VAY DARBECİ VAY!Tarih,
27 Kasım 1995... Aşağıdaki sözler İngiliz
The Guardian gazetesinde yer almıştı:
’’This is the end of the republican period... If 60 per cent of Ankara's population is living in schacs than the secular system is failed and we definitely want to change it. ’’Ertesi günü,
28 Kasım 1995 tarihli Posta gazetesi,
’’Ürperten İtiraf’’ başlığıyla bu haberi Türkçeleştirip yayımlamıştı. İşte yukarıdaki sözlerin Türkçesi:
’’Cumhuriyet döneminin sonu gelmiştir. Eğer Ankara'nın yüzde 60'ı gecekonduda oturuyorsa bu laik sistemin başarısız olduğu anlamına gelir ki, biz de onu kesinlikle değiştirmek istiyoruz... ’’Bu sözlerin sahibi olan kişi, şu anda Cumhurbaşkanı...
***Aşağıda okuyacağınız sözler ise, şu anda
AKP Hükümeti’nin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan
Ömer Dinçer’e ait.
"...Türkiye'de Cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerinin İslam'la bütünleşmesinin gerekli olduğu kanaatini taşıyorum. Böylece Türkiye Cumhuriyeti'nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin laiklik, cumhuriyet, milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı, daha adem-i merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum".Ömer Dinçer, bu görüşlerini
1994 yılında yazdığı bir makalesinde dile getirmişti...
Bu görüşlerin sahibi olan Ömer Dinçer şimdi nerede?
AKP’nin işbaşına geldiği 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri sonrasında, önce
Recep Tayyip Erdoğan’ın müsteşarı oldu... Şu anda ise AKP Hükümeti’nin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı...
***19 Aralık 2010 tarihinde
Ahmet Türk ve
Aysel Tuğluk eşbaşkanlığında
Diyarbakır’da toplanan
Demokratik Toplum Kongresi’nde dile getirilen
‘Yerelleşme’ önerilerini çağrıştıran,
’’Kamu Yönetimi Temel Yasası’’ adıyla bilinen düzenlemeler, Ömer Dinçer’in Başbakanlık Müsteşarı olduğu 2004 yılında, Meclis ve ülke gündemine getirilmişti...
Ömer Dinçer’in 1994 yılındaki makalesinde
’’globalizme olan imanıyla’’ dile getirdiği görüşlere son derece uygun olan bu düzenlemeleri dayatan merkez ise,
ABD’den başkası değildi elbette...
Ülkemizi 81 federe devlete dönüştürecek olan ’’Kamu Yönetimi Temel Yasası’’adındaki bu düzenlemelerle, İl Özel İdareleri ve Belediyelere kelimenin tam anlamıyla federasyon yetkileri tanınmaktaydı... Bu düzenlemeler uygulandığı takdirde Yerel yönetimler, emperyalist merkezlerle, Ankara’yı devre dışı bırakarak doğrudan kredi anlaşmaları yapabileceklerdi... Yerel yönetimler, sınırları içindeki yeraltı-yerüstü varlıklarını merkezi yönetimin kontrol ve denetimi olmaksızın istedikleri gibi kullanabileceklerdi... Eğitim ve sağlık başta olmak üzere tüm kamu hizmetleri tümüyle yerelleşecek ve ticarileşecekti... Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı, bu ülkenin yurttaşı olmaktan çıkacak, ülkesinin ‘müşterisi’ olacak, aldığı her kamu hizmetinin parasını ödeyecekti... Bu düzenlemeler AKP tarafından Meclis’ten geçirildi ama o tarihte Cumhurbaşkanı olan
Sezer tarafından veto edildi...
Peki, AKP, bundan vazgeçti mi?
Elbette hayır.
Ne AKP, ne de bu düzenlemeleri ülkemize dayatan ABD emperyalizmi, ulusal devleti dağıtmayı, devletin üniter yapısını alt üst etmeyi amaçlayan bu düzenlemelerden vazgeçmedi...
***Aynı tarihlerde ABD emperyalizminin, devletin ulusal ve üniter yapısını bozmaya yönelik tüm dayatmalarına var güçleriyle karşı çıkanlar, bağımsızlığımıza, egemenliğimize sahip çıkanlar da vardı elbette.
Ne ilginçtir, şimdi o isimlerin pek çoğu
‘Ergenekon’ adıyla bilinen davanın sanığı oldular....
Bunlardan biri de,
Prof. Dr Fatih Hilmioğlu.
İşte o günlerde, Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü olan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, 28 Eylül 2004 tarihinde, yeni akademik yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada, her alanda büyük bir teslimiyet yaşandığına dikkat çekiyordu... Hilmioğlu, ’’Birtakım ülkelerin üst düzey yöneticileri ülkemizin hassas bölgelerine gidip sömürge valisi edasıyla dolaşabilmektedir. Dış güçlerin baskısı altında çıkartılmak istenen Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasarısı ile ülkemiz 81 federe devlete bölünmek istenmektedir’’ diyordu. İnönü Üniversitesi Rektörü Hilmioğlu, aynı konuşmada, Eğitim Birliği Yasası’nın 1924 yılında yürürlüğe konmasına karşın, daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı'nda görevli yabancı uzmanların telkinleriyle eğitimin ulusal niteliğinin yozlaştırıldığını, Halkevleri ve Köy Enstitülerinin kapatıldığını, tamamen siyasi amaçlı ve dine dayalı yeni okullar açıldığını belirtiyordu...
"Ulus içerisindeki farklılıkların öne çıkarılarak çarpıtılması sonucu toplumda etnik ve dinsel anlamda kutuplaşmalar yaratılmıştır. Emperyalizmin her türlü yardım ve desteğiyle toplumdaki bu kutuplaşmalar tehlikenin de ötesinde birer tehdit haline gelmiştir'' diyordu...
İktidardaki partiye yalakalık yapmıyor... Öğrencisini
’’Cumhuriyete sahip çıkılacaksa ben çıkarım, sana ne oluyor’’ diye terslemiyordu...
Gerçek bir bilim adamı sorumluluğuyla, ülkesinin bağımsızlığına, egemenliğine, geleceğine sahip çıkıyordu... Peki, Rektörü olduğu Malatya İnönü Üniversitesi’ni, tüm zorluklara ve engellemelere karşın gerçek bir
’’Üniversite’’ olmanın niteliklerine kavuşturan sevgili
Prof. Dr.Fatih Hilmioğlu şimdi nerede?
‘Ergenekon’ sanığı olarak
13 Nisan 2009 tarihinden bu yana yaklaşık
21 aydır tutuklu...
Kaçma şüphesi var mı?Yok.
Hakkındaki suçlamalarla ilgili ‘delilleri’ karartma ihtimali var mı?Yok.
Kanlı katillerin birer birer salıverildiği, içinde bulunduğumuz şu
‘ileri demokrasi’ ortamında 21 aydır tutuklu..
Suçu ne?
’’Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs’’. ***’’Cumhuriyetin sonu geldi’’ diyen
Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı...’’Hem laik, hem Müslüman olunmaz’’ diyen
Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan...’’...Türkiye Cumhuriyeti'nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin laiklik, cumhuriyet, milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı, daha adem-i merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum" diyen
Ömer Dinçer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı...İktidarda, Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesinden 10’unun oyuyla, ’’Cumhuriyet ve laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmakla’’ mahkûm edilmiş bir parti...***Suça bakın siz:
’’Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs’’...
Vay darbeci vay...İrfan Tuna - 8 Ocak 2011