"Zorla çalıştırma, zorla veya köle gibi evlendirme, borç esareti" gibi faaliyetler ışığında hazırlanan Küresel Köle Endeksi'ne göre, Türkiye beşinci sırada yer aldı. Endekste modern köleliğin en sık görüldüğü ülkenin Kuzey Kore olduğu belirlenirken modern köleliğin en az olduğu ülkeyse Finlandiya olarak belirlendi. Endekste, 2021'de 49,6 milyon kişinin “modern köle” olarak yaşadığına, bu rakamın 2016'da 10 milyon olduğuna dikkat çekildi.
Modern kölelik dünya genelinde artış eğilimine geçti. Söz konusu eğilimi Avustralya merkezli uluslararası insan hakları kuruluşu Walk Free hazırladığı Küresel Kölelik Endeksi ile raporlaştırdı.
Yayımlanan endekste, 2021'de 49,6 milyon kişinin “modern köle” olarak yaşadığına, bu rakamın 2016'da 10 milyon olduğuna dikkat çekildi.
Independent Türkçe'nin haberine göre, küresel çapta modern köle kategorisinde değerlendirilen her 4 kişiden 1'i çocuk. Ayrıca modern kölelerin yaklaşık yüzde 54'ü kadınlardan ve kız çocuklarından oluşuyor.
MODERN KÖLELİK EN ÇOK KUZEY KORE'DE
49,6 milyon kişiden 22 milyonu zorla evlendirilirken, 27,6 milyonuysa zorla çalıştırılıyor. 628 bin 598 kişiyle yapılan mülakatlardan yola çıkılarak oluşturulan çalışmada modern kölelik "zorla çalıştırma, zorla veya köle gibi evlendirme, borç esareti, ticari amaçla cinsel sömürü, insan ticareti ve çocukların satılmasıyla sömürülmesi” gibi faaliyetlerle tanımlanıyor.
Endekste modern köleliğin en sık görüldüğü ülkenin Kuzey Kore olduğu belirlendi. Kuzey Kore'yi Doğu Afrika'daki Eritre ve Afrika'nın kuzeybatısında yer alan Moritanya takip ediyor.
TÜRKİYE ARABİSTAN'IN ARDINDAN GELDİ
Suudi Arabistan 4'üncü, Türkiye ise 5'inci sırada yer alıyor. Türkiye'nin ardından Tacikistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya, Afganistan ve Kuveyt geliyor. Endekse göre modern köleliğin en az olduğu ülkeyse Finlandiya.
Çalışmada, modern köleliğin yoğun olduğu ülkelerde “çatışmaların, devletin uygulamaları doğrultusunda zorla çalıştırmanın ve zayıf yönetim politikalarının baskın olduğuna” dikkat çekildi.
Raporda, zorla çalıştırma uygulamalarının düşük gelirli ülkelerde yaygın olduğu belirtilirken, bu durumun yüksek gelirli ülkelerdeki taleplerden kaynaklandığına işaret edildi.