VİTES KÜÇÜLTEN TÜRKİYE(I): GÜRÜLTÜ ÇOK, SÜR’AT YOK…
Dr. Noyan UMRUK
Sıcak para muslukları tıkanmaya başlayınca birinci vitese düştü Türkiye; gürültü çok, sür’at yok… Bulutlar üzerinden inip, ekonomiye bakma zamanı geldi artık.
Ekonomik yapı ve gidişat:
O dönemin teknolojik koşullarında iyi kötü uçağını yapan, yurdun dört bir yanını demir ağlarla örüp, üç beyazlar (şeker, un, pamuk ) ve üç siyahlar ( kömür, demir, petrol-kimya ) fabrikalarıyla donatan üretim seferberliği Marshall yardımlarıyla, 1934’de ilk adımı atılmış olan planlı kalkınma anlayışı ise 1960-1980 arası yeniden benimsense de zaman içinde yavaş yavaş söndürüldü. Günümüzde ise bu süreç, küresel sermaye ve yerli temsilcilerinin istek ve iştahları doğrultusunda reel üretimi zayıf, finans oyunları, arazi rant ve spekülasyonları ile ne varsa haraç mezat satılarak, helikopterlerle gökyüzünden alınan kararlarla yönetilen bir garip “inşaat ekonomisi” anlayışına vardı. U.arası düzeyde tek markamız yok…
Mucize-i iktisat:
Gelin birlikte bakalım şu sözü edilen, lakin sırçaları dökülmeye başlayan “Türk iktisadi mucizesi”ne …
12 yıldır ülkeyi keyiflerince yönetenlerin sözünü ettikleri iktisadi mucize, ülkede 5-6 milyon kişiyi içine alan borsa-faiz-döviz üçgeni “mutluluk zinciri” için gerçekten geçerli… Her türlü melanetin başı olarak suçlanan “faiz lobisi” de, dolar 2,5’u aşınca keşfedilen “döviz lobisi” de tam işte bu… Üretmeden paradan para kazananlar…
Düşük kur, yüksek faiz…
Mısırından samanına, pırlantasından biber gazına kadar ithalatçılar,
Arazi, kent, yeşil alan yağmalarıyla beslenen rantiyeler,
AVM, “Mega Projeler” ve gökdelenleri ile anlı,şanlı, imtiyazlı ve de “milletin anasına meraklı” inşaat yamyamları için ülke gerçekten bir “cennet-ül tayyip”ti.
Amaaa…
Üretim tabanı, teknolojisi zayıf, reeksporta, ara malları ithalatına bağımlı, derleme toplama sanayi ve ihracat kesimi,
“Ananı da al git” denilen tarım kesimi, anguslaşan hayvancılık…
Her türlü manipülasyona rağmen %10’un altına düşmeyen işsizler ordusu, her dördünden biri işsiz olan gençler…
Dünyanın en adaletsiz gelir dağılım düzeyi ile bir bölümü gözü dönmüş kar hırsının yolaçtığı iş cinayetleri ile katledilen emekçiler ve emekliler için ise bir cehennem…
10-15 yıldır, Okyanus ötesinden şırıl şırıl sıcak para akıtan muslukların kısılması sürecine, çok bilmiş bir ekonomi dehasının! “Düşürün yahu şu faizleri” yaygarası tuz biber ekince yüzer gezer global sermayede bir telaştır başladı. Citibank’ın Akbank’taki %80 hissesini satışa çıkarmasından sonra, HSBC'de Türkiye piyasasından çıkıyor. Babacan ve Davutoğlu'nun finans sektörü ve yatırımcılarla yaptıkları yurtdışı toplantılar bir işe yaramadı. Yabancıların birer birer Türkiye piyasasını terk etmesi ve doların önünün alınamaması ekonomiyle ilgili kaygıları arttırdı. 3 günde 5defa boşuna mı toplanıp, toplanıp dağılıyorlar…Yeni bir Reza, meza, Katar, matar; milyarlarca dolar, net hata noksan falan bu defada devreye girer mi?Kim bilir? Ona Rufailer karışır…
Lakin, 1Dolar eşit 1Türk Lirası olacak denilirken, 1dolar 2,5 Türk Lirasını taban yaptı… 2002 krizinde dolar 1,2 Türk lirası idi…Yolculuk 1Dolar 3 Türk Lirasına… Doların ateşini düşürmek için geçen hafta Halkbank'a bile bir milyar dolar sattırdılar. Bankanın bu işten zararı 100 milyon T.L.
Eeeee, ne oldu şimdi “Düşük kur-yüksek faiz”iniz… Emme basma tulumda gibidir bu iş hemşerim. Ya “Düşük kur-Yüksek Faiz”, ya “Yüksek kur- Düşük faiz”… Üretemeyenin, sıcak parayla yan gelip yatanın kısır döngüsü…
“Düşük kur-Yüksek Faiz”de global merkezlerde faiz oranları çok düşükse, bizim gibi yüksek faizle para satın alan çevre ülkelere “mal bulmuş mağribiler üşüşür”, sıcak para akar, yabancı mallar ucuzlar, ithalatçılar bayram yapar, ürettikleri malların fiatı yüksek kalan yurtiçi üreticiler ise üretimden vazgeçerek, paralarını faizde değerlendirip, yan gelir yatar…
“Yüksek kur-Düşük faiz”de ise yurtiçi üreticiler şöyle bir silkinip ayağa kalkar, ihracatçılar bayram yapar, çoğu havuz takımından müteahhitler peynir ekmek gibi daire satar.Bir hayli döviz rezervi bulunduğu söylenen ekonomi dahisinin ve düşük faizle halka daire satacak gözde müteahhit takımının asıl sıkıntısı bu herhalde…Yoksa beraber yürüyüp, yürütemeyecekler bu yollarda…
Ne var ki; bir üretim stratejiniz yoksa, ne yaptığınızın farkında bile değilseniz “Yüksek kur-Düşük faiz” de bir işe yaramaz; Teksas usulü süratle köşe dönmeye yönelik çarpık çurpuk bir model çıkar ortaya…
Financial Times üç gün önce son durumu şöyle vurguluyor: “Kibirli tavrının yarattığı korku arttıkça, kendisine özgü yeni ekonomi kuramını Erdoğan’la tartışabilecek kişi sayısı süratle azalıyor…” Babacan yanıtlıyor:” Para politikası konusunda sadece TCMB’nın söylediklerine itibar edin, diğer kurumlarda bu konuyu bilen yoktur ki…”
Umarız; Başçı, en azından monaterist(parasalcı;Türkçesi: Ne kaa ekmek, o kaa köfte) politikaların pek de karmaşık olmayan temel ilkelerini kendilerine anlatabilmiştir… Devam edeceğiz…
AYDINLIK G; 15.03.2015