"Ulusalcılık, ABD'ye "Askerinle, Üslerinle, Kültürünle, Yankee Go Home" Diyebilmektir"
ABD’nin ve BOP'un taşeronu, kanlı Arap Baharında kuryelik yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Hürriyet Gazetesi’ne yapmış olduğu açıklamada “Ulusçuluk Avrupa’yı birleştirdi bizi ayırdı, artık bundan vazgeçmeliyiz.” “Hepimizin bu ayrıştırıcı kültürle(ulusçulukla) hesaplaşma zamanı geldi.” diyerek Ülkemizin bölünmesi ve sömürgeleştirilmesi adına üstlendikleri görevi açıkça dile getirmiştir.
Milliyetçilik/ulusçuluk, bir ulusun kendini savunmak için yarattığı dünya görüşünün adıdır. Milliyetçilik ulusu değil, ulus milliyetçiliği yaratmıştır. Günümüzde Ulusçuluğun özü ise, Batılının sömürgeci saldırılarına karşı koymak ve kendi bağımsızlığını savunmaktır.
Yüzyılın başında Atatürk’ün öncülüğünde başlatılıp, kazanılan Kurtuluş/Bağımsızlık savaşımız emperyalizme karşı bağımsız bir ulus yaratma mücadelesidir. Atatürk’ün söylemiyle “bizi yutmak isteyen kapitalizm” ile “bizi mahvetmek isteyen emperyalizm”e karşı Anadolu halkının destansı direnişidir. Bu nedenle Atatürk Milliyetçiliği antiemperyalist, tam bağımsızlıkçı mücadelenin temel eksenidir. Bir diğer söylemle Türkiye’de milliyetçilik, giderek küçülen vatan topraklarını Türk milletinin bütünlüğü etrafında birleştirme çabasının bir ürünüdür. Bu yönüyle Milliyetçilik/ulusçuluk, emperyalist yağmacılara karşı “Vatan Savunmasının” adıdır. Vatan savunmasına dayanmayan, yaşanan çağa uygun bir millet tanımı ortaya koyamayan, şeriatçılıktan kopup laikliğe ulaşamayan bir milliyetçiliğin emperyalizmin yedeğine düşmesi kaçınılmazdır. Milliyetçilik/ulusçuluk, kendi dilinden, kendi tarihinden ve kendi uygarlığından beslenir. Bu nedenle Emperyalist batının tezgâhlarında hazırlanıp servis edilen üstün “ırk” budalalığının da karşıtıdır.
Aynı toprak parçası üzerinde yaşayan dil, kültür ve ülkü birliğini sağlamış, laikliği yaşam biçimi olarak benimsemiş ülkeler, yani ulus devletler emperyalizme karşı direnebilmektedirler. BOP kapsamında sınırları ve rejimleri değiştirilmeye çalışılan 24 ülkeden kimilerinin halen teslim alınamamış olmalarının altında yatan tarihsel gerçeklik budur.
Milliyetçilik/ulusçuluk, emperyalist sömürüye ve uydulaşmaya karşı ezilen ulusların kendilerini var etme mücadelesidir. Dolayısıyla emperyalizme ve işbirlikçilerine kökten karşı duran bir düşün sisteminin adıdır.
Emperyalizmin boyunduruk altına almak istediği ülkelere karşı izlediği siyasa dünden bugüne özünde değişmiş değildir. Sermayenin ve sömürünün küreselleştiği günümüzde sömürgeci batı, ulusu oluşturacak tüm öğeleri ortadan kaldırmak, yani ulusu kimliksizleştirmek, ulusal dinamikleri parçalamak, böylece sömürüsünü rahatlıkla sürdürebilmek için “şeytana pabucunu ters giydirecek” plan projeler üretmektedir. Parçalanarak yok edilmek istenen ulusların Milliyetçi/ulusçu özü yerine, sözde “evrensel” ve “enternasyonalist” söylemler ve kavramlar ön plana çıkartılmaktadır. Böylece ulusun kendi değer ve dinamiklerini kendisinin yok etmesi amaçlanıyor. Çünkü bir ulus zor yok edilir ama ne olduğunu kendisi bile bilmeyen bir topluluk çok kolay yok edilir, sömürgeleştirilebilir.
Geldiğimiz bu günde ortak paydaları Milliyetçilik/ulusçulukla hesaplaşma olanlar, Cumhuriyet yıkıcılığının taşeronluğu öz görevi ile kurulan/kurdurulan AKP’nin etrafında bütünleşmişlerdir. Çünkü Atatürk’e Atatürk Milliyetçiliğine/ulusçuluğuna kanlı bıçaklı düşman, PKK’ ile Habur’da, Oslo’da, İmralı’da %95 aynı şeyleri düşünen AKP Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmayı amaçlayan tüm zihniyetlerin buluşma noktasıdır.
Her başı sıkıştığında hamisi ABD’nin ayağına koşup, himmet dilenen AKP, Batı ile birlikte, Lozan’ın tasfiyesi ile görevlendirilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Vahdettinlerin, Damat Feritlerin bugünkü çömezlerinin, Efendileri yüzyıl öncekilerin efendileri olanların taşeronluğunda Batılı haydutlarca işgal altına alınmıştır.
Eğer bir ülkede Emperyalist bir işgal varsa ona karşı ancak milliyetçilikle/ulusçulukla mücadele edilir..
Bu gün Türk ulusunun geniş kesimlerinde Milli/ulusal uyanış başlamıştır. Emperyalist işgale karşı bağımsızlıkçı, halkçı, devrimci güçlerin birliğini sağlama amaçlı çabalar yoğunlaşmıştır.
Erdoğanların ve Davutoğlu zihniyetinde olanların, içimizdeki dönmeler, devşirmeler, dönekler ve ihanet odaklarının “ulusçuluğa/Milliyetçiliğe” karşı pervasızca savaş açmaları da bu nedenledir. Çünkü Türk ulusu, tarihten ders almayacak denli işbirlikçi ve teslimiyetçi olan Erdoğan ve yandaşları ile hesaplaşmaya başlamıştır!
Yakın bir gelecekte Ulusalcı dalga ABD’ye “Askerinle, üslerinle, kültürünle, işbirlikçilerinle, BOP eş başkanlarınla Yankee go home!” diyecektir.
Mahmut ÖZYÜREK, 27 Eylül 2012
ADD Isparta Şube Başkanı