Vahdettin'in ingilizlere sığınma mektubu

Tarihî belgeler, resimler, belgeseller, sesli ve görüntülü içerikleri, bu bölümde paylaşabilirsiniz.

İletigönderen tıijeb » Cmt Şub 09, 2008 0:27

1908 de itihat ve terakki istanbulda darbe yapıtı
1914 de 1. dünya savaşı başladı
1918 de savaş bitti
1918 de vahdettin padişah oldu kısa bir süre sonra savaş bitti serv imzalandı halen devletin yönetimi ittihat ve terkkide padişah kukla durumunda ingilizler istanbulu işgal edince ittihat ve terakkinin önemli yömneticileri sürgüne gönderildi bundan sonrada padişah ve veliahtlar ingiliz gardiyanlar tarafından 24 saat aralıksız gözetim altında tutuldular hatta iltica ettikten sonra dahi bu gözetim devam etmiştir bu bilgiler ışığında yananlara bakarsak sanırım daha doğru çıkarımlar yapabiliriz

benim nazarımda herhangi bir osmanlı padişahına hayin şerefsiz gibi sözleri söyleyenler ya cahildir ya vatan hayini
Kullanıcı küçük betizi
tıijeb
Üye
Üye
 
İletiler: 6
Kayıt: Pzr Oca 27, 2008 19:43

İletigönderen Türk-Kan » Cmt Şub 09, 2008 0:34

tıijeb yazdı:benim nazarımda herhangi bir osmanlı padişahına hayin şerefsiz gibi sözleri söyleyenler ya cahildir ya vatan hayini

hain demek istedin sanirim, ama biraz yavas!

NUTUK 1. Sayfa:

Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa 'nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Ram » Cmt Şub 09, 2008 0:38

tıijeb, sen kimsin ki bana "vatan haini" veyahut "cahil" yakıştırmasını yapma cüretini gösteriyorsun terbiyesiz!

Vahdettin haindir. Senin gibi anlama özürlü olanlar da, Vahdettin gibilerini yüceltenlerdir. Senin yazından önce 2 sayfa yazılmış, başka konularda da birçok yazılmış görüş vardır. Önce "hain, hıyanet, vatan haini" gibi kelimelerinin sözlükteki anlamını idrak et, sonra yorumları oku, sonra da diline hakim ol çocuk.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen tıijeb » Cmt Şub 09, 2008 1:22

ram ve türk_kan sizler e atatürkün gençlige hitabesini okumanızı öneriyorum belki bi ihtimal gaflet uykunuzdan uyanır başınızdaki at gözlüklerini çıkartırsınız tartışmak istiyen varmı demiş birini ben güneşin doğduğu yönü tartışmamhele cahillerle hiç tartışmaya girmem elbette benim yazdıklarımın ne olduğunu anlayan kişiler bulunacaktır
Kullanıcı küçük betizi
tıijeb
Üye
Üye
 
İletiler: 6
Kayıt: Pzr Oca 27, 2008 19:43

İletigönderen tıijeb » Cmt Şub 09, 2008 1:26

NUTUK 1. Sayfa:

Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa 'nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.


bunun neresinde vahdettine karşı bir hakaret var
Kullanıcı küçük betizi
tıijeb
Üye
Üye
 
İletiler: 6
Kayıt: Pzr Oca 27, 2008 19:43

İletigönderen Ram » Cmt Şub 09, 2008 1:49

tıijeb yazdı:NUTUK 1. Sayfa:

Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa 'nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.


bunun neresinde vahdettine karşı bir hakaret var


Raporlu musun¿?
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen erenus » Cmt Şub 09, 2008 2:42

Daha önce okuyanlar kusura bakmasın aynı mesajı buraya tekrar atıyorum...



NUTUKTAN

(...)

Kamuoyunu gerçek durumla karşı karşıya bırakmayı yeğlerim. O zaman, egemenliği atadan oğula geçirmek gibi yanlış bir yöntem sonucu olarak büyük bir orun, gösterişli bir san kazanabilmiş bir alçağın, onuru çok yüksek olan soylu bir Ulusu nasıl utançlı bir duruma düşürebileceği, kendiliğinden anlaşılır.

Gerçekten, hangi nedenle ve nasıl olursa olsun, Vahdettin gibi, özgürlüğünü ve canını kendi ulusu içinde tehlikede görebilecek kertede aşağılık bir yaratığın, bir dakika bile olsa, bir ulusun başında bulunduğunu düşünmek ne acıklıdır! Şuna kıvanabiliriz ki, bu alçak, atalarından kalma Padişahlık orunundan Türk Ulusunca atıldıktan sonra alçaklığını tamamlamış bulunuyor. Türk Ulusunun daha önce davranmış olması elbette övülmeye değer.

Beceriksiz, aşağılık, duygu ve anlayıştan yoksun bir yaratık, kendisini kabul eden herhangi bir yabancının kanadı altına sığınabilir; ama, böyle bir yaratığın, bütün Müslümanların Halifesi kimliğini taşıdığını söylemek elbette doğru değildir. Böyle bir görüşün doğru olabilmesi, her şeyden önce, bütün Müslüman toplumların tutsak olmaları koşuluna bağlıdır. Oysa, dünyadaki gerçek böyle midir? Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca özgürlüğe ve bağımsızlığa bayrak olmuş bir ulusuz. Değersiz yaşamlarını iki buçuk gün daha, alçakçasına sürükleyebilmek için her türlü düşkünlüğü sakıncasız bulan halifeler oyununu da ortadan kaldırabildiğimizi gösterdik. Böylece devletlerin, ulusların birbirleriyle olan ilişkilerinde kişilerin - özellikle kendi devletinin ve ulusunun dokuncasına da olsa kişisel durumlarından ve canlarından başka bir şey düşünemeyecek aşağılık kişilerin - önemi olamayacağı gerçeğini bir kez daha doğruladık.

Uluslararası ilişkilerde korkuluklardan yararlanmak sistemini yeğleme çağını kapamak, uygar dünyanın içten gelen bir dileği olmalıdır!

( ... )
(Gazi M.Kemal Atatürk, Söylev, Cilt:I-II, Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, S.339-340, 43. Baskı,
Cumhuriyet Kitaplar


"Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve bana taan edenler çıkabilir. Hattâ bunlar benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, bu fikirler, Hind'den, Mısır'dan döner, dolaşır gene gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur!"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
erenus
Bilim Adamı
Bilim Adamı
 
İletiler: 423
Kayıt: Prş Eki 18, 2007 6:07

İletigönderen atsiz » Cmt Şub 09, 2008 8:48

Berco yazdı:Vahdettin hakkında Atatürk "dirayetsiz" bir insandı der.

Tek kelime ile tarif etmiş işte Atatürk. Dirayetsiz. İşin gerçeği bu.

Vahdettin Istanbul dan sürülmüştür. Osmanlı hanedanının geri kalanı ile birlikte. O zaman için bu gerekli idi çünkü cumhuriyet rejimi ne geçilecekti. Istanbul da bulunan bir hanedan ile bu olamazdı. Hayatı tehlike de miydi? Evet. Gitmezse muhtemelen kan dökülürdü. Gerçekten hain olsaydı ihtilal yapmış, ordusu ile düşmanı denize dökmüş Atatürk'ün, onu idam edecek gücü ve askeri yok değildi... Aksine Vahdettin'in tahta çıktığı tarihten beri birşey yapabilecek hali yoktu. Kimse de bir haini niye salıverdin dememiştir Atatürk'e.

Bunlar artık gereksiz tartışmalar. Tarihsiz milletler, tarihlerinde ki hainlerden kahraman çıkarmaya çalışıyor (Amerika gibi). Biz ise tarihimizden hain çıkarmak için elimizden geleni yapıyoruz.

Gerçek hainler, milletvekili emeklisi olmuş(Leyla Zana), Türk devletinden maaş alıyor... Hala mecliste olanları da cabası. 100 sene öncesini tartışacak lüksümüz olsaydı keşke de tartışsaydık...

TTK,
Egemen
Kullanıcı küçük betizi
atsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 15
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 21:22

İletigönderen Ram » Cmt Şub 09, 2008 9:20

Yorumunuzu önceki sayfada yazılanları okuyarak mı yazdınız¿? Artık her gelene aynı kelâmları etme tasarrufunu göstermeyeceğim. Dolayısıyla bu konunun önceki sayfalarını ve alttaki iki konuyu okuyunuz. Varsa karşı teziniz, fikriniz veyahut belgeniz, ondan sonra yazınız. Ayrıca, kimse burada zorla bir hain çıkarmamaktadır. Vahdettin İngiliz koruması altında, hem de kızıl haç arabasıyla sarayından kaçmıştır. Paşa isteseydi öldürürdü diye bir şey, oldukça ilginçtir. O hâl ve şartlarda buna kalkışmak, İngilizler'le çatışmak demektir. Hadi bunu da geçtim... Diyelim ki Paşa padişahı öldürttü, padişaha bağlı halka ne diyecekti o zaman¿? Hadi bunu da geçelim... Peki bazı halife yanlısı arkadaşları tarafından dahi, dini bütün biri olarak görülmeyen Mustafa Kemâl Paşa, halifeyi (Vahdettin'i) öldürtse ne olurdu sence¿? Hadi bunu da geçtim... Paşa, Ali Kemâl haininin dahi katline onay vermemiştir. Ne öldürtmesi¿?

Gelelim Vahdettin'e... Vahdettin haindir, hain kelimesinin mânâsını bilene... Bu ülkemize ve milletimize ne kazandırır¿? Hiçbir şey. Ama Vahdettin, aynı zamanda birilerinin kullandığı bir simgedir. "Hilâfetin ve Saltanatın Simgesi", bazılarının Padişah Hazretleri, bazılarının kahraman hünkârıdır. Ne acı ki, bugün hâlâ bunlar etrafta cirit atıyor. Hatta bazı andavallar; Paşa'nın Vahdettin'in emriyle Anadolu'yu ayaklandırdığını, uyandırdığını ve savaşır duruma getirdiğini iddia etmekte... Bu kertede Vahdettin'e hain demek kimseye bir şey kazandırmaz. Ama Vahdettin'e hain dememek, bazılarına çok şey kazandırdığı gibi, ülkemize ve milletimize çok şeyler kaybettirebilir.

Konu I
Konu II

Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen Gilda » Cmt Şub 09, 2008 13:33

Ram, Vahdettin bir cuma günü Ülkesini terketmistir.Maiyetindekiler ve calisanlarindan hicbirini o Cuma günü namazda görmek istememistir.

Bu yazdigimi Sayin Murat Bardakci cok kesin bir dille bir cok kereler yazmistir.

Ya kimse okumuyor, yada okudugunu tersinden anliyor.Yada okuma algilama yetenegi halkimizda bariz bir kusur olarak var.

Tesekkürler objektif görü yetenegi kullanan arkadaslarimiza...
yalakalar cok oldukca aydinlik tabiki los isikta nazli kiz gibi olur....
Kullanıcı küçük betizi
Gilda
Üye
Üye
 
İletiler: 1078
Kayıt: Pzt Mar 12, 2007 12:58
Konum: kendimden...

İletigönderen Ram » Cmt Şub 09, 2008 23:02

Gilda, eee ne olmuş Cuma günü terkettiyse ülkeyi¿? Mübarek gün ülkeyi terketti, yalnız başına ibadetini yaptı diye hain olmuyor mu¿?

Ben bütün verdiğim örnekleri bir kenara bırakarak, sadece Nutuk'ta yazılanlara ve TDK sözlüğünde "hain, hıyanet, vatan haini" gibi kelimelere bakarak, Vahdettin'e on kere hain derim. Tarihçilik tarafsızlık ister. E bu durumda, terörist başını kendi iç dünyasından açıklayanlar da, Apo itini hain görmez ve akabinde isyancı olarak nitelendirir. Böyle olsun istiyorsanız, buyrunuz Vahdettin hain değildir. Tarafsızlık, doğrudan yana olmaktır, yalan-yanlıştan taraf olmak değil...

Ayrıca Gül, "çok sayın" Murat Bardakçı tarihçi değildir. Kendini öyle tanıtan bir yalancıdır. Küçük bir örnek: http://www.tayyareci.com/makaleler/uydurma.asp

Tarih tarafsızlık ister ama, sadece gerçekleri anlatmak için...
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen atsiz » Pzr Şub 10, 2008 0:45

Ben bunun tartışıldığını, "Siyaset Meydanı" idi galiba emin değilim, tarihçilerle tartışıldığını da hatırlıyorum. Gereksiz bir tartışma. Attilla'nın hain olup olmadığını tartışmak kadar gereksiz bana göre. Farzedelim ki hain, kızıl hain hemde.
"Melekler erkek mi dişi mi" tartışmasının Türkiye versiyonlarından birisi işte.

TTK
Kullanıcı küçük betizi
atsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 15
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 21:22

İletigönderen Ram » Pzr Şub 10, 2008 1:56

atsiz, ona bakarsan türban tartışması da saçma ötesidir. Ama mecburen tartışılıyor. Fetullahçılar başta olmak üzere bir çok zararlı haşerat toplulukları, Vahdettin'in hain değil, hatta kahraman olduğunu sağa-sola pompalamaya başladılar. Ne zamandan beri¿? 2003'ten itibaren. Ne zaman ayyuka çıktı, 2006'da.

Gerçek nedir¿?

Gerçek budur

Sonuç nedir¿?

Sonuç budur

O yüzden, saçma diye bu konuyu bırakırsak, saçmalıkların "daniskasını" yaşayacağız. Vahametin de, Vahdettin'in de farkına varınız.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen atsiz » Pzr Şub 10, 2008 10:03

Tamam işte. İşin ucu türbana dayanıyor.

Saçma olmaz olur mu. O tartışma, olmayacak duaya amin demek ve çok gereksiz.

Takip edemiyorum ama inşallah ciddi birşeylerin üzerini örtmek için çıkarmamışlardır bu tartışmayı. Kürt devleti gibi yada buna benzer yapılmış bir anlaşma gibi...

Ne bilim vakıflar yasası yada avrupa birliğine verilen ciddi bir taviz gibi. Inşallah değildir.

Onların kullandığı padişahlardan bir tanesi de 2. Abdulhamiddir mesela. Fetttullahçılar tekrar ortaya çıkardığına göre, hocalarının durumunu Vahdettine benzetmeye çalışıyorlar olsa gerek. Kahraman yapacaklar ya başlarındakini. Yassı ada muhabbeti de onların gazetelerinde sanki Türkiye nin en önemli meselesiymiş gibi duruyor aylardır...

Akılları sıra millet ile orduyu karşı karşıya gösterecekler.

TTK,
Kullanıcı küçük betizi
atsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 15
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 21:22

İletigönderen celalsungur » Cum Mar 14, 2008 13:32

Türk-Kan yazdı:

bu siginma mektubu bir osmanli beyine yakismamis. keske vataninda ölseydi de kahraman olsaydi...

Teşekkür ederim.

celalsungur yazdı:
tıijeb yazdı:NUTUK 1. Sayfa:

Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta.
bunun neresinde vahdettine karşı bir hakaret var


MUSTAFA KEMAL’İN İDAM FERMANI

Padişah buyruğu
KUVAYI Milliye adı altında çıkardıkları fitne ve fesatla, anayasaya aykırı olarak halktan zorla para toplamak, asker almak, bunun aksine hareket edenlere işkence ve eziyet ederek şehirleri yakıp yıkmaya kalkışmak suretiyle iç güvenliği bozanların tertipçisi oldukları iddiasıyla haklarında dava açılan, 3. Ordu Müfettişliği'nden alınarak askerlik mesleğinden çıkartılmış bulunan Selanikli Mustafa Kemal Efendi, Eski Yirmiyedinci Fırka Kumandanı miralaylıktan emekli İstanbullu Kara Vasıf Bey, Eski Yirminci Kolordu Kumandanı Mirliva Salacaklı Fuat Paşa ile Eski Vaşington elçisi ve Ankara milletvekili Midillili Rüstem ve Sıhhiye eski Müdürü İstanbullu Doktor Adnan Bey ile Üniversite Batı Edebiyatı eski öğretmeni Halide Edip Hanım'ın, ayrıntıları 11 Mayıs 1336 (1920) tarihli ve 20 numaralı karar tutanağında yazılı olduğu üzre, Mülkiye Ceza Kanunu'nun kırk beşinci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle elli beşinci maddesinin dördüncü fıkrası ve elli altıncı maddesi uyarınca, sahip oldukları askeri ve mülki rütbe ve nişanlarla, her türlü resmi ünvanlarının kaldırılmasına ve idamlarına, halen firarda bulunmaları dolayısıyla kanun hükümleri gereğince mallarının haczedilerek, usulüne göre idare ettirilmesine dair İstanbul Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından gıyaben verilen hüküm ve karar tasdik edilmiştir. Bu Padişah Buyruğu'nu yürütmeye Harbiye Nazırı görevlidir.

Mehmet Vahdettin..

Kaynak..Harbiye-Divan-ı Harp... DOSYA No : 70... Harbiye Nezareti... Adliye-i Askeriye Dairesi... Şube :
Adet : 705

“Resmen bildirilir ki, Zat-ı Şahane (Vahdettin) içinde bulunulan durum sonucunda özgürlüğünü ve hayatını tehlikede gördüğünden, bütün Müslümanların halifesi sıfatıyla İngiliz korumasını ve aynı zamanda İstanbul’dan başka bir yere götürülmesini istemiştir. Padişahın isteği, bu sabah yerine getirilmiştir. Türkiye’deki İngiliz kuvvetlerinin başkumandanı General Sir Charles Harrington, padişahı almaya giderek bir İngiliz savaş gemisine kadar kendisine eşlik etmiş ve padişah, vapurda Akdeniz Filosu Genel Kumandanı Amiral Sir de Brook tarafından karşılanmıştır. İngiltere Olağanüstü Komiser Vekili Sir Newiil Henderson, padişahı gemide ziyaret ederek, Kral Beşinci George’a bildirmek üzere isteklerini sormuştur. (...)

İmza: Harrington”

Kemal Atatürk, bu gelişmelerden sonra Vahdettin’le ilgili olan düşüncelerini şöyle dile getiriyor:

“Kamuoyunu, gerçek ile karşı karşıya bırakmayı tercih ederim. Yanlış bir mirab usulü sonucu olarak, büyük bir makam ve gösterişli bir unvan elde edebilmiş bir alçağın, gururu çok yüksek, soylu bir milleti nasıl utanç verici bir duruma düşürebileceği, o zaman daha kendiliğinden anlaşılır. Gerçekten de, her ne sebep ve şekille olursa olsun, Vahdettin gibi özgürlüğünü ve hayatını milleti içinde tehlikede görebilecek kadar bayağı bir yaratığın, bir dakika dahi olsa bir milletin başında bulunduğunu düşünmek ne üzücüdür! Şükretmeye değer ki bu alçak, kendisine miras kalmış saltanat makamından millet tarafından düşürüldükten sonra, alçaklığını tamamlamış bulunuyor. Türk milletinin (saltanatı kaldırma) işinde önce davranması elbet de takdire değer.”





Üst üste mesaj atmak forum kurallarina aykiridir. "Düzenle" secenegini kullanarak bir önceki mesajiniza ekleme yapabilirsiniz.
Kullanıcı küçük betizi
celalsungur
Üye
Üye
 
İletiler: 47
Kayıt: Cum Mar 07, 2008 0:57

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Çokluortam Paylaşımları - Tarih

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x