VE ZEKERİYA ȪZ GİTTİ
28 Temmuz 2010’da yazmıșım. Tam dört yıl olmuș ve demișim ki;
“Mahkeme kadıya mülk kalmaz denir Anadolu’da.
Bunlar nereye gidecekler pekiyi? Ellerindeki ‘mahkemeyi’ yitirdiklerinde.
Hiç biri yarın ‘toplum içine’ çıkamayacak.
Hiç biri çocuğunu Türkiye’de okutamayacak.
Hiç biri rahat bir emeklilik yașayamayacak.
Hiç biri ‘güzel’ ölemeyecek.
Ve ırzına geçilmiș ‘Adalet’in ‘gayri meșru’ çocukları olarak gömülecekler.”
Bozdağ Bekir, Zekeriya Ȫz’ūn artık ‘savcı’ olmadığını söyledi. 22 Temuz 2014
Sıra Bozdağ Bekir’in hukukçu ve ‘bakan’ olmadığının söyleneceği gūnlere gelecek.
‘Hesap sorulacağı’ gūnler’ de denilebilir. Buraya yazıyorum.
REDDİ HAKİM
Özel yetkili bilmem ne mahkemesi yargıcı yüzdoksanaltı sanıklı bir davada yüziki sanık için ‘yakalama’ emri çıkarmıș.
Bu yüziki sanığın yetmiș küsuru yüksek rütbeli subay, yirmi sekizi de generalmiș.
Bu generallerin bir bölüğü emekli, çoğunluğu da görev bașındaymıș.
Ve bu ‘yakalama’ kararı, bașka nedenlerin yanısıra, sözkonusu genarallerin birkaç gün sonra yapılacak Yüksek Askerî Konsey toplantısında daha üst bir göreve atanmalarına da engel olmuș.
Bunları biliyor muyuz? Ayrıtılarıyla öğrendik, biliyoruz.
Yakalama kararı Türk Ceza Yasası’nın hangi maddesine dayanılarak verilmiș?
Doksansekize üç.
Ya, Tarı göstermesin, yüzbire iki olsa idi?
Görevde olan yüksek rütbeli subaylar ordudan ihraç edilecekti.
Yine de kimi yorumculara göre ihraç edilecekler ya, göreceğiz.
Bunları ilk kez burada okumuyorsunuz. Hatta aranızda TCK doksansekize üç değil, doksanüçe sekiz diyeniniz bile var.
‘İhraç’ değil, dava sonuçlanıncaya değin ‘erteleme’ olacak diyeniniz bile vardır.
Böylece ‘Türk Silahlı Kuvvetleri daha da güçlenecek’ diyenleriniz bile olabilir.
Zaten ‘demokrasi’ dediğiniz de ne ki; öncelikle ‘düșünce özgürlüğü’ bağlamında bu tür konuları tartıșmak değil midir?
Hem hukuk kendi haline bırakılınca kendi yanlıșlarını bile düzeltmez mi?
Abartılacak ne var? Tartıșarak doğruları aramıyor muyuz sonuçta?
On numaralı mahkeme bașkanı öyle dediyse onbirinci düzeltir.
O da düzeltmezse yargıtay-margıtay düzeltecektir bir yanlıșlık varsa.
O da düzeltmezse yüz numaralı mahkeme de yok mu canım?
Hukuku kendi haline bırakmak en doğrusu, değil mi ama?
Pekiyi bu olayın bir de ‘adalet’ yönü yok mu acaba? Hukuk ne için var?
Birkaç aymaz yargıç, ki üç gündür televizyonlarda konușan onca yetkin hukuk adamından bir tanesi bile bu karar yerindedir demedi, otuza yakın general ve yetmișaltı yüksek rütbeli subayın geleceklerini kararttı mı karartmadı mı?
O aymaz yargıçlar bir bașka aymaz savcının okumakla bitmeyecek kadar çok sayfalı bir ‘iddianame’sine göre almadılar mı bu kararı?
Bir yanlıșlık varsa ‘düzelir’ demeyi içinize sindirerek söylebilir misiniz?
Elinizi vicdanınıza koyun ama. Yüreğinize sorun de denilebilir.
Ve bütün bunların ‘ülke’ için, çocuklarınızın geleceği için yapıldığını söyleyin.
Bu aymaz bölüğünün ‘Türk ulusu adına’ karar verdiklerini söyleyin haydi.
Mahkeme kadıya mülk kalmaz denir Anadolu’da.
Bunlar nereye gidecekler pekiyi? Ellerindeki ‘mahkemeyi’ yitirdiklerinde.
Hiç biri yarın ‘toplum içine’ çıkamayacak.
Hiç biri çocuğunu Türkiye’de okutamayacak.
Hiç biri rahat bir emeklilik yașayamayacak.
Hiç biri ‘güzel’ ölemeyecek.
Ve ırzına geçilmiș ‘Adalet’in ‘gayri meșru’ çocukları olarak gömülecekler.
Onuncuya ‘reddi hakim’ isteği onbirinciden dönmüș diyorlar.
Yüzbirinciden de dönse, bu aymazlar bölüğü, ulus katında ‘red’dedilmișlerdir.
Yetmișiki milyon yurttaș yakalanmıș olsa ne olur, tut deyince tutan savcı ve yargıçlar eliyle.
Adalet duygusu yitirildikten sonra..
Habip Hamza Erdem/ 28 Temmuz 2010