Bekle bizi ABD: 83-82
Dünya basketbol tarihine geçecek, final gibi bir yarı final maçı vardı Sinan Erdem'de... Tek kelimeyle tarih yazıldı Cumartesş akşamı. Öyle ki tarih yazılırken bir yanda havalara uçan bir topluluk, diğer tarafta ise yıkılıp gözyaşlarına boğulan bir grup vardır. FIBA 2010 yarı finalinde Sırbistan - Türkiye maçı da işte böyle bir maç oldu. Hidayet ile maçın başında 4-3 öne geçtikten sonra son 3 dakikaya dek Sırbistan üstünlüğüyle giden maç, unutulmaz bir finalle sonlandı ve 83-82 kazanan Türkiye, finalde ABD'nin rakibi oldu.
4 saniye kala yediğimiz basketle geri düşen 12 Dev Adam, alınan mola sonrası 0.5 saniye kala Kerem Tunçeri'nin turnikesiyle 83-82 öne geçti. Mola alan Sırbistan, son topu pota altına pas olarak kullandı ancak Velickovic'e Semih'in yaptığı harika blok maçın galibini ve finalisti tayin etti.
KORKTUK! PANİKLEDİK!
Aslında ben dahil birçok insanda, heyecanın yanında biraz da tedirginlik yok değildi. Slovenya maçındaki oyunu kaç kere oynayabilirdik? Slovenya'nın ağabeyi Sırbistan, her yönüyle mükemmel bir takımdı. Turnuvadaki takımlar içinde bu atmosferden etkilenecek belki de son ekipler.
Bu şartlarda başlayan maçta çemberleri döverek pek iyi bir giriş yapamadık. Sırplar ise Velickovic'in üçlükleriyle bir anda öne geçerken ilk 5 dakika 12-6 Sırbistan üstünlüğüyle geçildi. Ardından toparlanan Hidayet, farkın erimesine katkıda bulundu ve ilk çeyrek 20-17 Sırbistan üstünlüğüyle bitti.
İlk çeyreğin en çarpıcı istatistiği bizim 1/5'lik üçlük isabet yüzdemize Sırbistan'ın 4/7 ile cevap vermesiydi. Asistlerde ise 4'ü Teodosic'ten olmak üzere 5 asist bulan rakibe 12 Dev Adam 2 asistle yanıt verdi.
DİRENÇ KIRICI BASKETLER VE KAÇAN SERBEST ATIŞLAR
İkinci çeyrek karşılıklı basketlerle sürerken 15. dakika sonunda yediğimiz 29 sayı, savunmada işlerin istediğimiz gibi gitmediğini gösteriyordu. Özellikle Teodosic'in hücumdaki saha içi komutanlığı sıkıntılarımızı arttırıyordu. Bu arada kaçan dış ve serbest atışlarımız da kanayan yaramıza tuz basıyordu.
Ender ve Kerem Gönlüm'ün sayıları, bu kötü oyunumuza rağmen farkın açılmasını engelledi. Biz çemberleri döverken Sırplar, her basketin değerini çok iyi bildi ve devreyi 42-35 önde tamamladılar.
İlk yarıda Teodosic tek başına, takımının 8 asistinin 6'sına imza atarken, Sırp savunmasının kestiği pas kanallarımız ve 2/9'luk üçlük isabet yüzdemiz sadece 3 asist yapmamıza neden oldu.
TEODOSİC DURMUYOR
İkinci yarıya, klasik beşimizden sadece Ömer Aşık'ın yerine Semih Erden'i sahaya sürerek başladık. Maça fena da başlamadık. Belli ki devre arası, bize iyi gelmişti. Ömer Onan ve Hidayet'in sayılarıyla maçta beraberliği yakalasak da ardından Teodosic önderliğinde 8-0'lık bir seri yakaladılar ve fark yeniden açıldı.
Ancak takımımız yine de yılmadı. Ender Arslan'ın üçlükleriyle bir geri dönüş daha yakaladık ve farkı bire kadar indirdik.
Sırplar kaçmaya çalışırken biz, bu kötü oyunumuza rağmen buna izin vermiyorduk. Uzun forvetlerin savunmasında etkisiz kalan Ersan maçta adeta yoktu. Kenardan gelen enerji kaynağımız Sinan Güler ise erken üçlemiş, üçüncü çeyreğin ortalarında dört faulle sinmişti. O ünlü alan savunmamız karşısında ise çok iyi top çevirip içeride uygun adamı bulmayı başarıyor ve savunmamızı deliyorlardı. Açıkçası, bu şartlar ve düşük şut yüzdemize rağmen son 10 dakikaya 63-60 geride girmiş olmak bizim için büyük şans oldu.
KISALAN TÜRKİYE
Son çeyrekte savunmalar vites yükseltti. 33. dakika 66-64 Sırbistan üstünlüğüyle geçilirken Bogdan Tanjevic, genelde uzattığı takımı kısaltarak Ömer Aşık'ı pivot, Hidayet'i ise dört numarada oynattı. Kerem ve Ender ise iki oyun kurucu olarak sahadaydı. Baskımızı arttıracak bu kadro seçimi belki de son şanımızı denedik.
KEREM TUNÇERİ SAZI ELİNE ALDI VE SEMİH SON NOKTAYI KOYDU!
Hem oyun hem de skorda baştan sona önde giden oyunda son 3 dakikaya girilirken yakaladığımız 9-0'lık seri maçta, Ersan'ın 2-0'lık sayısından bu yana ilk kez öne geçmemizi sağladı. Bu oyunla öne geçmek gerçekten inanılmazdı!
Ardından Ömer Onan ile farkı üçe çıkartırken yine hatalı top tercihleri az daha yenilgimize neden oluyordu. Semih Erden'in smacı sonrası Velickovic'in 4 saniye kala pota altından bulduğu basketle Sırbistan 82-81 öne geçti ancak son topta Kerem Tunçeri, pota altındaki boşluğu harika kullanarak 0.5 saniye kala 83-82 öne geçmemizi sağladı.
Mola alan Sırbistan son topu, pota altındaki Velickovic'e doğru kullandı ancak Semih Erden harika bir zamanlamayla final biletini getiren bloğu koydu. O blok olmasa muhtemelen 0.5 saniyede giden final şansına ağlıyor olacaktık.
Maçın gidişatına bakınca, karşılıklı ikramlar, yarı finale yakıimayan belki de tek olaydı. 9/23 üç sayı, 20/33 serbest atış atan takımımız turnuvadaki en kötü maçını oynarken turnuvanın iki yıldızı Ersan ve Sinan'dan ise neredeyse hiç katkı alamadık.
Yine de Ender'in, takımımızı oyunda tutan üçlükleri ve Kerem Tunçeri'nin sürpriz sayılabilecek son dakikalardaki oyunu, bir kez daha takım içi zenginliğimizin meyvelerini almamızı sağladı.
İtinayla tarih yazılır. Türkiye bu haliyle bile yenilmiyorsa bunun nedenini sahada değil kalplerde aramak lazım. O kalpler ise pazar akşamı son kez, altın madalya için çarpacak! ABD karşısında bu oyunla fazla şansımız yok ama bu kadar kötü bir Türkiye'yi de bir kez daha izler miyiz acaba?
Sporx.com, 11 Eylül 2010