Nihan yazdı: Peki mirim, Vahdettin haindir dedik ki bugüne kadar resmi tarihin empoze ettiği düşünce buydu. Onun hain olması yeni kurulan rejimi güçlendirmiş midir? Güçlendirdiyse neden Türkiye Cumhuriyeti şeriat yanlısı dolayısıyla Osmanlı yanlısı isyanlarla uğraşmıştır ve biz bugün Atatürk düşmanı Said-i Kürdi'nin öğrencileriyle uğraşıyoruz.
O'nun hain olup olmamasının yeni kurulan rejimle direkt alakası vardır: Şöyle, eğer hain olmasaydı, belki de bugün hala padişahlık rejimi devam ediyor olacaktı. Padişah eğer Atatürk ve Kuva-i Milliye'nin yanında olsaydı, Atatürk ve silah arkadaşları O'nun emrinde olacaktı ve kimse padişahı ne itham edecekti, ne de sınırdışı. Padişah kuvvacıları öldürmek için kuva-i inzibatiye'yi kurdurmasaydı, ölüm fetvası verdirmeseydi, kuvvacılar düşmanlara karşı daha güçlü olacaklardı...
Olayın bir de şu boyutu vardır; bu ülkeyi kuran kişi, yani Atatürk, kendi yazdığı eserinde bu kişinin hain olduğunu belgeleriyle yazmıştır ve olay o noktada kapanmıştır. Geçmişi deşeleyen, Atatürk'ü, yani bugün üzerinde yaşadığımız devleti kuran kişiyi "yalancı" göstermek gayretinde olan sizsiniz. Bu nasıl bir gaflettir!!!
Ve de Said-i Kürdi isyanı mesela, direkt İngiliz desteklidir. Bu isyankarlar Osmanlı'yı çok sevdikleri için çıkartmadılar bu isyanı..
Atatürk düşmanı Said-i Kürdi demişsiniz, buradan az çok Atatürk'ü sevdiğinizi ve Said- Kürdi'yi sevmediğinizi kestirebiliyorum. Böyle değilse uyarınız lütfen, ona göre konuşayım. Bugün karşınıza biri çıksa ve dese ki, Kürt Said'de hain değildir, düşman değildir, ne dersiniz? Siz Vahdettin hakkında Türk Tarih Kurumu yayınlarına rağmen, Nutuk'a rağmen hain değildir deme hakkını kendinizde buluyorsanız, bu adamlarında size karşı çıkmaya hakları vardır. O zaman da şimdi konuştuğunuz gibi konuşur musunuz yoksa susmayı mı tercih edersiniz..
Bir de cumhuriyet kurulduktan sonra çıkan şeriat ayaklanmalarını direkt Vahdettin'in hainliğine bağlamayınız. Bunlar farklı mevzulardır, hilafetin kaldırılması ayrıdır, halife Abdülmecit'in kendi kafasına buyruk olması farklıdır, Vahdettin'in ihanet içerisinde olması ayrı, rejimin değiştirilmesi ayrıdır. Tarihsel süreç içerisinde hepsinin bağlantısı elbet vardır ama hepsinin ortaya çıkardığı neticeler farklıdır.
Nihan yazdı:Osmanlı'nın yıkılışının doğal bir süreç olduğu, devletlerin de aynı insanlar gibi doğar, büyür ve ölür olduklarını, yapılan hataların ömürlerini kısalttığı Osmanlı'nın da hatalarıyla sona erdiği ve yeni devletin bir zorunluluk sonucu kurulduğu önceki rejime düşmanlık beslenmeden anlatılsaydı bugün bunlarla uğraşmak zorunda kalır mıydık? Sosyolojik ve psikolojik unsurlar ihmal edildiği için bugün bunları yaşıyoruz. Bir düşmanlık oluşturursanız aynı ölçüde de bir muhabbet oluşturursunuz.
Osmanlı'nın yıkılışı doğal bir süreç mi!!! İlahi Nihan Hanım; kapitülasyonlar, azınlık raporları, tanzimatlar, ıslahatlar hep bir doğallık mıdır? Doğmak, büyümek ve ölmek canlılara has bir özelliktedir. Birebir tasvirleri örtüştüremezsiniz. Bu sefer teşbihte hata var.. Memleket iyi idare edilirse, tarihten ders alınır, gelecek planlanırsa, bilimden, eğitimden, dinden uzaklaşılmazsa (ama gerçek olanlarından), adalet, savunma sistemleri düzgün işlerse bir devlet neden çöksün ki!! Ama bir canlıya istediğiniz kadar iyi bakım yapın, eninde sonunda ölecektir değil mi!!!
Bir de durup dururken nereden çıkarttınız önceki rejime düşmanlığı? Vahdettin'in hain olmasıyla padişahlık rejimine, Osmanlı'ya düşmanlığın ne alakası var? Bizim maksadımız hataların ne olduğunu sizlere göstermek, burada hata baştaki kişilerindir, ihanet içerisinde olanlarındır. Bunu günümüzde de görebiliriz değil mi, tüm dünya ülkeleri için hem de.
Nihan yazdı:İran'da 1979'dan bu yana farklı bir rejim var. Eski rejim taraftarı olanlar nüfusun yarısını oluşturuyor. Irak'la savaşa girmeselerdi ve Amerikan yayılmacılığının hedefi olmasalardı birbirlerini yiyeceklerdi. Rejim güvenlik sorunu nedeniyle eski rejimi kötülemek yerine ondan bahsetmeyerek, unutturmaya çalışarak ayakta duruyor. Biz ise güvenlik açısından onlardan daha tehlikeli bir durumda olduğumuz halde tarihimizle boğuşmaktan önümüzü göremiyoruz. Duygusal bakış açısı bizi yerimizde saydırıyor. İyi veya kötü bu, bizim tarihimiz. Reddetmek diye bir şey sözkonusu değil.
İran hakikaten rejimini söylediğiniz şekilde mi idame ettiriyor! İran'da mı yaşıyorsunuz siz? Merak ettim de.. Sitemizde Banu Avar'ın iki adet İran belgeseli var, yine Irak için Erbil Ve Kerkük belgeselleri de mevcut. Bir zahmet seyreder misiniz onları, kim neyle uğraşıyor, kim neyi savunuyor, göreceksinizdir.
Tarihle boğuşan da biz değiliz ayrıca. Boğuşan sizsiniz. Tarihi belgeler bizim söylediklerimizi söylüyor, sizin değil. Tarihin tekerrürden ibaret olduğuna hemfikirizdir. Belgelerle ve gerçeklerle boğuşmaktan önünü göremeyen de sizsiniz. Mesela bu forumun başında Türk-Kan'ın koyduğu belge..
İyi veya kötü, bu tarih bizim. Ben de zaten bunu inkar etmiyorum. Vahdettin Osmanlı padişahı değildir diyen oldu mu?
Nihan yazdı:Fatih'le gurur duyuyoruz. Vahdettin ile de onursuzluk yaşıyoruz ama bu onu hain olarak değerlendirmemizi haklı kılmaz. İyi yetiştirilememiş, devlet yönetiminde ne yapacağını bilemeyen, beceriksiz, uzağı göremeyen, yetersiz, çaresiz bir padişah olduğunu söyleyebiliriz ama hain diyemeyiz çünkü ihanette kasıt vardır.
Fatih'le gurur duyuyor, Vahdettin'le onursuzluk yaşıyoruz, bundan doğal ne olabilir ki! O yüzden bu cümleyi neden yazdığınızı anlayamadım.
Vahdettin hakkında da herşeyi yazmışsınız
bir hain dememişsiniz.. Onda da kasıt vardır diye dememişsiniz. Peki, beceriksiz, uzağı göremeyen, yetersiz, çaresiz (sizin tabirinizle konuşuyorum) bir insanın ihanete sürüklenmesi, oyuncak edilmesi çok mu zordur sizce?
İhanet içerisinde olmanız için illa kasıt aranmaz hem. PKK'ya katılan, dağa çıkan nice saf, kandırılmış insanlar vardır. Bu onlara terörist demememizi gerektirmez değil mi, onların terörist olmadığını da göstermez.. Aynı şey işte deminden beri anlatmaya çalıştığım, tabii anlayana...