UKRAYNA ‘SORUN’U ve EKONOMİ ‘BİLİM’İ
Ukrayna, Ukrayna olduğu için değil, ama ABD ile Rusya arasında patlak verdirilen bir ‘sorun’ olduğu için, her yönüyle ve deyim yerinde ise bir ‘Milat’ olmak üzeredir.
1°Ulus ve ‘ulusların kendi yazgılarına kendilerinin karar vermeleri’ konusunda, bu ‘ilke’nin, yanlış biçimde Wilson’a bağlanmasına madde bir diyelim.
Konunun kuramsal ustalarından Rosa Luxembourg, Ekim Devrimi sırasında diyordu ki; “la Finlande, les pays baltes, l’Ukraine, le Caucase, les territoires de la mer Noire – tout cela, c’est la Russie, c’est-à-dire le terrain de la révolution russe, n’en déplaise aux phraséologues creux et petit-bourgeois qui papotent sur «le droit des nations à l’autodétermination”.
Kısaca “boşboğazlar ve küçük burjuvalar dışında Ukranya’nın kendi kaderini kendisinin belirlerleyeceğini savlamak mümkün değildir. Çünkü o tapraklar Rusya’ya aittir” diyor Rosa Luxembourg.
Bu konuda ‘fikir’ ileri sürenlerin önce ‘bilgi’ edinmelerinin gereğini belirttikten sonra gelelim ikinci maddeye.
2° ABD’nin ekonomik, ekolojik ve politik olarak dağılacağı üzerine yazılar yazan, Rus kökenli Amerikan Dmitry Orlov, Ukrayna sorununun Putin’in olduğu kadar Joe Biden’in de ‘son’unu getirebileceğini ileri sürmektedir.
Yani, Batı medyasının yaydığı tonlarca yalan ve yanlış ‘bilinti’ye (information) karşın, Ukrayna sorunu dünya genelinde her ‘ülke’yi etkileyeceği gibi, en fazla ABD’yi etkileyecektir.
Bu konuyu da, başta sözde ‘statejist’lere bırakarak, gelelim ‘ekonomi bilimi’ne.
3° Ukrayna sorunu ile birlikte, ‘ekonomi bilimi’nin ‘kalp’i olan ‘para’nın, bizzat kendisi ‘dönüşüm’ (transformation) geçirecektir diyor Orlov.
Türkiye’de yazı ve konuşmalarıyla yeterince ‘ünlü’ olan ekonomi profesörü Özgür Demirtaş’ın bir konuşmasında, malın malla değişimi olan ‘Trok’a geçilebileceğini ileri sürmek için deli olmak gerekir dediğini duydum.
Böylece zurnanın zırt dediği yere gelmiş bulunuyoruz.
Uzun süredir üniversitelerde okutulan ‘ekonomi bilimi’nin ‘temesiz’liği üzerine yazılar yazmaktayım.
Hele dört yıl, o boş kuramları ezberleyen kişilerin mesleğini ‘ekonomist’ olarak tanımlamalarına ise gülüp geçmekteyim.
Şimdi bu ‘ekonomist’lere, ‘Dolar egemenliği’nden çıkmak, sadece çok başlı ‘parasal sistem’ler geçiş değil ama ‘Para’nın bizzat, sadece ve ancak bir ‘değişim aracı’ olduğu günlere geçileceği söylenecek olursa, ‘deli’ mi olunacaktır?
İşte deli olan Dmitry Orlov diyor ki; ister Dolar, ister Ruble ya da Yen olsun, para artık bir ‘değer rezervi’ olmaktan çıkmak durumunda olacak ve parçalı, çelişkili, kullanımı zor ve hatta taşınması gereksiz bir ‘şey’ olacaktır.
Bu tür bir öngörü, bilenler bilir, yüzelli yıl önce ileri sürülmüştü.
Ayrıntısına girmenin yeri burası değil.
Ancak şu kadarını belirtmeden geçmek olmaz.
Hani Türkiye’de faiz mi enflasyonun nedenidir, yoksa enflasyon mu faizin nedenidir diye bir ‘boş tartışma’ yapılmaktadır.
Yine Dmitry Orlov’a sorulacak olursa, önümüzdeki dönemde bir ‘yapısal hiperenflasyon’ (hyperinflation structurelle) dönemi başlamak üzeredir.
Burada sözü edilen ‘yapısal’ sözcüğü de tanıdık gelebilir, ama hemen o bildiğimiz anlamda kullanılmadığına dikkat etmek gerekiyor.
Çünkü, yukarıda denildiği üzere ‘para’nın (argent, ama monnaie değil) niteliğinin değişeceği, dönüşeceği günlere girmek üzereyiz.
Ve bu ‘dönüşüm’ün biricik nedeni Rusya ile ABD arasında başlamış bulunan ‘ölüm/kalım savaşı’dır.
O nedenle ‘Ukrayna’da olanlara bakarak, bilir bilmez ve gelişigüzel ‘boşboğaz’lık etmek yerine, dünyamızda oluşmakta olan ‘genel dönüşüm’ü (transformation générale) anlamaya çalışmak gerekiyor derim.
Not: İlgilenen profesyonel ekonomistler için Orlov’un makalesini ilişikte gönderiyorum.