Uzlaşmak Teslimiyete, Direnmek Zafere Götürür… / Ali ERALP

Uzlaşmak Teslimiyete, Direnmek Zafere Götürür… / Ali ERALP

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Eki 16, 2010 21:18

Uzlaşmak Teslimiyete, Direnmek Zafere Götürür…

Türkiye olağanüstü, çok kritik, çok özel günlerden geçiyor.

Yurdumuz bugün ABD, AB emperyalizmi, siyasal İslamcılar ve bölücüler tarafından kuşatılmış durumdadır...

Cumhuriyet tehlikededir. Ulus tehlikededir. Vatan tehlikededir.

Şanlı 1923 Devrimi tarihten silinmek istenmektedir.

Uluslar arası güç, Türkiye’yi de Irak, Yugoslavya, Afganistan gibi bölme, parçalama planları yapmaktadır. Türkiye’nin yönetimi artık uluslar arası iradenin eline geçmiştir. Ulusal irade geçersiz kılınmıştır. Yurdumuzu BOP eşbaşkanları ile birlikte ABD emperyalizmi yönlendirmektedir. Hem de El ele, omuz omuza…

Şu sıralar sevgili vatanımız “Füze Kalkanı Projesi” ile komşularına ve Ortadoğu’ya karşı bir kalkan gibi kullanılmak istenmektedir. Füze kalkanı projesi doğrudan ABD’nin çıkarlarına hizmet eden bir projedir ve Türkiye’ye hiçbir yararı yoktur. Komşuları ile arasındaki güveni, dostluğu sarsmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Çek Cumhuriyeti ve Polonya’nın reddettiği bu savunma mekanizmasını AKP Türkiye’ye yerleştirebilmek için çareler aramaktadır.

Muhalefet ise proje karşısında şimdilik sessiz, suskun, beklemeyi tercih etmektedir.

Şu tartışılmayacak bir gerçektir ki Türkiye bugün siyaset, cemaat, ticaret çetesinin egemenliği altındadır. Çoğu kurumlarımızda cemaat hukuku geçerlidir, cemaat hukuku işlemektedir. Mafya – tarikat rejimi HSYK Başkanı ve emekli Tuğamiral Türker Ertürk’ü ölümle tehdit edecek kadar kendisini güçlü hissetmektedir.

Geçmişte de Fethullah operasyonları ile generaller, teğmenler, gazeteciler, politikacılar, sendikacılar, bilim adamları tutuklanmış, sorgusuz sualsiz, kanıtsız dayanaksız dört duvar arasına atılmıştı.

Bugüne değin 150’ye yakın emekli, muvazzaf subay, astsubay yargıç karşısına çıkarıldı, Halen büyük bir bölümü içerdedir. Ayrıca 40 gazeteci de Silivri Zindanlarında çile doldurmaktadır.

AKP’nin yaptığı her girişimi demokratikleşme, sivilleşme olarak gören insan hakları aşığı (!) AB ve yandaşları yeni liberaller, ikinci cumhuriyetçiler her nedense bu tutuklu gazeteciler karşısında sessizliğini korumakta, dut yemiş bülbüle dönmektedirler. Suçunu bile bilmeden yatan bu gazetecilerin özgürlüklerinin ellerinden alınması karşısında tek söz söylememektedirler.

Silivri tutsakları arasında dağlarda canları pahasına PKK ile mücadele etmiş askerler de vardır.

Gazi Üsteğmen Serdar Öztürk işte bu subaylardan birisidir. O PKK ile girdiği çarpışmalar esnasında yaralanmıştır. Bir dostumun bana ilettiği bilgilere göre ”Bugüne değin Kendisi için tahliye talebinde bile bulunmamıştır. Beynindeki şarapnel parçası henüz çıkarılamamıştır. Gözlerinden biri tamamen görmüyor, diğeri de az görüyor. Yaralandığında çok kan kaybettiği için kontrol edilmeden kan verilmiş ve hepatit B olmuştur. Karaciğerinde ağır tahribat oluşmuş ve üçte ikisi alınmıştır...”

Meteoroloji uzmanları, önümüzdeki kışın çok sert geçeceğini söylemektedirler. Yukarıya sıraladığımız rahatsızlılıkları bünyesinde taşıyan bu emekli gazimizin içeride alıkonulması açık bir işkencedir, hükümsüz bir infazdır. Derhal özgürlğüne kavuşturulmalıdır. Çünkü bu kış koşullarına dayanıp dayanmayacağı bile belli değildir.

Günümüzde vatanını koruyan, kollayan, bölünmesine engel olmak için canını ortaya koyan ulusalcılar, yurtseverler cezalandırılırken ne yazık ki devlet yetkilileri, PKK’lı hainlerle kapalı kapılar arkasında görüşmeler yapmakta, Sevr haritaları çizmektedirler.

Bütün bunlar olup biterken, bir kısım vatandaşlarımız ise kendilerini “din perdesi” arkasında dolandıran “Deniz Feneri, Kombassan, Jetpa” gibi gerici örgütlerden mahkeme kararı ile hak ettikleri paraları bile alamamaktadırlar. Ulusalcılara, yurtseverlere göz açtırmayan, onların nefesini dinleyen savcılar, emniyet görevlileri ve en önemlisi hükümet neden sessiz kalmaktadır? Hadi onları yapılarından, görüşlerinden dolayı bir yana bırakalım, haksızlıklar karşısında görevi yurttaşlarının hakkını savunmak olan muhalefet neden sessiz durmaktadır?

Muhalefet muhalefetliğini yapamamakta, iktidar iktidarlığını yapamamaktadır. Henüz geçmişten ders almayan bir takım liderler ise, gidip Kemal Derviş’lerle görüşmekte, sanki başka sorun kalmamış gibi “türban özgürlüğünün” peşinde koşup, AKP’nin önünü açmaya çalışmaktadırlar.

“İdare-i Maslahatçılar esaslı devrim yapamazlar…” demişti Mustafa Kemal.

Yüce Atatürk tarafından söylenen bu söz, iş olsun diye söylenen, boş bir söz değildir. Bir dünya liderine yakışan, ders alınması gereken çok önemli, çok değerli bir özdeyiştir. Bununla o, uzlaşan, boyun eğen, günün koşullarına göre hareket eden kimselerin devrim yapamayacağını vurgulamak istemiştir.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun tek aday olduğu CHP’nin 33. Olağan Genel Kurultayında, Cevdet Selvi, açılış konuşmasını yığınlara umut veren şu sözlerle yapmıştı: "İnsanların aylarca yıllarca hapis edildiği, kozmik odalara girildiği, ılımlı İslam devletine girişe ramak kaldığı bir ortamda bu kurultayı gerçekleştiriyoruz. Hiç umutlanmasınlar bu kurultay CHP'nin birlik ve beraberliğini gösterdiği Türkiye'nin boş bırakılmadığını gösterdiği kurultaydır."

Bunlar umut verici, geleceğe dönük sözlerdi. İçinde ne türban var, ne cemaate saygı… Ne de Kemal Derviş vardı…

Son aylarda piyangodan (!) çıkan Yeni Kemalizm’i bir kısım CHP’liler “Demokrasi ve özgürlük silahını AKP’nin elinden almak” diye nitelendiriyorlar. Yanlış seçilmiş bir yoldur bu. Tam tersine bu yol Fethullah Gülen’leri, Amerika’yı, AKP’yi besleyip büyüten bir yoldur. Bu girişimler AKP’ye yaramıştır ve yapılan son anketlerde o yine oyunu yüzde 46,9’lara çıkarmıştır. İşte bu nedenle cemaat başı Türkiye’ye gelmeyi düşünmektedir. Çünkü muhalefeti ile iktidarı ile ortamı elverişli görmektedir.

Özetlersek: Kızanlar, öfkelenenler, “CHP’yi zayıflatıyorsun” diyenler olsa da biz yine gerçekleri söylemeye devam edeceğiz. Bu yol “İdare-i maslahatçıların” yoludur. Boyun eğme, uzlaşma yoludur. Egemen güçlere teslimiyet yoludur.

Bugünkü mücadelede ya Atatürk kazanacaktır ya Damat Ferit’ler… Ya ABD, AB, PKK kazanacaktır ya Türkiye.

İkisinin ortası yoktur.

Halkın, ulusun kurtuluşunda uzlaşma yoktur. Laf ebeliği, gevezelik, idare-i maslahatçılık yoktur.

Devrim vardır. Devrimcilik vardır. Ödünsüz mücadele vardır. Tam bağımsızlık vardır…

Çünkü ülkeler devrimlerle yaşar, devrimlerle yücelir.




Ali ERALP, 16 Ekim 2010
ali-eralp@hotmail.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Uzlaşmak Teslimiyete, Direnmek Zafere Götürür… / Ali ER

İletigönderen Sarıgelin » Pzr Eki 17, 2010 3:48

Özetlersek: Kızanlar, öfkelenenler, “CHP’yi zayıflatıyorsun” diyenler olsa da biz yine gerçekleri söylemeye devam edeceğiz. Bu yol “İdare-i maslahatçıların” yoludur. Boyun eğme, uzlaşma yoludur. Egemen güçlere teslimiyet yoludur.



Evet, kızıyorlar ve bence de haksızlar kızmakta.

Bu şekilde gelecek bir iktidarın ne faydası olacak bizlere, eğer iktidar olunacaksa böyle tabi...

Bu şekliyle gelecek bir iktidarın faydası değil belki de zararı dokunur.

Yalancı zaferlerle uyumaya devam...
Bir devletin çökmesi şu dört sebebe bakar: Esas prensiplerinden ayrılma, ikinci planda olan şeylere önem verme, asağılık kimselerin ön safa geçmesi ve erdemli kişilerin arka plana atılması.
Hz.ALİ
Kullanıcı küçük betizi
Sarıgelin
Üye
Üye
 
İletiler: 16
Kayıt: Sal Eyl 14, 2010 23:25

Re: Uzlaşmak Teslimiyete, Direnmek Zafere Götürür… / Ali ER

İletigönderen cetrefil85 » Pzr Eki 17, 2010 14:52

Ulusumuz işgal altındadır ve işgalciler büyük para birikimlerine sahip insanlardır. Taban da ise çalışanlar, gerçek emekçiler vardır; bu para babalarının ellerindekileri daha da arttırmak için kullandığı halk tabakası. Çözümümüz, bu örümcek ağına karşı ulusal hatta uluslar arası halklar ağımızı genişletmekle mümkün olacaktır. Sevgi ve saygılarımla.
Kemalist budur, ateşte pişen çelik gibi dağlanır yüreği acıyla, çıplak elleri ile tutar kor gibi, ateş gibi, kardeşinin sonsuza uzanan bedenini. Kemalist yanar, meşale olur, nice karanlık böyle aydınlanır.
Kullanıcı küçük betizi
cetrefil85
Üye
Üye
 
İletiler: 12
Kayıt: Pzt Eki 27, 2008 1:14


Şu dizine dön: Ali ERALP

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 16 konuk

x