VİTES KÜÇÜLTEN TÜRKİYE(VI): SOSYAL POLİTİKALAR…
Dr. Noyan UMRUK
Toplum’un önemli bir bölümü, son yıllarda, çalışma yaşamından yargıya, temel eğitimden, yüksek öğrenime, iç ve dış güvenlikten, dış politikaya, yaşam biçiminden, dinin politikaya ve çıkar sağlamaya alet edilmesine değin genellikle bilgilendirilmeden, tartışılmadan sadece itaatkâr meclis çoğunluğundan yararlanılarak dayatılan, torba yasalarla kotarılan uygulamalardan, ciddi ölçüde endişeli, tedirgin ve çaresiz...
Diğer bir bölümü ise dini motiflerle makyajlı iktidarın yanında olmaktan doğan avantajlarına dokunulmadıkça memnun ya da “görmedim, duymadım, bilmiyorum” u oynamayı yeğliyor. Yandaş ve baskı altındaki medya da, bu grubu “işlerin ne kadar iyi ve güzel gittiği” havasını basarak canlı tutmaya çalışıyor.
Bakalım, işler ne kadar iyi…
Ekonomi yönetimi bir önceki iktidardan devraldığı 2001 krizinin parasal önlemlerle giderilmesine yönelik geçiçi-antikriz politikalarını aynen sürdürerek iyice büyüttüğü işsizlik ve ''Yedek Sanayi Ordusu” (atıl nüfus, iş bulmaktan umudunu kesenler dahil) çalışabilir nüfusun % 20'lerine ulaştı. Böylece reel ücretlerin düşürülmesine imkan sağlanmış oldu. Kayıt dışı ve asgari ücretle çalıştırma kolaylaştırıldı.
Bu gidişat, ekonomi yönetimince de desteklenen''sözleşmeli çalıştırma”, “taşeronlaştırma” yöntemlerini besledi… Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ikinci ordusunu oluşturan, geleneksel olarak toplumun saygı duyduğu ve büyük değer verdiği öğretmenlik kurumu dahi , ''sözleşmeli çalışma'' girdabına sokuldu; milli eğitim kökünden sallanıyor. Emekçiler ise madenlerde, tersanelerde, inşaatlarda biçare serçeler gibi can verdi, veiyor…
Zaten, yarattığı işten çıkarma dalgası ile 2001 krizi, işsizliği, ülke gündeminin en temel sorunu haline getirmişti. Bu dalga, cumhuriyet tarihi boyunca görülmemiş oran da ''Beyaz Yakalıları'' da vurdu. Bir türlü önem ve anlamı anlaşılamayan ''Mesleki ve Teknik Öğretim'' de,''İmam-Hatip Liseleri'' tartışmasına kurban edilince, bu ortamda ''Genç İşsizliği'' de dramatik boyutlara ulaştı. Nitekim, 2002-2003’lere gelindiğinde Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre(4) açık resmi işsizlik oranı %9 lar civarında iken, bu oran günümüzde % 11.4’ ulaştı. Yedek sanayi ordusu içinde ülkenin geleceğini belirleyecek beyaz yakalı ve genç işsizlerin payı hızla artmaya başladı.
Öte yandan izlenen düşük kur -yüksek faiz politikası ile süreç içinde ''İhracata Yönelik Sanayileşme Modeli'' can çekişmeye başladı, ithalat ucuzlayarak özendirilmiş oldu. Yan sanayiler-KOBİ'ler rekabete dayanamayarak çökertildi. İstihdam sağlayacak doğrudan-yeni yatırımlar iyice yavaşladı; bir ölçüde Çin, Avrasya ve Balkan ülkelerine kaydı... Pek tabii ki; bu devasa soruna bu çerçevede çözüm bulmak mümkün değildi. İktidar da çözümü, bu sorunla uğraşmaktan vazgeçtiğini açıklamakta buldu. Bu ''Vazgeçme'' pek tabiidir ki; hazindir. Ancak, hazin olmanın da ötesinde , ''çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir'' diyen ve ''Devlet...çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır...''vurgulamasını yapan mevcut anayasanın 49 ncu maddesi karşısında, söz konusu ''vazgeçme'' ile ''anayasal görevi ihmal” kavramı arasındaki hukuki neden-sonuç ilişkisi çalışma hukukçularını yakından ilgilendirmektedir.
Sonuç:
Emek piyasasının arz-talep dengesi bozularak içine düşülen bu feci ortama direnebilecek tek güç olabilecek sendikal mücadele sarı sendikalar oluşturularak yozlaştırıldı. Sosyal politika alanının etkin araçları olan çağdaş kurum ve yapıları geliştirmek yerine, atın önüne konulan yem torbasından yedikçe kaderine razı olup arabayı çekmesi gibi bir yaklaşım benimsendi. Siyaset ve oy mekanizması ile doğrudan bağlantılı olarak, “herkese çapına göre” yukarıdan aşağıya ihale, makam, iş, para, kömür, erzak, yeşil kart vb. dağıtılarak kendi dünya görüşlerine “cemaat sosyolojisine” uygun, hiçbir modern devlette görülmeyen bir sosyal politika garabeti günümüze değin sürdürüldü.
Ünlü Çin atasözünün aksine, balık tutmayı öğretmek, üretmek yerine balık dağıtılarak vaziyet idare edildi ve bu güne gelindi… Devam edeceğiz…
AYDINLIK G; 26.04.2015