TÜRKİYE’YE BABALIK MI ?
27 Ocak 2017 günü, Fransa Anadolu İncelemeleri Enstitüsü (Institut Français d’Etudes Anatoliennes) yönetmeni Jean-François Perouse, Nicolas Cheviron ile birlikte yazdıkları Erdoğan, Türkiye’nin Yeni Babası Mı? (Erdoğan, Noveau père de la Turquie? Éd. François Bourin, 2016) kitabını tanıttı.
Faculté de Théologie Protestante amfisinde, seçkin bir kalabalığın katıldığı ve Ali Kazancıgil’in yönettiği oturumda, Alexandre Jevakoff da tartışmacı olarak yeralıyordu.
Alexandre Jevakoff Fransızca yazılmış en yetkin Kemal Atatürk biyografisine imza atan bir araştırmacı olarak, kitabının 4. Baskısını özetledi. (Kemal Atatürk, père fondateur de la Turquie, Editions Tallandier, ré-édition 2016).
Toplantının olgun bir tartışma ortamında yapılmasına karşın, Jevakoff ile Perouse-Cheviron ya da işledikleri konular bakımından Mustafa Kemal Atatürk ile Recep Tayyip Erdoğan karşılaştırılmak durumunda kalındı.
Bir anlamda Eski ve Yeni Türkiye’den sözedildi.
Recep Tayyip Erdoğan ve şürekasının savundukları gibi Mustafa Kemal Atatürk dönemi, şanlı Osmanlı İmparatorluğu’nda bir ‘parantez’ oluşturuyordu.
Her ne kadar, Jean-François Perouse’un itiraf ettiği üzere, Recep Tayyip Erdoğan hakkında ‘biyografi’ yazmak çok zordu.
Babasının bir taka reisi olduğu biliniyordu ama kendisinin eğitimi ve düşünceleri ancak ‘konuşmaları’ndan çıkarılabilecekti.
Çünkü kendisine ait iki satır yazılı bir metin yoktu.
Onbeş yıldır konuşuyordu ama konuşmalarının belli bir tutarlılığı yoktu.
Türkiye’ye ‘Baba’ olmaya hevesli Demirel gibi, onun için de hep ‘dün dündü’.
Dün öyle demiş olması bugün aynı şeyleri savunduğu anlamına gelmiyordu.
Fransa Atatürkçü Düşünce Derneği olarak oradaydık.
Başkan olarak sözalıp, yazarların kitaplarına çok cesur bir ‘başlık’ attıklarını söyledim.
Her ne kadar, ‘Yeni Türkiye’nin Babası Mı?’ diye soruluyorsa da, Türkiye’ye yeni bir ‘Babalık’ arandığı açıktı.
Sanki Jevakoff ve bir dizi yazarın ‘ModernTürkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu’ yani gerçek ‘Babası’ olan Mustafa Kemal Atatürk ölmüştü de Recep Tayyip Erdoğan ‘Yeni bir Türkiye’ kuruyordu.
Nitekim ‘sözde’ Meclis’ten geçirilen ‘Anayasa Değişikliği’yle son nokta konulacaktı.
Ve sözlerimi şöyle bitirdim: Eğer bir parantezden sözedilecekse, bu onbeş yıllık Recep Tayyip Erdoğan dönemidir ve bu dönemin sonuna gelinmiştir.
Biz Atatürkçü Düşünceye sahip yurttaşlar olarak, Recep Tayyip Erdoğan’ın hayal ettiği ‘Yeni Türkiye’ye izin vermeyeceğiz.
Türk Silahlı Kuvvetlerini, polisini, a’dan z’ye yargısını, cami ve anaokulundan üniversiteye kadar tüm eğitim kurumlarını, bürokrasisini, seramaye ve lümpen proletaryasını, tarikat ve mafya örgütlerini ele geçirmesine karşın, Recep Tayyip Erdoğan ‘projesi’ sona gelmiştir.
Hem de bu 2017 yılı içinde sonlanacaktır.
MİT’i, Genelkurmayı, Jandarması, polisi ve sivil milis güçleriyle tasarladıkları ‘Genel Seferberlik’, kendi kafalarındaki ‘Millet’in Ulus’un geri kalanına yönelik bir ‘seferberlik’ olabilir ancak.
Çünkü onlar da, topu birden, bir seferberlik olmadan bu işin altından kalkamayacaklarını, kurmak istedikleri ‘düzen’i kuramayacaklarını görmüş bulunmaktadırlar.
Bunlar ‘kendi çıkar’ ve ‘yasadışılık’larını ancak bir seferberlikle koruyabileceklerini, Türkiye’de bir çatışma ortamı yaratmanın kendi amaçları için bir zorunluluk olduğunu görmüş bulunmaktadırlar.
Ve bu ‘çatışma ortamı’nı zorlayacaklardır.
Bunlar İttihad-ı Muhammedî artıklarıdırlar.
Muhammed’le bir ilişiği olmayan, sapkın bir ‘islam anlayışı’nın temsilcileridirler.
Bağıra bağıra ‘gizli ajanada’larının olmadığını ileri sürmektedirler.
Bunların ‘ajandaları açık’.
Bunların selamı, Recep Tayyip Erdoğan’ın her konuşmasından sonra yaptığı gibi o dört parmaklı el işaretidir.
Bunlar Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmayı her söylem ve eylemleriyle açığa vurmaktan çekinmemekteler artık.
Şimdi Avrupa’da bile, acaba Türkiye’nin Yeni Babası Mı? diye kitaplar yazıldığına göre, kendilerini ‘bu halleriyle’ dünyaya kabul ettirmeye çalışıyor olmalılar.
Ama tüm çabaları boşa çıkarılacaktır.
Yeter ki, bunların gerçek niteliklerini dillendirmekten çekinilmesin.
Ne yazık ki, hâlâ Türkiye’de ‘acaba’ diye bir beklenti vardır.
Bilerek ya da bilmeyerek, bunların içinden temiz süt emmiş olanların çoğunlukta olabileceğine ilişkin bir yanlış kanı, hâlâ, var.
Bunlar zamanın Anayasa Mahkemesince 75 kişi olarak saptanmıştı, bugün 345 kişi olmuşlar ve koca Türkiye Cumhuriyeti’ni tutsak almışlardır.
Türkiye bu tutsaklığı parçalayacak güçtedir.
Ve başaracaktır.
Çıtkırıldım demokratlara karşın başaracaktır.
Bu yıl içinde hem de..
Halkoylamasından evet çıkmasını bile hazmetmeye hazırlananlar evlerinde otursunlar.
Akrep gidip onları evlerinde sokacaktır.
Çünkü öldürücü zehir onların yaradılışında var.
Habip Hamza Erdem
http://hodrimeydan.net/2017/01/29/frans ... iki-kitap/