Türkiye Komünist Partisinin 29 yaşındaki genel başkanı Baş projelerini anlattı
http://www.cumhuriyet.com/cumhuriyet/w/c07.html
En yaşlı partiye en genç başkan
GAMZE ERBİL
Türkiye Komünist Partisi (TKP) geçen hafta sonu tamamladığı 9. kongresinde genel başkanını değiştirdi. Eski Genel Başkan Aydemir Gülerin yerine 29 yaşındaki Erkan Baş genel başkan oldu. Erkan Baş, Türkiye tarihinin en genç parti başkanı oldu. 9. Kongrede göze çarpan partinin gençleşmesi vurguları ve genel başkanlığa seçilmesi konuları üzerine Erkan Baş ile konuştuk. Baş, gençleşme vurgusunun partinin diğer konulardaki değerlendirmeleriyle birlikte ele alınması gerektiğinin altını çiziyor.
- Söyleşimizin ilk sorusunu herhalde tahmin edersiniz, 29 yaşında bir parti genel başkanı... İlk sizsiniz galiba değil mi?
Sanıyorum öyle, açıkçası kongre sonrasında bu değerlendirme gelene kadar işin bu kısmını hiç düşünmediğimi de eklemeliyim. Yeniden yapılanmamızın ve buna paralel bu görevi üstlenmiş olmamın farklı boyutları ve gerekçeleri var ama en genç veya ilk olmak gibi gerekçelerimiz olmadı.
- Fakat seçildiğiniz kongrenin belirgin bir gençleşme vurgusu vardı. Genel başkanlık görevi almanızın yaşınızla bağlantılı bir anlamı yok mu?
Evet, haklısınız, kongremizin üzerinde en fazla tartıştığı başlıklardan birisi gençlik oldu. 9. kongre sadece TKP tarihi açısından değil Türkiye siyasi tarihi açısından çok önemli ve özel bir kongre oldu. Bunu özellikle vurgulayayım ve hemen bir ek yapalım, bu önemi genel başkan değişimi ile sınırlandırmak son derece yanlış olur. Değişikliğin önemsiz olduğunu söylemiyorum ama kongre sürecinin bütünlüğünü gözden kaçırmamak gerekiyor.
Gençleşme vurgusunun öne çıkmasının birinci boyutu, partimizin geride bıraktığımız süreçte yarattığı birikimi, içine girdiğimiz yeni dönemin ihtiyaçlarına göre konumlandırması ve bunu mücadelenin daha ön saflarına çıkarma kararlılığıdır. TKP, 1980 sonrası ülkemiz solu içerisinde ilerici, aydınlanmacı, bağımsızlıkçı, devrimci ve sosyalist genç kadrolar yetiştirmeyi başarmış yegâne harekettir. 9. kongremiz, bu övünülecek birikimimizi Türkiyenin geleceğini kurmak üzere görevlendirmiştir. Bu birinci boyuttur ama gençleşme, partinin genç kadrolarına daha fazla sorumluluk vermesi ve bunun simgesi olarak 29 yaşında bir genel başkan belirlenmesi ile sınırlandırılamaz. Bundan çok daha önemli olan tüm Türkiye gençliğinin ülke siyasetinde ağırlığını arttıracağı bir sürece önderlik etmektir.
- Bu söylediklerinizin hemen akla getirdiği bir tartışma var. Marksist partiler devrimci bir sınıfı temel aldıklarını söylemiyorlar mı? Gençliğe özel bir rol yüklemek, gençliği temel devrimci güç olarak görmek de bir yenilik değil mi Marksist bir parti için?
TKP devrimci bir partidir ve çağımızın tek gerçek devrimci gücü olan işçi sınıfını merkeze alan bir mücadele hattına sahiptir. İşin temeli, özü ve özeti budur. Açıkçası bunu kabul etmeden Türkiyenin ve dünyanın gidişatına bırakın müdahale etmeyi, onu anlamanın bile mümkün olduğunu sanmıyorum.
Biz ülkemizin tarihsel birikimini bugüne taşımak ve bunu güncel mücadele süreçlerinde zenginleştirerek yarını kurmak istiyoruz. Yarını kurmak gibi bir iddianız varsa, bunu gerçekten istiyorsanız, gençlere özel rol biçmeme şansınız yok. İkincisi, hemen herkes Türkiye nüfusunun önemli bir gençlik potansiyeli taşıdığını söylüyor ama söz konusu siyaset olduğunda gençlere biçilen misyon yedek kuvvet olmakla sınırlı, böyle bir saçmalık olmaz, en azından TKP böyle bir saçmalık yapmaz.
Böyle laiklik savunusu yapılmaz
Türkiye Komünist Partisi 9. Kongresinde parti genel başkanlığına 29 yaşındaki Erkan Baş seçildi. Geçen 10 Eylülde 88. yaşını kutlayan parti, Türkiyenin en eski partisi olma niteliğinin yanına Türkiyenin en genç genel başkanına sahip partisi olmayı da eklemiş oldu.
- Yeni Osmanlı saptamanız Davosun ardından ortaya çıkan durumu değerlendirerek ulaştığınız bir nokta galiba?
Yakın dönemde daha sık ve daha yüksek sesle söylemeye başladığımız doğru ama aşağı yukarı 2-3 yıllık değerlendirmelerimize dayandırsak daha doğru olur. Sanırım şöyle özetleyebiliriz; başta ABD olmak üzere emperyalizmin dünyayı yeniden yapılandırma çabalarından ülkemiz de fazlasıyla nasibini alıyor. AKP iktidarının en önemli misyonunun hatta tek misyonunun bu olduğunu söyleyebileceğimiz bir yalınlıkla, Türkiye emperyalizme daha bağımlı hale getirildi ve süreç hızla devam ediyor. Bu süreçte aynı zamanda Cumhuriyetin bütün kazanımlarının da yok edildiğini görüyoruz. Bırakalım AKPyi birkaç yıl öncesine kadar sabah akşam Cumhuriyeti biz kurduk propagandası yapan CHP açık açık karşıdevrimci açılımlar yapıyorsa, büyük bir planın uygulanıyor olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. CHPye özel bir önem atfettiğim için söylemiyorum ama Kuran kursları açarak, kara çarşaf meşrulaştırılarak, laiklik veya cumhuriyet savunusu yapmak nerede görülmüştür.
Büyük Ortadoğu Planı (BOP) denilebilir, Genişletilmiş BOP denilebilir; sonuçta emperyalizmin bölgemizde denetimini son derece arttırmayı amaçladığı bir yeniden yapılanma sürecinde ve Türkiye Cumhuriyeti de yenileniyor. Bunu özelleştirmelerden başlatın, gericileşmeyle devam ettirin, sadakayı temel alan sosyal politikalardan Ortadoğudaki bölgesel misyonlara uzatın hatta oradan Ergenekon adı verilen operasyona bağlayın, tüm bu karmakarışık tabloya ayaklarınızı Türkiye topraklarına basarak, aklınızı, vicdanınızı emekçi halkımızın yanına koyarak bakarsanız, düpedüz bir tasfiye görürsünüz, bir çözülüş hatta çöküş görürsünüz. Son günlerde açık açık dile getirmeye başladıkları Yeni Osmanlı projesi de bu tasfiyenin süslenmiş adıdır. Sözünü ettiğimiz, içine İslami duyguların sömürülmesi, içine kaba milliyetçi duygular sokuşturulmuş bir emperyalizme hizmet projesidir.
Ya Osmanlıya dönüş ya sosyalist Cumhuriyet
- Yeni genel başkan olarak partinizle ilgili yeni projeleriniz var mı? Yani sizin liderliğinizde TKP değişecek mi?
Öncelikle hayır değişmeyecek. Fakat bu soru vesilesiyle bir konuya açıklık getirelim. TKPyi herhangi bir başlıkta değerlendirirken yapılması gereken ilk şey, Türkiyede egemen olan siyasi parti algısının dışına çıkmaktır. O pencereden TKPyi göremezsiniz ya da gördüğünüz şey TKP değildir. Mesela liderlik bu alanlardan birisidir, biz liderliği partiyi bir kişinin iki dudağı arasına teslim etmek olarak görmüyoruz. TKP bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kolektif bir önderlik mekanizmasıyla yoluna devam edecektir. Genel başkan, bu kolektif önderlik mekanizmasının sözcüsü ve temsilcisidir. Projelerimize gelince, emperyalizmin ülkemize ve bölgemize dönük projelerine karşı mücadele gündemlerimiz var. Mesela Tayyip Erdoğanın Davos artistliği ile birlikte çok önceden bir seçenek olarak ortaya konulmuş olan Yeni Osmanlı projesinin yüksek sesle dile getirilmeye başlıyor oluşunu önemsiyoruz. Aşağı yukarı bir ay var ama şimdiden karar altına aldık. 15 Martta İstanbulda büyük bir miting düzenleyeceğiz; adı da Ya Osmanlıya Dönüş Ya Sosyalist Cumhuriyet olacak. Türkiyenin önündeki seçenekler bu kadar yalınlaştı.