"Ülkeyi, devlet dışı bir güç yönlendiriyor" / Arslan BULUT

"Ülkeyi, devlet dışı bir güç yönlendiriyor" / Arslan BULUT

İletigönderen bezgin » Cmt Şub 12, 2011 21:16


"Ülkeyi, devlet dışı bir güç yönlendiriyor"


Türkiye topraklarında, Türk Milleti’nin egemenlik haklarının devam edip etmemesi kararı verilecek olan Haziran seçimlerinden önce, halka büyük şoklar yaşatılacağı tahmin ediliyordu. Bülent Esinoğlu, Türkiye’de süren mücadelenin bir “savaş” olduğunu belirttikten sonra, ekliyor:
“Ülkenin içinde savaş var; sen hem bu ülkede yaşayacaksın, hem de savaşın dışında kalacaksın, bu mümkün değildir. Irak’ta kim savaşın dışında kalabilmiştir? Yaşadıklarımızın siyaset olduğunu sananlar var. Hâlbuki yabancılar ile bütünleşmiş bir siyasî iktidar ve arkasındaki o yabancı güçlere karşı süren bir iç mücadele (savaş) var.”

***

ABD ve Avrupa, Mısır’da ordunun yönetime el koymasını “dönüşümün başlangıcı” diye alkışlarken, Türkiye’de darbe plânladığı iddia edilen subayların tutuklanmasına hiç ses çıkarmıyorlar. Mısır bir Firavun’dan kurtulurken, Firavunlar heyetinin kontrolüne giriyor, Türkiye’de de rejim dönüştürülerek firavun rejimi haline getiriliyor.
Sekiz yıl içinde adalet mekanizmasının kritik noktalarına, ideolojik şartlanmalar ile dönüştürülmüş insanları dolduran siyasî iktidar, halkın karşısında demokrasicilik oynuyor!
Dünya hukuk tarihinde ilk defa tutuksuz yargılanan sanıklar, duruşma salonunda saatlerce hapsediliyor, ardından tutuklama kararı çıkıyor!
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, “Tutuklama kararı, açık çek doldurur gibi verilemez. Kuvvetli suç şüphesinin, kaçma şüphesinin olması gerekiyor ki bütün sanıklar zaten başından beri davaları takip ediyorlar. Deliller de zaten toplandı. Bu çok vahim” diyor.

***

Özetle öyle bir Türkiye’de yaşıyoruz ki PKK’lı teröristler, siyasî iktidarın davetiyle Habur’dan giriş yapıyor, ayaklarına mahkeme gönderiliyor ve serbest bırakıldıktan sonra zafer kazanmış komutan edasıyla, halkı selamlaya selamlaya Diyarbakır’a kadar geliyor, domuz bağı ile adam öldüren Hizbullahçılar serbest bırakılıyor ama bütün bunlar yaşanırken tutuksuz sanıklar içeri atılıyor!
İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey, “Silivri’de savaş hukuku uygulanıyor, komutanlar esir alındı. Evet darbe var! 2002’den bu yana Türk Ordusu’na karşı darbe yapılmaktadır. Cumhuriyete karşı darbe vardır. Bu darbe Amerikan darbesidir” diyor!
Ortada bir savaş var ki sanıklar Harbiye Marşı’nı söylüyor! Bu itibarla sanıklara savaş hukuku, yani Cenevre Sözleşmeleri uygulansa daha iyi olurdu! ***
12 Mart’ta 9 Mart cuntasını MİT adına takip ederek ortaya çıkaran Mahir Kaynak, “Son darbe iddialarının bir özelliği var. Bununla ilgili deliller devletin bir kurumu, yani polis veya istihbarat tarafından mahkemeye sunulmuyor. Bilinmeyen bir odak son derece yaygın ve etkili bir biçimde bilgileri toplayıp önce basına sızdırıyor, sonra bunlar delile dönüşüyor. Bu, iddiaların geçersiz olduğu anlamına gelmez ama devletin dışında bir gücün ülkeyi yönlendirdiği sonucu çıkabilir. Mahkemelerin görev alanına girilmemesini anlıyorum ama devletin hiç bilmediği şeyleri bilen bu gücün kim olduğunu merak ediyorum. Ben olsaydım hem siyasete müdahale iddialarını araştırır, hem benden daha çok ülkeyi tanıyan ve bilenin kim olduğunu arardım!” diyor!
Demek ki Türkiye’nin bütün meşru güçleri, devlet dışında bir güç tarafından yönlendiriliyor. Bu gücün, yerli elemanlar kullanan yabancı bir istihbarat servisi olması muhtemel değil mi?

13 Şubat 2011, Arslan BULUT, Yenicag
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: "Ülkeyi, devlet dışı bir güç yönlendiriyor" / Arslan BULUT

İletigönderen Türk-Kan » Cmt Şub 12, 2011 21:59

Savaşın Kıyısında Durduğunu Sananlar...

Biliriz ki, dünyada ve ülkemizde hep bir aydın tartışmasıdır gider.

Belki de, 19. ve 20. Yüz yılın en önemli tartışmasıdır.

Peki, bu tartışma neden bitmez, hatta artarak devam eder?

Egemen sınıflar hep halkın hakkına ve hukukuna el koyar. Çalışanlar, üretmeye devam ederken, kendileri adına birilerinin mücadele etmesini, kendilerine önderlik edilmesini ister.

Fikri ya da fiili bicimde bir önderlik talebi hep var olmuştur.

Halkın bu isteğine cevap veren aydınlar öncü olur. Bu isteğe cevap vermeyip, egemen sınıfın yanında yer alanlar da, halkın istemediği aydın olular.

Halk, egemen sınıflara karşı mücadelesinde bir mevzi kazanırsa, buna önderlik eden aydınlar kahraman olur. Tarih kitapları onların isimlerini yazar.

Tabi tarih, hainlikte başarı gösterenlerin de adını yazar.

Hainlik de, kahramanlık da tarihte not düşülen hususlardandır.

Oldukça çok sayıda aydın da, hayır-hah bir duruş gösterir. Mümkün olduğunca, siyasetten ve siyasi mücadeleden uzak durmaya çalışır.

Fakat bu durumu, ilânihaye sürdürmek mümkün değildir. Ortada savaşan iki cephe vardır. Cepheler, ya benden ya ondan olacaksın zorlamasındadır.

Bu zorlamalar, siyasetin barış ortamında yürütüldüğü soğuk savaş dönemlerinde de sürer gider.

Siyaset ısındıkça, sıcak siyaset dönemleri ortaya çıktıkça, daha net söylersek; iç çatışmalar yürürken, aydınlar artık tarafsız kalamazlar. Tarafsızım diyenler, aslında egemen sınıfa hizmet etmeye devam edeceğim diyenlerdir.

Ülkenin içinde savaş var, sen hem bu ülkede yaşayacaksın, hem de savaşın dışında kalacaksın, bu mümkün değildir. Irak’ta kim savaşın dışında kalabilmiştir.

Anlaşılsın diye mücadelenin adını savaş koydum. Çünkü yaşadıklarımızın hala savaş olduğuna inanmayanlar var.

Yaşadıklarımızın siyaset olduğunu sananlar var.

Hâlbuki yabancılar ile bütünleşmiş bir siyasi iktidar ve arkasındaki o yabancı güçlere karşı süren bir iç mücadele (savaş) var.

Ünlü strateji uzmanı Clousewitch, çok önceden yazmış. “Savaş siyasetin başka araçlar ile sürdürülmesidir” diye.

Egemen medyaya bu savaşı şimdilik, çirkin siyasetmiş gibi yansıtmaktadır. Ya da aydınların bir kısmı, bunu böyle görmektedir.

Kimse savaşın kıyısında sürekli duracağını sanmasın.

İçindeyiz, farkında olanlar var, olmayanlar var.

Bülent ESİNOĞLU, 11 Şubat 2011
bulentesinoglu@gmail.com
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56


Şu dizine dön: Arslan BULUT

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 6 konuk

x