"Uyan Ey Türk!"
Erdoğan ve Molla Mustafa Barzani’nin oğlu, Irak’ın Kuzey’indeki bölgesel Kürt Yönetimi’nin küresel çeteler tarafından başkan olarak atanmış hizmetkârı Mesut Barzani, 16 Kasım’da Diyarbakır’da Türkiye’nin kanına ekmek doğramak için bir araya geleceklerdir.
Erdoğan her fırsatta Davos benzeri şovlarla İsrail’e kafa tutmakta, Siyonizm’e, lanetler okumaktadır.
Yazının ana konusuna geçmeden önce, Osmanlı arşivinden alınmış bir belge ile Barzani’nin kimin hizmetinde olduğu gerçeğini , “Türkiye Seninle Gurur Duyuyor!” sloganının çığırtkanlığını yapanların suratına bir şamar misali vurmamız gerekmektedir.
BARZANİLER GİZLİ YAHUDİ Mİ?
BELGENİN SADELEŞTİRİLMİŞ HÂLİ
“Mareşallere Yakışır Hıtâbıyla Bilinen, Bende'lerine Arz Olunur!
MUSUL KAZÂSI HAHAM'LARINDAN; HAHAM SALLUM BARZÂNÎ ADLI YAHÛDİ: Müslüman halktan birisine dil uzatmış { kutsal değerlerine sövmüş} denilerek, adı geçen YAHÛDÎ'Yİ, katil namıyle yakalayarak kelepçelenerek hapsedilmiş, sonra da Başkent İstanbul'a getirilmiştir. Durumu, memurların durumunun görüşüldüğü {Meclis-i Vâlâ}’da incelenmiş, adı geçen Yahûdi'ye; Yüce Fermân gereği, Selânik tarafına sürülmesi, orada ikâmet cezâsı verilmesi kararlaştırılmış idi. SALLUM BARZÂNÎ, Selânik'in havasına uyum sağlayamadığı, bundan dolayı hastalandığı, bu durumun ölümüne sebep olacağı, bundan başka, Musul'da bulunan çoluk-çocuğu da mübârek ekmeğe muhtaç oldukları, bu kere: Selânik ve Musul HAHAM'LARININ Kulunuza hitaben gelen mektuplarından anlaşılacağı; Bilginiz dâhilindedir. Şefkatli İrâdeniz Buyurulursa, Kutlu Merhametinizden umulur ki, anılan YAHÛDİ, çoluk, çocuğuyla birlikte, Kudüs-ü Şerif'te ikâmet ettirilmesi, bu kişinin gece gündüz Yüce Padişah'ın Saltanatına duâcı olması ve bununla övünmesi husûsunda, Yüce Vekâletten {Dışişleri Bakanlığı'ndan} gerekli Buyurultunun çıkartılmasına, Yardım Buyrulması Hakkında... Ferman: Yüce Buyruk Sahibinindir.
22 / Cemaziyel-Âhir / 1272. {1856}
Osmanlı arşiv belgesinde SALLUM BARZANİ YAHUDİ olarak açıklamaktadır. Osmanlılar, YAHUDİ kökeninden gelene Yahudi, Yahudi kökeninden olmayana MUSEVİ derlerdi. Bu belgeden anlaşılacağı gibi Barzanilerin kökeni İspanya -Saferat- Yahudilerine dayanmamaktadır. Yukarıdaki belge, 4 fermandan oluşuyor. Bu belgeler {Ahmet Uçar tarafından Tarih ve Düşünce Dergisinin 2003 Şubat sayı:36, sayfa:31 yayınlanmıştır.) http://www.bilgeata.com”
Arzuhalin yazıldığı tarihte padişah, Sultan I. Abdülmecit’tir. Ve görüldüğü üzere Barzanilerin Yahudi olduğu da su götürmez bir gerçektir.
Bazı kavimlerin genlerinde Türk düşmanlığı, ön plandadır. Örneğin GÜRCÜ kökenli Stalin de, kavminin, kalıtsal genleri nedeniyle, Türk düşmanlığı ve yaptığı Türk katliamlarıyla ünlüdür.
Diyarbakır’da Erdoğan bir yanında Yahudi hahamların soyundan gelen Barzani, diğer yanında da bir başka bölücü Kemal Burkay gibi, “Demokratikleşme (bölünme) Paketi”yle davet almasına rağmen, Türkiye’ye, gelmeyen Şivan Perver. Arkalarında ise gayrimeşru ilişkileri, vurulması ve vurdurmasıyla ünlü İbrahim Tatlıses.
ABD’nin emir ve komutasında, sırtları sıvanarak, meydana sürülenler, BOP’nin içindeki görevlerini yerine getirerek, Diyarbakır’da Büyük İsrail’e hizmet etmektedirler.
Tarih 29 Eylül 1966. Yeni İstanbul Gazetesi… Gazetede yer alan haberi olduğu gibi aktarıyorum.
”İKİNCİ CEPHEMİZ TÜRKİYE“
”Son zamanlarda Avrupa basını sistemli bir şekilde Kürtlük ve ”Kürdistan” lehine büyük bir propagandaya girişmiştir. 28 Ağustos 1966 günü İsviçre Televizyonu, siyasi konuşma saatinde Kürtlük ve “Kürdistan”a dair on beş dakikalık bir program yapmıştır. Bu programda Kürtlerin Irak ile yaptığı mücadeleye dair resimler ve konuşmalar yer almıştır. Bu arada kanalın yorumcusu Kürtleri, İngilizlerin desteklediğini söyleyerek Kürt elebaşısı Molla Mustafa Barzani’nin bir konuşmasını ve ”Kürdistan topraklarını” gösteren bir harita yayımlamıştır.”
Haberin devamında ise Molla Mustafa Barzani’nin şu sözlerine yer verilmektedir.
”İstiklal davamızı bir gün mutlaka kazanacağız. ”Kürdistan” haritasını dünya milletlerine kabul ettireceğiz. Irak’tan sonra ikinci mücadele cephemiz TÜRKİYE olacaktır. Fakat bu mücadele için zaman çok erkendir.”
”FAKAT BU MÜCADELE İÇİN ZAMAN ÇOK ERKENDİR.”
Molla Mustafa Barzani tam 44 yıl önce ikinci cephelerinin Türkiye olduğunu ama mücadele için zamanın erken olduğunu da söylemektedir. Ve Erdoğan’ın, nikâh tazeleyip, bağrına bastığı Mesut Barzani Türkiye’yi hedef gösteren Molla Mustafa’nın oğludur.
Büyük Abi’nin emriyle saat ayarlanmış, yandaş basının “Kürdistan’dır” dediği soytarının, söyleyeceği Kürtçe türkülerle, “Büyük Kürdistan”ın başkenti olduğu iddia edilen Türkmen diyarı Diyarbakır’da, taşeronlar bir araya gelmiştir. Taşeronların görevi elbette ülkeyi bölmek, Büyük İsrail için mıntıka temizliği yapmaktır.
Dün Erdoğan için Barzani, muhatap alınmaz kişidir. Postal yalayıcısı, PKK işbirlikçisidir. Ve hatta Irak’ın bütünlüğüne göz dikmiş bir bölücüdür. Çok değil 2006 senesinde, aynı Barzani’ye “aşiret şeyhi, postal öpücü, terör destekçisi”, 2007 senesinde aynı Barzani için “muhatabımız olamaz, terör örgütüne yataklık yapıyor” diyen Erdoğan’ın ta kendisidir.
Dünden bugüne ne değişti?
Barzani 16 Kasım’da Diyarbakır’dadır. Hangi Diyarbakır’da? “PKK’ya yapılan operasyonları durdurmazsanız, ben de Diyarbakır’a ve diğer kentlere karışırım.” diyerek Erdoğan’ı tehdit ettiği Diyarbakır’da… Türk milletine, kafa tuttuğu Diyarbakır’da.
Görülüyor ki Erdoğan, Barzani’nin tehditlerine boyun eğmiştir. Dünü unutmuş, üç, beş oy uğruna Türkmen, Yörük diyarı Diyarbakır’da, Barzani’yle hülle nikâhı, kıydırmaktadır. Nikâhın esas sahibi, elbette Yahudi efendilerdir.
“Halkımızın düşmanları zayıflamış durumda ve Kürt’ü, inkar politikaları sona ermiştir. Suriye, Irak, İran ve Türkiye’deki Kürtler birleşin.”
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Pearson, Türkiye’de iken “Erzurum’dan Bağdat’a kadar uzanan bölge tek bir ekonomik bölge haline gelsin!” demişti. Ardından Barzani’nin internet sitesinde Pearson’ın sözleri yorumlanırken “Bu bölge tek bir siyasi bölge haline gelsin, Kuzey Kürdistan’daki işgalci Türk Ordusu buradan çekilsin!” denilmişti. Yorumun yanında bir de Büyük Kürdistan haritası vardı!
Barzani aynı Barzani’dir! Neden Erdoğan 2006 yılında “aşiret şeyhi, postal öpücü, terör destekçisi”, diye tanımladığı AŞİRET ŞEYHİNİ baş tacı etmiştir?
“Büyük Şehir Belediyeler Yasası” ile eyaletleştirdiği Diyarbakır’dadır gözü. Ama Diyarbakır’ı yedirmezler Erdoğan’a…
Hainlerin Ahmet Kaya misali baş tacı edildiği görülmektedir. Şivan Perver’e ve hatta Tatlıses’e “Devlet Liyakat Nişanı” verilebilir. Bence, üzerinde TC ve Atatürk resmi olmayan bu nişanların bu kişilere verilmesinde hiç sakınca yoktur. Zira Siyonizm’in taşeronları elinde, devlet devletliğini, nişan da onurunu yitirmiştir.
Diyarbakır’da sahne ışıkları altında düğün kurulacakmış, PKK bezleri altında bu millete ve devlete meydan okuyan bir adam müsveddesi Kürtçe türküler söyleyecek, APO posterleri boy gösterecek, zılgıtlar ayyuka çıkacak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin Başbakanı bölücülerle aynı sahnede boy gösterecektir.
Ey Türk milleti bu soytarılığa razı mısınız?
Al kanlarla kutsanan o topraklarda bölücü solucanların o toprakları kirletmesine izin verecek misiniz?
Ve siz Müslüman Türk halkı; Yahudi hahamların soyundan gelen Barzani’iyi baş tacı edenlere biat ederek, şehitlerimizin emaneti bu vatanın bölünmesine, küresel çetelere peşkeş çekilmesine ses çıkarmayacak, RABB’imin emirlerine karşı mı geleceksiniz?
Onların dinlerine mi uyacaksınız?
“Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adı ile.
De ki: Ey kâfirler, Sizin taptıklarınıza ben tapmam. Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz. Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır.” Kâfirun Suresi
Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden kesinlikle hoşnut olacak değillerdir. De ki: "Şüphesiz doğru yol, Allah'ın (gösterdiği) yoludur." Eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların heva (arzu ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı.” Bakara-120
Uyan ey Türk, uyan… Şeytanın maskeli süvarileri senin toprağında hülle nikâhı kıyarken, sessiz kalmanın zamanı değildir.
Barzani, Şivan Perver ve diğerleri… “Geldikleri gibi giderler.” Yeter ki sen uyan!
Figen ÖZEN, 15 Kasım 2013
http://www.milliiradebildirisi.org