Türkiye’yi bu karanlık kuyuya kim sürükledi?
İsmail Kahraman, “Yeni Anayasa’da laiklik olmasın” sözünü hangi sıfatı taşırken söyledi?
Sadece TBMM Başkanı sıfatıyla değil, “Cumhurbaşkanı vekili” sıfatını da taşırken söyledi!
Anayasa Mahkemesi tarafından “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak” suçundan mahkûm edilen ama kapatılmayan AKP’nin şimdiki yetkilileri, bu sözler üzerine hemen açıklama yapmak zorunluluğu hissetti.
Bu çerçevede TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, “Laiklik bizim metnimizde var. Biz laiklik ilkesinin metinden çıkarılıp çıkarılmamasını tartışmış bile değiliz. Bize göre sorun, laiklikle ilgili yaklaşımlardan, uygulamalardan kaynaklanıyor. Türkiye gerçek manada laikliği din hürriyeti olarak esas alan bir yaklaşımı uzun süredir uyguluyor” dedi.
Laiklik sadece din hürriyeti değildir. Laiklik esas olarak devletin din kurallarına dayalı olmamasıdır. Çünkü din devleti, dinin bir yorumunu esas alır ve diğer yorumlarla diğer dinlere özgürlük tanımaz. Buradan çıkacak toplumsal çatışma devleti yok eder. Laikliğin esas hikmeti odur ki toplumsal barışın garantisidir.
* * *
Peki İsmail Kahraman, o sözü nerede söyledi?
Akademisyen ve Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen “Yeni Türkiye ve Yeni Anayasa” başlıklı Yeni Türkiye Konferansları’nın 6’ncısında ve İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası Doktora Salonu’nda söyledi!
Toplantıya, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak da katıldı.
O salonu bilirim. İstanbul Üniversitesi tarafından Kenan Evren’e fahri doktora aynı salonda verilmişti...
Anlaşılıyor ki İstanbul Üniversitesi’nden o kadar rektör gelip geçti ama “gücün yanında yer almak ve bu sayede kendi konumunu devam ettirmek” şeklindeki yönetim anlayışı hiç değişmedi!
* * *
Gençliğinde Milli Türk Talebe Birliği Başkanı olarak 6. Filo’nun Dolmabahçe önüne demirlemesini protesto eden gençlere karşı düzenlenen kanlı Taksim olaylarında sorumluluğu bulunan, sonraki yıllarda Birlik Vakfı Başkanı olarak AKP’nin ebeliğini yapan İsmail Kahraman hakkında “Yeni Türkiye’nin ebeliğini de yapsın diye TBMM başkanlığına getirildi” uyarısını 23 Kasım 2015 tarihinde yapmıştım.
Mustafa Şentop, bir gazetecinin, “Dindar anayasa kavramını tartıştırıyor” sözü üzerine, “Olabilir, Meclis Başkanı tarafsız, bir parti adına konuşmuyor. AK Parti Milletvekili tabii. Ama bizim sunduğumuz resmi metinlerimiz var, parti kurullarının karar aldığı... Bağlayıcı olan partiyle ilgili onlardır” dedi ama İsmail Kahraman, AKP’nin gerçek kurucusudur!
AKP’nin diğer sözcüleri de, “İsmail Kahraman partiyi temsil etmiyor” diyor ama konuştuğu toplantının adı bile AKP’nin “Yeni Türkiye” sloganından alındı. Yani rejimi değiştirmeye çalıştıkları çok açık ve net.
* * *
Konuyla ilgili olarak, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Meclis Başkanı’na söylemek isterim. Ya bu devlete, cumhuriyete, basın özgürlüğüne, kadın erkek eşitliğine, laik devlete inan ya da o koltuğu terk et” diyerek kesin bir tavır koydu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise “Anayasamıza göre seçilmiş bir Meclis Başkanımızın Anayasa’nın ilk dört maddesini tartışmaya açması doğru bir yaklaşım değildir!” diyerek İsmail Kahraman’ın hata yaptığını ve bundan dönmesi gerektiğini söyledi ve “Türkiye’nin istismarlara vesile olabilecek bir başka yere, bir karanlık kuyuya sürüklenmesine vesile olunmamalıdır” dedi.
AKP, 7 Haziran 2015 seçimlerinde geriletilmişken, seçim akşamı “erken seçim” diye tutturup Meclis Başkanlığını da hediye ederek AKP’nin 1 Kasım’da yeniden toparlanmasına ve rejimi değiştirmeye soyunmasına kim vesile oldu peki? Türkiye’yi bu karanlık kuyuya kim sürükledi?
Arslan BULUT, 27 Nisan 2016
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr