Vahdettin'in ingilizlere sığınma mektubu

Tarihî belgeler, resimler, belgeseller, sesli ve görüntülü içerikleri, bu bölümde paylaşabilirsiniz.

İletigönderen mukanorkan » Sal Mar 03, 2009 0:48

Evet haklısın kaye arkadaşım benim sitemim bir şey yapamamak. Vahidettin hakkında net bir kararım yok. Bu konu hakkında okadar çok hain ve ya değil düşünce varki bizi her yönden bir şekilde ikiye bölüyorlar ama hain olduğuna yakın görüşteyim. Vahidettinin hainliği şimdikilerinkinin yanında devede kulak sanırım, bellimi olur belki yarın torunlarımızda tayyip hain mi değil mi tartışmasını yapsa şaşırmam
Kullanıcı küçük betizi
mukanorkan
Üye
Üye
 
İletiler: 425
Kayıt: Çrş Oca 07, 2009 16:18

İletigönderen kaye » Sal Mar 03, 2009 1:04

Aslında bu konuda derinlemesine tarih bilgisine hiç gerek yok orhan, bu başlığı baştan sona okumak ve yazılan herşeyi mantık süzgecinden geçirmek, belgelere şöyle bir göz atmak yeterli akla karayı seçmek için..

bellimi olur belki yarın torunlarımızda tayyip hain mi değil mi tartışmasını yapsa şaşırmam

Zaten amerika'da dost ülke değil mi!
Ya da hamas, hizbullah, israil bizden değil mi!!
PKK'yı yıllardır besleyen ülkelere bugün yardım elimizi uzatmıyor muyuz!
Dünün teröristleri bugün trt'ye program yapması için davet edilmiyor mu!
Atatürk'e hakaret edenler milleti temsil etmiyor mu!
Bir zamanlar apoyla eşdeğer barzani-talabani'yi kırmızı halılarla karşılamıyor muyuz!
Hâlâ amerikanın eteklerine sığınanları şeyh kabul etmiyor muyuz!
Dinimiz türban-saç-çarşaf-sakaldan ibaret değil mi!
Doğruları konuşanları hiç bir köye koymayıp Silivri'ye doldurmuyor muyuz!
Vatan satmak, Türk'e küfretmek, insanları köle etmek, askeri aşağılamak, çalmak, çırpmak, alavere-dalavere, zam yapmak, yeni dinler yaratmak, papazlara-hahamlara itibar etmek, milletle dalga geçmek üstün meziyet te, bunlara karşı çıkmak terörist olmak demek değil mi!!

Şaşırma mukanorkan, hiç şaşırma..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen Urumchi » Sal Mar 03, 2009 3:08

Oncelikle bu konuyu gorunce cok sevindim , cunku yillar boyunca bu konu uzerine cok dusundum . Ortaokulda bir hocamiz vardi , Vahdettin oldukten sonra Ataturk'un mezarina kirmizi ve beyaz cicekleri her sene 29 Ekim gunu gondigini anlatmisti. ;) Ondan sonra yillarca , Ingiliz gemisi ile kacan bir hain oldu . Ama artik biliyorum ki Vahdettin Padisah olmayi hic istemeyen , gucsuz bir adam ama asla hain degil . Eger hain olsaydi sefalet icinde olmezdi . Ataturkun ulkeyi kurtarmasindan memnun olduguna eminim ama , tabi icin icin kiskanmistir. Butun gucu elden gitmis bir zavalli olarak kalmistir . Bence insanlar sadece siyah beyaz degildir , ara renklerde vardir . Vahdettin'de , siyaha yakin bir griydi belki ...
Yinede Allah rahmet etsin ....
Kullanıcı küçük betizi
Urumchi
Üye
Üye
 
İletiler: 259
Kayıt: Çrş Şub 25, 2009 17:46

İletigönderen kaye » Sal Mar 03, 2009 9:06

Urumchi yazdı: Ortaokulda bir hocamiz vardi , Vahdettin oldukten sonra Ataturk'un mezarina kirmizi ve beyaz cicekleri her sene 29 Ekim gunu gondigini anlatmisti. ;) Ondan sonra yillarca , Ingiliz gemisi ile kacan bir hain oldu . Ama artik biliyorum ki Vahdettin Padisah olmayi hic istemeyen , gucsuz bir adam ama asla hain degil .

Öğretmenin ne kadar çok biliyormuş, ama tebrik ederim onu, en azından işini çok iyi yapan bir öğretmen olduğu belli belli besbelli!!!
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

Re: Vahdettin'in ingilizlere sığınma mektubu

İletigönderen Türk-Kan » Cum Eki 30, 2009 18:26

Ne General Harrington'mus kardesim :)


VAHİDETTİN: EŞLERİMİ SİZE EMANET EDİYORUM GENERAL

İlk ambulans iyice rıhtıma yanaştırıldı. Vahidettin, Dr. Reşat Paşa’nın elini tutarak indi. General Harrington ve Mr. Henderson, Vahidettin’i saygıyla selamladılar. Tercüman Mattews de yetişmişti. Motora kadar konuşarak yürüdüler. Yolda ilk ambulansın lastiği patlamış, bu yüzden gecikmişlerdi. Başkaca bir aksilik olmamıştı.

Denizcilerin yardımıyla motora binildi. Vahidettin’in adamları, bavullar ve çantalar da yüklendi. Motor arkasındaki büyük İngiliz bayrağını dalgalandırarak rıhtımdan ayrıldı. Malaya Zırhlısı’na yol aldı.

Vahidettin ‘her şey için teşekkür’ ettikten sonra General Harrington’u şaşırtan bir şey söyledi: “Eşlerimi size emanet ediyorum, General.”

Müslümanların Halifesi Vahidettin Efendi’nin en yakın, güvenilir bulduğu insanın İşgal Kuvvetleri Başkomutanı General Harrington olduğu anlaşılıyor.


Kaynak: Turgut ÖZAKMAN: CUMHURİYET - Bir Türk Mucizesi turgut-ozakman-cumhuriyet-bir-turk-mucizesi-t23024.html


Daha ne diyelim :)
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Vahdettin'in ingilizlere sığınma mektubu

İletigönderen Türk-Kan » Pzt Kas 09, 2009 22:37

    PADİŞAH Vahidettin, Mayıs 1919’da şöyle diyordu:

    “İngiliz ulusuna karşı beslediğim sevgi ve hayranlık duygularımı babam Sultan Abdülmecid’den miras aldım. Ümidimi, Allah’tan sonra İngiltere’ye bağladım.”

:arrow: ya-istiklal-ya-olum-t23158.html
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Vahdettin'in ingilizlere sığınma mektubu

İletigönderen Syriusien » Prş Haz 24, 2010 10:30

Bunu bırakın,"bu halk koyun bunlara bir çoban lazım o da benim" demiştir Vahidettin.
Bunları diyen bir adam ancak dediği gibi çoban olur hükümdar,yönetici olamaz.
Evet bu millet aslında koyun gibi.Akp ile koyun gibi olmayı tercih ettikleri çok açıktır.Zaten akp'nin bu koyunluğa gönderme yaparak sürekli olarak "uysal koyun değilim" deme ihtiyacı da öyle olmalarından ileri geliyor.
Bu ayrı bir şey,halkı eğitimsiz cahil bırakıp da ona koyun demek ayrı bir şeydir.Benim koyun dediklerim onca iletişim araçları olmasına ve bilgi temin etme yolları açık olmasına karşın işi bir imani mesel haline çevirip de bir yalanlar silsilesi uydurup Atatürk'ün yaptıkların bir yalan tarih tezi ile yalanlıyor bu dinci-osmanlıcılar.Bunlar ki sorsanız milliyetçiyiz der bunu kanıtlamak için de İstiklal Marşı okurlar.İstiklal Marşı,marşımızdır ama orada bir kere olsun Türk sözü geçmez.Demiyorum ki,bu sebeple İstiklal Marşımız olamaz.Benim demek istediğim marş da değil.O milliyetçiyiz diyenler Kurtuluş Savaşı olmamıştır,o bir iç savaştır diyen dincilerle aynı ağızdan konuşuyorlar.Mustafa Armağan gibi Abdülhamit'e "han hazretleri" diye hitap ederek padişahları evliya gibi göstermeye çalışıp,öyle olduğuna inanıyorlar.Bir de bu siyasi mevzuyu dinselleştirerek.Sanki iman esasları ya da dinden bir şeyi inkar edip,ona karşı çıkıyormuşsunuz gibi sizi dine karşı çıkan diye ortaya koyup iftira ederle.Bunlar beyinsizdir,en büyük şerefsizdir.Bunların bilgisi olsa kendileri bir şey koyarlar ortaya.Murat Bardakçı'ya kızıyorlar.Adam her şeyi belgeyle ortaya koyuyor.Şerefsizler.
Murat Bardakçı'ya vatan hainliği gibi şeylerle itham ediyorlar.Eğer öyle olsaydı ermeni tezlerine sahip çıkan dincilerden olurdu.Hani o dincilerin bir Sevan Nişanyan'ı var ya BM gibi gazetelerindeki yabancı yazarlardan biri.Murat Bardakçı programında beter etmiştir onu programında,nişanyanın benimsediği tarih tezleri ermenilerin tezleridir dincilerin de bugün sahip çıktığı tez budur.
Dincileri görürsünüz sağda solda Atatürk ne yaptı diye?Şerefsizler okumazlar da abilerinin,ablalarının zırvalarına iman ederler.
Kurtuluş Savaşı,Çanakkale'de bütün olarak milli mücadele büyük rol oynamıştır.Onlar inkar edince hakikatleri yok ettiklerini sanıyorlar.Atatürk'e dinle ilgili olarak düşüncesi sorulduğunda,"hakikate nasıl inanıyorsam ona da öyle inanıyorum" demiştir.Dinciler,hakikati inkar ede ede,yalan söyleye söyleye nasıl bir dine inanıyorlar,nasıl bir imanlı oluşlarından bahsediyorlar.Dinciler dinin en önemli yeri olan erdemleri bir kenara atarak,arapçılıkla dindar oldukları zannının bırakıyorlar ahmaklar üzerinde.
Kullanıcı küçük betizi
Syriusien
Üye
Üye
 
İletiler: 23
Kayıt: Sal Ağu 18, 2009 1:04

Re: Vahdettin'in ingilizlere sığınma mektubu

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Eki 11, 2010 21:33

İngiliz belgesindeki şok iddia:

“Vahdettin Atatürk’ü devirip bağımsız Kürdistan’ı tanıyacaktı”


'Vahdettin eğittiği Kürt militanlarla Atatürk'ü devirip bağımsız Kürdistan'ı tanıyacaktı.'

İngiliz arşivlerinde yaptığı çalışmalarla tanınan Türk Tarih Kurumu şeref üyesi olan Prof. Dr. Salahi R. Sonyel, Remzi Kitabevi'nden çıkan son kitabı "Kıskaç Altında" İngiliz arşivlerinden çıkan çok tartışma yaratacak bir belgeye de yer verdi.

Irak'taki bir İngiliz polis müfettişinin, İngiliz Yüksek Komiseri ve istihbarat örgütlerine gönderdiği raporuna göre, 1926'da 40 bin Kürt militanın Musul'da Türkiye'ye karşı emekli subaylarca eğitilmişti. Bu militanların önderleri, devrik Osmanlı Padişahı Vahdettin'le ve o sırada Türkiye'nin muhalefet partisiyle Mustafa Kemal'i yönetimden düşürmek için anlaşmışlardı. Vahdettin iktidarı ele geçirince, "Kürt bağımsızlığını" tanıyacaktı.

Irak'taki Polis Cürüm Araştırma Bölümü'ne mensup genel müfettiş yardımcısı J.F Wilkins 21 Ağustos 1926'da Irak İçişleri Bakanı, İngiliz Yüksek Komiseri ve öteki istihbarat örgütlerine gizli bir yazı göndermişti. Bu yazıya bir de rapor iliştirilmişti. Raporda, şu bilgiler vardı: "Doktor Ahmet Sabri ve Kracya Muratyan Musul'a gitmek üzere 16 Ağustos'ta Bağdat'a uğramış; 18 Ağustos'ta Hacı Raşit el Hava'yı ziyaret ederek, ona, amacı Kürdistan'da Türklere karşı harekete geçmek olan kendi partilerine katılmasını önermişlerdi. (...)

KÜRT BAĞIMSIZLIĞI TANINACAKTI

19 Ağustos akşamı her ikisi de doktor Şükrü Muhammed'in evine gitmiş ve orada Doktor Ahmet Sabri onlara Türkiye'de geniş kapsamlı bir isyandan söz etmişti. Bununla ilgili planın amacına da değinen Sabri, Büyük Britanya'dan kapsamlı bir yardım gelmesinin beklendiğini de söylemişti. Kürt asiler epey hazırlık yapmışlardı. 40 bin kadar Kürt militan emekli subaylarca eğitiliyordu.

Bu militanların önderleri düşük Padişah Vahdettin'le ve o sırada Türkiye'nin muhalefet partisiyle şu koşullara göre anlaşmaya varmışlardı: Mustafa Kemal'i erkten düşürmek için bu kişiler yardımda bulunacak; iktidarı ele geçirince 'Kürt bağımsızlığını' tanıyacaklardı. Onların iddialarına göre, aralarında Rusya, Fransa ve İtalya olmak üzere, çeşitli yabancı yönetimlerle görüşmelerde bulunmuşlardı."

ÜÇ AY ÖNCE ÖLMÜŞTÜ

Yazar Sonyel'in kitabın dipnotlarında bu raporun, İngiliz Dışişleri Bakanlığı Foreign Office-FO Arşivi'nde 371/11480/E5456 numarayla bulunduğunu yazdı. Ayrıca Sömürgeler Bakanlığı'ndan Dışişişleri Bakanlığı'na 22.09.1926 tarihli yazıda bulunduğunu; ilişiğinde H.Doobbs'un Sömürgeler Bakanlığı'na gönderdiği 2.09.1926 tarihli gizli yazının da ilişikte olduğu bilgisini de verdi.

Ancak Sultan Vahdettin'in 1926'nın mayıs ayında, yani bu istihbaratın ağustosta alınmasından 3 ay önce ölmüş olması da dikkat çekti.

SONYEL: ÖNCEDEN KONUŞMUŞ OLABİLİRLER

Kitabında 1923'ten günümüze, belgeler ve gizli yazışmalar eşliğinde Türkiye Cumhuriyeti'nin yıpratılarak bölünmesi üzerine yapılan dış çabaları irdeleyen Prof. Dr. Sonyel, belgeye nasıl ulaştığını şöyle açıkladı: "Ben İngiliz arşivlerini didik didik etmiş bir tarihçiyim. İngiltere Dışişleri Bakanlığı Arşivi'ndeki yüzlerce dosyanın hemen hemen tümünü inceledim. Söz konusu belgenin fotokopisini çekmedim ama notlarım arasına almıştım. Devrik Padişah Vahdettin'in ölüm tarihinin bu istihbaratın verildiği tarihten önce olması ilginç bir nokta. Belki de önceden konuşmuş olabilirler. Ayrıca raporda yazılanların tamamıyle doğru olup olmadığını da bilemeyiz. Ben bir tarihçi olarak sadece belgeyi koydum."

HANEDAN ÖLENE KADAR UĞRAŞTI

Konuyla ilgili diğer tarihçilerin görüşleri ise şöyle:

Yrd. Doç. Dr. Orhan Çekiç (Tarihçi-Yazar): Vahdettin ölene kadar Mustafa Kemal'in ölmesini ve rejimin değişme ihtimalini hep güttü. Kendisini bu amaçla Türkiye'den ziyaret edenlere maddi yardımlar da yaptığını biliyoruz. Bazı kesimlerin 'hanedanın yurt dışına çıktıktan sonra hiçbir şekilde Cumhuriyet aleynhine faaliyette bulunmadığı' yönünde iddiaları vardır. Bu iddialar tamamen mesnetsizdir. Hanedan mensupları, tekrar padişahlığın dönmesi için her türlü faaliyette bulundular. 1938'inde Mart ayında Ankara'da Atatürk'ü öldüreceklerdi. Türk devleti, 30 Mart 1938'de Atatürk'ün hasta olduğunu ilk kez resmi olarak açıklayınca bu suikasttan vaçgeçildi.

Bunun kaynağı İngiliz arşivleridir ve oraya giren kişi de yine Prof. Salahi R. Sonyel'dir. Hanedan mensuplarının İngiltere'de yaşayan kolu, 1937'de İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na yazılı başvuruda bulunarak "Bize 100 bin pound yardım edin. Bu suikastı biz düzenleyelim. Mustafa Kemal'i ortadan kaldırırsak, rejim çöker, tekrar padişahlık gelir. Taht sırası da Vahdettin'in kolundan devam eder' dedi. Bunu söyleyen Vahdettin'in oğlu Şehzade Burhanettin'dir. İngilizler kendi aralarında olayı tartıştılar. Ankara'daki Büyükelçi Sir Loraine'e sordular. Loraine onlara, "Sakın ha muhatap bile almayın, çünkü bu olay duyulursa Türkiye'yi kaybederiz. Burada rejim oturmuştur. Karizmatik liderdir. Bu laik düzen değişmez" diye uyarıyor. İngiltere bunun üzerine olayı teklifi kapatıyor. Bu olay Vahdettin öldükten 11 yıl sonra bile hanedanın, Mustafa Kemal'i ortadan kaldırmayı planlıyorlardı. Bu nedenle Vahdettin'in Irak'ta Kürtleri toplayıp Cumhuriyeti yıkmak için bir girişimde bulunmuş olma ihtimaline şaşırmam.

ŞEYH SAİT ABDÜLHAMİD'İN OĞLUNU GERİ GETİRECEKTİ

Mustafa Armağan (Tarihçi-Yazar): Abdülhamid'in torunu Abdülkerim Efendi'nin Çin Türkistanı'nda Türkler'e yeni bir devlet kurmak için bir çaba gösterdiğini biliyorum. Diğer hanedan üyeleri arasında bu tür ilişkilere bulaşmış kişileri gösteremiyoruz. İstihbarat raporlarının doğruyu yansıttığını söylememiz mümkün değildir. Düzmece belge de üretirler. Fransızlar güya '12 Eylül 1919'da Vahdettin İngilizlerle gizli bir anlaşma yaptı' diye sahte bir belge de üretmişlerdir. Bunun sahte bir belge olduğunu da yine Salahi R.Sonyel ortaya çıkarmıştır. Tabii insanı duyguları da düşürsek, bir insanı bir işten atsalar haksızlığa uğradığını düşünebilir. Kendisini işten atanlara iyi hisler beslemeyebilir. Şeyh Sait isyanında Abdülhamid'in oğlunun Kürdistan sultanı yapılması gibi bir düşünce Şeyh Sait çevresinde oluşmuştur. Bir Peyanname'de Selim Efendi'nin ismi geçiyor. Dolayısıyla bir takım yerlerde bu tip şeyler düşünülmüştür. Ancak o isimlerin, o işlerin içinde olduğunu ispatlamak için başka güçlü karineler gerekir.


GAZETE5, 11 Ekim 2010




Salahi R. Sonyel kimdir?

Salahi R. Sonyel, 1932’de Kıbrıs’ta doğdu. Lefkoşa İngiliz okulunu bitirdikten sonra 1957’ye kadar Kıbrıs’taki İngiliz Sömürge yönetiminde memur olarak görev yaptı. Bu görev sırasında Kuzey İrlanda Belfast’daki Queen’s Üniversitesi’nde okumak üzere bir devlet bursu aldı. Buradan B.A., M.A. ve Eğitim Diploması aldıktan sonra Londra Üniversitesi’nde tarih alanında doktora yaptı. Prof. Sonyel’in, Kıbrıs, Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve ABD’de birçok dergi ve gazetede makaleleri yayımlandı. Halen basılmış olan kitapları arasında; Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika (Türk Tarih Kurumu 1975, 1986), Londra ve New York’ta basılan, Türk Diplomasisi, 1918-1923 (Sage Publications) ve Londra Kıbrıs Türk Derneği tarafından 1976’da basılan The Turco-Greek Conflict (Türk-Yunan Çatışması) bulunmaktadır. Prof. Sonyel, Ankara’da Türk Tarih Kurumu şeref üyesidir. Türk tarihine yapmış olduğu hizmetlerden dolayı kendisine Atatürk Üstün Hizmet Madalyası verilmiştir.
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Vahdettin'in ingilizlere sığınma mektubu

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Eki 17, 2010 0:13

İşte ben buna ihanet derim!

Bir gün sonra İstanbul’da Padişah Vahdettin Cuma selâmlığı merasiminde kendisini takip eden askerî, mülkî ve ilmîye sınıfından pek çok kişi ile birlikte Hamidiye Câmii’nin sol tarafındaki mermer merdivenlerden ağır ağır ve düşünceli bir şekilde çıkmaya başlar. Ve tam o sırada yüzyılların geleneği olarak görevliler tarihî gülbanklarına başlarlar:

“- Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var!”

Vahdettin A. Ragıp Akyavaş’ın ifadeleri ile elektrik cereyanına tutulmuş gibi titremeye başlar ve sinirli bir halde başını geriye doğru çevirip Başmâbeyinci Ömer Yâver Paşa’ya çıkışır:

“- Paşa! Paşa! Sustur şunları!”

Alkışlarla yüklü “Mağrur olma Padişahım” tezahüratları susar. Ve Vahdettin, “Bunun artık mağrur olacak tarafı kalmadı. Acemâne tafralara lüzum yok” diye söylenerek yoluna devam eder. Bu gülbank Osmanlı’nın son gülbankıdır. Sanki, sanki değil adeta Osmanlı’nın da sonudur ve sanki Vahdettin bu sonu gözleri ile görmüş, elleri ile tutmuş ve işte böyle kabul ve ikrar da etmiştir.

Bu hatırlatmayı niye yaptık?

Yaptık çünkü Osmanlı’nın bittiğini daha 16 Mayıs 1919’da kabul eden Vahdettin’in Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra saltanatını yeniden diriltmek uğruna Türkiye Cumhuriyeti topraklarından bir “Kürdistan” çıkartmak için İngilizlerle işbirliğine girdiğine dair yeni bir belge çıktı ortaya.

Çok ilginç değil mi?

Türk Tarih Kurumu şeref üyesi Prof. Dr. Salahi R. Sonyel’in Remzi Kitabevi’nden çıkan “Kıskaç Altında” kitabında yer alan o belgeye göre 1926’da 40 bin Kürt militanı Musul’da emekli İngiliz subayları tarafından Türkiye’ye karşı savaşmak üzere eğitilmiş. Basında yer alan habere göre bu militanların başları Vahdettin’le ve Türkiye’deki muhaliflerle Mustafa Kemal’i yönetimden düşürmek için anlaşmışlar. Haberde ilgili ihanetin adresi de verilmiş: İngiliz Dışişleri Bakanlığı Foreign Office-FO Arşivi’nde 371/11480/E5456 numaralı belge. Ben buna ihanet derim.

Sonyel kitabında yine Hanedan mensuplarının İngiltere’de yaşayan kolunun 1937 yılında İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na yazılı başvuruda bulunarak, “Bize 100 bin pound yardım edin. Bu suikastı biz düzenleyelim. Mustafa Kemal’i ortadan kaldırırsak, rejim çöker, tekrar padişahlık gelir. Taht sırası Vahdettin’in kolundan devam eder” teklifinde bulunduklarını da yazmış ve “Bunu söyleyen Vahdettin’in oğlu Şehzade Burhanettin’dir” notunu da düşmüş. İşte ben buna da ihanet derim. Bu belgelere “Şaşırmam” diyenler olduğu gibi, “şüpheyle yaklaşanlar” da varmış.

Olabilir..

Şüphe edilmeyecek bir şey varsa o da Vahdettin’in Osmanlı’nın bittiğini 16 Mayıs 1919 günü kendi ağzı ile itiraf ettiğidir, bu bir. İkincisi, Vahdettin ve ekibi Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra bile saltanatlarının devamı için Türk’ün kurtarılan son topraklarından bir “Kürdistan” çıkartma peşinde olmasalar bile o toprakları yine saltanatlarının devamı uğruna “Ermenistan” a vermek için gözden çıkarttıklarıdır ve bu tarihi bir hakikattir. Bu tarihi hakikatin belgesi de 1919 Nisan’ının sonlarına doğru Vahdettin’in Sadrazamı Ferit Paşa’nın Vali Mazhar Müfit Beye, “Hususî, gayet mahrem, bizzat hallolunacak” notu ile çektiği şu telgraftır:

“Vilâyat-ı şarkıyeden bazı aksamının Ermenista’a terki mecburiyet ve zaruretinin hasıl olması muhtemeldir. Gerçi bu ihtimal pek zayıf ise de, bir emri vâki karyısında kalınmamak için dağdağasızca ve uslûb-u hakîmane ile şimdiden efkâr-ı umumiyeyi hazırlamak faydadan hâli değildir. Bu hususta sarf-ı mesai buyurulması..”

Yani diyor ki..

Biz bu bölgeyi Ermenilere vereceğiz, sen bölge halkını bu konuda hazırla, tepki göstermesinler ey Vali bey!

İşte ben buna da ihanet derim.

Mazhar Fuat, telgrafı okurken tüylerim diken diken oldu, der...


Hasan DEMİR, 17 Ekim 2010, YENİÇAĞ
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Önceki

Şu dizine dön: Çokluortam Paylaşımları - Tarih

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x