Türklerin direnme hakkı!
CHP milletvekili İsa Gök, Anayasa Komisyonu’nda görüşülmekte olan Yargıtay’ın yüksek mahkeme niteliğini ortadan kaldıran tasarının faşizmi getireceğini, Türk halkının bu tür yasalara karşı “direnme hakkı” bulunduğunu söyledi.
Anayasa’nın Başlangıç ilkelerinde, “Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milleti’ne ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı” diye bir ifade var!
Peki yasama, yürütme ve yargı görevini yapan kurumlar belli ölçülerde rejimi değiştirmek isteyen grupların eline geçer de hukuk düzeni dışına çıkarlarsa ne olacak?
Başbakan, Türk Milletini etnik gruplardan biri seviyesine düşürüyorsa ne olacak?
* * *
Pratik uygulama olarak, yürütme gücünün emrinde görev yapan kolluk teşkilâtı içinden bir grup, gözaltına alınan teğmenin cep telefonuna, bir örgüt militanının cep telefonundaki rehberi yüklerse, bu durum hem mahkeme soruşturması hem de ilgili devlet kurumundaki yetkililerin “yanlışlık oldu” itirafı ile sabitse veya 2003 yılında yazıldığı iddia olunan darbe planlarının içinde, 2005, 2006 veya 2008 yılında yapılmış konuşmalar ve bu tarihlerde kurulan şirketlerin, derneklerin adı geçiyorsa, bu durum ortaya çıkarılınca bu defa ele geçirilen cd veya dvd’ler, oluşturulma tarihi eski olduğu halde içine yeni bilgiler eklenerek güncellenmiş gibi gösteriliyorsa, yani devletin gücü, insanlara iftira atmak ve adil yargılamayı etkilemek için kullanılıyorsa, iktidarda bulunanlar bu zulmü ortadan kaldırmak için hiçbir girişimde bulunmuyorsa ne olacak?
Halk bu uygulamalarla sindirilmek istenirken, medya, ABD’nin Türkiye için 115 yıl önce tasarladığı “demokratik özerklik” planının nasıl uygulanacağını tartışıyorsa, bu zillete iktidar partisinin açılım politikaları yol açmışsa, yeni Anayasa’nın etnik ve dinî temellere göre hazırlanması için içerden ve dışarıdan büyük bir kampanya yürütülüyorsa ne olacak?
* * *
Demokrat Parti niçin meşruiyetini kaybetmişti?
DP, üniversiteye, bağımsız yargıya ve hür basına cephe açmıştı. Meclis’te kurulan tahkikat komisyonları yargılama yapıyordu.
Bugünkü iktidar ise cephe açma aşamasını geçmiş, üniversiteyi, basını ele geçirmiş, yargıyı ve TSK’yı kuşatmıştır. Basının bir kısmını, zengin ettiği yandaşları vasıtasıyla uşak haline getirmiş, ele geçiremediklerini de yok etmek için elindeki vergi soruşturması silahını kullanmaktadır.
Yargı, telefon dinlemeleri sonucu şantaj baskısı altındadır. Şimdi de Yargıtay ve Danıştay’ın yandaşlaştırılması için hukuk dışı bir yasa tasarısı hazırlanmıştır.
Almanya Anayasası’nın “Devletin Ana ilkeleri ve Direnme Hakkı”nın düzenleyen 20’nci maddesinin 4. fıkrasında “Bu anayasa düzenini ortadan kaldırmak isteyen herkese karşı, başka bir çözümün bulunmaması halinde bütün Almanlar direniş hakkına sahiptir” diye yazar.
Aslında Türkiye’nin üniter-ulus devlet yapısını değiştirmeye yönelik bütün girişimlere karşı Türklerin de direniş hakkı vardır. Bu hak ve görev Türk Anayasası’nın “Başlangıç” ilkelerinin son cümlesinde “Bu Anayasa’nın temel ilkeleri, Türk Milleti tarafından demokrasiye âşık Türk evlâtlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunmuştur!” diye belirtilmiştir.
Arslan BULUT, 27 Ocak 2011
yenicaggazetesi.com.tr