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Şırnak milletvekili Hasip Kaplan tarafından AİHM'ye sunuldu.


DTP AİHM'de ilk etapta 3 dava açmak için başvuracak. Bu başvurular tüzel kişi olarak DTP adına ve milletvekilleri düşürülen Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk adına yapılacak. Kapatma kararı kapsamında siyaset yasağıyla cezalandırılan diğer 35 siyasinin AİHM başvuruları ise daha sonra yapılacak.


DTP kapatma kararına AİHM önünde 7 değişik gerekçeyle itiraz edecek. Bu tezler şöyle:

    1) Anayasa Mahkemesi tarafsız bir mahkeme değil. 12 Eylül cuntası tarafından hazırlanan bir Anayasa ile kurulmuş olduğundan tarafsız olamaz.


    2) Anayasa Mahkemesi önündeki kapatma davası sürecinde raportörünün raporu DTP'ye verilmeyerek DTP'den belge saklandı.


    3) Kapatma kararıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğüyle ilgili 10'uncu maddesi ihlal edildi.


    4) Kapatma kararı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin örgütleme özgürlüğüyle ilgili 11. maddesine aykırı


    5) Kapatma kararıyla Kürtlere ayrımcılık yapıldı.


    6) Kapatma kararıyla davacıların mülkiyet hakları ihlal edildi.


    7) Kapatma kararı davacıların serbest seçim hakkını da çiğnedi.


Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=23
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen bezgin » Prş Şub 25, 2010 22:34

Gulliver'in Maceralari: Örümcek Vesayeti "Fos"

Kücük Meclis'lerde ortalama 18 örümcek
Toplam örümcek sayisi 454
Örümcekleri izleyen ortalama gazeteci sayisi 3.5
Gazeteciler cikarilinca ortalama 14.5 örümcek


TkMM Şubat 2010 FORUM Toplantı Tutanakları Üzerine Değerlendirme Raporu

Şubat ayı TkMM toplantılarında genel gündem “Askeri ve Sivil Vesayet ve Anayasa”ydı. Yerel gündemde ise toplantıların düzenlendiği kentlerin trafik, çevre ve altyapı sorunları; kentlerde kadınların, çocukların yaşadıkları ayrımcılık, faili meçhuller ve kayıplar, hak ihlalleri, madde bağımlılığı, işsizlik ve ekonomik bunalım gibi yalnızca ‘yerel’ olarak tanımlanamayacak nitelikte sorunlar ve kentlerde sivil toplum iletişimi ve yer isimleri gibi meseleler yer aldı. 25 ilde yapılan toplantılara milletvekillerinin katılım oranları %7’lerde kalırken, sivil toplum %65’lik katılım gösterdi. Toplantılarda genel gündeme dair görüş ayrılıkları gözlemlendi.

Ortak Payda:

‘Askeri Vesayet’in varlığı, ona karşı çıkanların da, savunanların da üzerinde birleştiği tek nokta oldu. Sivil vesayet ve çeşitleri üzerinde farklı görüşler ileri sürüldü. Vesayetten nasıl kurtulmak gerektiği konusunda düşünce ve öneriler de, doğal olarak farklılıklar gösterdi.


Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı
Demokratikleşme Programı adına hazırlayan
Ebru İlhan, 21.02.2010

"Bu rapor yalnızca Türkiye küçük Millet Meclisleri toplantılarında konuşulanlar esas alınarak TESEV tarafından hazırlanmıştır. Raporda yer alan görüşler TkMM katılımcılarına aittir ve bir kurum olarak TESEV’in görüşleriyle birebir örtüşmeyebilir."
1. “Askeri vesayet vardır ve demokrasinin önündeki başlıca engeldir” görüşünü savunanlar:
Ağrı, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Hakkari, Muğla, Sakarya gibi illerdeki Şubat toplantılarında askeri vesayetin varlığına dair görüş birliği çıktı. Hatay’da katılımcılar genel anlamda askeri vesayetin kültürel, etnik, dil ve din üzerinden farklılıklara müsaade etmeyen bir düzen olduğu savundu.

İzmir kMM’ndeki katılımcılardan Mülteci-Der, askeri vesayetin ortadan kaldırılması için askeri harcamaların denetlenmesi gerektiğini vurguladı. Askerin sivile tabi olmaları gerektiğini de ekledi. Kayseri kMM’nde Anadolu Hukukçular Derneği’nden bir katılımcı disiplin mahkemeleri konusunda endişelerini dile getirdi ve askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını talep etti. Van kMM’nde TUYAD’dan bir katılımcı ise “Askeri vesayet dışında birbirine entegre olmuş kurumların vesayeti var. Genç Subaylar Darbesi; 8 Subay Panama’da eğitim almış. Hatta adına Darbeciler Koleji denmektedir. Provokasyon, darbe gibi konularda eğitim almaktadırlar. Bunlar çıkıp siyasete girmişler. Bu kişiler her yere nüfuz etmiş. YÖK’de, cezaevlerinde her yerde varlar” diyerek askeri vesayetin girift yapısına dikkat çekti.

2. “Askeri vesayet ve sivil vesayet aynı anda yaşanmaktadır” görüşünü savunanlar:
Iğdır’da askeri vesayet kadar sivil vesayetin de yaşandığı görüşü hakimdi. Öte yandan, askeri vesayete karşı önlem almaktan çok, sivil vesayetin daha da derinleşmesinden duyulan kaygı dile getirildi. Iğdır’daki katılımcılar sivil vesayetin varlığını “milletin iradesini temsil edenlerin dışında güç odaklarının oluşması” gibi muğlak ifadelerle belirtirken askeri vesayeti daha somut bir şekilde, darbelere müsaade eden bir sistem ve Milli Güvenlik Kurulu gibi kurumların varlığı olarak tanımladı. İzmir kMM’nde de sivil vesayetin askeri vesayetle eşzamanlı barındığını düşünenler arasında askeri vesayetin varlığını sürdüren kurumların başında MGK’yı gören Egeçep’i temsil eden bir konuşmacı MGK’nın değişmesi ya da kaldırılması yönünde meclisin yetersiz kaldığını savundu. Kayseri kMM’nde Alevi Kültür Merkezi’nden bir katılımcı vesayeti hem askere hem de sivillere mal ederek “Başbakanın ve Genelkurmay Başkanının her hafta görüşmesinin anlamı nedir? Bu ülkenin kurucu anlayışı Alevileri laikliğin bekçisi olarak gördü… ama bir Alevi şehidin cenazesi asker tarafından cemevinden alınıp camiye zorla götürülmektedir” dedi. Malatya kMM’ne Ekoloji Derneği’nden katılan bir başka katılımcı ise sivil vesayetin askeri vesayetle barındığını savunurken “Siyasi partilerde parti diktatoryası var, sendikalarda sendika ağaları var” dedi.

3. Sivil vesayet yoktur görüşünü savunanlar:
Diyarbakır AK Parti Milletvekili Kutbettin Aksu’ya göre vesayet söz konusu olduğunda askerler ile siviller arasında göründüğü kadar keskin bir ayrım yok. Aksu’ya ve diğer illerdeki toplantılara katılan AK Parti milletvekillerinin çoğunluğuna göre, askeri vesayet siviller tarafından devam ettiriliyor ve askeri vesayetin sona ermesi için AK Partinin çabalarını örseleyen ciddi bir direniş var. Yedi yıldır iktidar partisi olmalarına karşın askeri vesayetin sona ermesine ilişkin somut adımlar atmamış olmalarına dair eleştiriler aldıklarında AK Parti milletvekilleri, geçen sürenin yeterince uzun olmadığını ifade ederek, kaydedilmiş bazı gelişmeleri de sıraladılar: “TV6 ve cezaevlerinde anadilde konuşma yasağının kaldırılması olumlu bir aşamadır. Taş atan çocukların cezaevlerine gönderilmesi bir sıkıntıdır. 80 yıllık ya da 1000 yıllık bir geleneği 7 yıllık bir sürede değiştirmemizi beklemek haksızlıktır”. Eğitim-Sen üyesi bir katılımcı ise “Toplumsal ve uluslararası destek olmasına rağmen AK Parti’nin bu konuda pasif davranması kabul edilemez” dedi.

Kayseri kMM’ne katılan Radyo TV Yayıncıları Derneği’nden bir katılımcı, “Ülkemizde bir sivil vesayet olduğuna inanmıyorum. Askeri vesayet altında yönetiliyoruz yıllardır. STK’lar önyargıları bırakmalı ve vesayet düzenini elbirliği ile değiştirmeliyiz. Üzerimizdeki baskıyı kaldırmalıyız” dedi. İzmir kMM toplantısında katılan tek milletvekili olan Ak Partili Erdal Kalkan sivil vesayetin olmadığını öne sürdü.

4. “Sivil vesayet vardır” görüşünü savunanlar:
Tunceli Ziraat Mühendisleri Odası’ndan katılan konuşmacının “Ak Parti sivil vesayeti oluşturmaya çalışıyor” sözleri Tunceli’deki kMM toplantısının tüm katılımcılarının ve diğer illerdeki bazı katılımcıların da katıldığı bir sonuçtu. Van kMM’nde bir konuşmacı Fethullah Gülen Hareketi’nin de Ak Parti iktidarı döneminde oluştuğu savunulan sivil vesayetin bir parçası olduğunu söyledi. Mardin kMM’nde konuşanlar arasında Eczacılar Odası Yönetim Kurulu üyesi katılımcı, mevcut iktidarın kendi sivil toplumunu oluşturduğunu söyleyerek sivil vesayete inanan katılımcılar arasına girdi. Adana’da Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Ak Parti için mutlak iktidarın dengesini sağlayacak ve onu denetleyecek güçler ayrılığını bugün Yasama ve Yürütmeyi tek elde toplayarak ve buradan Yargıyı da “hizaya getirerek” iktidarını sürdürmek istiyor dedi.

Sivil vesayetin varlığını savunurken askeri vesayetin varlığını da reddeden bazı katılımcılar vardı. Bu katılımcılardan Adana kMM toplantısında görüşlerini bildirenlerin bazılarının ifadeleri şöyle:

KESK ve EĞITIM SEN - Sivil vesayet daha tehlikelidir. Sivil vesayetten en çok biz zarar görüyoruz. Demokratikleşme için önce Seçim Yasası’ndan, Siyasi Partiler Yasası’ndan başlasınlar. Parti yöneticileri parti içinde darbe yapmayacakları seçiyor.
TÜRK-İŞ - Cumhuriyet düşmanlarına karşı orduyu kollamak gerekir.
ADD - Ortada bir askeri darbe yok. Genelkurmay Başkanı “Askeri darbe dönemi bitti” diyor. Sivil darbe var. Ordu siyasete alet ediliyor. Türkiye Cumhuriyetini ayakta tutan ordudur. Polis kayıtsız şartsız sivil siyasetin emrinde hareket ediyor.
CHP milletvekili - Askeri darbeler dönemi kapanmıştır ancak ülke hızla sivil bir vesayete kaymaktadır. Otokrasi eğilimi artmıştır.

5. Ne yapılmalı? (Vesayetlerin varlığının kabul edildiği koşulda sonlandırmak için ne yapılmalı?)
Vesayete yönelik çıkar gruplarının, sivil toplumun ve toplumun genelinin alması gereken önlemler ve vesayetin sonlanması için meclisten, hükümetlerden ve devletten beklenenler konusunda 25 ildeki Şubat ayı toplantılarında ifade edilen görüşler oldukça çeşitliydi. Bir öğretim üyesi, “Meclis Anayasa ile bağlı, meclis değiştiremez. Bir kurucu meclis kurarsa, bu maddeleri tartışırlar, değişmesi gerekiyorsa değiştirilir. Ancak Anayasa’nın koruyucusu Anayasa Mahkemesi’dir. Kuvvetler ayrılığı konusunda bütün kurumlar birbirini denetlemek durumundadır” dedi. Van kMM’nde ÇATAK-DER’i temsil eden bir katılımcı ise askerin de sivilin de tıpkı bu toplantıya katılan gibi sıradan insanlardan oluştuğunu ve dolayısıyla çözüm istendiği sürece mecliste sıradan vatandaşların temsilcilerinin “367 oyla” herşeyi değiştirebileceğini savundu. Benzer bir vurgu Eskişehir kMM’nde de yapıldı. Eğitim Hakları Derneği’nden bir temsilci Eskişehir’deki toplantıda “Hükümetin yanlış ve baskıcı uygulamaları elbette eleştirilmelidir, TEKEL işçileri meselesinde olduğu gibi, ancak muhalefet yapacağım diye darbeci zihniyetlerin ve odakların savunulması pozisyonuna düşülmemelidir. Çünkü siyasi partileri ne kadar eleştirsek de, anti-demokratik dahi olsa bir seçime tabiidirler” diyerek sivil vesayetin askeri vesayete göre farkını değerlendirdi.

Çözüme giden yolda toplumsal mutabakat arayışına giren konuşmacılar iki konuya işaret etti: Referandum ve toplumsal sözleşme. Temsil gücü yüksek, Türkiye’deki tüm paydaşların katkıda bulunacağı ve benimseyeceği bir anayasanın hazırlanması için bir çeşit toplu sözleşme yöntemi öneren katılımcılar vardı. Bu katılımcılar arasında Malatya kMM’nde Yazarlar Birliği’nin bir temsilcisi ve bir gazeteci toplumsal sözleşme yöntemini İslam ahlakına ya da erken İslam tarihindeki yönteme dayandırırken bu görüş azınlıkta kaldı. Meclisi toplumsal mutabakatın sağlanması için adres gösterenler ise çoğunluktaydı.

Anayasaya dair görüş bildiren ikinci gruptaki katılımcılar ise sivil anayasanın meşruiyetinin referandum ile geçirilmesi koşuluyla sağlanabileceğini savundu. İstanbul kMM toplantısına TESEV’den katılan bir konuşmacı önümüzdeki dönemde genel seçimlerin aynı zamanda sivil anayasaya ilişkin bir referandum niteliği taşıması gerektiğini vurguladı. İzmir kMM’nde AK Parti milletvekili Erdal Kalkan da insan temelli bir anayasa yapma iradelerinin sonucunu referandum ile halkın oyuna sunmayı önerdi. Barış ve Demokrasi Partisi İl Başkanlığı’ndan bir konuşmacı ise çoğu TkMM toplantısında askeri vesayetin kaynağı olarak addedilen 1982 Anayasası’nın da referandumla ancak silahların gölgesinde geçirilmiş olduğunu hatırlattı.

Sivil anayasanın hazırlanması konusunda ciddi bir mutabakat olmasına rağmen örneğin Adıyaman’daki kMM’nde Yüksek Öğrenimliler Derneği, AKP hükümetinin kendi devamlılığını sağlamak için kendi anayasasını oluşturma peşinde olduğunu söyledi.

6. Vesayetlerin kapsamı genişledi: Yargı vesayeti, medya vesayeti ve bürokratik vesayet
Sivil ve askeri vesayetin varlığı sorusunu genişleten İstanbul kMM toplantısı katılımcıları, bürokratik ve yargı vesayetinden söz ettiler. Toplantıyı açan konuşmasında Mehmet Baransu “Türkiye'nin önündeki en büyük engelin asker, yargı ve kullanışlı medya” olduğunu söylerken Uluslararası Hukukçular Birliği ve Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nı temsil eden bir başka konuşmacı ise Anayasa Mahkemesi’nin anayasayı ihlal ederek yürütmeyi durdurmasının ya da gerekçesiz kararları açıklamasının yargı bürokrasisinin vesayetine dair uygulamalar olduğunu savundu. Aynı konuşmacı ayrıca yargı bürokrasisinin askeri vesayeti pekiştirdiğini “tüm Yargıtay üyelerinin İslami Harekat davasında Genelkurmay’ın brifinglerine katılıp karar verdiler” açıklamasıyla ortaya koydu. Ev sahibi Kadıköy İlçesi Belediye Başkanı Selami Öztürkiseen büyük vesayetin TBMM’nde olduğunu, TBMM’nin 4 liderin müritlerinden oluştuğunu, halkın “zaten seçilmiş” milletvekilini oyladığını söyledi. “Öncelikle bu vesayet ortamı kalksa, TBMM özgür milletvekillerinden oluşabilse, yani yargıdaki siyasetin eli çekilebilse yargı bağımsız hale gelebilir. Bağımsız yargı herkesin tek bir yargı tarafından yargılanmasını sağlar. Ben ’80 öncesinde siyaset yapıyordum. O zaman “önseçim” vardı. ve bu, lider sultasını önemli ölçüde ortadan kaldırıyordu” dedi.

Yargı vesayeti tesbitini yapan bir başka kMM toplantısı da İzmir’deydi. İzmir kMM katılımcılarından MÜSİAD’ı temsil eden bir konuşmacı yargının bir vesayet kurumu olmaması gerektiğini ve yargıya karşın yürütmenin güçlenmesinin önemli olduğunu söyledi.

İstanbul kMM ve Malatya kMM toplantılarında ortaya çıkan bir tesbit de, medyanın da askeri/sivil vesayeti destekleyen ya da başlı başına vesayet oluşturan bir kurum olduğuydu. Malatya’da konuşan İnsan Hakları Derneği temsilcisi, medyanın “askeri vesayetin gücünün görünmeyen bir kaynağı” olduğunu savundu. Konuşmacı sözlerine “medyanın ve bazı kesimlerin işine geldiği için destek verenler var. Bunlarda ‘devlet’ kavramı yıkılır, o zaman biz ne oluruz korkusu hakim” diye devam etti.

Muğla’daki kMM’nde söz alan Muğla Gelişim Hareketi temsilcisi tesbitinden hareketle Türkiye’de partilerde de vesayet rejiminin var olduğu savunuldu. Aynı konuşmacı, “Vesayet meselesini sadece orduya mal etmemeliyiz. Sanıyorum partilerin içinde de var. Partilerin demokratikleşmemesi, özgürleşmemesi, % 10 barajı da bir vesayet rejimi içindedir. Adayları genel başkan seçiyor. Biz de mecburen oy vermek zorunda kalıyoruz. Bu vesayet yalnızca ordunun iktidara müdahalesi değil, vesayet aynı zamanda partilerin içinde de var. Bu anlamda partiler demokratikleşemiyor” dedi.

Son olarak, vesayetin anlamı konusunda fikirlerin ne kadar karışık olduğu ve vesayetin kapsamının ne kadar genişletilebileceğine dair Şanlıurfa’daki kMM toplantısında konuşan genç MÜSİAD temsilcisinin sözleri ilgi çekici oldu: “Şimdi Yiğit Bulut’un ifadesiyle hortumcu bir vesayet var. Bu hortumcu vesayetin bir de ayakları var. Askeri vesayet var, sivil vesayet var, yargısal vesayet var, medya vesayeti var, sivil toplum vesayeti var. Ama asıl önemlisi ekonomik vesayettir. Kim ona dokunmuşsa bitmiştir”. Yine, Ankara kMM toplantısında TEPAV konuya ilişkin, “Militarist vesayet” kavramı Türkiye’deki durumu “askeri vesayet” kavramından daha iyi açıklamaktadır; çünkü militarist vesayet, askeri vesayete ek olarak farklı kurumlar ve algılayışları da kapsamaktadır” dedi.

İstanbul toplantısına katılan Ak Parti Milletvekili Halide İncekara’ya Bağımsız İletişim Ağı - BiaNet’ten bir katılımcının “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin nasıl değişeceğine; Genelkurmay Başkanlığı’nın Savunma Bakanlığı’na bağlanması ve Anayasanın geçici 15. maddesinin kaldırılması”na ilişkin sorusu; Helsinki Yurttaşlar Derneği’nden bir başka konuşmacının “Milli Savunma Komisyonu’nda tutanak tutulmaması konusunda ne düşünüyorsunuz? Bütçede diğer kurumların aksine Milli Savunma Bakanlığı bütçesine ilişkin ayrıntılar bulunmaz. Bu bütçenin gerektiği şekilde detaylandırılması konusunda adım atmayı düşünür müsünüz? Ufuk Uras’ın Meclis’te darbe girişimleri hakkında araştırma komisyonu kurulması önerisine imza verdiniz mi?” sorularına yanıt olarak İncekara, Sayıştay’ın denetim yetkilerinin genişletilmesini önerdi. Kendisine, çalıştığı bir alan olan TMK mağduru çocuklarla ilgili soru soran Uluslararası Af Örgütü’nden bir katılımcıya yanıt olarak da şunları söyledi: “Yargı, çocukları yargılamada daha hassas ve dikkatli olmalı, yasayı ruhuna uygun uygulamalıdır. Yargıdan beklentimiz, çocuğun yeni bir baskı ve tehdide muhatap olmayacak şekilde denetimli serbestlik yoluyla düşürüldüğü zor durumdan kurtarılmasıdır”.

Batman’daki toplantıda partisini savunan Ak Parti Milletvekili Mehmet Emin Ekmen ”Anayasa değişikliği konusunda MHP ve CHP uzlaşmaz tavırlar sergiliyor. Türkiye bir değişim süreci yaşıyor, bu sancılı bir süreçtir. Sistemin dinamikleri sistemi kilitliyor. Bu kördüğümde demokrasiye inanan insanlar tam bir demokrasi için güçlerini birleştirip işbirliği yapmalıdır” dedi.

7. Gündem ve TkMM’lerle ilgili genel değerlendirme:
Neredeyse tüm illerde hükümetin sivil anayasa başta olmak üzere demokratik/Kürt açılımı, sosyal politikalar, sendikalar ve işçi hareketi, sivilleşme ve hak ihlallerine yönelik yasal çözümler gibi konularda önemli gelişmeler kaydetmemiş olduğu görüşünü savunan katılımcılar çoğunluktaydı. Örneğin, Adıyaman’da İHD tarafından “AK parti iktidarı da böylesine bir kültürün içinden gelen bir iktidar olarak maalesef bu askeri vesayetin tümden kaldırılması için 7 yıllık iktidar sürecine rağmen çok az yol almıştır. Kendisine dokunulduğunda demokrasi aslanı kesilirken toplumun diğer katmanlarının demokrasi taleplerine bir düzenleme yapmıyor, bir günde Emasya protokolü kaldırıldı ama askerin mali yönden denetlenmesi konusunda hiçbir şey yapılmamıştır” görüşleri dile geldi.

Diğer yandan, Elazığ’daki toplantıda Ak Parti hükümetine destek de geldi. Elazığ Diyanet-Sen’i temsil eden bir konuşmacı konuya ilişkin şunları söyledi: “Cumhuriyet döneminden günümüze kadar askeri vesayet ve baskıların bugün konuşuluyor olması bile bizce önemli bir gelişmedir. Bu durum Türkiye’nin demokratikleşmesine ciddi katkılar sağlayacaktır. AKP iktidarı döneminde 4 tane darbe planının ortaya çıkarılması ve ihtimal verilmeyen bir takım insanların suçlanıp yargılanmasını çok ciddi gelişmeler olarak değerlendiriyoruz. Yeni anayasa konusunda bizler sivil toplum olarak hükümete destek olmalıyız. Anayasa değişimi konusunda herkes hemfikir ama çekinceli davranıyor.”

Şubat ayında düzenlenen TkMM toplantılarının çoğunda askeri, sivil, bürokratik, medyada ya da yargıda vesayet tartışmalarının görüş ayrılığı içinde kalan katılımcılar küçük Millet Meclisleri’ndeki tartışmaların formatı ve katılımın demokratik kriterlere uygunluğu konusunda da ihtilafa düştüler. İstanbul kMM ve İzmir kMM toplantılarında katılımcılar yalnızca AK Parti milletvekillerinin söz almalarının (ve katılmış olmalarının) sorunlu olduğunu vurguladılar. Eleştirilerin sahiplerinden Mehmet Bekaroğlu’nun toplantı sonrası açıklamaları TkMM’nin internet sitesinde yayımlandı. İzmir toplantısında ise TGS Genel Merkez Denetleme Kurulu’nun bir üyesi ve AK Parti İl Başkanlığı’ndan bir katılımcı toplantı sırasında farklı gerekçelerle de olsa söz almalarının zor olduğunu ya da engellendiğini öne sürdüler.

Diğer yandan, Malatya kMM’nde Toplum Gönüllüleri Vakfı’ndan bir katılımcının “meclisteki temsilcilerinin seçmenlerini ve seçim bölgelerindeki STK temsilcilerini dinlemek için toplantılara katılmaları gerektiği” yorumu, TkMM toplantılarına olan gereksinimin ve inancın devamını gösterir nitelikteydi. Muş’taki toplantıda yerel gündem konusu olan işşizlik ve ekonomik sorunlara değinirken de ildeki sivil toplum altyapısının ve dayanışmasının gelişmesi temenni edildi. Belediye Başkanı Necmettin Dede, TkMM’ni önemsediğini belirtirken, siyasetçilerin ve milletvekillerinin Şubat toplantısına katılmamalarını eleştirdi.

Değişik çözüm önerileri:

Toplantılarda, farklı konularda, kimi genel kabul gören, kimi görmeyen çok sayıda öneri de yapıldı. Bunları, “Ortak Payda” oldukları şeklinde algılanmaması gerektiğini hatırlatarak –ve benzer öneriler birleştirilerek- iletiyoruz:

Sivil anayasaya dair:

* Mevcut anayasa değişmek zorundadır.
* Anayasanın 15. maddesi ve 12 Eylül Anayasası hemen kaldırılmalı, resmi/sivil tüm darbeciler yargılanmalıdır.
* Yeni anayasa tartışmalarına tüm toplumun katılabilmesinin kanalları yaratılmalıdır. Referanduma birden fazla anayasa taslağı ile gidilebilmesinin yolları açılmalıdır, referandum adeta daha demokratik bir anayasa yarışmasına dönmelidir.
* Yeni anayasa çalışmalarında anayasal vatandaşlık tanımlaması eksen olmalı, başlangıç ilkelerinde herhangi bir etnik kimliğe, kurum ya da değere kutsallık atfedilememeli, “Türkiyelilik” kimliği öne çıkarılmalıdır.
* Yeni anayasada Anadil ve Kültürlerin önündeki anti demokratik maddeler kaldırılmalı, herkesin Anadilinde Eğitim yapma ve Kültürlerini geliştirmesi yasal güvenceye kavuşturulmalıdır.
* Yeni anayasa, tamamen sivil toplum kuruluşları, bilim çevreleri gibi geniş katılımlı bir kurul tarafından hazırlanmalıdır. Ve tamamen sivil olmalıdır.
* Askeri düzenlemeleri konu edinen mevzuat, yapılacak anayasaya göre şekillenmelidir.

Genel gündeme dair:

* Siyasi Partiler Kanunu, Milletvekili Seçimi Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu, Milli Eğitim Temel Kanunu, Yüksek Öğretim Kanunu, Basın Kanunu ve Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu olmak üzere; temel hak ve özgürlüklere ilişkin yasalar yeniden düzenlenmelidir. Bu çerçevede seçim barajları kaldırılmalı ve seçimlerde Türkçe’den başka dillerin kullanılmayacağına dair yasa hükmü değiştirilmelidir.
* Askerin vesayet kurmasında, askerin kendilerine mazeret olarak kabul ettikleri Kürt sorunundan kaynaklı çatışmaların sonlandırılması gerekir.
* TSK İç Hizmetler Kanunu ve Yönetmeliği, TSK Personel Kanunu, Askeri Şura Kanunu, Jandarma Teşkilat Kanunu, Milli Güvenlik Genel Sekreterliği Hakkındaki Kanun, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi değiştirilmelidir.
* Askeri Mahkemelere bir çözüm bulunmalıdır.
* Profesyonel orduya geçilmelidir.
* Askeri harcamalar Sayıştay denetimine alınmalıdır.
* Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığına bağlanmalıdır.
* Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değişmelidir.
* Yeni sol - Devlet tüm kimliklere eşit mesafede durmalı, yurttaşlık haklarını gözetmelidir. Otoriter, muhafazakar ve ırkçı söylemler engellenmeli, bunlara karşı durulmalıdır. Anayasa değişikliği gereklidir ama yeterli değildir; aynı zamanda kanunlarla birlikte bütünlüklü bir toplumsal değişim yaşanmalıdır. Demokratikleşme emek mücadelesini öteleyerek olmaz. Ekonomik engeller de ortadan kaldırılmalı, emek mücadelesinin önü açılmalıdır. Ayrıca vicdani redde bu kadar duyarsız kalınmamalıdır.

Yerel gündemlere dair:

* Munzur Vadisi 1. derece doğal (tabii) sit alanı ilan edilmelidir.
* Munzur vadisinde yapılacak olan barajların ülke ekonomisine katkısı olmayacaktır. Barajların yapım amacı ekonomik değil politiktir.
* Baraj projelerinden vazgeçilmeli, yerine alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla elektrik üretimine geçilmelidir.
* Iğdır kMM katılımcıları yerel gündem konusu olan sigara, uyuşturucu ve bağımlılık yapan maddelerle mücadele konusunda da aile, emniyet başta olmak üzere kamu kurumları ve eğitim kurumlarının yanısıra sivil toplumun da etkin bir şekilde yer alması gerektiğini söylemektedir.
* Kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet odaklı ayrımcılığın (Hakkari özelinde ve Türkiye genelinde) sonlandırılması için sivil toplum, kamu kurumları ve yere yönetimler birlikte hareket etmelidir.
* Batman’daki kayıplarla ilgili herkesin uğraşması, elini taşın altına sokması gerekir. Kayıplar konusu Silopi’deki asit kuyuları ile gündeme geldi. Batman’daki kayıp sayısı 34’tür.

Sayılarla TkMM Şubat 2010 Forum toplantıları

Gerçekleşme sayı ve oranları:
Yapılması gereken toplantı sayısı: 30
Yapılan toplantı sayısı: 25 (%83,33)
Ertelenen toplantı: 4, İç toplantıya dönüştürülen: 1 (Bursa)
İlan edilip yapılamayan: -

Sivil Toplum katılımı:
Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı :480
Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 312 (%65)

Seçilmişlerin katılımı:
Katılması gereken milletvekili sayısı: 138
Katılan toplam milletvekili sayısı: 10 (%7,24)

Katılması gereken belediye başkanı sayısı:25
Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 12 (%48)
Kolaylaştırıcı ağırlamayı kabul eden belediye sayısı: 11(%44)

Medya ilgisi:
Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 86
Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 3,44

Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?
Ev sahipliği yapan belediye sayısı ve oranı: 15 %60
Ev sahipliği yapan meslek odası sayısı ve oranı:7 %28
Toplantılara ev sahipliği yapan sendika sayısı ve oranı: 1 %4
Toplantılara ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 2 %8

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:
Katılımcı meslek odaları sayısı: 44
Toplam katılımcı sayısına oranla: %14,10
Katılımcı sendika sayısı: 49
Toplam katılımcı sayısına oranla: %15,70
Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 219
Toplam katılımcı sayısına oranla: %70,19

İzleyiciler:
İzleyici olarak katılanlar: 454 kişi
Toplantı başına düşen izleyici: 18,16 kişi


İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=343&ID=1865
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Ram » Pzt Mar 29, 2010 15:00

Eşkıya Dostu TKMM ve Ortak Dostları

26 ilde yapılan TkMM toplantılarının 'ortak paydaları' açıklandı

Türkiye küçük Millet Meclisleri’nin 26 ilde düzenlediği toplantılarda “Ordu ve Yargı’nın politik yaşamımızdaki rolü nedir, ne olmalıdır?” konusu ele alındı.

Türkiye küçük Millet Meclisleri’nin (TkMM) 5, 6 ve 7 Mart tarihlerinde 26 ilde “Ordu ve Yargı’nın politik yaşamımızdaki rolü nedir, ne olmalıdır?” konusunda gerçekleştirdiği toplantıların tutanaklarından hazırlanan Ortak Payda Raporu TBMM’de düzenlenen basın toplantısında açıklandı.

MHP Mersin milletvekili Mehmet Şandır ile Şanar Yurdatapan’ın katıldığı toplantıda Şandır, TkMM çalışmalarının büyük çabayla gerçekleştirildiğine değindi. Şandır, “Bu projede sarf edilen emeğe duyduğumuz saygı nedeniyle her ay bir partiden milletvekilinin düzenlediği basın toplantısı, bu ay benim ev sahipliğimde gerçekleşiyor. Burada bir görevim gereği bulunuyorum” dedi. Şandır, daha sonra sözü Şanar Yurdatapan’a bıraktı.

Şanar Yurdatapan da 26 ilde yapılan toplantıların istatistiklerini açıkladı. Yurdatapan, TkMM toplantılarının tutanaklarının TESEV tarafından incelenmesiyle hazırlanan TkMM Mart 2010 Forum Toplantı Tutanakları Üzerine Değerlendirme Raporu’yla ilgili açıklamalar yaptı.
TkMM Mart 2010 FORUM Toplantı Tutanakları Üzerine Değerlendirme Raporu.rar


Gazetecilerin, toplantılarda anayasa değişikliği önerilerinde bulunanların talepleriyle hükümetin getirdiği değişiklik taleplerin uyuşup uyuşmadığı sorusuna Yurdatapan, bazı illerdeki konuşmacıların taleplerinin hükümetinkiyle uyuştuğu, bazılarında ise uyuşmadığı yanıtını verdi.

Yurdatapan, TkMM’lerin “anayasa değişikliği” konusunda özel toplantılar düzenleyeceğine dikkat çekti.

Sivil toplumun sesini aşağıdan yukarıya ve düzenli olarak duyurmak amacıyla için yaklaşık bir buçuk yıl önce farklı illerde oluşturulmasına başlanan Türkiye küçük Millet Meclisleri’nin 5, 6 ve7 Mart tarihlerinde yaptığı toplantılarda Türkiye gündemini meşgul eden “Ordu ve Yargı’nın politik yaşamımızdaki rolü nedir, ne olmalıdır?” konusu ele alınmıştı.

Toplantılarda konuşulanlar birer tutanakla belirlenmiş ve bu tutanaklar konuşmayı yapanlarca incelenerek TkMM sitesinde yayımlanmıştı.
Tutanaklar.rar





Kaynak:
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.antenna-tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=news&ID=1078
Bu iletiye eklenen dosyaları görüntülemek için gerekli yetkilere iye değilsiniz.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Türkiye küçük Millet Meclisi (O. Ç.'ler İş Başında)

İletigönderen Türk-Kan » Cmt Şub 16, 2013 13:42

"Büyük" Meclis tamam, şimdi "küçük" Meclislerle İhanet Süreci'ne destek aranıyor.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1121580&Yazar=EYUP-CAN&CategoryID=98


Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Önceki

Şu dizine dön: Türkiye Ağı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x