Türklere artık kimse barbar diyemez
Rus arkeologlar, Afganistan'ın kuzeyinde yaptıkları kazılarda, MS 552 ve 745 yılları arasında hüküm süren Göktürklere ait sikkeler buldu. Tarihte Türk adını taşıyan ilk devleti kuran Göktürklere ait ilk sikkelerin ortaya çıkması, bu devlete ait bir maliye sisteminin olduğunu ortaya koydu. Avrupalı tarihçilerin, kendi kıtalarında yerleşik bir uygarlığın hüküm sürdüğü dönemde, atalarının sürdüğü konar-göçer hayat dolayısıyla Türkleri barbarlıkla suçladığı bilim ortamında, bu keşif büyük önem taşıyor. Sikkelerin ait olduğu dönemlerde Roma, bugünkü Avrupa uluslarının ataları olan 'Barbar Kavimler'in istilasına uğramış, Roma idari ve mali sistemi çökmüştü.
İlk kez açıklandı
Göktürk sikkelerinin bulunduğu, ilk kez geçen yıl ekim ayında Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te düzenlenen 'İkinci Uluslararası Türk Uygarlığı Kongresi'nde açıklandı. Kongreye Türkiye'den katılanlardan Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Göktürklere ait bulguların, Türklere yönelik olumsuz bakışı değişterceğine inandığını söyledi. Halaçoğlu, Göktürk sikkelerinin önemini şöyle anlattı: 'Göktürklere ait sikkeler olduğu bugüne kadar bilinmiyordu. Göktürklere ait sadece Orhun Abideleri değil, birçok şey var. Şimdi bulunan bu sikkeler, önceki bulguların doğru okunmasını sağlayacak. Sadece Göktürklerin parası değil, resimler de bulunmuştur. Bu resimlerde elçilerin kabulü ve devlet törenleri var ve bu, Göktürklerin tam bir devlet olduğunu ortaya koyuyor. Bu şekilde birtakım somut bilgiler elde etmiş olacağız. Göktürkler'de para değişimi varsa, yerleşik bir uygarlık da var demektir. Üstelik Göktürkler birkaç devleti bünyesinde bulunduran bir imparatorluktu. Bununla beraber bazılarının belgeye dayanmayan iddiaları da tümüyle ortadan kalkmış olacak.'
Bişkek'teki kongreye Türkiye'den katılan bir başka isim olan Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yavuz Daloğlu da Göktürk sikkelerinin günümüz açısından çok önemli tarihsel ve siyasal sonuçları olduğunu söyledi.
Dayatmaya son
Yavuz Daloğlu, 'Bunlardan en önemlisi bu sikkelerin toplumumuza dayatılan 'Türkler barbardı, Türklerin uygarlığı yoktu, Türkler yağmacıydı, Türkler kaç-göçlü bir toplumdu' gibi Avrupa merkezli iddiaları çürüten pek çok çalışma ve kanıt ortaya koymuştur. Bilim insanlarımız şimdi de Göktürk sikkelerini gündeme taşıyarak, Türkler'in büyük uygarlık birikimini ve bunun günümüze ulaşan kanıtlarını bir kez daha Türk kamuoyuna ve dünyaya sunuyorlar' dedi.
Süleyman ARIOĞLU / İSTANBUL
GÖZBEBEKLERİM BÜYÜDÜ
Yavuz Daloğlu, Göktürk sikkelerinin bulunduğu haberini, ilk olarak Özbek tarihçi Dr. Gaybullah Babayar, Yusuf Halaçoğlu ve bir grup tarihçi ile otel lobisinde sohbet ederlerken öğrendiğini söyledi. Daloğlu, bu anı şöyle anlattı: 'Gaybullah Babayar çantasından bazı notlar ve fotoğraflar çıkardı, bize göstermeye başladı. O anda gözbebeklerimin büyüdüğünü hissettim. Fotoğrafları tek tek incelediğimizde, sikkelerden birinin üstünde ortada kağan kabartması ve kenarlarda üç tane ay yıldızı görünce o anda ne kerte önemli bir olayla karşılaştığımı, bunun ne kerte önemli toplumsal, tarihsel, iktisadi ve siyasal bir olay olduğunu düşündüm.'
Kitap hazırlanıyor
TTK Başkanı Yusuf Halaçoğlu, Göktürk parasının bulunduğunu kongrede ilk kez açıklayan Özbek tarihçi Dr. Gaybullah Babayar'a konuyla ilgili bir kitap hazırlattıklarını söyledi.
UZMAN GÖRÜŞÜ
Kültürümüzü sevmiyorlar - Prof. Dr. Nejat Diyarbekirli (Mimar Sinan Üniversitesi emekli Öğretim Üyesi):
'Henüz bu paraları görmedim. Eğer Göktürk parasıysa bunun önemi şudur: Göktürklerin alışverişi parayla yaptıklarının kanıtıdır, bu da bir kültür meselesini gösteriyor, bir devletin olduğunu gösteriyor. En önemlisi Göktürklerin devlet olmanın her niteliğine sahip olduklarını gösteriyor. Kırgızlar ciddi bilim adamlarıdır, bulunanların Göktürk parası olduğunu sanıyorum. Türklerin bir uygarlık oluşturamadığı münakaşaları benim gençliğimde de çok geçti. 60 yıldır bu işin içindeyim şunu fark ettim ki, kimse Türk kültürünü, sanatını sevmiyor. Herkes Avrupa sanatı istiyor.'
Havanda su dövmek- Doç. Dr. Yaşar Çoruhlu (Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim Üyesi):
'Aslında Türkiye'de Türklerin göçebeliği üzerine yapılan tartışmalar biraz havanda su dövmek şeklinde. Türkiye'de Orta ve İç Asya'nın maddi kültür varlıklarını bilen yok. Ben sanat tarihçisiyim ve Orta Asya Türk sanatını, malzemeyi biliyorum. Göçebelik kavramı Türkler açısından tartışılması lazım gelen bir konu. Bunu ben 'Bozkurt' kültürü olarak adlandırıyorum. Türkler'de yerleşiklik var ancak, genele olan oranı yüzyıllara göre değişiyor. Göçebelik de yazlak ve kışlaklara göç şeklinde. Yoksa öyle sebepsiz oradan oraya dolaşma şeklinde değil. Bunun iyi izah edilmesi lazım, bu da arkeolojik malzemeyi bilmeyi gerektiriyor. Hunlar döneminde Yunanlılar küçük şehir devletlerinde yaşıyorlar ve siyasi bir birlik oluşturamamışlar. Oysa Hunlar Pasifik'ten Hazar'a kadar devasa bir toprak parçasını kontrol ediyorlar ve 20-30 topluluğu da içlerinde barındırıyorlar. Bu göçebelikle olamaz. Göktürkler'de bu daha da gelişiyor.'
Kaynak