Gece gündüz düşünüyorlar. Yolda yürürken çevrelerine dikkatle bakıyorlar. Her yazıyı okuyor, her konuşmayı dinliyorlar. İsteseler görevdeyken darbenin kralını yapabilecek olan emekli paşaları gözaltına alıyorlar. İş adamlarını alıkoyuyorlar. Gazetecileri, yazarları sorguluyorlar. Darbeci arıyorlar.
Ellerinde fenerler, gündüz vakti Diyojen gibi sokaklarda dolaşıyorlar. İnsanlar soruyor: Ne arıyorsunuz? Hemen cevap veriyorlar: Darbeci.
Amacı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini yok etmek olan (!) insanları topluyorlar. Elde kanıt olarak iki el bombası, bir tabanca var. Onlardan da suçlananların haberi yok. Biri şofben tamircisi koydu diyor, biri ajanlar.
Bakıyorlar ulusal çizgideki iş adamları kim? Arama yapıyorlar. Kim yazıyor ülkenin soyulduğunu, hırsızların baş tacı edildiğini? Misafir ediyorlar. Bir ipucu, bir ışık, bir küçük not kâğıdı, bir tabanca mermisi bulsalar yeter. Arıyorlar, sorguluyorlar, bilgisayarlara el koyuyorlar, telefon görüşmelerini dinliyorlar.
Hâlbuki bu kadar uğraşmaya hiç gerek yok. Googlea darbe yazınca, darbeci kim çıkıyor, ilk sonuca bakınca.
Unutulan darbecinin adı, adresi belli.
Belki de bir zamanlar gözaltına alınan 300 insanın ölümünden sorumlu darbecilere, darbeci diye gözaltına aldıkları bir insanın ölümünden sorumlu oldukları için bir şey diyemiyorlar.
Yoksa ne telefonları dinlemeye gerek var, ne sorgulamaya.
Eğer amaç gerçekten darbeci aramaksa, yaz kardeşim googlea, darbeci ilk sonuçta.
Tıklayınca hemen resmi çıkıyor.
Savcıların gözlerinin tam içine bakıyor
kaynak:http://www.gercekgundem.com/?c=56218