Ulusal İstenç

Ulusal İstenç

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Cmt Tem 09, 2011 2:09

ULUSAL İSTENÇ

‘Millî irade’ de deniyor ya, acaba son seçimden sonra ‘ulusal istenç’ ortaya çıktı mı çıkmadı mı? Ya da Türk halkının ‘irade’si ne dedi?

Alaca Karanlıkçılara bakılırsa ‘yola devam’ dedi. Yani yeni ‘Alaca Karanlık Hükûmeti’ Türkiye Cumhuriyeti Devletini ‘istediklerini asıp istediklerini keserek’ kendi bildiği yolda sürükleyip götürmek yetkisi aldı.

Libya’ya saldırabilecek; Suriye’yi ișgal edebilecek; üç parçalı Kürt Devleti’ni kurdurablicek falan. Kürt Devleti’nin dördüncü parçası İran’da olduğu için de İran’a karșı ‘Füze Kalkanı’ kurdurabilecek filan...

Burada durup, kavramlarımızı yendien ele alacak olursak; șu bizim gelișigüzel kullandığımız ‘Millî irade’, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin duvarında yazan ‘Egemenlik kayıtsız koșulsuz milletindir’ uzsözünde geçen ‘Millet egemenliği’ midir acaba? Böyle bir savı ileri sürebilmek için ’12 Eylül üniversiteleri’nde okumuș olmak yeterli olabilir. Ancak özgün anlamıyla ‘bilimsel düșünce’yle bağdașmaz.

Ne ki, șu sizin Alaca Karanlıkçılar oyların yüzde ellisinden az oy alıp Meclis’teki sandalyelerin yüzde altmıștan fazlasını ele geçirdiler mi geçirmediler mi? Demek ki ‘ulusal istenç’ yüzde onluk bir sandalye kazası geçirmiș bulunmaktadır. Haydi koltuk diyelim. Yani elli kadar sandalye ya da koltuk ‘Ulusal İstenç’ dolanılarak kazanılmıștır.

Öte yandan mahkemeler de ‘Millet adına’ karar verirler değil mi ama? Demek ki mahkeme kararları da ‘ulusal istenç’i yansıtmak durumundadırlar. Yansımaya bakıldığında, Fenerbahçe Mahkemelerinin yedi-sekiz koltuk ya da sandalyeyi eksik yansıttıkları görülüyor. Fenerbahçe değil, Beșiktaș Mahkemeleri diyenleriniz olabilir. Mahkeme mahkemelikten çıktıktan sonra ister Cim-Bom isterse Es-Es olsa ne fark eder?

‘Bu mahkemeler’in de ‘ulusal istenç’le bir ilișikliklerinin kalmadığı söylenebilir. Daha da önemlisi, ‘Bu mahkemeler’ ‘Ulusal egemeniliği’ diğer ulusların egenliğine karșı koruyan silahlı kuvvetleri çökertmek için kararlar almaktadırlar. Bir bakıma ‘Ulusal egemenliğin’ yokedilmesi için çaba göstermektedirler.

‘Ulusal İstenç’in nasıl ‘Ulusal Egemenliğe’ karșı olabileceğine iyi bir örnek. Halkoylaması sırasında ‘Halkımız millete karșı’ demiștim de kimse oralı olmamıștı. Șimdi CHP’li ve BDP’lilerin Meclis’e girmemeleri durumunda ‘Ulusal İstenç’’ ‘tam teșekkül’ etmez deniyor ya; yemin etmedikleri taktirde biraz daha ‘az teșekkül’ etse kıyamet mi kopar sanki? BDP’lileri bilemem ama, CHP Milletvekilleri içinde sandalye ya da koltuk olmayanların bu Meclis’te ‘ulusal istenç’ adına yapacakları hiçbir șey kalmamıștır.

Oyların yüzde ellisini alıp, Meclis sandalye ya da koltuklarının yüzde altmıșını ișgal edecek olan ‘Millî İrade’ temsilcileri ‘Ulusal Egemenliği’ ortadan kaldırmak yoluna devam edeceklerdir.

Ne var ki, ‘Ulusal egemenlik’teki așınma ‘Ulusal İstenç’in bilenerek ortaya çıkmasının yolunu açabilir. Devlet-Ulus’ların ortadan kalkması, neo-liberal aydınların öngördükleri gibi ‘ulusalcılık’ düșüngüdümünün de ortadan kalmasını değil, tersine ‘Ulusal Devlet’lerin yeniden biçimlenmelerine yol açabilecektir diyordum. Böylece ulusal istenç ile ulusal egemenliğin çakıștığı bir toplumsal biçimleniș gerçekleștirilebilecektir.

Gönencin ve barıșın korunmaya gereksinim duyulmadan paylașılabildiği bir dünya neden kurulmasın? Ve bunun Türkiye’den bașlatılabilmesi için pek çok neden var gibi görünüyor bana.

Bütün bu acı acı yemeler tatlı tatlı sindirilecekleri günlerin habercisi olmasın?

Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1665
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 12 konuk

x