"Watergate"de kuşkular iki adreste

Güncel Meydan | Güncel Haberler Köşesi

"Watergate"de kuşkular iki adreste

İletigönderen Türk-Kan » Çrş May 28, 2008 14:27

Osman Paksüt olayının ardından CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın da dinlenmesi Ankara’yı karıştırdı. Ortam dinlemesi nedeniyle bu tekniğe sahip Emniyet Genel Müdürlüğü’ün iki Daire Başkanlığı hedefte. Ankara Yıldız’daki İstihbarat Daire Başkanlığı ile Konur Sokaktaki Organize Suçlar Daire Başkanlıkları mercek altında. CHP, İçişleri Bakanını istifaya çağırdı.

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt olayının ardından CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın da dinlenmesi, Ankara’yı karıştırdı. Ortam dinlemesi nedeniyle bu tekniğe sahip Emniyet Genel Müdürlüğü’nün iki Daire Başkanlığı da hedefe oturdu. Ankara Yıldız’daki İstihbarat Daire Başkanlığı ile Konur Sokakdaki Organize Suçlar Daire Başkanlıkları mercek altına alınırken, CHP İçişleri Bakanını istifaya çağırdı. CHP Başbakan ve İçişleri Bakanı hakkında Yüce Divan istemli Meclis soruşturması ya da gensoru önergesi de verecek. Cep telefonlarına yönlendirme yaparak ortam dinleyebilen cihazların, Emniyetteki Doblo marka araçlarda olduğu Paksüt olayı ile ortaya çıkmıştı. Emniyet İstihbarat Daitresi uzun süredir muhalefet tarafından ‘’F tipi örgütlenme’’ adı verilen cemaat bağlantısı ile anılıyor. Halen bu Dairenin başında bulunan Ramazan Akyürek hakkında İstanbul eski Valisi Erol Çakır tarafından sicil dosyasına ‘’Fethullahçıdır dikkat’’ notu konulmuştu. Kaçakçılık Organize Suçlar Dairesinin başında ise İstanbul eski Emniyet Müdür Yardımcısı Ahmet Pek bulunuyor. Paksüt olayındaki Doblo marka aracın, Pek’in başındaki daire başkanlığına ait olduğu belirlenmişti.

CHP Genel Sekreteri Önder Sav, eski Bolu Valisi Ali Serindağ ile baş başa yaptığı konuşmanın ortam dinlemesi sonucu, dinci Vakit gazetesinde kelimesi kelimesine yayımlanması Başkent’i hareketlendirdi. Sav’ın 23 Mayıs’ta yaptığı görüşmesi 3 gün sonra Vakit gazetesinde tutanak şeklinde yayınlandı. CHP Genel Sekreteri, Genel merkezdeki makam odamda başbaşa yaptığı görüşme dinci gazetede “Sanki CHP Valisi” başlığıyla yayınladı.

CHP TEPKİLİ

Olayın medyada duyulması üzerine CHP kurmayları harekete geçti. Grup Başkanvekillerinden Kemal Anadol olayı gensoru veya soruşturma önergesi olarak Meclis gündemine taşıyacaklarını belirtirken, ABD’de Başkan Nixon’un düşmesine neden olan olayın, yıllar sonra Türkiye’de tekrarlandığını söyledi. Anadol, “Bu olay bu kadar hafife alınamaz. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Paksüt’te kullanılan yöntem CHP Genel Sekreteri ve CHP Genel Merkezi için de kullanılmıştır. Bu bir ortam dinlemesidir. Hükümet, bir yurttaşlar devleti olan Türkiye’yi AKP devleti haline getiriyor ” dedi. CHP’li Hakkı Süha Okay da Genel Başkan Baykal da dahil olmak üzere pek çok yöneticinin dinlenmiş olabileceğini belirtti ve Emniyet’i suçladı. Savcıları göreve davet eden Okay, “Bu bir utanç belgesidir. İçişleri Bakanı derhal istifa etmelidir” dedi.


BANT GELDİ

CHP, Sav’ın odasına ya içine yerleştirilmiş bir cihaz¬ ya da Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt olayındaki gibi uzaktan bir yerden, genel merkez civarındaki bir yerden teknoloji kullanılarak dinlendiğinden şüphelenirken, asıl ipucu 22 Temmuz’da AKP’den milletvekili aday adayı da olan Vakit gazetesinin Ankara Temsilcisi’nin köşe yazısından geldi. Arseven’in yazısından bir bölüm şöyle:

“Sağ olsun; sağlam bir “kayıt” getirdi...Müthiş!..Nasıl da almış; helal olsun, ne denir ki... Bir dinledik... Ohoooo, bu CHP derin devletin ta kendisi!.. Devletin Valisi ve bu önder Sav, oturmuşlar iş bitiriyorlar!.. Bu iktidardaki “Şeriatçı” takımıyla nasıl mücadele edilir, bunun için hangi kamu görevlisinden nasıl faydalanılır, filan...CHP’ye taktik veriyor, Sayın Vali... Hem de hâli hazırda görevde bulunan bir Sayın Vali... Hükümet eden partinin nasıl “yenilebileceğini” anlatıyor, Ana muhalefet önde gelenine!.. Hani... Bununla yetinse... Bir derece... Dahası; Hangi bakan “dincidir”, “tarikatçıdır”... Hatta hatta... “Irkçıdır!..” Devletin Valisi ile Derin Devlet Partisi’nin (aşağı yukarı) iki numaralı ismi oturmuş, bunları ve daha fazlasını konuşuyorlar... Giydirmedikleri kim var ki;Sayın Başbakan mesela... Bir yandan önder Sav diğer yandan ve birkaç fazlasıyla Vali, Sayın Başbakan hakkında öyle laflar ediyor ki!.. Hani... Bir bölümüne önceki günkü Vakit’in haber sayfalarında verdik, diğerlerini ise “bu kadarı da ayıptır” diyerek gizlemek mecburiyeti hissettik!.. Sayın Başbakan böyle...Bakanlar...Mesela: Emrinde bulunduğu İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a bir yükleniyor ki, Vali... Ya size ne, koskoca Bakan’ın “Fethullahçı olup olmadığını” tartışmak sizin işiniz mi?.. Ve ayıp değil mi?...”


DİNCİ MEDYA’NIN HEDEFİ

CHP Genel Sekreteri’nin adı 17 Mayıs’ta Ankara’nın Elmadağ ilçe örgütündeki “hac” değerlendirmesiyle gündeme geldi. Sav, kimin tarafından kayda alındığı bilinmeyen cep telefonu görüntüsüne göre, hacca gitmesi konusunda yardımcı olmasını isteyen CHP’li Mustafa Ünal’a “Araplara para kaptırma” sözleriyle cevap vermişti. Basına yansıyan bu görüşmenin ardından, Sav’ın 23 Mayıs’ta Vali Serindağ’la yaptığı özel görüşmenin de basına yansıması şaşkınlık yarattı.

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt de 13 Mayıs’ta Tenis Kulübü önünde gördüğü Doblo marka araçla dinlendiği ve izlendiği şüphesiyle Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne başvurdu. Paksüt, aracın polise ait olduğu ortaya çıktıktan sonra 2 aydır benzer araçlarla takip edildiğini açıklamıştı. Paksüt’ün eşi Ferda Paksüt ise siyah Doblo marka araçla takip edildiklerini anlatmıştı.


İŞTE O KONUŞMA

Sav ile Vali Serindağ arasında 23 Mayıs günü CHP Genel Merkezinde geçen ve kayda alınan konuşma şöyle:

Sav: Bolu’daki siyasi atmosfer nasıl?
Vali: İşiniz çok da kolay değil. Ama zor diye teslim olmak da doğru değil.
Sav: Kararlı, dikkatli, siyasi iradeyi arkasına alan bir siyasi yapılaşmayı sağlayacak personel malzemesi var mı?
Vali: Çok az olsa da var. Ama, çok fazla olmadığını bilmek lazım.
Sav: Bolu’yu nasıl görüyorsunuz? Özellikle, siyasi açıdan… Neler yapılabilir?
Vali: Bolu’nun temelinde Cumhuriyet Halk Partisi var. Özellikle de Belediye seçimlerinde CHP’nin oyunun yükseldiğini görüyoruz. Bolu’da ciddi bir organizasyon olursa CHP adına bir toparlanma olur. Seçimi alabilecek duruma da gelebilir.
Vali: Basına da yansıdı. Başbakan Bolu’da gizlenerek ortaya çıktı. Benim hiç haberim yoktu
Sav: Görevdeydiniz?
Vali: Evet, evet. Koskoca Başbakan’dan haber yok. Bana da haber verilmiyor.
Sav: Bolu’da olabileceğini düşünüyor muydunuz?..
Vali: Basın mensupları ve bazı kişiler bana da sordu. ‘Bolu da olduğuna dair bilgiler ulaşıyor, doğru mudur’ diye.. Benim de şüphelerim vardı ama sonuçta haber verilmemişti, bilmiyordum.
Sav: Bir Başbakan Bolu’ya gidiyor ve Valiye haber verilmiyor. Duruma bak. Ne de olsa özel korumaları var.
Vali: Ertesi günü Doğan Haber Ajansı’ndan fotoğrafını çektiler. (...) Bize ondan sonra haber verildi. Tabiî ki Başbakan dinlenmeye gelebilir. Madem geliyor, bence aramalı. Ya da hiç gizlenme.
Sav: Makul olan ikincisi yani gizlenmemesi.
Vali: Yani sıradan birisinden bahsetmiyoruz, Başbakan bu...
Vali: Ondan önce de başka bir şey oldu. Bolu’daki cenaze söz konusu… Tarikat cenazesi. Nakşi Şeyhi’nin cenazesinden bahsediyorum. Hani şu gece yarısı Bakanlar Kurulu kararıyla evinin bahçesine gömülen tarikatçı. Sayın bakanın programı bildirildi bize. Yani cenaze törenine iştirak edeceğini biliyorduk.
Sav: Öyle mi? Nedir olay?
Vali: Bakan ve vekiller geldi. (Nakşi ve Kadiri Şeyhi Sürmeli Muhammed Muhittin Haki Hoca'nın oğlu Hacı Ahmet Palazoğlu’nun geçtiğimiz Ocak ayındaki cenazesine Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, SP Genel Başkanı Recai Kutan ve Bolu Milletvekilleri Metin Yılmaz, Yüksel Coşkunyürek, Fatih Metin de katılmıştı. Onu kastediyor!!) Benim de katılmam gerekiyor belki ama ‘makam itibariyle böyle bir cenazeye katılmam’ diye düşündüm. Devlet geleneğine belki uymam gerekiyor ancak böyle bir cenazeye katılmak bana yakışmaz diye karar verdim. Yani kısacası ‘katılmayayım’ dedim daha iyi. Bir vali olarak böyle bir ortamda bulunmayı kendime yakıştıramadım.
Sav: Bakanın katılması çok ilginç. Üstelik bir cemaat cenazesine...
Vali: Hem de tarikat lideri… Yani bu şartlarda görev yapıyoruz. Program bildiriliyor. Programda böyle bir cenaze düşünün!..
Sav: Böyle olmaması lazım tabii… Devletin kanunlarına, geleneklerine önem veren bir yönetici için tabii bunlar çok zor, iç karartıcı bir şey. Böyle bir duruma bir vali mahkum edilmemeli.
Sav: Acaba bunların yani İçişleri Bakanı’nın tarikat ya da Gülen’le bağlantısı var mı ki? Bu konuda bir şey biliyor musunuz?
Vali: Yani öyle olduğu söyleniyor. Ama net bir şey yok.



Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Haberler

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 7 konuk

x