Rus dergisi RBC, Ankara ile Moskovanın stratejik ortak olması gerektiğini sayfalarına taşıdı
ABDnin, Gürcistana yardım bahanesiyle savaş gemilerini Karadenize sokması, bölgedeki taratejik dengeleri altüst etti.
Konuyla ilgili analizlerden biri, Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı Dergisinde yapıldı. Hava Pilot Yüzbaşı Kadir Yalçın ve Hava Pilot Üsteğmen Ş. Atınç Delicanın kaleme aldığı makalede, Türkiyenin Karadenizdeki çıkarlarının AB, ABD ve BM yerine milli politikalarla oluşturulması gerektiği vurgulandı.
Ezeli rekabet bitirilsin
DİĞer analiz ise Rusyanın önemli ekonomi dergilerinden RBCde yer aldı. Türkiyenin Gürcistan sorununda, ABDye karşı aldığı tavrı öven dergi, Karadenizdeki ortak çıkarlara dikkat çekip Asırlar boyunca Rusyanın rakibi olan Türkiye, bugün bizim yeni stratejik müttefikimiz olabilir dedi.
Türkiye-Rusya yakınlaşması
ABD ve NATOnun Karadenizde hakimiyet sağlamak için yürüttüğü çabalar, Türkiye ile Rusyanın yakınlaşmasının önünü açtı. Rus dergisi RBC, Ankara ile Moskovanın stratejik ortak olması gerektiğini sayfalarına taşıdı
Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı Dergisi de Türkiyenin Karadenizdeki çıkarlarına AB, ABD ve BM yerine kendisinin sahiplenmesi gerektiğini yazdı ve bu konuda milli politikaların oluşturulması gerektiğini vurguladı
Yıllardır rakip ülkeler stratejik müttefik olabilir
Rusyanın saygın aylık ekonomi dergilerinden RBC, Türkiye ve Rusya arasındaki askeri işbirliğinin önemine dikkat çekerek, Moskovanın Ankara gibi bir müttefike ihtiyacı olduğunu bildirdi. Derginin bu ayki sayısında Rus filosuna ait askeri gemilerin ekim ayında Aksaz-Karaağaç limanına gitmeleriyle başlayan askeri ziyaretin, Türkiye ile Rusyanın bu alandaki ortaklığının başlangıcını oluşturabileceği kaydedildi. Haberde, 200 yıldan fazla bir süre Karadenizde söz sahibi olan Rusyanın günümüzdeki durumunun çok kaygan bir zemin üzerinde olduğu belirtilerek, Rusyanın bu bölgedeki jeopolitik süreçlerden dışlanmaması, Karadenize sahili bulunan başka bir ülkenin vereceği siyasi kararlara bağlı. Tarih, beklenmedik bir dönüş yaptı. denildi.
Türkiye Batıdan memnun değil
Haberde şunlara yer verildi: Asırlar boyunca Rusyanın rakibi olan Türkiye bugün bizim yeni stratejik müttefikimiz olabilir. Güney Osetyadaki ağustos krizinin ardından NATO gemilerinin Karadeniz sahillerine gelişine misilleme yapılacağını açıklayan Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev, Rusya Kuzey Filosunda bulunan birkaç askeri gemiyi Venezuela sahillerine gönderdi. ABD Dışişleri Bakanlığı temsilcisi de buna karşılık Rusların bu kadar uzağa gidebilecek sadece bir kaç gemisi olduğu karşılığını verdi. Ve haklıydı. Rus gemilerinin ABD sahillerine misilleme ziyaretinin Rusya yönetiminin bir blöfü olduğu kaydedilen haberde, Çünkü Rusya tek başına ve sadece bir kaç gemiyle NATO gemilerinin değil Atlas okyanusuna, Karadenize bile gelmesini engelleyemez. Bunun için Rusyanın önemli bir ortağa ihtiyacı var denildi. Türkiyenin NATO üyeliğine rağmen ABDnin ilkelerine karşı çıkabileceğini artık kanıtladığı ifade edilen haber şöyle devam ediyor: Irak harekatı sırasında ABD uçaklarının topraklarından kalkmasına izin vermeyen Türkiye, Güney Osetya çatışmasının ardından da NATO gemilerinin boğazlardan geçişini bir kaç gün geciktirerek Rusyanın Poti ve Batum limanlarında anahtar pozisyonlara sahip olmasına yardımcı oldu. Türkiyenin NATOnun emirlerini yerine getirmemesi bizim için çok ciddi bir yardımdır. RBC dergisindeki haberde, Yine de Türklerle ilişkilerde Rusyanın çok dikkatli olması gerekiyor. Türklerin çok pragmatik halk olduğu unutulmamalıdır denildi. (AA)
Rus filosuna ait gemiler Ekim ayında Aksaz-Karaağaç limanına gelerek askeri ziyarette bulunmuşlardı
Karadeniz büyük devletlerin satranç tahtası haline geldi
Hava Kuvvetleri Komutanlığının resmi yayın organı olan Hava Kuvvetleri Komutanlığı Dergisinin Ekim 2008 nüshasında, Egeden Karadenize Bir Bakış, Karadeniz Yeni Ege Denizi mi Oluyor? başlıklı bir makale yayımlandı. 8. Ana Jet Üs Komutanlığında görevli Hava Pilot Yüzbaşı Kadir Yalçın ve Hava Pilot Üsteğmen Ş. Atınç Delican tarafından kaleme alınan makalede, Karadenizin tıpkı Ege Denizi gibi çözümü zor krizlere gebe olduğu vurgulandı. Derginin aktüel konular bölümünde yer alan yazının dikkat çekici bazı bölümleri şöyle: Karadeniz bölgesi, Avrupa-Atlantik dünyasının son yıllarda bölgeye girmek için yoğunlaştırdığı çabalar neticesinde yeni bir değişim süreci yaşamaktadır. AB ve ABDnin bölge politikaları, Rusya Federasyonunun bu politikalara mukavemeti, Türk Boğazlarının mevcut statüsünü belirleyen Montrö Sözleşmesinin tartışmaya açılma çabaları, Türkiyeyi de yeni şartlar karşısında aktif politikalar üretmeye zorlamaktadır. Ne tür politikalar üretilebileceği düşünüldüğünde aslında Türk dış politikasının bu konuda yaşadığı tecrübeler çok iyi irdelenmelidir.
NATO üssü konusu hassas
Dergide, Karadeniz sahillerine NATO donanma üssü kurulması konusu, ABD ile Romanya ve Bulgaristan arasında yapılan ikili anlaşmalarla ortaya çıkmıştır. Karadenizde Montrö Sözleşmesiyle ters düşülen bir oluşuma destek vermemiz, bizi Montrö Sözleşmesinin uygulanmasıyla ilgili zor duruma düşürecektir. Bununla beraber, NATOnun bölgede önemli bir üyesi olarak bu oluşumun karşısında olmamız bizi ABD/NATO ile karşı karşıya getirebilecektir denildi. Makalede şunlara yer verildi, Menfaatlerimizin çeşitli alanlarda çatıştığı ve bizi zor durumda bırakabilecek durumda olan konu çok hassas bir süreçte olup acilen eylem planımızın belirlenmesi gerekmektedir. ABD, NATO etkisi ve şemsiyesi ile Karadenize girmeyi planlamakta ve kıyı ülkelerin üzerindeki nüfuzunu artırıcı politikalar izlemektedir. Soğuk Savaş zamanında genellikle çatışılmayan bir bölge olan Karadeniz büyük devletlerin yeni satranç tahtası haline gelmeye başlamıştır. Makalede, bir de uyarıda bulunularak şöyle denildi: Türkiye Ege Denizinde ve Karadenizde egemenlik haklarından doğan hayati çıkarlarını büyük devletlerin (AB, ABD ve BM) karar ve eğilimlerine bırakmak yerine her şeyden önce kendisi sahiplenmelidir. Bu nedenle Karadenizdeki menfaatlerimiz tespit edilmeli konu ile ilgili milli politikalar oluşturulmalıdır. (ANKA)
Hava Kuvvetleri Komutanlığı dergisi, Montrö Sözleşmesinin tartışmaya açılma çabalarının Türkiyeyi Ege ve Karadenizde yeni aktif politikalar üretmeye zorladığını yazdı.