Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

İletigönderen Vedat Kılıç » Çrş Eki 05, 2011 12:54

Vatansever aydınlar, mevcut veya kendi kuracakları bir örgüt altında neden birleşmiyorlar?
Böyle bir çalışmaya halkın destek vermeyeceğini mi sanıyorlar?
En küçük bir çağrıda milyonların Tandoğan'a akın etmiş olması bir işaret değil mi?
Bunca baskı-kömür-makarna-uyutma operasyonu ve hileli seçimlere rağmen yüzde ellinin oy vermemesi bir anlama gelmiyor mu?
Ülkemizin işgalini, Atatürk'ün Gençlik Nutku'nda tarif ettiği işgalle uyuşmadığını mı düşünüyorlar?
"...İktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid..." etmemişler mi? "...Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri..." zaptedilmemiş mi?
Acaba örgütlenmeyi mi bilmiyorlar?
Üzerine idam fermanı çıkmış olan Atatürk'ün örgütlenme mücadelesi örnek teşkil etmiyor mu?
Bugün bir çatı altında birleşmeyen vatansever aydınların halkı suçlu görmeye hakları olabilir mi?...

Vedat Kılıç
Kullanıcı küçük betizi
Vedat Kılıç
Üye
Üye
 
İletiler: 25
Kayıt: Pzt Eyl 19, 2011 22:35

Re: Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

İletigönderen kosmos » Pzt Kas 14, 2011 4:34

Vedat Kılıç Kardeşim,
Çok önemli bir konuyu gündeme getirdiğin için çok teşekkür ederim.

Ülkemizde ne yazıkki "aydın" geçinen insanların çok büyük çoğunluğunun "aydın" sorumluluğu adına yaptığı tek şey yazı yazmaktır. Dersimde "soykırım" yapıldı yalanını söyleyen CHP milletvekili Hüseyin Aygün hakkında Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunma önerisi yaptığım "aydın" geçinen bazıları ne yazık ki, bu önerimi "saçma" buldular.

Gerçek Atatürk ilkeleri etrafında hızla örgütlenme bugün önümüzde duran en önemli görevdir ! "Aydın" geçinenler olmasa da, bu örgütlenme mutlaka gerçekleştirilmelidir.

"Kurda sormuşlar neden ensen kalın diye, kendi işimi kendim yaptığım için" demiş. Kendi işimizi yapabilirz.

Kozmoz
Kullanıcı küçük betizi
kosmos
Üye
Üye
 
İletiler: 24
Kayıt: Sal Eki 25, 2011 5:21

Re: Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

İletigönderen Sabırlı_Vatandaş » Pzt Kas 14, 2011 17:26

Vatansever dediğimiz aydınlar korku içinde, zira halk da öyle. Senin benim isyanım aslında topu başkalarına atmak da değil,böyle düşünenler olabilir. Madem çık sen birşeyler yap ya da sen ne yapıyorsun peki diyenler olabilir. Biz sadece çevremizi bilinçlendirebiliriz, kaldı ki kurtarabildiğimi bu ateşten kurtarmaya ya da en azından bilinçli olanları da uyanık tutmaya çalışıyorum şahsen. Bugün sen ben de çıkıp "hadiyin ulan, gidiyoruz" da diyebiliriz. Ancak kim takar bizi, kimse! İşte bu yüzden vatansever kanaat önderlerimizin ve şahsen özellikle güvendiğim isimler Pamukoğlu ve Sarızeybek paşaların bu sancağı yerden kaldırmasını istiyorum..fakat görüyorsun işte. Aslında belki de onlar da halktan istedikleri desteği göremeyip bu işin (şahsi olarak değil bağımsızlık davasının) sonunun daha acı olacağından ve bunun sorumluluğunu almak istemediklerinden yanaşmıyorlar buna, bilemeyiz. Ya da kim bilir, belki de hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyorlar ve şartların olgunlaşmasını bekliyorlardır! Özet olarak kardeşim, isyanında haklısın ancak hitabenin sonunda şöyle der Gazi;
"Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur"..Gün gelip birgün o kan damarlarına sığmayacaktır, ben böyle umuyorum!
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Kullanıcı küçük betizi
Sabırlı_Vatandaş
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 101
Kayıt: Cmt Tem 31, 2010 9:42

Re: Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

İletigönderen Vedat Kılıç » Prş Kas 17, 2011 11:05

Konuyu paylaştığınız ve isyan-uyarı-sitem içeren görüşüme katıldığınız için teşekkür ederim.
Belki sesimiz gür çıkmayabilir ama, bu konuda yalnız olmadığımızı biliyorum. Duyarlı yurttaşların çoğunluğu, yaşadığımız sürecin bir işgal olduğunun farkında olmasa da anormal olduğunu hissediyorlar. Bu yüzden, kurtuluş için çeşitli görüşlerde bulunsalar da geldikleri nokta, ülkenin dinamik gücünü elinde tutan vatansever aydınlar-önderler ve liderlerden kurulu Milli bir örgütlenmedir. Zaten beni bu yazıya yönelten de vatansever yurttaşlarda gördüğüm bu ihtiyaç olmuştur. İşin garip tarafı, belirli vatansever aydınlardan Milli bir örgütlenme adına sesleri çıkmayışıdır. Oysa işgale uğramış bir ülkede vatansever aydınların ilk işi bir çatı altında birleşmeleridir. Bu noktada, tanklı-toplu veya psikolojik işgalin bir önemi yoktur: sonuçta ikisi de aynı hedef için yapılmış işgallerdir. Bir vatansever, kendi hatası yüzünden vatana gelebilecek bir zarardan başka hiç bir şeyden korkmaz! Korkan-örgütlenmekten kaçan-bireysel davrananlar, "vatanseverim" diye boy gösterse de kendi acizliğini teşhir etmiş olur.
Yazmak-çizmek-halkı uyarmak elbette Milli mücadelenin bir parçasıdır. Atatürk, o günün zor koşullarında Hakimiyeti Milliye gazetesini çıkarmıştır; fakat aynı zamanda da örgütlenme mücadelesini birlikte yürütmüştür. Üstelik Atatürk bunları yaparken, henüz halk desteği olgunlaşmamıştı. Zaten gazeteyi de onun için yayınlamış ve baş yazarlığını yapmıştı. Ayrıca bugün için bir Atatürk bekleme gibi bir lüksümüz olmadığı gibi vatansever aydınların da halkın olgunlaşmasını bekleme lüksü yoktur. Atatürk'ün düşünceleri-idealleri-bağımsızlık karekterini kılavuz edinmemiz bizi sonuca götürecektir.
Kullanıcı küçük betizi
Vedat Kılıç
Üye
Üye
 
İletiler: 25
Kayıt: Pzt Eyl 19, 2011 22:35

Re: Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

İletigönderen Sabırlı_Vatandaş » Prş Kas 17, 2011 11:31

Zaten bir yeni Atatürk beklememizin Ata'mızın bize aşılamaya çalıştığı vatanseverlikle ilgisi yok dostum, haklısın yani. Bu yüzden demiş "Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur" diye! Nitekim hakikat o ki; bu defa kurtuluş o bildiğimiz toplu tüfekli yöntemlerle olmayacakmış gibi geliyor bana. O tarz bir örgütlenme mümkün olmadığı gibi, bu örgütlenmeyi yapmaya namzet insanların önemli kısmı; bugün Ergenekon tertibiyle alıkonulmuş durumda. Ortada daha bir şey yokken terörist damgası yemiş durumdalar. Gerçekten Milli bir organizasyon girişiminde olsalardı bundan daha ağır muamelelere çarptırılacakları aşikar. Dolayısıyla bundan çıkarımım o ki, bu defa daha farklı olacak. Nasılını ben de bilmiyorum ama alışılmış yöntemlerin dışında olacak fikrindeyim. Hakkımızda hayırlısı.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Kullanıcı küçük betizi
Sabırlı_Vatandaş
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 101
Kayıt: Cmt Tem 31, 2010 9:42

Re: Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

İletigönderen Güncel Meydan » Prş Kas 17, 2011 15:02

Efendiler! Bir millet varlığı ve hakları için bütün gücüyle, bütün düşünsel ve özdeksel (maddî) güçleriyle ilgilenmezse, bir millet kendi gücüne dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlamazsa şunun, bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz. Ulusal yaşamımız, geçmişimiz (tarihimiz) ve son dönemdeki yönetim biçimimiz buna pek güzel kanıttır. Bu nedenle örgütlerimizde ulusal güçlerin etken ve ulusal istencin (iradenin) egemen olması ilkesi onaylanmıştır. Bugün, dünyanın bütün milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar: Ulusal Egemenlik...

Örgütün öbür ayrıntılarına bakacak olursak işe köyden ve mahalleden ve mahalle halkından, yani bireylerden başlıyoruz. Bireyler düşünür olmadıkça, haklarını anlamış bulunmadıkça, kütleler, istenilen doğrultuda, herkesçe iyi veya kötü yönlere sürüklenebilirler. Kendini kurtarabilmek için her bireyin yazgısıyla kendisinin ilgilenmesi gerekir. Aşağıdan yukarıya, temelden çatıya doğru yükselen böyle bir kurum elbette sağlam olur. Kuşku yok, her işin başlangıcında aşağıdan yukarıya doğru olmaktan çok yukardan aşağıya olması yükümlülüğü vardır.

Birincisinin belirmesinde bütün insanlık için amaca ulaşma başarısı elde edilmiş olurdu. Böyle olmanın uygulamalı ve maddî olanağı daha bulunamadığından bazı girişimciler, milletlere verilmesi gereken yönün çizilmesinde kılavuzluk ediyorlar. Böylece yukardan aşağıya biçimlenebilir. Biz memleketimiz içindeki gezilerimizde -elbette birinci yolda başlamış olan ulusal örgütlenmemizin- asıl başlangıç noktasına, bireye kadar indiğini ve oradan yeniden yukarıya doğru gerçek biçimlenmenin başladığını büyük gönül borçluluğuyla gördük. Bununla birlikte olgunlaştığını savlayamayız. Bunun için özellikle aşağıdan yukarıya yeniden bir biçimlenmenin oluşması amacına özel olarak çaba harcamamız ulusal ve yurtsal bir görev sayılmalıdır.

1920 (Nutuk III, s. 1185)
Kullanıcı küçük betizi
Güncel Meydan
Üye
Üye
 
İletiler: 584
Kayıt: Pzr Eki 12, 2008 23:12

Re: Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

İletigönderen kosmos » Sal Kas 22, 2011 4:27

Güncelmeydan’ın Nutuk’tan aktardığı yukarıdaki yazıda ulu önderimiz Atatürk nasıl örgütlenilmesi gerektiğini belirtmiş, sürekli ve eş zamanlı olarak yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya.

Ancak önemli bir noktayı belirtmek gerekiyor. 1. Dünya savaşı sonunda yurdumuz açık işgali yaşadı, parçalanma ve yok olma tehlikesiyle karşılaştı. Bu 20. Yüzyılın başında bir milletin yaşayabileceği en büyük felaketti. Özellikle yurdumuzun işgal edilmesi, halkımızın bu felaketi görüp anlamasında en büyük etkendi. Bu nedenle halkın örgütlenmesi ve dayanışması daha hızlı ve kolaydı. Bu tümcelerimden ulu önder Atatürk’ün tarihte eşine çok ender rastlanan insanüstü çalışmalarını göz ardı ettiğim anlaşılmasın lütfen.

Günümüz koşullarında açık işgal ve savaş çoğunlukla yerini içten bölünme ve iç savaşlara bırakmıştır. Emperyalizm günümüzde giderek artan bir oranda böl ve yönet politikasını uygulamaktadır. Bu koşullarda halkın örgütlenmesi, açık işgal koşullarından daha zordur. Çok yönlü ve daha çok çalışmayı gerektirmektedir. Örgütlenmeye koşut olarak günümüzde halkın birliğinin korunması için de çalışmak yaşamsal önem taşımaktadır.

Emperyalizmin son 50 – 60 yıldır ülkemizde yaratmaya çalıştığı kutuplaşma ve ayrışmanın önlenmesi için de sıkı ve sürekli çalışılmalıdır. Güney Doğu Anadolu bölgesinde yaşayan ve bizden koparılmaya çalışılan insanlarımızla geç kalmış olan toplumsal yakınlaşma ve kucaklaşma önümüzdeki en öncelikli ve acil görevlerimizin başında gelmektedir. Bu sorunu ülkeyi yönetenlerin çözmeye çalıştığını düşünmek, kendimizi kandırmak demektir ve asıl felaket de budur ! Evet bu sorunu halkımız doğrudan kendisi çözmelidir ! Aksi taktirde Güney Doğu Anadolu bölgesi bizden koparılacaktır !!!

Aşılması gereken diğer önemli eksiklik de toplumumuzda giderek daha yaygınlaşan iletişim eksikliği, bencillik ve cehalettir. Halkımız ne yazık ki son 60 yıldır uygulanan yanlış eğitim politikalarıyla cahil bırakılmış ve asker-polis baskısıyla sindirilmiştir. Halkımızın bu eğitim eksikliğini gidermek için ulu önder Atatürk’ün kurduğu halkevleri devlet desteği olmasa da yeniden günümüz koşullarına uyarlanarak çalıştırılmalıdır.

Kozmoz
Kullanıcı küçük betizi
kosmos
Üye
Üye
 
İletiler: 24
Kayıt: Sal Eki 25, 2011 5:21

Re: Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

İletigönderen Vedat Kılıç » Prş Kas 24, 2011 22:14

Güncel Meydanın konumuzla birebir örtüşen en önemli belgeyi takdirimize sunmuş olmasından dolayı kendilerine teşekkür ederim. Bu belge, konumuzu aydınlatmada ve belirli bir yere oturmasında kaynak ve rehber olacaktır...

Kozmoz kardeşim, konuyla ilgilendiğiniz ve ülkemizde acil bir örgütlenmenin gerektiği inancına katıldığınız için size de ayrıca teşekkür ederim.
Yıllar öncesinde benim de Atatürk'ün Mu Kıtasıyla ilgili araştırmaları dikkatimi çekmiş ve Atamızın Mu Uygarlığıyla ilgili görüşlerine ulaşamamanın ezikliğini yaşamıştım. Kanaatim odur ki, ülkemizin hakim güçleri tarafından bu konu bir şekilde bertaraf edilmiş, Atamızın notları ve sözleri halktan gizlenmiştir. Atamız, eğemen güçlerin iddialarını çürütecek bazı kaynaklara-delillere ulaşmış olabilir...

Sevgili kardeşim, gönderdiğiniz yazının geneline katılıyorum. İyimser bir bakış açısı var. Özellikle Halkevlerinin Atatürk ilkeleri doğrultusunda yeniden faal olması benim de temennimdir. Fakat bağımsızlık kazanılmadan hiç bir iyileşme olmayacağını da kabul etmeliyiz. Zaten Milli örgütlenmenin gerekliliği de yazınızda bahsettiğiniz yıkım operasyonu sonucu acil duruma gelmiştir. Günümüz zamanı, bağımsızlıkta geçerli olan "Bursa" görevi değil, işgalde uyulması gereken "Gençlik" görevi zamanıdır. Malümunuz, bu da Milli örgüt olmadan olmuyor. Vatansever aydınlarımızın işgale karşı mücadele etmediklerini söyleyemeyiz. Böyle bir durumda Silivri-Hasdalı ve çeşitli baskılara uğramış insanlarımızı inkar etmiş oluruz. Fakat Milli Birlik yok. Oysa Şartlar dayatmıştır. Emperyalizme tapulu seçim sistemiyle kurtuluş olamayacağını artık anlamalıyız. Saat, dokuzu beş geçtiği andan itibaren bağımlılık sürecinin başladığını, günümüzde işgal altında olduğumuzu ve bağımsızlık savaşına doğru gittiğimizi görmeliyiz. Altı ok'u paylaşan-paylaşmayan çeşitli görüşe mensup vatansever bireyler-örgütlerin, küçük farklılıkları bir kenara bırakma zorunluluğu doğmuştur. Her işgal, Irak-Afganistan-Libya'daki gibi olacak diye bir kural yok. Eğer bu yanılgıya düşersek, ülkemizdeki psikolojik işgali yok saymış oluruz. Kaldı ki, ülkemizdeki işgal birebir örtüşmese de kazanımları yitirme anlamında biz daha çok değer kaybettik. Atamızın Çankaya köşkünden tutun da Cumhuriyetimize-dilimize-dinimize-Türklüğümüze-Halkevlerimize... varana kadar çoğunu kaybettik ve kaybetmeye devam ediyoruz...
Bugün Milli Birlik günü değilse ne zaman?
Yugoslavya gibi parçalandıktan sonra mı, içinde Türkiye'nin de bulunduğu 34 müslüman ülkeyi köleleştirme projesi olan BOP uygulamaları hedefine ulaştıktan sonra mı...
Milli Birlik elbette olacak. Bugün olmazsa daha da ağırlaşacak olan şartlar oluşmaya zorlayacak. Fakat madem ki Milli Örgütü ilk kuranlar aydın-önder-liderlerdir ve madem ki bu gerçekleri gören vatansever aydınlarımızın sayısı az değil, o halde neyi bekliyoruz?...
Kullanıcı küçük betizi
Vedat Kılıç
Üye
Üye
 
İletiler: 25
Kayıt: Pzt Eyl 19, 2011 22:35

Re: Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

İletigönderen kosmos » Cmt Kas 26, 2011 6:33

Vedat Kılıç Kardeşim,
Çabuk olunması düşüncenize katılıyorum. Ancak, aydınlardan pek ümitli değilim, onlar bolca yazı yazıp "akıl" vermekle uğraşıyorlar.

Gönüllü olan insanların gerçek yaşamda iletişim kurmaları gerekir.

Yakın geçmişi ve günümüz sürecini iyi anlamak için okumamışsanız Mustafa Yıldırım'ın kitaplarını okumanızı öneririm. Sırasıyla, "Sivil Örümceğin Ağında", "Ortağın Çocukları", "The General", "Savaşmadan Yenilmek", "58 Gün" ve "Ulus Dağına Düşen Ateş".

Ben tarihçi değilim ancak, iyi bir tarih okuyucusuyum. Mu kıtasının varlığına Amerikalı "araştırmacı" James Churchward dışında inanan kimse yok. Ulu önder Atatürk Churchward'ün kitaplarını da okumuştur. Ancak, bilim çevrelerinde önemsenmediği için olacak ki, Atatürk de bu hikayeyi önemsememiştir. Ayrıca, günümüzde Ön Türk tarihini araştıran ve bulgularını kitaplarında yayınlayan ünlü tarihçimiz Kazım Mirşan da Türklerin tarihinde Mu kıtası diye bir yerin olmadığını kesin olarak bildirmektedir. Görünen o ki, ABD hayali teoriler üreterek Türk tarihi araştırmalarını yolundan saptırmaya çalışmaktadır. Ne yazık ki Sinan Meydan gibi bazı "tarihçiler" de bu yalanı yaymaya çalışmaktadırlar.

Tarihi doğru öğrenmek çok önemlidir. Türk tarihini öğrenmek için Kazım Mirşan, Haluk Tarcan ve Prof. Dr. Necati Demir gibi gerçek araştırmacıların kitapları okunmalıdır. Ayrıca, ulu önder Atatürk'ün 1930 yılında bilimsel araştırmalar sonucu yazdırdığı "Türk Tarihinin Ana Hatları" adlı kitabın mutlaka okunması gerekir. Kitap dili Osmanlıca ile günümüz Türkçesi arasında, anlamak için sözlük kullanmak gerekiyor ve imla hataları var. Ancak, Türk tarihinin genel çerçevesini oluşturduğu için önemli. Bu kiabın elektronik kopyasının bulunduğu linklere aşağıdaki linkten ulaşılarak indirilebilir.

"Türk Tarihinin Ana Hatları" adlı kitabı imla yanlışlıklarını düzelterek günümüz Türkçesine çevirmeye çalışıyorum. Çeviri bitince güncel halini de sizlerle paylaşacağım.

turk-tarihinin-ana-hatlari-t29911.html

Kozmoz
Kullanıcı küçük betizi
kosmos
Üye
Üye
 
İletiler: 24
Kayıt: Sal Eki 25, 2011 5:21

Re: Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

İletigönderen Erhan Sandıkçı » Cmt Kas 26, 2011 9:53

Vedat Bey çok haklısınız. Gerekli çağrıyı aşağıdaki adreslere yapmıştım bir süre önce ama geri dönen oldu mu derseniz, maalesef...

addgenelmerkez@add.org.tr

info@tgb.gen.tr

info@turkocagi.org.tr

harunozturk@ulkuocaklari.org.tr
İki Mustafa Kemâl vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemâl... İkinci Mustafa Kemâl, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemâl sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemâl odur!
Kullanıcı küçük betizi
Erhan Sandıkçı
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 142
Kayıt: Cmt Şub 19, 2011 21:34

Re: Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

İletigönderen elbeyli » Pzr Kas 27, 2011 1:45

Merhaba,
Vatansever aydınlar neyi bekliyor? Yani siz neyi bekliyorsunuz? Bu sorunun yanıtını verecek olan sizsiniz. Neden mi?
Açıklayayım;
Bu konuyu tartışmaya açmaya neden olan şey sanırım sizin harekete geçmek isteğiniz.
Yazdıklarınızı ilgiyle, sevgiyle ve heyecanla okudum ve yeni şeyler öğrendim. Tarihin bilginiz ve özellikle bizleri ilgilendiren bölümleri hakkındaki bilginiz ve bilinç düzeyiniz yüksek. Örgütlenmenin gerekliliğine inancınız var ve Mustafa Kemal'in "Ulusal Örgütlenme" hakkındaki çözümlemesini bugün içinde uygun buluyorsunuz.
Bilgi ve bilinç düzeyiniz yüksek, örgütlenme inancınız ve harekete geçme isteğiniz var. Yani günümüzün "Mustafa Kemal"lerisiniz. Günümüzün Vatansever aydınları sizlersiniz. Peki neyi bekliyorsunuz? İçtenlikle soruyorum neyi bekliyorsunuz?
Eleştirdiğiniz aydınlar gibi siz de yazılar yazmaya devam mı edeceksiniz?
Heyecanlı delikanlılar gibi gösterişli günlük eylemler yapıp, ne kadar kahraman ne kadar cesur bir devrimci olduğunuzu göstermeye mi çalışacaksınız?
Bunlar size küçük gelir.
Ne yapmalı, nasıl örgütlenmeli?
Öncelikle sizin yazdıklarınızla ilgili eleştirilerimi daha sonra ne yapmalı nasıl örgütlenmeli sorusunu yanıtlamaya çalışacağım.
Aşağıdan yukarıya örgütlenmenin bugün karşılaşabileceği iki sorunu yazmışsınız.
Birincisi örgütlenmek isteyenlerin içindeki korku, ikincisi askeri işgal olmadığı için halkın harekete geçmeyeceği.
1. Haklısınız. Üç askeri darbe özellikle 1980 darbesi örgütlenmeyi zihinlerden silmiş ve tüm halka "örgüt" ve "örgütlenme" sözcükleri hakkında korku salmış. Ardından "Ergenokon","Balyoz" ve benzeri uygulamalarla bu korku arttırılmaya çalışılmıştır. Ancak Milli Mücadele döneminde aynı şeyler yaşanmadı mı? Padişah Damadı Sadrazam Damat Ferit, sadrazam olur olmaz, İngilizler'in isteği ile İttihat ve Terakki'nin bütün önde gelenlerini tutuklattırmaya başladı mı? Milli Mücadele de görev alacak olanlar, sonra Cumhuriyet'in ilk bakanları arasında bulunacaklar tutuklanmadı mı ? Bekirağa bölüğü koğuşları dolup taşmadı mı?
Peki ne oldu? Örgütlenme engellenebildi mi? Hayır, neden? Çünkü örgütlenme birkaç kişinin öznel isteği ise o örgütlenme yok olup gider. Örgütlen me birkaç kişinin öznel isteği değil toplumun nesnel gereksinimi ise bunu önüne geçilemez. Örgütlenme başlar. Ne korku dinler ne baskı... Toplumun ve örgütün başarısı ise önder kadroya bağlıdır. İnsanların içindeki korku örgütlenmeye engel değildir.
2. Gelelim aşağıdan yukarı örgütlenmenin karşısındaki ikinci soruna; "Askeri işgal yok." Evet, bu saptama da doğru. "Gizli İşgal" var. Askeri işgalin hedeflerine zaten ulaşılmıştır. Yeraltı ve yer üstü kaynakları, onların taban ve tavan fiyatları, fabrikalar, bankalar, iletişim ve ulaştırma alanları işgal edilmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çıkarları doğrultusunda kullanılmasına büyük ölçüde son verilmiştir. Gizli işgal halkı uyutmaktadır. Evet bu bir sorundur. Ancak aksi durum çözüm için yeterli değildir. Yani askeri işgal olsa halk uyanır aşağıda yukarı örgütlenir miydi? Halk öfkelenir ve başı bozuk bir şekilde dağınık tepkiler gösterirdi ancak bu Ulusal bir örgütün oluşturulması için yeterli olur muydu? Hayır. Balkanları böyle kaybettik. İzmir'in işgalinden sonra Kuvvayı Milliyeci Bekir Sami ve üç arkadaşı Manisa'ya giderek Yunan işgaline karşı koymayı teklif ettiğinde, şehrin ileri gelenleri onları "bozgunculukla" suçlanmıştır. Akşama kadar kimse onlara yemek dahi vermemiştir. Bugün Irak ve Afganistan da aynı durumdadır. Yani askeri işgal halkı sadece öfkelendirir ve bu öfke yerini işbirliğine ve vatan hainliğine bırakabilir.

Umarım çok sözü çok uzatmadım. Halkın korku içinde olması ve askeri işgal olmaması, aşağıdan yukarı bir örgütlenmenin önünde aşılması zor bir engel değildir.

Asıl aşılması gereken zor engel, mahalle, ilçe ve köylerdeki yerel ölçekli örgüt liderlerinin askeri darbelerle yok edilmiş olmasıdır.
Ne yapmalı nasıl örgütlenilmeli? Zor ve ilk engel olan lider kadro engeli aşılmalıdır. Lider kadrolar nasıl yetiştirilmeli yada var olan liderlere erişilmeli? Yerel dernekler, vakıflar, odalar yani meşru, yasal ve yerel küçük örgütler kurulmalı ve küçük örgütler yerel sorunlarını takip ederek, eğitim çalışmaları yapmalıdır. Hem kuramsal olarak bilinç düzeylerini arttırmalı hemde yerel ölçekli sorunlara eylemsel çözümler üreterek mücadelenin içine hem kendi yeteneklerini hem de kuramlarını sınamalıdırlar. İşte bu küçük ve yerel örgütlerden Ulusal ve büyük bir yapıya gidilebilir, ve buradan Ulusal liderler çıkabilir.

Size somut önerim bulunduğunuz yerde bir Dernek kurmaya çalışmanız. Metin Aydoğan, Cengiz Özakıncı, Banu Avar, Mustafa Yıldırım gibi yazarların kitaplarını ders kitabı gibi ele alarak eğtim çalışmalarına başlamalısınız. Hiç kimseden birşey beklemenin zamanı değildir?

Vatanseversiniz, aydınsınız... Neyi bekliyorsunuz?

İyi ki varsınız, sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.
Sevgi ve saygıyla sarılıyorum.
En son elbeyli tarafından Çrş Kas 30, 2011 0:18 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
elbeyli
Üye
Üye
 
İletiler: 5
Kayıt: Pzr Kas 13, 2011 22:59

Re: Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

İletigönderen Vedat Kılıç » Pzr Kas 27, 2011 10:30

...okul bahçesinde yine ağladığım günlerden biriydi. Okuyamamanın-okula gidememenin acısını orada, okul bahçesinde ağlayarak gidermeye çalışıyordum. Teneffüse çıkan çocuklar oyun telaşına düşerken, ne gibi dersler yaptıklarını inceliyor ve onlara imreniyordum. Onlar şanslıydı. Okuyabiliyor, önlüklerini kirlettikleri için velilerinden azar işitebiliyorlardı. Oysa benim ne bir velim ne de azarlayanım vardı. Her ikisinden de mahrumdum... Bazı ögrencilerde kırmızı kurdele olmasının ne anlama geldiğini bilmiyordum: fakat kırmızı kurdeleli olanlar bir başka havalı oluyordu. Başarılı olanlara takıldığını öğrendiğimde bir kaç kez de onun için ağlamıştım. Okul bahçesi, ağlama alanım olmuştu. Nedenini bilmiyordum ama, ağladığımı kimseye belli etmezdim. Neden belli etmediğimi yine okul bahçesinde öğrendim. Öğrendiğim günün de hayatımı değiştireceğini bilemezdim. Yine bir teneffüs saatiydi. Çocuğun biri elinde bir kitapla yanımdan geçiyordu. Okuyamıyorsam da en azından okutturabilirdim. Çocuğun kitabı okuması için, okumayı bilmediğini söyleyerek okumasını sağladım. Rastgele bir sayfadan bir bölüm okudu. Atatürk, bir askeri karakolu ziyaret ediyor. Askerlerle birebir ilgileniyor. Fakat bir askerin şikayette bulunduğuna kızıyor. O askere şunu söylüyor "bilirsiniz; ağlayanı değil, mücadele edeni severim!"...
Bir büyük insan, ağlayanı sevmiyordu. Öyleyse ben de ağlamamalı mücadele etmeliydim...
Üç yıl sonra kendi kendime okumayı öğretmiştim. Başarmıştım. O büyük insanın sözlerini, artık okuyabilirdim. O büyük insanın sözlerini okudukça bir noktada yanıldığımı anladım. Okumayı kendi kendime değil, bizzat Atatürk öğretmişti...

Sevgili Elbeyli kardeşim, ağlamamayı-şikayet yerine mücadele etmeyi-kimseden medet beklememeyi on iki yaşında 1973 yılında öğrendim. "Kahrolsun emperyalizm" dediğim için işkenceden geçirildiğimde her ne kadar velim olmadıysa da her zaman her yerde yanımda Mavi Gözlüm olmuştur. "Vatansever aydınlar neyi bekliyor" derken, şikayet anlamında veya birilerinden medet umarak söylemeyi kendime yakıştıramam. Üstelik "Bursa" görevine de ters düşer. Madem ki, Bursa ve Gençlik görevleri üzerine and içmişim, işbirlikçilerden-hainlerden-nankörlerden hesap sorduğum gibi vatansever aydınları da Milli göreve çağırmak görevimdir...

Biraz saygı-biraz eleştiri-biraz da önerilerde bulunmuşsunuz. Teşekkür ederim.
Genel itibariyle yazınızı samimi buldum. Belirttiğiniz görüşler, verdiğiniz yaşanmış örnekler, örgütlülük adına içinden dersler çıkarılabilecek niteliktedir. Fakat aç olan toplumun-işgale uğramış toplumun aynı zamanda mutlak örgütleneceğine inandığımı nerden çıkardınız onu anlayamadım. Eğer öyle bir mutlakiyet olsaydı, özellikle aç bıraktırılan Afrika kıyıma uğrayacak kadar sürdürmez bağımsızlığını kazanırdı. Veya psikolojik işgalle yıkılan Yugoslavya parçalanmazdı. Ya da fiili işgale uğramış sayısız ülkelerde ulusal direnç oluşur yıkılmazdı. Ya da Ulu Manitular (Kızılderililer) Amerika kıtasını Avrupalı vahşilere kaptırmazdı.Hatta Filistin'deki gibi örgütlü olmanın dahi çok ta işe yaramadığı örnekler de var. 70 yıldır Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkamayan ülkemizdeki durum da başka bir örnek...
Altay dağlarını eriterek Ergenekon'dan çıktığımızdan bu yana bilinen on altı devletten fazla devlet kurduğumuz, bütün haçlı seferlerini püskürterek düşmanı Asya'ya geçirtmediğimiz, boynumuzu eğmediğimiz, dünyadaki bütün mazlum halklara örnek bir kurtuluş sergilediğimiz için damarımızdaki kan asildir. Şimdi binlerce yıl süren bu İstiklal Yolculuğumuzu yok sayarak, Milli örgütlülüğü tesadüflere-şansa-takdiri ilahiye-halkın olgunlaşmasına-vatansever aydınların keyfine bırakabilir miyiz? Üstelik siz de yazınızda halkın itici gücünün önüne geçilemeyeceğini belirtmişsiniz. İşte ben de halkım, bende itici gücümü yerine getiriyorum...

Sevgili Elbeyli, yazınızın sonundaki dernek önerisi hoşuma gitti. Fakat sabırlı vatandaşın dediği gibi, önderlik sırası bize gelene kadar o derneğe yolunu kaybeden sineklerden başka kimse uğramaz. Oysa önder; evinde-iş yerinde-çevresinde sayılan-sevilen kâmil insanlardı. Önderliğin dahi gerçek önderlerden alınarak, kırmızı kurdele takıldığı-markalaştırıldığı süreci yaşıyoruz...
Kullanıcı küçük betizi
Vedat Kılıç
Üye
Üye
 
İletiler: 25
Kayıt: Pzt Eyl 19, 2011 22:35

Re: Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

İletigönderen elbeyli » Pzr Kas 27, 2011 16:33

Değerli aydın dostlarım,
Eleştiri ve önerilerim sadece bir kişi ve yazıya ait değildir. Halkın yoksulluğu ve işgale uğramış olmasının örgütlenme ile ilgisi üzerine yaptığım eleştiri "Kosmos" kullanıcısının yazısına yöneliktir.
Geçmiş birikimlerinize ve birikimlerin sizler için taşıdığı değere ı duyuyorum. Ve yaptıklarınızla toplumsal mücadeleye bir katkıda bulunduysanız, kendi adıma çok teşekkür ederim. Ama affınıza sığınarak belirtmeliyim ki geçmiş acıların, ya da başarıların bugün içinde bulunduğumuz durum ve tartıştığımız konu ile doğrudan ve öncelikli bir bağlantısını göremiyorum.
Bugün ve bundan sonra girişeceğimiz bir ulsal mücadele, yine acılarla, zorluklarla, ihanetlerle dolu olacaktır.
Çünkü tüm dünyayı karşımıza alıyoruz. Emperyalizme yani şirketlere, yayın organlarına, istihbarat örgütlerine ve daha tehlikelisi onların yerel işbirlikçilerine karşı savaşmaktam söz ediyoruz. Siz benden daha iyi bilirsiniz ki Kemalist olmak yani Emperyalizime karşı durmak "zor iştir."
Bu yolda sizin deyiminizle "sinekler"le mücadele işin en zor bölümü olabilir. Çünkü gerçekten mide bulandırıcı olabilir. Ancak bu da bizim için bir engel değildir.
Çünkü Musta Kemal'in çevresinde Milli Mücadele katılanlar da Osmalıcı, Ümmetçi, Şeriatçı, Mandacı,tanzimatçı ve bazıları öne çıkmayı seven "kırmızı kurdela" bekleyen liderler idi. "Ben Cumhuriyeti sarıklı hocalar ile kurdum" diyor Mustafa Kemal.
Benden cesur daha atak ve donanımlı olduğunuz yazılarınızdan belli. Sizi ikna etmeye çalışmıyorum ve çalışmayacağım.
Sadece şunu hatırlatmak istiyorum, ülkede işler dönülmez bir yola girip daha ağır ve acı bedeller ödemek zorunda kaldığımızda hiçbir açıklama sorumluluğumuzu hafifletmeyecek, yaşanacak acıları azaltmayacak, yapılacak işleri kolaylaştırmayacaktır.
Örgütlenmenin önündeki her engelleri aşmak zorundayız. Bu bizler için bir seçenek değil zorunluluktur.
Sevgi ve saygılarımla...
Kullanıcı küçük betizi
elbeyli
Üye
Üye
 
İletiler: 5
Kayıt: Pzr Kas 13, 2011 22:59

Re: Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

İletigönderen kosmos » Pzt Kas 28, 2011 0:10

Açık işgal koşullarında örgütlenmenin daha kolay olması gerçeği, açık işgaldeki örgütlenmenin her zaman başarıya ulaştığı anlamına gelmez. Örgütlü mücadele doğru yol izlenirse, doğru yöntemler uygulanırsa başarılı olur elbette !

Benim yazdıklarımdan halkın örgütlenmekten "korktuğu" anlamı nasıl çıkarıldı anlayamadım. Ben "sindirildi" dedim. Her koşulda örgütlenme olur, olmalıdır da. Biz geçmişi ve bu günü çok iyi öğrenmeliyiz. Öğrenirken bilgileri her hangibir aracıdan değil, doğrudan kaynağından almalıyız. Ben sadece bu günün koşullarının örgütlenme için daha zor olduğunu belirtmek istedim, imkansız demedim. Ulu önderimiz Atatürk yaşadığı dönemde akıl ve bilime uygun olan her düşüncesini gerçekleştirmiştir. Biz de O'nu örnek almalı, çok çalışmalı ve mutlaka başarmalıyız !

Elbeyli arkadaşın kimseyi beklemeden kendimizin çalışmaya başlaması düşüncesine katılıyorum. Ancak, Banu Avar'ı andığı için aşağıdakileri burada belirtmek zorundayım.

CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün'ün Dersim isyanıyla ilgili söyledikleri için Cumhuriyet savcılığına suç duyurusu yapma çağrısı yaptığım "aydın" Banu Avar'dı. Kendisi bu önerimi "saçma" buldu. Bence saçma değildi, çünkü Tunceli Milletvekili açıkça Atatürk'ü, Türk halkını ve Cumhuriyetimizi "katliamcı" olarak nitelendirmiştir. Bu durumda Cumhuriyet savcılığına suç duyurusu yapmak, yurttaşlık hakkımızı kullanarak yasal zeminde mücadele etmektir. Öncelikle kimler yapmalı suç duyurusunu ? Elbette Atatürkçü aydınlar ? Peki Banu Avar Atatürkçü mü ? Evetse, neden kaçınmıştır suç duyurusu yapmaktan ? Benim buradan çıkardığım çarpıcı sonuç şudur; Kendini "aydın" olarak gösterenlerin hepsi gerçek aydın değildir ! Bizlerin önünde duran önemli bir görev de gerçek ve sahte aydınları iyi tanımaktır !

Örgütlenme konusunda söyleyeceğim son sözüm; Evet örgütlenme her zaman, her koşulda olmalıdır. Ancak, bu konu internet ortamında uzun uzun tartışılmamalı ! Her gönüllü yaşadığı çevrede bu konuda nasıl bir çalışma yapılacağına kendisi karar vermeli ve çalışmalıdır. Yerel örgütlenmeler, bir birleriyle iletişimi sağlayarak genel örgütlenmeyi de oluşturur.

Kozmoz
Kullanıcı küçük betizi
kosmos
Üye
Üye
 
İletiler: 24
Kayıt: Sal Eki 25, 2011 5:21

Re: Vatansever Aydınlar Neyi Bekliyor?

İletigönderen İlteriş » Sal Kas 29, 2011 2:04

Maalesef basliktaki sorunun cevabini bulmak icin "Vatansever Aydınları kim ipliyor?" sorusunu da sormaliyiz :-( Maalesef halkimiz dusman cizmesini yatak odasinda gormedikce harekete gececek gibi gorunmuyor.

Ama o halki uyandiracak olan da durust, yurtsever gercek bir liderdir. Lider sIkIntIsI had safhada. Benim bir umudum var, o da Muharrem Ince. AKP tabanina bile hitap edebilecek bir hitabet yetenegi var. Sayet bu is secimle olacaksa bu adam oldurur gibime geliyor. Yoksa aydinlarin hepsi bir olsa halkta en ufak bir urperti uyandiramiyorlar, kursude yuksek perdeden, dogru veya yanlis konusan, amma kulaga hos gelir sekilde konusan bir siyasi lider baslarinda olmadikca.
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir"

Mustafa Kemal Ataturk
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş
Üye
Üye
 
İletiler: 1197
Kayıt: Cmt Eki 20, 2007 23:05

Sonraki

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 6 konuk

x