Geçen haftanın ilk günlerine dönelim... Cumhuriyet Başsavcısı iktidar partisini kapatma davasındaki sözlü açıklamalarını yapıyor; yani AKPyi eleştiriyor... Aynı gün bir başka savcının talimatıyla, AKPyi eleştiren kimi ünlü siviller ile övmeyen emekli generaller gözaltına alınıyor... Medya hangisine yetişeceğini bilemiyor; insanlar neler oluyordan başka söz bulamıyor; Türkiye ayaktayken iki kesim var ki oturmuşlar, sadece kendi işlerine bakıyorlar...
Birincisi, TBMMdeki iktidar milletvekilleri.
Anayasa Mahkemesince iki ay önce iptal edilerek yenisi için 6 ay süre tanınan Yabancılara Mülk Satışı Yasasını, daha 4 ay varken yeniden düzenleyip onaylıyorlar...
İkinci işlerine bakanlar ise bu yasa ile arazi satın almaya hazırlanan yabancılar... Paralar bankada, gözler Çankayada...
Nitekim İngiliz The Times gazetesi Türkiyede 35 bin sterlinden mülk başlıklı haberiyle aynı gün yol göstermeye başlıyor
(03 Temmuz 2008)
Avrupa basını bir yandan AKP kapanırsa AB hayal olur yayınları yaparken bir yandan da kapanma davasının en hassas günlerinde çıkarılan yabancılara mülk satışı yasasını ertesi günü bile beklemeden övgüyle duyuruyor...
Anayasa Mahkemesine, ikide bir darbeci olmayın demelerinin nedeni bir kez daha açığa çıkıyor. Mal mülk peşindeki Avrupalılar, pazarlama şampiyonu bir siyaseti, demokrasinin güvencesi ilan ediyorlar...
İşte The Timestaki haberler:
Türk sahillerinde bir yer 35 bin sterlin gibi düşük bir fiyattan alınabilir. Kredi kart şirketleri, 15 aya kadar sıfır faiz sunuyor... Fiyatlar, hâlâ AB ortalamasının çok altında... Türkiyenin AB üyelik müzakerelerinin başarılı sonuçlanması halinde mülk fiyatlarında büyük bir artış bekliyor... (ANKA ajansı)
Ne dersiniz; bu kadarını, yasayı alelacele onaylayan AKP milletvekilleri bile bilmiyordur...
Verilmiş sözler
Peki, bu acele neden?
Yanıtını, parti kapanmadan iş bitirmek şeklinde verenleri duyar gibiyim... ancak yine de bu denli yaşamsal mıdır yabancıların bir an önce mülk alması?
Akla gelen tek mantıklı açıklama, verilmiş sözlerin olması. Hem de öyle sözler ki hatırları asla kırılamayacak türden...
Örneğin İstanbulda Dubai Kulelerini dikmek isteyen Suudiler...
İETT arsasında satın aldıkları ayrıcalıklı yapılaşma hakkına karşı, Mimarlar Odasının açtığı dava üzerine, Biz bu parayı araziye değil, en yüksek gökdeleni yapabileceğimiz imarına veriyoruz... diyerek ihale bedeli olan 1 milyardan fazla doları hâlâ ödemiyorlar.
Ne var ki mahkeme imarı uygun deseydi bile bu kez de yabancılara mülk satışını yüksek yargının durdurması yüzünden tapuya kavuşamayacaklardı.
Geçen hafta TBMMden geçen yasa, Suudilere verilen tapu sözünün de bir an önce gerçekleşmesini hedefliyor...
Her yere kon
Türkiye ayaktayken milletvekillerinin oturarak oyladıkları yeni yasaya göre yabancılar ancak imar planlı alanların yüzde 10unu alabilecekler. İmarsız alanlara yatırım yapılamayacağından, zaten en değerli yerler olan inşaat yapılabilir arazilerin yüzde 10una artık yabancılar sahip olacak...
Hem de istedikleri her yerde...
Mustafa Balbay, Ergenekon için heryerekon demişti ya; aynen öyle... her yere konabilecekler...
O kadar ki örneğin askeri bölgelerde bile kesin yasaklama yok; satış izni oradaki komutana bırakılmış!
Paşamız evet derse, ulusal savunmamıza ayrılan arazilere bile yabancılar yerleşebilecek... Hayır derse, hükümetin yabancıları kayırma politikasına darbe indirmiş olacak... Sakın ardından da darbecilikten tutuklanmasın?
Evet... Geçen hafta Türkiye ayaktayken TBMMdeki AKP milletvekilleri gözden ırak oylarıyla yine iş bitirdiler. İlk aferini de The Timestan aldılar.
Oktay EKİNCİ
http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php?news=2816