VAH ŞU HALİMİZE
Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri bugün yapıldı.
Sabahın erken saatlerinden itibaren yurdun dört bucağından gelen haberlere bir bakalım.
Sahte seçmen, usûlsüz oy kullanımı, sandık yolsuzluğu ve kolluk kuvvetleri ile sandık kurulları gibi kamu görevlilerinin görevlerini kötüye kullanıldığı yörelere bakıldığında insanın içi acıyor dense az kalır.
‘Millî irade’nin sakatlandığı illerin başında ŞANLI urfa geliyor.
Millî mücedelenin ön saflarında yer aldığı için ‘ŞANLI’ denilmiş.
Ve Cumhuriyet’in yüzüncü yılında sanki ‘Şan’ına leke sürülmüş gibidir.
Beri yanında ‘GAZİ Antep’ var.
Kuvâ-i milliye’nin ‘GAZİ’si Antep vilayeti.
Az yukarı çıkıldığında ‘KAHRAMAN Maraş’.
Cumhuriyet dilimizi köreltti diyen bir sözde milletvekili ile İstanbul Büyükşehir Başkanına ‘İngiliz uşağı’ diye haykıran bir eski dişi milletvekili’nin seçildikleri il.
Yalan, dolan ve sandık hilesi ile seçildikleri her hallerinden belli.
KAHRAMAN Maraş’ın ‘kahramanlığı’na gölge düşmüş müdür düşmemiş midir, siz karar verin.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘kişisel sorunum’ diyerek son nefesine yakın Cumhuriyet topraklarına katılan Hatay’da çevrilen dolaplar, deprem nedeniyle kenti terk etmek zorunda kalanların yerine kullanılan ‘sahte oylar’!
Yüzyıllardır hoşgörü ve kardeşlik kenti olarak bilinen Konya mı dersiniz, Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı iller olarak SİVAS ve ERZURUM mu dersiniz, her üçü ilimiz de yolsuzluk ve sahtekârlığa, yalan ve iftiraya çoğunlukla ‘evet’ demez mi?
Cumhuriyet’in kuruluşunda İkinci Adam’ın kenti olan MALATYA ve yanıbaşında canım memleketim ELAZIĞ’da cumhuriyet karşıtları çoğunlukta deniyor.
Kuşkusuz bu illlerimizde yaşayan yurttaşlarımızın tümünü suçlamak gibi yanlışa düşmek istemem.
Ama bu illerimizde yaşayan yurttaşlarımızın çoğunluğu nasıl oluyor da böylesine kandırılmış olabiliyorlar?
Suça karışmış olanlarını ayırsak bile, bu tür yolsuzluklara neden karşı çıkmıyor olmalarını anlamak mümkün değildir.
Kendi kentimden örnek verecek olursam, daha yirmi-otuz yıl öncesine değin El-aziz denildiğinde dürüstlük, hak yemezlik, cesaret ve ‘el’i ‘el üstünde’ tutan insanlar memleketi anlaşılırdı.
Konuğu aziz bilen insanlar kenti demek.
Şimdi akıl-almaz bir biçimde kendisini çevreleyen iller olarak Tunceli, Bingöl ve Diyarbakır’ı neredeyse ‘düşman’ belleyen insanlar kenti olmuş deniyor.
Bu dönüşümü kim nasıl açıklayacaktır, doğrusu merak etmiyor değilim.
Kim bu yurttaşlarımız arasına ‘nifak tohumu’ ekti, kim yeşertti?
İnsanlık tarihinde örneği az bulunur ve hatta emsalsiz bir Millî Kurtuluş Savaşı’nın ardından kurulan, erdem timsali bir Cumhuriyet, yüz yıl içinde nasıl içeriden çürütülebilmiştir, bilen varsa beri gelsin.
Şimdi oturup ‘ah vah’ çekmenin belki yararı yok.
Ancak ‘ahvalimiz’ budur ve can yakmaktadır.
Ve işte, bugün 2023 yılının Mayıs ayının yirmisekinci günü.
Dilerim Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığını bugün kazandım diyebilsin.
Tıpkı Mustafa Kemal’in 1919 senesinin Mayıs ayının ondokuzunda Samsun’a çıktım dediği gibi.
Türk tarihinde yeni bir sayfanın açılacağı ve denildiği üzere demokrasi, hak ve hukukun inşasına yeniden başlanacağı gün olsun.
Şimdiden kutlu olsun!
Aksi taktirde Kuvâ-i Milliye’nin, Müdafa-i Hukukun başladığı yerden yeniden başlayacağını da eklemek isterim.
Bedeli ne olacak olursa olur diyerek.
Ecdadımız nasıl ‘azim ve kararlılık’ gösterdi ise, öyle...