Boğaz güzel, rakı güzel diyen yabancılar Türkiyemizde hep baş tacı edildiler. Berlinde Almanyayı 2-1 yendiğimizde Milli Takımımızın çalıştırıcısı Rebil Erkaldan hiç söz edilmeyip başarının mimarının Turgay olduğu öne sürüldü.
En güçlü dönemlerinde Macaristanı 3-1 yendiğimizde tek seçici Eşfak Aykaç işbaşındaydı.
Dünya üçüncülüğünü kazandığımızda Şenol Güneş görevdeydi. Şimdi nerde bu değerli yönetici? Ta, Uzakdoğuda. Türkiyemizde yabancı çalıştırıcılara kulüpler kapılarını sonuna kadar açarken, Şenola kapadılar.
Yabancı hayranlığı dendiğinde aklıma bir zamanlar Karabükü çalıştıran Küçük Halil geliyor.
Bu hoca konuşurken F.Bahçe antrenörü Molnarı taklit eder, Topu bana at yerine Var sen atmak topu bana derdi.
Atasporumuz güreşin başına bile defalarca yabancı antrenör getirildi. Macar Paul Peterle Finli Pellinen görevde iken Çoban Mehmeti Pariste (1924), Tekirdağlı Hüseyini de (1928) Amsterdam Olimpiyatlarında serbest tür güreştirselerdi bu iki kahraman da altın madalya alırdı.
Bir tarihte Ermeni soylu Şahmuradov, Milli Takımımızın başında iken bana geyip Mahmut Demiri şikayet ederek Ali ağabey be... Böyle pehlivan mı olur! Atalım şunu be! demişti.
Mahmut henüz işin başındaydı. Şah bunları söylerken yanımda Milliyet gazetesi yazarı Ercan Güven vardı. Kendimi kaybedip Şaha bağırdım. Sen ASALA mısın? Mahmut ilerde dünyanın en büyük güreşçisi olacak! Bu Amasya doğumlu dekilenlı dediğim gibi 3 kez Avrupa, 1 kez dünya, 1 kez de olimpiyat şampiyonlukları kazandı. İranın başkenti Tahranda Dünyanın en iyi güreşçisi ilan edildi.
Bu ülke insanını tanıyan çalıştırıcılar ancak içimizden çıkar. Kendi insanımıza güvenelim.
kaynak