Tarih, 16 Şubat, Pazar.
Yer, İstanbul CNR Kitap Fuarı.
Küçük söyleşi/konferans bölümünde konuşuyorum.
Soru-yanıt kısmına geçene kadar fark etmediğim, bir çocuk ile annesi de en ön sırada, köşede beni dinliyor.
Elini kaldırdı söz istedi, mikrofonu kendisine yönlendirdim.
Sordu: "Devlet gerekli midir?"
Durdum, 10-11 yaşında bir çocuk.
"Adın ne?" dedim. "Ata" dedi. (Sonradan Atakan olduğunu hepimiz öğrendik.)
"Bu soru sana mı ait?" diye sordum. Evet, deyince herkes görsün diye kürsüye davet ettim.
Geldi, sorusunu tekrarladı.
Yerine otururken alkış koptu.
Bu tür söyleşilerde böyle sorularla pek karşılaşmıyorum.
Deşmek istedim:
"Nerden aklına geldi, birisinden mi duydun, bir yerde mi okudun?"
"Platon'un Devlet'inde yazıyor" dedi!
Salona döndüm: "İçinizde bu kitabı okuyan kaç kişi var?"
60 kişilik salonda 15-16 kişi el kaldırdı. Umut vericiydi.
10 yaşındaymış, 5. sınıfa gidiyormuş, 5 ayda 250 kitap okumuş!
Bana inandırıcı gelmedi.
Hatta, çocuğun çok hızlı bir psikolojik destek alması gerektiğini düşündüm.
Dinleyiciler arasında bulunan bir nöropsikoloğa ilgilenmesini rica ettim.
Tarih, 19 Şubat, Çarşamba.
Yer, CNN-Turk stüdyosu.
Atakan canlı yayında, anne ve babasının ortasında soruları yanıtlıyor.
ATAKAN: "GÜNDEM EZMESİ OLACAK"
CNN-T spikeri Buket Güler soruyor.
"Atakan, o ilk röportaj kitap mağazasında yapılırken bu işlerin buraya gelebileceğini hiç düşünmüş müydün?"
Atakan: "Hayır… Umurumda bile değildi yani. Sonuçta bi şey olmaz diye düşünüyordum.
"Bundan sonrası için heyecanlı mısın peki?
Atakan: "Değilim. Neden olayım? Gündem ezmesi olacak. Yani bir olay daha çıkacak benim üstümü ört bas edecek, ondan sonrasında bir olay daha çıkacak onun altını ört-bas edecek. Değişiyo gündem. Her türlü yerde böyle. Çok değişiyor.
Burada, 17 Şubat, Pazartesi günkü makalemin başlığı "Gündem Ezmesi" idi. Şöyle yazmıştım: "Bu kadar yoğun ve birbiri üzerine düşen gelişmeler Gündem ezmesi (crushing agenda) olarak adlandırılabilir."
Atakan'la konuştuğumuz gün, bu makalemin yayınlanmasından bir gün öncesi.
Orada da, "gündem ezmesi" kavramını ürettiğimi, yarınki gazetede yayınlanacağını söyledim.
*
10 yaşındaki "dahi çocuk" (!) Atakan, ya o konuşmadaki sözlerimi müthiş biçimde belleğinde tutmuş, ya da ertesi gün Yeniçağ'daki makalemi de okumuştu!
Ve bunu üç gün sonra katıldığı bir televizyonun canlı yayınında punduna getirip kullanmıştı!!
Cuma gecesi, Halk TV'deki Ceviz Kabuğu'nda, tüm medyanın Atakan'a gösterdiği ilgiyi konuşurken yeni bir kavram kullandım: "Medya yağmalaması."
Bu, yolsuzluk anlamında değil.
Verdiğim anlam şu: Tüm dünyada medya, önemli gördüğü, haber değeri verdiği bir konuya saldırır, onu bir çeşit yağmalar!
"Dahi çocuk" (!) Atakan da medyamız tarafından "yağmalanırken gündemi ezdi."