Vaziyet Buysa İsyan Haktır!
24 Kasım ÖĞRETMENLER GÜNÜ… Neden? Çünkü bu milletin başöğretmeni, 24 Kasım 1928’de MİLLET MEKTEPLERİNİ açmıştı… Osmanlı eliti dışında halkın nasiplenemediği eğitimi halka yayma seferberliğine girişmiş ve alnının akıyla çıkmıştı.
Başladığında bu topraklarda okuma yazma oranı yüzde 7 idi...
Bu süreçte Kurtuluş savaşı veren askerle, öğretmeni aynı seviyede gördüğünü şöyle belirtmişti:
- Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, gerçek mutluluğa ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri memleketin geleceğini yoğuran irfan ordusudur. … Bir millet, irfan ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin köklü sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun elde ettiği kazanımlar sönük kalır… Bir ordunun kıymeti kumanda heyetinin kıymeti ile ölçülür. Siz öğretmenler, sizler de irfan ordusunun kumanda heyetisiniz.’
Kütahya Lisesi 24 Mart 1923
Eğitimimiz baştaki Tanzimatçılar tarafından Yunan ve Latin kültürüne peşkeş çekildi! Hristiyan batı kültürüne hayran yönetimler BAŞÖĞRETMENİMİZİN özenle kurduğu MİLLİ EĞİTİM temelini yok ettiler... Oysa o Misak-ı Milli derken EMEK; EĞİTİM ve SAVUNMA ‘yemininden’ bahsetmişti!
İçerde solucanlar gibi çalışan yabancı uzmanlar/danışmanlar kafalarını kaldırmaya başladılar... Batıcı yönetimler batıyı KIBLE yaptılar…Ardı ardına anlaşmalar imzaladılar...
1946’da ABD ile ekonomik anlaşma, beraberinde eğitim anlaşmalarını da getirdi... Batı istihbaratının en güçlü şebekeleri memlekete yerleşti... Eğitim komisyonlarının başına ABD büyükelçisi geçti... Hala aynı mevkide oturuyor ve Türk milletinin eğitim ve öğretimini o yönlendiriyor…
Eğitim bakanlığı içinde batılı uzmanlar cirit atıyor...
1965’de bu ‘uzmanlardan’ biri Richard Podol bakın ne diyor:
- “Yirmi yıldan fazla bir zamandır Türkiye’de faaliyette bulunan Amerikan yardım programı bir zamandan beri meyvelerini vermeye başlamıştır. Önemli mevkilerde AMERİKAN EĞİTİMİ görmüş bir Türk’ün bulunmadığı bir Bakanlık ya da bir İktisadi Kamu Kuruluşu hemen hemen kalmamıştır. Bu kimseler halen bulundukları örgütte ‘ilerici güç’ niteliğini taşımaktadır. Genel müdür ve müsteşarlık mevkilerinden daha büyük görevlere kısa zamanda geçmeleri beklenir. AID bütün gayretleri bu gruba yöneltilmelidir.
Geniş ölçüde Türk idarecilerini indoktrine etmek (BA: beyinlerini yıkamak, telkin etmek, bir düşünceyi veya duyguyu aşılamak) gerekir. Burada özellikle orta kademe yöneticiler üzerinde durmak yerindedir. Amaç, bunlara yeni davranışlar kazandırmaktır. Bu grubun yakın gelecekte yüksek sorumluluklar mevkilerine geçecekleri düşünülürse, bütün gayretlerin bu kimseler üzerinde toplanması mantık açısından doğrudur.”
Çabaları sonuç verdi. İşte bugün iktidar ve muhalefet koltuklarında oturanlardan, akademisyenlere medya mensuplarına kadar ‘eğitilmiş’ birileri ortalıkta!
Üniversiteler, ilk öğretim ve hatta anaokulları batılı odakların Sivil Örümcek ağında!
Öğretmenlerimiz, Millet mekteplerinden beri, memleketin en ücra köşelerinde canlarını dişlerine takıp çalıştılar... Babam onlardan biriydi. 1893’de doğmuş önce Balkan sonra Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda savaşmıştı… Cumhuriyet kurulunca Çocuk Esirgeme Kurumunda gece gündüz çalışmış, sırtında tuğla da taşımıştı... BU memleketin kurulma aşamasında hiçbir karşılık beklemeden çalışan binlerce öğretmenden biriydi. Hayatını öğreterek geçirdi... O bugün neredeyse bölümleri kapatılma aşamasında olan bir beden eğitimi öğretmeniydi...
1950’lerde Amerika işin içine burnunu sokunca istifa etti… Yıllarca bu ülke için savaşmıştı şimdi savaştığı adamların emrini mi dinleyecekti! Emekli bile olamadı…İşte o gün bugün zulüm devam ediyor... Dalga geçer gibi her yıl bir de ‘GÜN’ kutlanıyor...
Bugün Atatürk’ün İRFAN ordusu dediği öğretmenlerimiz, memleketin ücra köşelerinde ŞEHİT olmaktadır! Görev yerlerinde iskambil kağıdından yapılmış binaların altında yatmaktadır! Atanamamaktadır! Yabancı ‘öğretmenler’ batılı efendilerin emriyle yurdun dört bir yanını sarmakta, göz bebeğimiz öğretmenlerimiz limon satmaktadır!
Vaziyet buysa İSYAN HAKTIR!
Öğretmen kardeşlerim, sendikalarınız paramparça, baktılar enerjiniz fazla, eğitiminiz yüksek, aranıza sızan sızana...
Ne halde olursak olalım gelin el ele, ‘GÜN BİZİM! diyeceğimiz günler için bir platform oluşturalım … Bu memlekettenmiş gibi görünüp küresel çetenin uşaklarını millete anlatalım! Dertlerimizi duyulur yapalım. Bu paramparça olmuşken mümkün değil…
Yine de ellerinizden öperim! EMRİNİZDEYİM!
Not: Müzeyyen öğretmenime bir kez daha teşekkür ederim
Banu AVAR, 24 Kasım 2011
banuavar@superonline.com