Vakitin çelişkisi ve CHPyi bekleyen tehlike
CHP Genel Genel Sekreteri Önder Sav ile Bolu eski Valisi Ali Serindağ arasında yapılan konuşmanın AKPnin yayın organlarından olan Vakit Gazetesinde yayımlanması yeni bir tartışma başlattı. CHP, konuşmanın tele kulak olarak tabir edilen yasadışı dinlemeyle elde edildiğini açıkladı.
Vakit AKP ve yandaş medyası ise, bu iddianın üstüne büyük bir kampanyayla gitti. Manşet kardeşliği olarak da tabir edilen bu kampanyada CHP hedef alındı. Yasadışı dinleme ve bunu yayımlama ise gözden uzak tutuldu. AKP medyası, dinlemeyi meşru hale getirdi. AKPnin yayın organı Vakit ise, Evet biz dinledik diyerek suçu "üstlendi."
Bu mesele belli ki uzun bir süre daha tartışılacak. AKP ve yandaş medya, Önder Sav üzerinden, hem CHPye, hem de demokrasi güçlerine yeni saldırı ve sindirme politikası uygulayacak. Bir yandan da din sömürüsünde yeni bir perde açılacak.
Halbuki; Önder Savın konuşmasının dinlenilmesi, AKP medyasının iddia ettiği üzere, basit ve geçiştirilecek bir konu değildir. Bu dinlemenin hemen arkasından ortaya çıkarılan Telekom raporu da şüpheleri ortadan kaldırmaz.
Çünkü; dinlemeyi yaptığını iddia eden Vakit, haberi yayına koyduğu ilk gün, Ankara Temsilcisi Serdar Arsevenin imzasını attı. Gazete, ikili arasında geçen konuşmayı sürmanşetten verdi. CHP bu haberin üstüne gidince, Vakit bu kez, "Bilgileri CHP'li bir dost getirdi" dedi. Vakit, bir gün sonra ise ağız değiştirdi: Muhabirimiz Önder Savı aradı. Telefon o sırada açık kalmış. Konuşmayı bu şekilde dinledik ve kayda aldık dedi. Yine aynı gün yapılan açıklamada, Elimizde ses kasedi var denildi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykalın Bunlar zırva demesi üzerine, Vakit bu kez ağız değiştirdi. Vakit Temsilcileri, Muhabirimiz İstanbuldan aramış demeye başladı. Ardından da Elimizde ses kaydı yok. Muhabir not tutmuş savunması yapıldı. Muhabirin konuşmayı moda mod (kelimelerin yeri bile değişmeden) aktarabilmesinin imkansızlığı ise gözden kaçırıldı.
Sıkışan Vakit, cuma günü ise, yeni bir belge ortaya çıkarttı. Ankara Temsilcisi Serdar Arsevenin medyaya dağıttığı belgeye göre, Vakitin Ankara Bürosundan, Önder Savın cep telefonu aranmış. Halbuki; Vakit, haberi önce Arseven imzasıyla yayımlamıştı. Ardından da Haberi İstanbul Bürosu yaptı demişti.
Vakitin medyaya dağıttığı belgede ise, Önder Savın Ankara Bürosundan arandığı görülüyor. Neresinden baksanız, çelişkilerle dolu bir süreç
Vakitin bir dediği, bir dediğini tutmuyor
Medyanın durumu ise Vakitten daha beter. Önder Sav Valiyle görüşme yaparken, telefonum yine çaldı. Turkcellin kaydını alalım. Bu görülecek. Vakitle konuştuysam, telefonum nasıl çalıyor? diyor. Bu sözleri duymayan medya, AKP yanlısı gazetenin verdiği belgeyi sorgulamaya dahi gerek görmeden, bir anda tutum değiştiriyor. Dinleme skandalının üstünü örtmeye çalışan medya, Vakitin itiraflarını ise belli ki normal karşılıyor. Bir gazetenin yasadışı dinleme yaptık demesini önemsemeyen medya, yeni skandalların önünü açıyor, meşrulaştırıyor.
Öte yandan, CHP Genel Sekreteri Önder Savın iddialarını çürütmeye yönelik alel acele ortaya konulan belgenin nasıl temin edildiğini dahi sormayan medya, bu tür işlemlerde savcılığın bile belli kurallar içinde hareket ettiği gerçeğini yok sayıyor. Kuşkusuz; amaç CHPye vurup AKPye yaranmayı istemek olunca, akıl ve izan kalmıyor.
Halbuki; bu tür dinleme iddialarında, savcılık Telekomdan belge ister. Belge, sadece ay sonlarında hazırlanır. Savcılık aciliyet gerekçesi gösterdiği taktirde, Telekom bu belgeyi hazırlar. Ve yine bu belge, savcılığa gelir! Vakitin bürosuna değil!
Ancak belli ki; medyanın kulağı yine çekildi. Merkez medya, soru sormak yerine, Önder Savı suçlamaya başladı. Ankaranın beyni paslanmış, iktidarın kölesi olmuş gazetecileri, bu belgeyi hazırlayan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) Dairesinin AKP tarafından oluşturulduğunu bile unuttu! Ve yine o dairede kadrolaşan bazı kişilerin DGM'ye verilen "Fethullahçı polisler" dosyasında adının olduğunu da
İşte CHPyi bekleyen tehlike bu
Yerel seçimler yaklaştıkça, AKP ya da (kapatıldığı taktirde) onun takipçisi olacak parti, elindeki her türlü imkanı kullanacak ve karşı saldırıya geçecek. Önder Savın Hacla ilgili sözleri de yeni bir din sömürüsü olarak alanlarda kullanılacak. İslamiyetle hiçbir ilgisi olmayan AKPnin yine din sömürüsüne sarılması, yandaş medyanın din ticareti yapması CHPyi hayli zorlayacak. CHP bunun önlemini şimdiden almalı
Zira; din tacirleri, halkın inancını acımasızca istismar etmekten vazgeçmeyecek. 1400 yıldır egemenler tarafından sömürülen din, yine hak etmeyenlerin dilinde bir bayrak olacak. AKP mızrağının ucuna Kuranın sayfalarını geçirerek sahaya inecek.
1. NOT: Telefon dinleme yöntemleri, Sav'ın sözlerinin doğru olabileceğini ortaya koyuyor. Çünkü; telefon açılmadığı taktirde bile uzaktan dinlenebiliyor.
2. NOT: CHP bu süreçte, Turkcell'den gelecek "döküman"ı 'bilirkişi' nezaretinde istemelidir. F Tipi örgütlenme, GSM şirketlerinin kilit noktalarını kontrolde tutmaya çalışıyor. F Tipi örgütlenme, buralarda da etkili olmaya gayret ediyor. Bu yüzden, hukuki süreçlerde mutlaka bilirkişi nezaretinde başvurulmalıdır.
3. NOT: Din taciri AKP medyası, "Eski Vali, Önder Sav'la nasıl konuşur?" diyor. Ve bu haberlerde, Vali'nin görevden neden alındığı yazılmıyor. Valinin 'Alevi' düşünceye sahip olduğu ve Başbakan'la cami ziyaretine gitmediği için görevine son verildiği gözden kaçırılıyor. Sav ile Üstündağ arasındaki konuşmayı diline dolayan din taciri medya, "Bolu'daki tarikatçı örgütlenme"yi anlatan konuşmayı ise "es geçiyor."
Barış YARKADAŞ
baris@gercekgundem.com