UTANMANIN SINIRI
Her șeyin bir sınırı var değil mi ama ?
Ülkelerin sınırı var örneğin, özgürlüklerin, hakların sınırı ..
Sabırın da bir sınırı var utanmanın da.
Mayoya kadar açılınabilir de mayosuz da dolașılmaz ki.
En azından bizim ülkemizin sınırları içinde bu olmaz.
Soyunma özgürlüğünün sınırı bizde mayoya kadar, ötesi yok demek ki.
Senin soyunma özgürlüğün benim bakma hakkımı elimden almamalı çünkü.
Senin utanma sınırını așman da benim sabrımı tașırmamalı.
Globalleșme ile birlikte tüm sınırların kaldırılacağı ileri sürülmekte idi. Önce ülkeler arası sınırlar dendi; sonra sınır tanımayan doktorlar çıktı, sınır tanımayan gazeteciler izledi onu vb.
O arada sermaye sınırları çoktan yıkıp geçmiști. Ne dini ne de imanı vardı sermayenin, ki doğasında vardı sınır tanımamak.
Merkantil așamasından, yani yürümeye bașladığı günden buyana sınır tanımaz bir niteliği vardı.
Tüm utanmazlığı bu sınır tanımamasından geliyor olsa gerek.
Tüm acımasızlığı ve tüm insan-dıșılığı da.
Demek ki sınır tanımak insana özgü bir nitelik.
Sınır tanımayan bir insandan ne yurttaș olur ne de ondan utanma beklenir.
Onun özgürlük anlayıșı da, hak anlayıșı da insanlık dıșılığa açıktır; insanlık dıșıdır tastamam.
Bu usavurmayı somuta indirgediğimizde denilebilir ki; sermayenin anavatanı en geniș anlamıyla Batı olduğuna göre tüm sınırtanımazlığın ve tüm insan-dıșılığın anavatanı da Batı’dır.
Bir adım ötesinde de șu söylenebilir; bugünkü Avrupa Birliği’ne katılabilmek için kușkusuz önce ülke sınırlarından vazgeçilecektir sonra da insanlık dıșı değerler benimsenmiș olacaktır.
O zaman zenginliğimiz de para-pul, demir-kömür, arpa-buğday, fındık-çay değil ama ‘farklılılarımız’ olacaktır.
Söyleyen adama bakıyorum ne utanması var ne de sıkılması.
Batılı biri desem, o da değil.
Avrupalı’dan önce ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ sözü ona batıyormuș zaten.
Yani adam Türk ulusunun mutlu olmasına bile karșı.
Kimsenin ondan aș-ekmek istememesine karșın, o bu ülke insanlarını mutsuz kılmak için elinden ne geliyorsa esirgememekte.
Kimileri de kalkmıș Avrupa Parlamenterlerine kızmakta, onların raporlarını eleștirmekteler.
Bense kișisel olarak utanıyorum.
Avrupalı’nın benim ülkem için söylediği her söz yüzümü kızartıyor.
İnsanlığımdan utanıyorum!
İt ürüyor ama kervan yürümüyor çünkü.
Kervancıbașı kervanı en önde yürüyenlere bırakmıș sanki.
Onların getireceği yer de burasıymıș demek ki.
Sabrın da bir sınırı var oysa.
Taștı tașacak.
Eskiler ‘haddini bilmeyenin hakkı kötektir’ derlerdi.
Demokrasimiz bu haktan yonsun bırakmamalı onları.
Habip Hamza Erdem