Yüksek tirajlı gazetelerde A.K.P.’nin tam sahife seçim reklamı: Başbakan Sayın Erdoğan, yarım boy fotoğrafının altında “ileri demokrasi” vadediyor.
“Hafıza-i beşer nisyan ile malûldür” sözü boşuna değilmiş meğer!
Niye mi? "Bize göre demokrasi amaç değil, ancak bir araçtır. Hangi sisteme gitmek istiyorsanız, bu düzenlerin seçiminde bir araçtır. Türkiye, kendisine din olarak Kemalizmi almış, başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir. Oysa en üst belirleyici İslam'ın ilkeleridir. Her şey ona göre belirlenir" diyen de -kendi deyimiyle- siyâsette hâlen “kalfa” olan aynı Sayın Erdoğan!
“...Ben İslam’ın devlet planı içinde düşünüyorum” ve “Elhamdülillah şeriatçıyız” söylemi ile daha nice benzerleri de kendilerine ait olduğuna göre demokrasiyi belli ki teokrasi ile karıştırıyor, teokrasi sanıyorlar.
***
Daha birkaç gün önce de, A.K.P.’nin 4 Haziran 2011 tarihindeki Adana mitinginde “…şu andaki anayasanın dilini ben anlamıyorum tercüman gerekiyor. Tercümansız bir Anayasa'ya ihtiyacımız var. Biz Anayasa'yı okurken avukat mı tutacağız?” diye avaz avaz şikâyet ediyorlardı.
Anlamamakta haklıdırlar! Çünkü, bolca “yahu” ile “be!” ile ya da hakaretâmiz sözcükler ile bulandırdıkları Türkçe dil bilgileri zaten yetersiz, zaman zaman da zayıf! Hele bir de camsız konuşuyorlarsa! O zaman girip de yumağa çevirdikleri lâfın –maazallah- neresinden çıkacakları belli olmuyor ve hanım ya da bey fark etmez, hedefte kim varsa ona karşı büyük bir hışımla âniden “ahlaksız, edebsiz, terbiyesiz”e ya da “namert”e dönüşüveriyor.
***
Işıklar içinde yatsın, Kurtuluş Savaşı kahramanlarından, ikinci Cumhurbakanı’mız İnönü’ye seçim bahanesiyle haksız yere ama densizcesine saldırmak için geçenlerde “ikinci milli şef” dediği Sayın Demirel’i CHP’ye akıl hocalığı yapmakla suçladılar.
Oysa, bir baltaya sap olabilmek için önceleri CIA ajanı iken sonradan Taliban ile birlikte ABD’nin aleyhine dönen, kapatılmış RP'nin 1985 yılında Türkiye'ye davet ettiği Gulbeddin Hikmetyar’ın dizinin dibinde oturup fotoğrafçıya poz veren kendileri (→) değiller miydi? Genel Kurmay eski Başkanı Org. Hilmi Özkök ile bir an önce görüşebilmelerini teminen o zamanki şahinlerden ve B.O.P.’un da mimârlarından ABD Savunma Bakanı Yardımcısı Paul Wolfowitz'e 2 Ekim 2002 tarihli ricâ mektubunu yazan? Hele hele Irak'ta binlerce müslüman kadının ırzına geçip bunlardan Nur Hanım’ın bu yüzden intiharına neden olmuş "kahraman ABD askerlerinin olabilecek en az kayıpla evlerine dönmeleri için dua ettiği”ni Bush'a yazılı olarak bildiren? CHP hiç olmazsa bir Türk aksakallısına danışıyor. O da, zannetmiyorum ama danışıyorsa tabii!
***
Cennetmekân Atatürk “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” saptaması ile tarihe bir gerçekliğin notunu düşerken Anadolu’da bin yıl boyu oluşmuş kardeşçe “halk alaşımı”nı bu toprakların gönderine çekmiş, Türk’e karşı kullanagelen etnik ayrımcılık âletini emperyalizmin elinden almıştı.
Fakat ne yazık ki içinden sadece küresel emperyalizmin işine yarayacak loş bir ayrımcılık da yansıyan, “üst kimlik”, “alt kimlik” gibi yapay tanımlamaları önce bıkmadan usanmadan yineleyeceksiniz, ardından lâftan ibâret olup da duvara toslamış tam takır kuru bakır “Kürt açılımı”yla şımarttıklarınız “Türkiye’ye tek Başkan yetmez” ya da “15 Haziran’dan sonra ya müzâkere ya kıyamet” deyince Atatürk’ü anımsayıp “tek bayrak, tek millet ve … 780 milyon metrekaresiyle tek vatan” 1 çıpasına sarılacaksınız! Dokuz yıldır kulanıla kullanıla eskimiş, böyle basit ve gülünç bir takiyeye artık kimse kanmaz!
Çünkü, din ağırlıklı bir mitingde "yolumuzun ortasında inek oturmuş, yolumuzu kapatıyor, menzile ulaşmamızı engelliyor. İneği yolumuzdan önce lafla, usul usul, sonra evvelallah sizlerin yardımıyla, artık nasıl olursa, nasıl denk gelirse kaldıracağız." diyen ve inek olarak lâik Cumhuriyet ile Atatürk devrimlerini kasdeden de siz değil miydiniz, Sayın Başbakan!
Bu nedenle ağzınızla kuş değil artık kartal tutsanız da nafile! Siz unutmuş olsanız dahî, ki belleğiniz herhâlde bu kadar zayıf değildir, bizler halk ve millet olarak unutmadık!
Onun için Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda sanki bir kez daha silâh başı yapıyormuşuz gibi 12 Haziran’da da Mustafa Kemâl Atatürk ve dava arkadaşlarının yoktan var ettikleri lâik Cumhuriyet adına SANDIK BAŞINA!
1 17 Nisan 2011 tarihindeki A.K.P. aday tanıtım toplantısında