Ülkeler Devrimlerle Yaşar, Devrimlerle Yücelir

Ülkeler Devrimlerle Yaşar, Devrimlerle Yücelir

İletigönderen Başkomutan » Sal Tem 27, 2010 2:08


Ülkeler Devrimlerle Yaşar, Devrimlerle Yücelir

Feodal toplumdan kapitalist topluma geçiş, kapitalist toplumdan sosyalist topluma geçiş devrimle gerçekleşir.
Yurdumuzda da hilâfet ve saltanat toplumundan cumhuriyet toplumuna geçiş devrimle gerçekleşmiştir.

Her zaman, her dönemde, İnsanlığı uygarlığa, özgürlüğe taşıyan unsurların başında devrimler gelir. Bilimsel bir gerçektir bu.1789 Fransız İhtilali, Sovyet, Çin, Küba, Venezüella devrimleri bunun en güzel örnekleridir.

    1923 Devrimi de tarihimizin önemli bir dönüm noktası, bir kilometre taşıdır.


İkinci cumhuriyetçiler, işbirlikçi neoliberaller, siyasal İslamcılar ve etnik bölücüler Mustafa Kemal’i ulusal kurtuluşçu, antiemperyalist saymasalar da o, tüm dünyanın örnek aldığı yüce bir devrimcidir. Hem de teori ve pratiği en güzel bir biçimde kaynaştırıp bütünleştirerek yaşama geçiren bir devrim ustasıdır.

Bir devrim eylemcisidir. Sömürgeciliğe karşı kurtuluş savaşlarını yeryüzünde ilk başlatan komutandır.

Menderes’ler, Evren’ler, Özal’lar, Çiller’ler, Erdoğan’lar ise karşı devrimcidir.
Onlar kan, can pahasına kazanılan Cumhuriyet kurumlarını yıkmak, ortadan kaldırmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Türkiye’yi yarı bağımlı, yarı feodal, yoksul bir ülke durumuna getirdiler.

Sevgili yurdumuzun boğazına değin gömüldüğü bugünkü iç ve dış borç batağı onların eseridir. Sefalet, işsizlik, yoksulluk onların eseridir.

1950’lerde başlayan bu karşı devrim süreci, günümüzde de tüm hızıyla sürmektedir. Yine o yıllardan ülkemize miras kalan emperyalizme hizmet, işbirlikçilik, AKP iktidarında, emir kulluğuna kurşun askerliğe dönüşmüştür. Osmanlının son dönemlerinde olduğu gibi, artık ülkemizde emperyalizm ne derse o olmaktadır:


“Otur otur, kalk kalk! Şunu yap, bunu yapma. Ulusalcıların ümüğünü sık. Tümünü hapishanelere doldur. Sakın nefes almalarına izin verme. Tertiplerle, düzmece senaryolarla, ayak oyunları ile ordunun, yargının değerini, itibarını halkın gözünde sıfıra indir… İki paralık et. Onları öyle bir duruma getir ki, kendilerini savunmaktan laik düzeni ve Kemalist Cumhuriyeti koruyamaz duruma gelsinler…”

ABD, AB, AKP Türk ordusunu darbe planları yapan vatan haini komutanlarla dolu bir kurum gibi göstermeye çalışmaktadır bugün.

Meğer ne çok darbeci subay varmış ordumuzda, ne çok darbe planları yapılıyormuş da haberimiz yokmuş. Neredeyse memleket elden gidiyormuş!.. Neyse ki AKP geldi de “ihtilalci komutanlardan vatanımızı kurtardı!.. "Şükürler olsun!..

Bu tertip ve düzenlemelerle silahlı kuvvetlerin köşeye sıkıştığını düşünen iç ve dış düşmanlar, tarikatçılar, emperyalistler şu günlerde diledikleri gibi at koşturmakta, Kemalist Cumhuriyetin temeline dinamit koymak için tüm güçleriyle çalışmaktadırlar.

Hedef, Ilımlı bir İslam devleti kurup, Kemalist Cumhuriyetin varlığına son vermektir.

Hedef, İslam cumhuriyetidir.

Hükümet, ABD ve AB’yi de arkasına alarak, 12 Eylülde “Anayasa Paketi”ni referandum yoluyla halka kabul ettirmeyi planlamaktadır. Bunu başarabilirse genel seçimlerde iktidara yeniden geçip, yeni düzenlemelerle, bu kez, geriye dönüşü bir daha mümkün olmayacak şekilde, Kemalist Cumhuriyeti tüm kurumları ile ortadan kaldırmayı, ABD’nin koruyucu kanatları altında, onun bir eyaleti olmayı düşünmektedir.

Şu sıralar devrimcilerle, karşı devrimciler arasında çeşitli alanlarda yoğun bir mücadele sürmekledir.

Bu bir “var olma ya da yok olma” mücadelesidir. Bu, emperyalizm ve yerli ortakları ile tam bağımsızlıktan yana olan güçlerin, vatan satıcıları ile yurtseverlerin ölüm kalım savaşımıdır.

Bu mücadelede ya Atatürk kazanacaktır ya Damat Ferit’ler… Ya ABD, AB, PKK kazanacaktır ya Türkiye.

İkisinin ortası yoktur.

Halkın, ulusun kurtuluşunda uzlaşma yoktur. Laf ebeliği, gevezelik, idare-i maslahatçılık (işi gereği gibi yapmama, günü kurtarma) yoktur.

Devrim vardır. Devrimcilik vardır. Ödünsüz mücadele vardır.

Çünkü ülkeler devrimlerle yaşar, devrimlerle yücelir.

Mustafa Kemal bir konuşmasında “İdare-i maslahatçılar esaslı devrim yapamazlar…” demişti.


Bugün yeniden yaşamak zorunda kaldığımız ikinci kurtuluş savaşımızda, onun emperyalizme karşı izlediği devrimci yol ve yöntem, bize ışık olmalıdır. Kutup yıldızı olmalıdır. Güneş olmalıdır. Yönümüzü, ufkumuzu aydınlatmalıdır.

Bundan sonra, devrimci, demokrat güçlerin, tüm yurtseverlerin görevi “Türkiye işçi sınıfının, köylülerin, esnaf ve zanaatkârların, kamu çalışanlarının, fikir emekçilerinin, mili sanayici ve tüccarların ortak milli iktidarı için…” mücadele etmektir.

Emperyalizm karşıtı tüm ulusalcı örgütler, tüm siyasal kuruluşlar çabalarını bu hedefe ulaşmak için yoğunlaştırmalıdırlar.
21. yüzyılda bu mücadele ise ancak işçi sınıfının önderliğinde, tüm ulusal güçlerin birleşmesi, bütünleşmesi ile başarıya ulaşabilir.

Şimdi önümüzde duran yakıcı görev, 12 Eylül Referandumunda, AKP’yi sandığa gömebilmek için halkı bilinçlendirmek, aydınlatmak, tüm antiemperyalist güçleri tek cephede, tam bağımsızlıkçıların saflarında toplamak olmalıdır.

Bu görev başarıldıktan sonra gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.






İlk Kurşun
Ali ERALP
Toplumsal Haber 26 Temmuz 2010
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Şu dizine dön: Ali ERALP

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x