VESAYET
Türkiye’de son otuz yılda en çok kullanılan deyimlerden biri de ‘vesayet’tir. ‘Vesayet’i kabul etmediğini ileri süren de vardır, onu kıracak, ortadan kaldıracak olanı da... ‘Vesayet’in türleri de vardır zaten; ‘askerî’ olanı, ‘yargısal’ olanı falan.
Ne var ki ‘vesayet’ten en çok yakınanlar hep ‘ülke içi’ vesayetten sözederken ‘ülke dıșı’ bir vesayet odağı olabileceğini nedense akıllarına getirmezler. Üstelik AB’ye girmek, ‘Avrupa müktesabatı’na uymak, NATO’da görev üstlenmek, ABD ile ‘stratejik ișbirliği’ yapmak ‘ileri demokrasi’nin vazgeçilmezleri olarak değerlendirilir. Hele Büyük Orta-Doğu ya da Genișletilmiș Kuzey Afrika Projeleri’nden ‘eșbașkanlık’ kapmak Kırkpınar güreșlerinde ‘Ağa’lık almakla bir tutulabilmektedir.
Bütün bunlar karșısında, ‘Yüce Millet’imiz son otuz yıl boyunca aldatılmıș olsun! ‘Kel bașa șimșir tarak’ örneği, yazar-çizerlerimiz, konușup-yazanlarımız, dr-doç ve prof’larımız da akılları yettiği oranda ‘idare-i maslahat’ ededursunlar. O arada ‘Alaca Karanlık’ ocakları hem ‘ağa’lığı ve hem de ‘bașpehlivan’lığı ‘kazanmıș’ olabilecektir.
Pekiyi bu Yeni CeHePe hangi ‘vesayet’e karșı ‘kaya gibi’ duracağını söylemektedir?
‘Asker’in ocağına ‘incir suyu’ dökülmüș müdür dökülmemiș midir?
‘Yargı’nın bașına ‘cadı kazanı’ geçirilmiș midir geçirilmemiș midir?
‘Emekçi’nin eli-ayağı bağlanmıș mıdır bağlanmamıș mıdır?
‘Memur’un ağzına gem vurulmuș mudur vurulmamıș mıdır?
‘Yoksul’un beyni karpuz gibi ikiye ayrılmıș mıdır ayrılmamıș mıdır?
Bir parçası ‘tarikat’ vesayetine diğer parçası da ‘Kürt’ vesayetine girmiș midir girmemiș midir?
Kemal Bey’i bugün Nazım Hikmet büstünü açarkan gördüm. ‘Vesayetin her türlüsüne karșıyız’ mı ne dedi? ‘Sayın Sevimli Kılıdaroğlu’ ‘önder’imizin sık sık Nazım șiirlerini okuduğuna da tanık olmaktayız zaten. Ne ki, ‘Zerre kadar Nazım’dan anlayan biri ‘vesayetin büyüğü’nün ‘dıș vesayet’ olduğunu bilir. İçeride kim ki, askere, yargıya, emekçi ve memura, halkın büyük çoğunluğuna karșın ‘bașpehlivan’ seçilebiliyorsa ‘dıș vesayet’in adamı oldugunu anlar.
‘Sayın Sevimli Kılıçdaroglu’ ‘lider’imizin sözünü ettiği ‘vesayet’i doğrusu ben anlayamadım. Bir anlayan varsa beri gelsin!
‘Yüce Meclis’imizin ‘Ordu’su darmadağın; komutanları ‘içeride tutsak’ er ve erbașları ‘dıșarıda tutsak’. Kaçırılan erler ile sokakta vurulan erbașların, su kanalına sıkıșan köpek kadar ‘televizyon haberi’ değeri yok! Bunalım geçirip anasını, babasını, eșini, çocuğunu vuran vurana...
Biz de merakla ‘Sayın Sevgili Kılıçdaroğlu’ ‘üstad’ımızın ne zaman ve nasıl yemin edeceğini, tükürdüğünü nasıl ve ne zaman yalayacağını bekliyoruz. ‘Sayın ve Sevgili Kılıçdaroğlu’nun bu gidișle CeHePe’yi yalama edeceğini ileri sürmek abartı olmasa gerektir. Yeni CeHePe bu gidișle muhalefet değil olsa olsa ‘Hükûmet’in vesayeti altında bir ‘șamar oğlanı’ olabilecektir. Yakındığı ‘vesayet’ de bu olabilir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulusu ve ülkesi ile altına girdiği ‘vesayet’ten ise ancak ‘ordusu’, ‘yargısı’, ‘emekçisi’, ‘memuru’ ve ‘yoksul’u çıkarabilecektir.
‘Sayın Sevgili Kılıçdaroğlu’ ‘hazretleri’miz boșuna zahmet etmesinler.
Habip Hamza Erdem