Türkiyeyi kim yönetiyor?
TÜRKİYE ve ABDnin ortak düşmanı PKKyı nasıl tasfiye edileceğinin mahrem ve namahrem planları (!) yapılırken, işler büsbütün arapsaçına döndü.
Eyalet valisi gibi davranmaya başlayan ABDnin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, sabah kahvaltısına davet ettiği ve aralarında AKP milletvekillerinin de bulunduğu bazı Kürt politikacılarla sözde Kürt sorununun nasıl çözüleceğini görüşebiliyor!
Bu davet ve görüşmeden ne TBMM Başkanının haberi var, ne Başbakanın ve ne de Dışişleri Bakanlığının...
ABDnin Adana Başkonsolosu Eric Green ise, ABD Kongre üyesi Christopher Shaysla birlikte Habura gidiyor, gümrük kapısının ötesini ve berisini denetliyor!
Aynı Kongre üyesi, Diyarbakırda bazı PKKlıların aileleriyle görüşüyor. ABD Büyükelçiliği Sözcüsü Kathy Schalowe göre ise, Shays Diyarbakırda şiddet kurbanları ile bir araya geldi.
Bu ifadeye dikkat edin. Şiddet kurbanları ne demek?
Yani, ABD Büyükelçiliği Sözcüsü, Türkiyenin bölücü terörle mücadelesine şiddet diyor. PKKlıların aileleri de şiddetin kurbanları!
Peki, terörün kurbanları kimler?
PKK, Amerika ve Türkiyenin ortak düşmanı değil miydi?
Bu ülke ABDnin eyaleti mi?
Ankaraya ABDli generallerden biri geliyor, biri gidiyor.
ABD Ankara Büyükelçisi, sözde Kürt sorununu çözmeye kalkışıyor.
ABD Adana Başkonsolosu, eyalet müfettişi gibi, Habur Gümrük Kapısının ötesini ve berisini teftiş ediyor.
Cumhuriyetçi Partinin ABD Kongre üyeleri, Türkiyede cirit atıyor.
Bizi müstemlekeleri veya eyaletleri gibi görüyorlar.
Oysa burası bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti... Bağımsızlık benim karakterimdir diyen ve her türlü mandayı reddederek emperyalistleri kovan Mustafa Kemal Atatürkün ülkesi...
Anıtkabirde Atatürkün huzuruna çıkınca, Devrimlerini yaşatmaya ant içtik diye yalan söylüyor bunlar...
ABDnin müstemlekesi veya eyaleti konumuna getirilen Türkiyede, Atatürk devrimlerinden nasıl söz edilebilir?
Türkiyeyi Türkler yönetmiyor ki...
Başbakanın çapraşık işleri
Gelelim Sayın Başbakanın şu meşhur Mahrem Planına...
Bırakın mahrem planı, terörle mücadele siyaseti ve stratejisi bile olmayan Sayın Başbakan, Kızılcahamam Kampında ne demişti:
Bazı konularda açık konuşmuyorsak, stratejik olarak bunların muğlak kalması gerektiği içindir.
Muğlak, anlaşılması güç, anlaşılmaz, karışık, çapraşık demek.
Yani, Sayın Başbakan anlaşılması güç, karışık, çapraşık işlerle uğraşıyor ve bunun adına Mahrem Plan diyor.
Ankarada dolaşan iddiaya göre, mahrem plan şu:
PKKnın şahinleri etkisiz duruma getirilecek, diğerleriyle masaya oturulacak!
Terörist teröristtir. Teröristin şahini, güvercini olur mu?
Sayın Baykalın, Başbakanın ağzındaki bakla dediği de bu olsa gerek.
Gerçekten bu ise, Sayın Başbakan, bu baklayı sakın ağzından çıkarmasın.
Çıkarırsa, bu millet gökkubbeyi başına yıkar!
Çünkü teröristle masaya oturmak, ona boyun eğmek ve terörle mücadeleyi kaybetmek demektir. Verip kurtulma yöntemidir.
Sırrı Y. Cebeci, 30.11.07