VİTES KÜÇÜLTEN TÜRKİYE(VII): İŞSİZLİK
Dr. Noyan UMRUK
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2015-Ocak “İşgücü İstatistikleri"ni açıkladı. Buna göre, aktif iş gücü 28 milyon 713 bin kişi, iş gücüne katılma oranı % 50... Yani bir bu kadar kişi de çeşitli nedenlerle işgücüne katılamıyor…
Örneğin; çalışmayan nüfusun 12 milyon 924 bin kişisi "ev işleriyle" meşgul yani ev hanımı, 1 milyon 895 bin kişisi de "iş aramayıp, çalışmaya hazır olanlar" ... Bu rakam çalışma çağındaki nüfusun dörtte birine, işgücüne katılmayanların da yarısına denk düşüyor. İşgücüne katılma oranı erkeklerde % 70,5, kadınlarda ise % 29,9. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı ocak ayında, geçen yılın aynı dönemine göre 454 bin kişi artarak 3 milyon 259 bin kişiyi, işsizlik oranı ise 1 puanlık artışla % 11,3 seviyesini buldu. Tarım dışı işsizlik oranı ise 1,3 puanlık artışla %13,4...
25 milyon 454 bin çalışan nüfusun, çalışabilir nüfusa oranı ise % 44,3’ü… Bu oran erkeklerde % 63, kadınlarda % 26; çalışanların % 19'u tarım, sadece % 21'i sanayi, % 6,7'si inşaat, % 53,3'ü ise hizmetler sektöründe… Bunun 17 milyon 132 bini, % 67.3 oranı ile doğrudan ücretli ve yevmiyeliler… Gerisi esnaf ve işveren kesimi…
Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, tarım sektöründe % 80,9, tarım dışı sektörlerde % 21...
Çalışabilir nüfusun işgücüne katılım oranının %50 olduğu ülkemizi, bu katılımın %70-80’leri bulduğu başta Almanya olmak üzere diğer gelişmiş ülkelerin işsizliğiyle kıyaslamanın pek bir anlamı yok...
Kronik İşsizlik:
T.Ü.İ.K, siyasal iktidar ve medyaya göre son 15 yıldır resmi açık işsizliğin kronik seyri şöyle:
Aralık 2000, Hürriyet-İşsizlik % 5.6
Ekim 2001, NTV-İşsizlik geriledi, % 8.5'a düştü.
Aralık 2002, Takvim-İşsizlik geriledi, % 9'a düştü.
Eylül 2004, Milliyet-İşsizlik geriledi, % 9.3'e düştü.
Mayıs 2005, Vatan-İşsizlik geriledi, % 9.5'a düştü.
Temmuz 2005, Radikal-İşsizlik geriledi, % 10'a düştü.
Aralık 2005, Zaman-İşsizlik geriledi,% 10.3'e düştü.
Aralık 2006, Sabah-İşsizlik geriledi, % 10.4'e düştü.
Mart 2007, Referans- İşsizlik geriledi, % 10.5'a düştü.
Nisan 2007, Yeni Şafak-İşsizlik geriledi, % 11'e düştü.
Mayıs 2007, CNNTÜRK-İşsizlik geriledi, % 11.4'e düştü.
Allah düşürmesin diyeceği geliyor insanın bu murtaza medyaya… Ha babam de babam düşüyor da biz göremiyoruz bir türlü…
Ve kriz çalkantıları… Türkiye’de işsizlik manzaraları: Mayıs 2008 %11.8, 2009 %13, 2010 başı %14.5, 2010 Mart verilerine göre krizden en çok etkilenen ülkelerde işsizlik oranları ise A.B.D. de %9.7, İngiltere’de %7.9, Almanya’da %7.7, İtalya’da %8.5, İspanya, Yunanistan, Portekiz, Macaristan, İrlanda vb. ülkelerin etkisiyle avro bölgesinde %10.1. Türkiye’de ise %13.7. İşsizler liginde Türkiye, G.Afrika ve İspanya’dan sonra üçüncü… 2012 Aralık %12,4, 2013’te %9.8 lere çekilme, 2014te %10’u aşıyor, 2015 ocakta % 11,3 yine çift haneli rakamlar… 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı 2,3 puanlık artışla % 20…
Demek ki işsizlik kriz dönemlerinde birden tırmanıveren kronik bir gerçeklik…
Ancak tüm bu oranlar TÜİK tarafından, iş aramaktan bıkanların, mevsimlik işçi ya da geçici çalışanların ve 2 milyon 748 bin ücretsiz “aile işçisinin” “çalışıyor” sayılması ile malul… Doğal olarak durum aslında daha vahim… Tüm bunlar dâhil edildiğinde oran %18’lere varıyor; 3milyonu aşkın açık resmi işsiz sayısı 5-6 milyonu aşıyor. Öte yandan her beş gençten biri işsiz, toplumun geleceği için ciddi bir tehdit altında…
Her ne kadar siyasal iktidar “ ben herkese iş bulmaya mecbur değilim” diyerek, sorunu üstlenmeye niyetli görünmese de, açılan onlarca "İstihdam ve Teşvik Paketi" var. Sanılıyor ki; vergi ve sosyal sigorta primleri ile oynanarak, genç işsizlere geniş istihdam alanları açılacak. Zaman zaman ülkenin "Gerice Kalmış Yöreleri" için açıklanmış olan bilmem kaç sayıdaki paket de "kabak tadı vermiş", yeni istihdam alanları yaratılamamış, bu paketlerden de kimsecikler bir şey anlayamamış, sadece “bazı uyanıklara” sermaye transferi ve nedensiz zenginleşme sağlanmıştı...
Sonuç:
Bir kez son 5 yılda nüfus artış hızı ortalama %1.5 olduğuna göre, gerçekten istihdam yaratacak reel üretim tabanına dayalı, en azından %5’lik sürdürülebilir bir büyüme oranını öngören bir büyüme stratejiniz olmalı. Zaten dünyayı yeniden keşfetmenin gereği yok. Keynes' ten beri herkes bilir ki; kitlelere yeni ve ciddi istihdam alanları yaratmanın yolu, ciddi, planlı ve eşgüdümlenmiş kamu yatırımlarından ya da selektif biçimde yönlendirilmiş özel kesim yatırımlarından geçer. Ama, tabii, bu iş, son 10 yıl içinde, ulusal bütçe içindeki payı %20'lerden %8-9 lara düşmüş bir yatırım bütçesi ve ciddi biçimde reel üretime yönlendirilmeyen özel yatırımlarla olmaz…
AYDINLIK g;03.05.2015