Evet, Türkiyem son bayramını yapıyor ama farkında bile değil. Bir ekonomik türbülansa girdik, ABD doları bir anda 4,60’lardan 7,25’lere ulaştı. Bir anda paramız da %58 devalüe oldu.
Halbuki 2 Ocak 2017 günü dolar 3,54 liraydı. Vatandaş TL bozdurup bulduğu yerden döviz almaya koştu.
Kısa vadede dövizden kazandığı tatlı parayla sarhoş oldu, kazanç sağladığını zannetti halbuki ülke batıyordu, ülkeyle birlikte kendisi de batıyordu ve olan biteni maalesef fark edemiyordu.
Onun aklı fikri gündemdeki ABD ile olan kayıkçı kavgasında idi. Al papazı ver papazı didişmesini çayını höpürdeterek seyrediyordu.
Helal olsun coniye pabuç bırakmıyoruz diyordu. Amerikan mallarına boykotu destekliyor, Amerikaya tepki olsun diye parasını kendisinin ödediği muhtemelen bir yıl taksitle alabildiği iphone telefonunu kırıyordu, berberler Amerikan traşı yapmayacaklarını beyan ediyor, bir belediyemiz tesislerinde Cola satışını yasaklıyordu. Bunlar az buz tepki sayılmazdı. Ancak geri planda ABD’ye oluk oluk akan paraları görmüyor, göremiyordu.
Hükümet kanadından biz tarihi müttefikiz! Aklınızı başınıza alından öte bir tepki gelmiyordu. Amerika hem parasını verdiğimiz hem de stratejik ortağı olduğumuz F35’lerimizi vermiyordu. Vermemekle kalmıyor bizden aldığı demire, çeliğe ek vergi koyuyordu.
Hergün zehir zemberek açıklamalar yaparak saldırmaya devam ediyordu.
Ancak biz hala sukunetimizi ve sabrımızı koruyarak abi edasıyla ABD’ye yaptığın doğru değil, bak böyle olmuyor biz dost ve müttefikiz diye nasihat vermeye devam ediyor tüm olan bitene karşın ekonomide reel ve yapıcı önlemler almak yerine sahada top çeviriyorduk. Yurt dışından ithal bakliyat ürünlerinin vergisini tam da çiftçinin hasat döneminde sıfıra çekiyor, ithalini serbest bırakıp çiftçinin belini iyice kırıyorduk. Üstüne zaten %70’i vergi olan akaryakıttan ÖTV desteğini çekip bir %10 zam da ona yapıyorduk ki traktörler çalışmasın işi olmayan araç kullanmasın. Buna bağlı olarak iğneden ipliğe her şeyin fiyatı artsın. ABD’deki lobi firmalarına ise oluk gibi para verip lobicilik yaptığımızı zannediyorduk ama nedense hep aleyhimize gelişmeler gelişiyordu!
Paramız pula dönüşüyor yurtdışı satışlarımız (ihracat) paranın değer kaybıyla bir miktar artıyor; ama tırlarımız dolu gidip boş dönüyordu (döviz artışından dışalım (ithalat) duruyordu), bu da nakliye maliyetlerimizi %30 arttırıyordu.
RoRo taşımacılığı ise dövizin uçması yüzünden artık kurtarmıyor durma noktasına geliyordu. Yani taşımacılık sektörü de diğer sektörler gibi durma noktasındaydı. Toplumun her kesiminden şikayet sesleri ziyadesiyle artmaktaydı. Üretimi neredeyse olmayan (kalmayan) göbeğinden dışa bağımlı bir ülkeydik.
Ama dimdik ayaktayız mesajları birbirini izliyor ekonomimiz taş gibi hiç birşeyden etkilenmiyor, durmak yok yola devam şiarıyla yolumuza devam ediyorduk. Aslında ekonomi mekonomi bizi ilgilendirmiyordu. Bizim çarkımız dönüyor muydu aslolan buydu.
Şimdi bayrama girecek ekstradan 9 gün tatilimizi yapacak sonrasında çocuğun okul tercihi, servis parası, kitap defteri gibi dünyevi işlerle uğraşarak günümüzü geçirecektik hem bizim dolarımız yoktu ki olan düşünsündü.
Büyük paranın büyük derdi olurdu bizse küçücüktük. Benzini bile hep 50 liralık alıyorduk. Hem biz büyük millettik bize bir şey olmazdı. Ayrıca devlet büyüklerimiz düşünsündü biz ne yapabilirdik ki.
Böyle düşünerek ve yaşayarak Eylül’ü atlar Ekim’e gireriz, dolar ise 6 lirada sabitlenir aşağı gitmez. Bundan sonraki iniş çıkışlarını film seyreder gibi seyreder, bir yıl önceki kur 3,0-3,5 Lira seviyelerine düşme hayallerine dalar gideriz. Artık kış bastırmak üzeredir doğal gaza zaten %50 zam gelmiş botaş gazın kurunu 6,50 sabitlemiştir. Artık dövizdeki çıkışlardan direk, inişlerdense dolaylı olarak etkilenme evresine girilmiştir aynı akaryakıt hesabı, hamuduyla zam gelir ama düşüş kuruşla olur. Hele bir kar yağsın iyice soğusun bakarız diye düşünülür.
Hem gaz yoksa elektrik var nolacak ki ama o elektriğin de %10 zamlandığı ve üretmek için doğal gaza ihtiyaç olduğunu düşünmez düşünemez. Haliyle cebindeki paranın bir yıl önce ile bir yıl sonra ne kadar değer kaybettiğini de bilmez (kayıp %70 ($ 6,0/3,54) ); çünkü hala ekmek alabiliyor (fiyatı sabit, gramajı oynak), halen karnını doyurabiliyordur. Ayrıca bunlar zam değil fiyat ayarlamasıdır.
Hem hükümet bayramda emekliye bin lira dağıtmıştır; ekonomi kötü olsa, para olmasa, bunlar yapılabilir mi?
Bu gavurlar hep bizi yıkmaya çalışmaktadır. Ama artık bunların karşısında dik durmaktayızdır.
En kötü eve soba kurar çorbaya talim eder; ama duruşumuzdan taviz vermeyiz diye düşünürsün. Ufaktan ufaktan Kasım ayı tedirginliği de artmaktadır; ama yapacak bir şey yoktur.
Bizim ülkemizin gündemi hep yoğun ve atraktif olur, gün güne benzemez gündem hızla değişir.
Olan bitenlere yanlı bir şekilde at gözlükleriyle bakmaz biraz olsun bilgilenip, biraz araştırıp, biraz da okursak ve her duyduğumuza, seyrettiğimize inanmaz isek olan biten karşısında hep başkalarından bir hareket, bir fedakarlık, bir önderlik, bir tepki beklersek daha çok bekler daha çok makarnaya talim ederiz.
İyi Bayramlar...
Zafer ATUN
18/08/2018