Umurunuzda mı?
Antalya valisi, kamu kurum ve kuruluşlarında mesai saatleri içerisinde kahvaltı yapılmasını ve her aklına estikçe çayını da alarak sigara molası verilmesini çalışan memurlara yasakladı.
Bir arkanıza yaslanın ve sakince tekrar okuyun. Mesai saatleri dahilinde bu eylemler yapılıyor. Meğerse devlet dairelerinin iyice… oku çıkmış. Evinden işe geliyorsun sonra mesai arkadaşlarınla bir saate yakınkahvaltı keyfine geçiyorsun. Mesai saati falan hak getire, eğer bir de sigara tiryakisiysen her canın çektiğinde çık dışarı bir sigara tellendir minimum 15 dakika. Bu arada senin yerinde yeller esiyor. İşi olan vatandaş beklesin ki efendilerin keyfi olacak.
Eskiden devlet memurluğu ciddi işti. Maaşı çok değildi ama, herkes de devlet memuru olamazdı. En etkili kısmı ise kız isterken ortaya çıkardı. Oğlumuz memur, istikbâli parlak, işi garanti denilerek memurluğa verilen önem belirtilirdi. Kız aileleri de işi sağlam, sırtını da devlete dayamış yarın şef olur, müdür olur diyerek olumlu görüş belirterek kızlarını memura verirlerdi. Bir de en çok kefillikte memur aranırdı.

Bugünse memuriyet cılkı çıkartılmış maliye ve vergi dairelerinin haricinde, salla başını al maaşını türünden istihdam çiftliklerine dönüştü. Böylece ayrıcalıklı bir sınıf oluştu, işi ve sırtı sağlam memur sınıfı. Onlar da ne kadar köfte o kadar ekmek hesabı çalışıyorlar. Bütün iş memuriyete kapağı atana kadar. (işini adam gibi yapan her tür özveride bulunan memurlarımızı tenzih ederim)
Gelelim bu mesai saatleri içerisinde mesai dışı hareketlere. Beyler ve bayanlar , hırsızlığın muhtelif şekilleri vardır.Bu mesai saatleri içerisinde mesaiden çalmak da dolaylı hırsızlıktır. Aldığınız ücreti hâk etmemenizdir. Sizler mesai saatleri ile çalışan bunun karşılığında bizlerin ödediği vergilerle ücret alıp bizlere doğru dürüst hizmet vermesi gereken, yaşamını maaşı ile sürdüren insanlarsınız. Yükümlülüğünüz o saatler içerisinde çalışmak vatandaşın veya devletin işini lâyıkı ile yapmaktır. Kaytarmanız o vakti kendi kişisel zevk ve işlerinize harcamanız düzgün çalışmamanız dolaylı hırsızlıktır, görevi suiistimaldir. Bunu içinize sindiriyorsanız o zaman o ilin en yüksek mülki amiri size kahvaltı yasağı da koyar sigara yasağı da ve bunu tüm ülkeye beyaz cam kanalı ile ilân da eder. Bu yasağı koyan kınanmaz, eleştirilmez, bu sizin özgürlük alanınıza falan müdahale değildir, zaten kamuoyunun %90 valiyi şiddetle desteklemiş. Utanılası bir durum söz konusu.
Ama bence bunlar da çözüm değil. Resmi kurumlara gittiğimizde turnike sistemleri görüyoruz her taraf da kameralar vs. Ben ilk olarak bu turnikelerin vatandaşa çalıştırıldığı kadar personele de çalıştırılmasını öneririm. Giriş çıkışlar kayıt altına alınır. İkincisi kamera sistemlerinde herşey kayıt altına alınıyor. Kimin ne kadar kaytardığı ortada ilk ihtarın ardından iş akdini fesh ederim olur biter. Çünkü ha rüşvet yemek, ha dolaylı menfaat sağlamak yada mesai saatleri dahilinde benim, sizin,devletin vaktinden çalmak kendine yontmak çalışmamak. Fark etmez. Performans değerleme sistemi de çözüm olabilir doğru dürüst uygulanırsa tabi.

Günümüzde ülkemizde muhteşem bir başıbozukluk ve adam sendecilik almış başını gidiyor. Liyakata dayalı işe alım ve çalışma düzeni olmazsa maalesef bunlar olur. Bugün mesai saatlerinden çalan bu yaptığını normal gören kendince uyanık, yarın 18 ada ve 1 kayalığın yunana peşkeş çekilmesini göz ardı eder. Suriyenin kuzeyinin kürtlere teslimini görmezden gelir. Kıbrısta ve kıta sahanlığında olanları görmezden gelir. Tüm milletin gözüne baka baka bağımsız yargı denilerek papazın uçurulmasını, vahabilerin tüm dünyanın gözü önünde muhalif bir gazeteciyi ülkemizin en güzel şehrinde yok edişini, milli haysiyet ve onurumuzda onulmaz yaralar açılışını boş gözlerle seyrederler. Çünkü onlara dokunmamaktadır. Küçük de olsa, onlar da bu çarpık sistemin küçük dişlisi olmuşlardır. Ahlâk yoksunudurlar.
Gemisini yürüten kaptan mı hep birlikte göreceğiz ancak şunu unutuyorlar geminin erzak ambarı ve yakıt deposu boş. Aç tavuk kendini darı ambarında görür hesabı. Hayal aleminde yaşamaya ve küçük çıkarlar peşinde koşmaya devam.
Nereye kadar…
Zafer ATUN
18/10/2018
zaferatun.wordpress.com