Geçtiğimiz hafta 24 Temmuz, Lozan antlaşmasının 97.yıl dönümüydü. Lozan ülkenin tapusunun kazanıldığı bir zafer mi? Yoksa güncellemesi gereken bir antlaşma mı? Bir asıra yakın zaman geçmesine rağmen tartışmalar gündemden düşmüyor.
Peki ama neden?
Gelin tane tane anlatalım.
Öncelikle şunu söyleyeyim AK Parti iş başına gelene kadar Lozan'la ilgili bir sıkıntı yoktu. Ta ki 2016'da "Lozan'ı bize zafer olarak yutturdular." demecine kadar.
İşte o günden bugüne her yıl yıldönümünde Lozan tartışılmaya başladı. Çok değil sadece bir yıl sonra devletin başı bu kez, "Lozan'da güncellemeye ihtiyaçlar var." diye konuştu. Türkiye bu konuyu tartışırken, dönemin Yunanistan Cumhurbaşkanı Pavlopulos "Lozan Anlaşması'nın reform edilecek bir sözleşme olduğuna inanmıyoruz." diyerek yanıt verdi.
***
Lozan'da anlaşılmayan incelikler bulunduğunu savunan Erdoğan ise örnek olarak Batı Trakya'daki Müslümanların baş müftülerini hâlâ seçemediğini belirterek, "Nasıl oluyor da Lozan Anlaşması'nın uygulamada olduğunu söylüyoruz. Demek ki Lozan uygulamada değil." diye yanıt vermişti.
Aydın geçinip sorgulamayan, kayıtsız şartsız "evet efendicimler" 24 saat buldukları her ortam ve fırsatta "Lozan güncellenmeli" ya da "uygulamada değil ki zaten" demeye başladı.
İşin gerçeği bu tartışmalar o günden bugüne hala sinirlerimi bozuyor. Ama nasıl bozmasın? Bırakın cephede vatan için savaşmayı, ömrü hayatı boyunca 10 kitap okumamış, geçim savaşı vermemiş akademisyen, yazar, gazeteci partizanların, savaşlardan bitap düşmüş bir milletin, viran olmuş bir ülkenin, kuruluş tapusunu tartışması abes değil mi?
***
Tamam, şunu belirteyim: O dönem R. T. Erdoğan'ın Müslümanların, Lozan'dan doğan hakları olan müftü seçememelerini dile getirmesi son derece doğruydu. Fakat Yunanistan'ın Ege Adaları'nı işgal edip silahlandırmasına neden hiç değinmedi? Anlam veremedim. Üstelik güncelleme derken neyi kastettiğini; hangi maddelerin, neden güncellemeye ihtiyacı olduğunu da söylemedi.
***
Birçok partizan bülbül gibi "Güncellemesi gerekir." diye ekranlarda boy gösterdi ama içeriğe dair bilgi vermediler. Merak ettiğim nokta şu:
Eğer Batı Trakya'daki Müslümanlar, ortada bir uluslararası antlaşma olmasına rağmen müftülerini seçemiyorlarsa, "Güncelleyelim" denilen antlaşmaya ne yazacaklar?
Müslümanlar müftülerini seçebilir mi?
Öyleyse hâlihazırda zaten yazılmışı yok mu?
Peki, bir anlaşmaya uyulmuyorsa nasıl güncellenebilir?
"Türkiye olarak kıta sahanlığımızdan vazgeçiyoruz, işgal ettiğiniz Ege Adaları'nı da size veriyoruz." sözü karşılığında müftülük seçimleri yapılsın, diyemeyeceğimize göre...
Eeee?...
"Güncelleştirilmesi gerek." diyenlerin hangi maddeleri ve neyi kastettiklerini bilen var mı?
***
Lozan'la ilgili bugüne kadar çok şey yazıldı, söylendi. AB'ye göre, Lozan'ın modası geçmiş. ABD'ye göre ise BOP ile değişecek. AKP'nin "Kürt açılımı" sırasında, meydanlarda mektubu okunan Öcalan'a göre ise, Lozan "Kürt sorunu" önünde en büyük engel ve güncellenmesi gerek. AKP'nin kongresinde "Seninle gurur duyuyoruz." denilen "kardeş" Barzani'ye göre ise, Lozan'dan beri devlet kuramıyorlar. Kimilerine göre de neymiş, Lozan'ın geçerliliği 2023'de sona eriyormuş. Sanki bedeli canla ödenen Lozan'da, ülkeyi, 100 yıllığına "kur-işlet-devret" ile satın aldık!
***
Hadi her şeyi geçtik... İyi de kardeşim Türkiye antlaşmayı Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya ile imzaladı. Yunanistan'la baş başa verip neyi değiştire bileceksin? Olsa olsa sadece Lozan'da muallak kalan yerler var dediğiniz maddeler için farklı bir anlaşma yapabilirsiniz.
***
Ülkeyi yönetenlerin ne yazık ki, tutarlı bir dış politikaları olmadığı gibi tutarlı bir devlet görüşleri de yok.
Devlet adamları ve devlet kurumları bütün ihtimalleri düşünmek zorunda değil midir? Yeri geliyor "Lozan'ı bize zafer olarak yutturdular." yeri geliyor "Lozan bu ülkenin tapusudur." diyorlar.
Maalesef Türk devleti, tarihinin hiçbir döneminde devlet geleneğinden, devlet ciddiyetinden bu kadar uzak kalmamış, Türk milleti ise bu kadar akıl tutulması yaşamamıştır.