Abant toplantısında federatif yapıya geçilmesi tartışıldı
9 Mart 2012 tarihinde “Yeni Anayasa Çerçevesi” konulu 26. Abant Toplantısı yapıldı.
11 Mart 2012 tarihli Aydınlık Gazetesinde yer alan habere göre toplantı başlamadan önce âşıklar emekli Binbaşı Bekir Salim ve emekli Öğretmen Rasim Köroğlu üniter devleti savunan şiirleri okudular:
Kardeşçe yaşadı daim bu millet
Kardeşlik yolunda edelim gayret
Birliği sağlayan üniter devlet
Yerini almalı anayasada
Rasim Köroğlu
Bekir Salim, Rasim Köroğlu’na şu cevabı verdi:
Bak sözün haklı karşı durulmaz
Dibi görünmeyen suya girilmez
Üniter devletten taviz verilmez
Hepimiz için intihar olur
Âşıkların şiirlerindeki temalar, katılımcıların düşüncelerine aykırı olduğu için buna büyük tepki gösterdiler.
Toplantıya katılan CHP’nin eski genel sekreteri, yeni liberal ikinci cumhuriyetçi ve Soroscu Tarhan Erdem
burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Anayasanın ilk meselesi Kürtlerin varlığını kabul etmekle başlar. Onların isteklerini yerine getirmelisiniz. Milli eğitim kanununun amacı, Atatürk falan değil artık. Türk milliyetçiliği kalktı. Yeni anayasada, yerel yönetimler, eğitimle ilgili üst birimden onay almaksızın karar alabilmelidir.”
Kürtçülükten hakkında dava açıldığı için önceki yıllarda yurtdışına kaçan ve yakın zamanlarda dönen Kemal Burkay ise şunları söyledi:
“Kürt sorunu çok önemlidir. Üniter devlet, bizim sorunlarımıza çözüm olmuyor. Federal devlet bir ülkenin bütünlüğünü bozmaz. Kürtlerin istediği sadece özerkliktir, yeni anayasa için cesur olmamız lazım.”
Prof. Levent Köker, “Federal yapıda ülke ve millet bir bütün olabilir. Anayasada yer alan “yasama yetkisi TBMM’ne aittir” ifadesi “bölge ve mahalli yönetimlere aittir” olarak değiştirilmelidir. İdarenin bütünlüğü lafından vazgeçilmelidir” dedi.
TESEV Dış Politika Direktörü Cengiz Aktar ise “Üniter devlet ve bölünmez bütünlük” baskısından kurtulmak gerekir. Yerel yönetim bir kavram değil bir uygulamadır. Doğrusu adem-i merkeziyettir. Bu tartışmayı başlatan Kürt siyasetini kutluyorum.”
Dikkat edilirse konuşmacıların hepsi tornadan çıkmış gibi aynı düşünceleri ifade ediyorlar. Bir an için konuşmacıların iyi niyetle bu sözleri sarf ettiklerini varsayalım fakat bu düşünceler aynı zamanda ABD, AB, Dünya Siyonist Kongresi, PKK ve Barzani’nin planları ile örtüşmüyor mu?
İşte bu sebeple vatanseverim, ülkenin birliğini bütünlüğünden yanayım, diyen insanlar kuşkuya düşerler.
Yukarıda Soros ve TESEV’den bahsedildi. Akşam Gazetesi’nin 27 Kasım 2011 tarihli nüshasında yer alan Dinç Çoban’ın Can Paker’le yaptığı mülakatta, Can Paker, Soros’dan para aldıklarını itiraf ediyor. Fakat Can Paker Soros’un siyasetle uğraşmadığını sanki çocukları kandırırcasına açıklamaya çalışıyor. Mustafa Yıldırım “Sivil Örümceğin Ağında” ve “Ortağın Çocukları” adlı kitaplarda Soros’u ve TESEV’i tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde açıklamıştır. Yine Eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez TESEV’in etki ajanlığı yaptığını televizyon programlarında defalarca dile getirdi.
Bilindiği gibi TESEV, geçmişte iki konuda çalışmalar yaptı. Bunlardan birisi, Türk ordusunun etkinliğinin azaltılması, ikincisi ise başta Anayasa olmak üzere yasalardan ve yazılı metinlerden “Türk” sözünün çıkartılması. Yine eski Genelkurmay Başkanlarından Yaşar Büyükanıt TESEV’in zararlı çalışmalar yaptıklarını söylemişti. Can Paker bu görüşmede TESEV’in kendi kendisini feshedeceğini söylüyor.
Türkiye’de tarım, hayvancılık ve sanayi bitirildi. Madenler dâhil yeraltı ve yerüstü kaynaklarına özelleştirme adı altında çok uluslu şirketlerce el konuldu. Her mahalleye çok uluslu şirketlerin süpermarketleri açıldığı için mahalle bakkalı, kasabı, manavı iflas etti. Bugünlerde semt pazarları da kaldırılıyor. Şimdi sıra Türk adının başta anayasa olmak üzere yasalardan ve yazılı metinlerden silinmesine geldi. Onu da başardıkları zaman Türkiye parçalanabilir.
Amaç gerçekleşeceğine göre TESEV’e ihtiyaç kalmayacaktır. Bunun için TESEV’in kendisini feshetmesi son derece doğal bir süreçtir.
Prof. Dr. İbrahim Arslanoğlu - 18 Mart 2012
Yeni Mesaj