ÜÇ ME

ÜÇ ME

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Cmt Kas 06, 2010 2:13

ÜÇ ME
Birkaç gün önce, uluslararası 3M șirketinin Türkiye’de ‘rüșvet’ verdiklerine ilișkin haberler yer aldı Türk basınında.
Kime, niye, nasıl, nerede, ne zaman ve ne kadar diye sormanın bir anlamı yok.
Bu tür haberler yirmi-otuz yıl önce haber niteliği tașımakta idi.
1992 yılında Richard Bergeron’un L’Anti-capitalisme: le prix du liberalisme adlı kitabını tanıtırken șu bölümü aktarmıșım:
“Her ne kadar gelișmiș ülkeler arasındaki değișim artıyor olsa da; 1970 yıllardan sonra gelișmiș ülkelerin Üçüncü Dünya ile ticarete yöneldikleri görülmektedir.
Neden?
Çünkü Üçüncü Dünya bir tür ‘sığınak’ pazarıdır da ondan.
Ne zaman gelișmiș ülkeler arasında dünya rekabet ritmine ayak uydurulamayacağı sezilir, o zaman ‘sığınak’a yönelinir.
Bașka zorunluluklar da var kușkusuz.
Tüm 70’li yıllar boyunca uygulanan bu ‘saçma’ uygulamalar için de bir ‘ağ’ gerekli doğal olarak.
Bu ‘ağ’ı ‘sanayileșme’ isteğiyle olduğu kadar ‘yurt savunması’ için gerekli alım-satım ișlemlerinde de görebiliyoruz.
Beș aktörlü bir ‘oyun’ aslında.
Aktörlerden ilki, Üçüncü Dünya’dan; ülkesinin çıkarlarını gözeten yönetici..
Kalan dördü, gelișmiș ülkelerden; birincisi fabrika ya da silah satıcısı; ikincisi en iyi fabrika ya da silahı bilen bilirkiși; üçüncüsü krediyi sağlayacak finans kurumu ve dördüncüsü hem kendi ülkesini ve hem de Üçüncü Dünya’yı düșünecek olan gelișmiș ülke devleti.
Mekanizmanın nasıl ișlediğini kestirmek zor değil.
Bu yolla yapılan ticarette Üçüncü Dünya’nın kazançlarına birkaç örnek verilecek olursa;
- Bolivya’da 80 milyon ABD Doları’na (70’li yıllar $’ı) kurulacağı düșünülen rafineri 200 milyon $’a mal olur ama hiçbir zaman %30 kapasitesinin üzerine çıkamaz.
- Togo’da ne demir cevheri vardır ve ne de demir kırıntısı. Ama bir Alman firması bir siderürji kompleksini finanse ederek kurar. Dökümhane ve haddehanenin bir kez çalıștığı görülür. O da açılıșta mı ne?
Kușkusuz bu ‘hacivat yatırımları hep borçlanma ile gerçekleștirilmektedir”.
Ve diyelim ki o günden buyana ‘maymunun gözü açılmıș’ olsun.
Ancak bugün bile geçerli olan ‘rüșvet’ konusuna gelindiğinde; ‘borçlanılan miktarın % on’u’ ilginç bir biçimde kayıplara karıșmıș olmaktadır.
Șimdilerde ‘Füze Kalkanı’ mı ne diye bir ‘proje’ var deniyor ya..
Kimden, niçin, nasıl, ne zaman, nereye diye sormanın bir anlamı var mı?
Kim aracılığıyla ve kaçtan așağı olmaz?
Sorunun bu bölümü çözümlenirse; kim, nerede, kiminle, nasıl ve ne zaman yapacağını bilir.
Senin, benim, onun bilmesine de gerek yoktur.
Üç Me kime, nerede, ne zaman ve ne kadar vermiști?
Verene mi soracağız?
Veren alçak bir ‘gâvur’ değil mi Tanrı așkınıza?
Alan da ‘gâvur’ değil ya..
‘İșbilen’, ‘açılımcı’, ‘vizyon sahibi’ falan.
‘Müslüman liberal demokrat’ da olabilir,
‘Gâvur’dan beter așağılık adam da..
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1665
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 14 konuk

x